Bakan’dan Arap finansmanı yorumu: İktidar sabıkalı
Bakan’dan Arap finansmanı yorumu: İktidar sabıkalı
CHP İzmir Milletvekili Bakan, BAE’nin Türkiye’ye deprem finansmanı kapsamında 8,5 milyar dolar borç vermesini yorumlayarak “Bu iktidar bu konuda sabıkalı” dedi
Haber Giriş Tarihi: 21.07.2023 11:04
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde birkaç gün serecek Körfez ülkeleri ziyaretine çıkmıştı.
Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni kapsayan ziyaretlerinde ‘sıcak para’ teması da kurulurken Birleşik Arap Emirlikleri(BAE)’nin Türkiye’ye deprem finansmanı kapsamında 8,5 milyar dolar borç vereceği duyuruldu.
BAE’nin deprem finansmanı borcunun açıklanmasıyla birlikte gözler, 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkisine alan deprem felaketinin ardından merkezi hükümet tarafından düzenlenen bağış gecesi ve o gecede toplanan bağışlara çevrildi.
Bağış kampanyasında depremzedelerin yaralarının sarılması ve yeni konutların inşası için 115 milyar 146 milyon 528 bin lira toplanırken BAE’den de deprem finansmanı borcu alınması dikkat çekti.
Öte yandan; konuya ilişkin İLKSES’e konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, 1999 sonrası toplanan deprem vergilerini hatırlattı ve “sabıkalı” ifadelerini kullandı.
KENDİ ÜLKEMİZDEKİ DEPREM İÇİN BAŞKA ÜLKELERDE YARDIM ARAMAK…
6 Şubat depremi sonrasında toplanan bağışların nereye kullanıldığının halen açıklanmadığına dikkat çeken Bakan, “Depremde çok ciddi bir bağış kampanyası yapıldı. Tüm televizyonların ekranlarından yayınlanan o kampanyada insanlar milyonlar, milyarlar vaat ettiler. Biz öncelikle o vaatler gerçekleşti mi onu bilmek istiyoruz. İkincisi de bu vaatler gerçekleştiyse eğer o paralar nereye harcandı? Bu iktidar bu konuda daha önceden sabıkalı. 1999 depreminden sonra Özel İletişim Vergisi olarak alınan, bugünün parasıyla belki bütçe açığını kapatacak büyüklüğünde bir parayı havalimanı ve yol yapımında harcadılar. Depremle ilgili harcamadılar. Bugün de geçmişteki bu davranışlarından dolayı topladıkları paraların nerelere harcandığını bilmek istiyoruz. Vaat edilen paralar verildi mi? Verildiyse nereye harcandı, verilmediyse takibi yapıldı mı? Bunları öğrenmek istiyoruz. Kaldı ki bir devletin vatandaşının yardımına ihtiyaç duymadan, IBAN numarası vermeden böyle şeylerin üstesinden gelebiliyor olması lazım. Bu da bizim için üzücü bir şey. Ayrıca kendi ülkemizde olan bir depremle ilgili başka ülkelerden yardım arıyor olmamızdan da üzüntü duyuyorum. Türkiye’de 21 yıllık AKP iktidarının ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi tek başına yönetmesinin getirdiği durum bu. Ciddi bir yoksulluk, ekonomik kriz” dedi.
Seçim öncesi ekonomi konusunda “soğan-vatan” söylemlerini de hatırlatan Bakan, “Seçime giderken soğan mı vatan mı diyorlardı ve bunun üzerinden bir kurgu yaparak seçim planlarını bunun üzerine inşa ettiler. Ulusal güvenlik meselesi üzerine inşa ettiler. Ama seçimden sonra görüyoruz ki kendileri soğan peşine düşer gibi Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu parayı temin edebilmek için şeyhliklerden şıhlıklardan para istemeye gittiler. Bu durumda bir açıklaması yok. O parayı nereye harcamayı düşünüyorlar bilemiyoruz” diye konuştu.
PARLAMENTODAN KARAR ALMADAN GÖRÜŞME YAPMAK HUKUKA AYKIRI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BEA ziyaretinin Alsancak Limanı’nın satılacağının duyulmasının ardından yapılması dikkat çekerken ziyaretin ve alınan borcun bir noktada limanını satışı anlamına gelip gelmeyeceği konusuna da değinen Bakan, şunları söyledi: “Limanlar, bir ülkenin stratejik altyapısıdır. Her ülke, limanlarıyla ilgili kararları parlamentolarında alırlar. Mesela Çin, küresel egemenlik savaşlarında limanlar yoluyla ciddi bir güç elde etti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde 100’e yakın liman satın aldı. Liman sizin hududunuzdur, liman vatandır. Liman öncelikle devlet tarafından mümkün değilse yerli ve milli sermayeli bir şirket tarafından işletilmelidir. Bu noktada, İzmir Limanı’nın satılması, parlamentoya gelmeden bu konuda görüşmelerin yapılması yasal değildir, hukuka aykırıdır. İzmir Limanı da diğer limanlar da satılamaz, satılmamalıdır. Ulusal güvenlik konusudur liman meselesi.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CHP İzmir Milletvekili Bakan, BAE’nin Türkiye’ye deprem finansmanı kapsamında 8,5 milyar dolar borç vermesini yorumlayarak “Bu iktidar bu konuda sabıkalı” dedi
TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde birkaç gün serecek Körfez ülkeleri ziyaretine çıkmıştı.
Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni kapsayan ziyaretlerinde ‘sıcak para’ teması da kurulurken Birleşik Arap Emirlikleri(BAE)’nin Türkiye’ye deprem finansmanı kapsamında 8,5 milyar dolar borç vereceği duyuruldu.
BAE’nin deprem finansmanı borcunun açıklanmasıyla birlikte gözler, 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkisine alan deprem felaketinin ardından merkezi hükümet tarafından düzenlenen bağış gecesi ve o gecede toplanan bağışlara çevrildi.
Bağış kampanyasında depremzedelerin yaralarının sarılması ve yeni konutların inşası için 115 milyar 146 milyon 528 bin lira toplanırken BAE’den de deprem finansmanı borcu alınması dikkat çekti.
Öte yandan; konuya ilişkin İLKSES’e konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, 1999 sonrası toplanan deprem vergilerini hatırlattı ve “sabıkalı” ifadelerini kullandı.
KENDİ ÜLKEMİZDEKİ DEPREM İÇİN BAŞKA ÜLKELERDE YARDIM ARAMAK…
6 Şubat depremi sonrasında toplanan bağışların nereye kullanıldığının halen açıklanmadığına dikkat çeken Bakan, “Depremde çok ciddi bir bağış kampanyası yapıldı. Tüm televizyonların ekranlarından yayınlanan o kampanyada insanlar milyonlar, milyarlar vaat ettiler. Biz öncelikle o vaatler gerçekleşti mi onu bilmek istiyoruz. İkincisi de bu vaatler gerçekleştiyse eğer o paralar nereye harcandı? Bu iktidar bu konuda daha önceden sabıkalı. 1999 depreminden sonra Özel İletişim Vergisi olarak alınan, bugünün parasıyla belki bütçe açığını kapatacak büyüklüğünde bir parayı havalimanı ve yol yapımında harcadılar. Depremle ilgili harcamadılar. Bugün de geçmişteki bu davranışlarından dolayı topladıkları paraların nerelere harcandığını bilmek istiyoruz. Vaat edilen paralar verildi mi? Verildiyse nereye harcandı, verilmediyse takibi yapıldı mı? Bunları öğrenmek istiyoruz. Kaldı ki bir devletin vatandaşının yardımına ihtiyaç duymadan, IBAN numarası vermeden böyle şeylerin üstesinden gelebiliyor olması lazım. Bu da bizim için üzücü bir şey. Ayrıca kendi ülkemizde olan bir depremle ilgili başka ülkelerden yardım arıyor olmamızdan da üzüntü duyuyorum. Türkiye’de 21 yıllık AKP iktidarının ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi tek başına yönetmesinin getirdiği durum bu. Ciddi bir yoksulluk, ekonomik kriz” dedi.
Seçim öncesi ekonomi konusunda “soğan-vatan” söylemlerini de hatırlatan Bakan, “Seçime giderken soğan mı vatan mı diyorlardı ve bunun üzerinden bir kurgu yaparak seçim planlarını bunun üzerine inşa ettiler. Ulusal güvenlik meselesi üzerine inşa ettiler. Ama seçimden sonra görüyoruz ki kendileri soğan peşine düşer gibi Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu parayı temin edebilmek için şeyhliklerden şıhlıklardan para istemeye gittiler. Bu durumda bir açıklaması yok. O parayı nereye harcamayı düşünüyorlar bilemiyoruz” diye konuştu.
PARLAMENTODAN KARAR ALMADAN GÖRÜŞME YAPMAK HUKUKA AYKIRI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BEA ziyaretinin Alsancak Limanı’nın satılacağının duyulmasının ardından yapılması dikkat çekerken ziyaretin ve alınan borcun bir noktada limanını satışı anlamına gelip gelmeyeceği konusuna da değinen Bakan, şunları söyledi: “Limanlar, bir ülkenin stratejik altyapısıdır. Her ülke, limanlarıyla ilgili kararları parlamentolarında alırlar. Mesela Çin, küresel egemenlik savaşlarında limanlar yoluyla ciddi bir güç elde etti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde 100’e yakın liman satın aldı. Liman sizin hududunuzdur, liman vatandır. Liman öncelikle devlet tarafından mümkün değilse yerli ve milli sermayeli bir şirket tarafından işletilmelidir. Bu noktada, İzmir Limanı’nın satılması, parlamentoya gelmeden bu konuda görüşmelerin yapılması yasal değildir, hukuka aykırıdır. İzmir Limanı da diğer limanlar da satılamaz, satılmamalıdır. Ulusal güvenlik konusudur liman meselesi.”
Son Girilen Haberler
Tavuk etinde ihracatın engellenmesi üretimi azaltacak mı?
Kanatlı Et Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Abdullah Koç, beyaz ete yönelik ihracat yasağının sektöre zarar verebileceğini ve üretimin azalmasına neden olabileceğini ifade etti
Göztepeli taraftarlar ile esnafın kavgasında sandalyeler havada uçuştu
İzmir’de, Göztepe’nin Süper Lig’e çıkmasının ardından yapılan kutlamalarda kavga çıktı. Bir grup taraftardan kaçarak bir iş yerine sığınan gence esnaf sahip çıkınca, taraftarlar ile iş yeri çalışanları arasında kavga çıktı. Tekme ve yumrukların yanı sıra sandalyelerin havada uçuştuğu kavga kameraya yansıdı.
Suç örgütüne Mahzen-34 darbesi: Sezai Gülmez’in elebaşı olduğu örgüt çökertildi
İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi. Operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüpheli yakalandı.