Göz damlasına erişmek bile güç: "Sağlıkta da dışa bağlıyız”
Göz damlasına erişmek bile güç: "Sağlıkta da dışa bağlıyız”
Kanser, tüp bebek tedavisi, hemofili, organ nakli, tansiyon ve kalp hastalıkları için ilaçlara ulaşılamıyor. Hatta şu an göz damlasına erişmek dahi güç!
Haber Giriş Tarihi: 06.07.2023 10:35
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, son yıllarda derin bir şekilde hissettiğimiz ilaç sorununa ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Sağlık sektöründe dışa bağımlı bir hale gelindiğini vurgulayan Sayılkan, “Sıkıntının kaynağı yanlış yöntemde ısrar etmek” dedi. İlaç firmalarının yılda iki ya da üç defa aylık enflasyon oranlarında güncelleme yapması gerektiğini söyleyen Sayılkan, “Daha az ve daha ucuz ilaç harcayarak, buradan global bir bütçe tutturarak sağlık hizmetini sunmaya çalışıyorlar. Bunu doğru bulmuyoruz… Sağlıkta tasarruf olmaz!” cümlelerini kullandı.
Öte yandan, bu durum karşısında eczacıların süre gelen mağduriyetine de değinen Sayılkan, “Bu işi bizzat takip eden, halkla iç içe olan eczacılar ise o insanlara çözüm bulmaya çalışan ama bulamadığı için yıpranan meslek grubuna dönüşüyor!” eleştirisinde bulundu.
DEVLET YÜZDE 60’INI BAZ ALIYOR
İlaç sorununu son günlerde değil, son yıllarda yaşadığımızı kaydeden Başkan Sayılkan, “Türkiye’de ilaç fiyatlarını belirleyen bir yöntem, kararname var. 2014 yılında çıkan İlaç Fiyat Kararnamesi... O günden bu yana, son 4-5 yıl öncesine kadar idare etmişti durumu. Bir Euro kuru sabitleniyor. İlaç fiyatları da aynı oranda senede bir defa belirleniyordu. Bu şekilde 2018’lere kadar geldik. Ama enflasyon ve ona paralel olarak döviz kurunda sürekli bir hızlı artış yaşanınca devlet tasarruf etmek amacıyla Euro kurundaki artışın tamamını değil, yüzde 60’ını baz almaya başladı. Geçen yıl 3 kez güncelleme yapılmasına karşın şu an ilaç fiyatlarındaki sabitlenmiş Euro kuru 10 lira 76 kuruş. Dün baktım 28 buçuk liralara gelmiş Euro” dedi.
ESKİ YÖNTEMDE ISRAR EDİYORLAR
Dolayısıyla Türkiye’deki ilaç pazarının yüzde 50’sinden fazlasının ithal olduğunu söyleyen Sayılkan, “Yerli üretimin de önemli bir kısmının ham maddelerinin ithal olduğunu göz önünde bulundurursak insan sağlığı ile ilgili tedavileri tamamlayıcı ürünlerde hala o eski yöntemde ısrar etmek akıl karı değil. Sıkıntının kaynağı yanlış yöntemde ısrar etmek. Hızlı bir şekilde bu döviz kuruna bağlı olan sistemden vazgeçip, Türkiye gerçekleri ile yüzleşmeliyiz. Yılda iki ya da üç defa aylık enflasyon oranlarında ilaç firmaları da güncelleme yapmalı. Ama onlar ne yapıyor? Sadece yılda bir defa, şubattan şubata ve yüzde 30’ları, 40’ları aşan bir zam oranıyla karşımıza çıkıyor. Hâlbuki Euro kurunu bu kadar düşük tuttuğunuzda ithal ürünler Türkiye’ye gelmiyor. Yeni çıkan ilaçlar Türkiye’ye uğramıyor. Olan ilaç peşinde koşan hasta ve hasta yakınlarına oluyor” ifadelerini kullandı.
YAPAY BİR KRİZ YAŞIYORUZ
Her gün onlarca insanın İzmir Eczacılar Odası’nı arayıp, bulamadığı ilaçlar konusunda yardım istediğini belirten Başkan Sayılkan, şunları ekledi: “Oysa kaynakların doğru kullanıldığı bir noktada olsak, ülkenin bütçesini sağlık sektörüne yetecek kadar pay etsek böyle bir sorun ile karşılaşmayacağız. Ama garip bir şekilde 5 yıldır tasarruf etmek adına yapay bir kriz yaşıyoruz. Bunu da doğru bulmadığımızı defalarca söyledik. Sağlıkta tasarruf olmaz! Her şeyde olduğu gibi sağlıkta da fazlasıyla dışa bağlıyız. Cumhuriyetimizin 100. yılındayız, 100 yıllık Cumhuriyette içerideki bilim adamlarına destek olunmadığı için beyin göçü ile beraber dışarıya bağımlı hale geldik.”
TASARRUF EDİLECEK BİR ALAN DEĞİL
“Türkiye’de okuyan hekimlerin yurtdışına gidip, orada imal ettiği ürünlere muhtacız” diyen Sayılkan, “Geç değil aslında. Hekimlerimize sahip çıksak ve bugünden başlasak 15-20 yıl sonra biz de kendi ilaçlarımızı üretme noktasında bir yerlere gelebiliriz. Fakat bunun için zihniyetin değişmesi gerek. Türkiye’de sağlığa bakışın değişmesi lazım. Ülkeyi yönetenlerin sağlığa, ilaca, sağlık hizmetlerine, sağlık çalışanlarına bakışını değiştirmesi lazım. Burası tasarruf edilecek bir alan değil. Burası imkanlara hızlı ve hak ettiği bir şekilde ulaşılan bir mekanizmaya dönüşmeli. Daha az ve daha ucuz ilaç harcayarak, buradan global bir bütçe tutturarak sağlık hizmetini sunmaya çalışıyorlar. Bunu doğru bulmuyoruz” sözlerini gündeme getirdi.
HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN İLAÇLAR
Başkan Tuncay Sayılkan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir kanser hastasının çektiği sıkıntıyı yan tesiri olmayan akıllı ilaçları getirerek çözemiyorsak şapkayı önümüze alıp düşünmemiz gerek. Dışa bağlıysanız o zaman dövizi bloke ederek, sabitleyerek bu işin içinden çıkamazsınız. İlaçta şunu istiyoruz, getirsinler 10.75’ten Türkiye’de satsınlar. Getirmiyorlar. Ve kaybettikleri de bir şey olmuyor. Kendilerini, bütçelerini korumuş oluyorlar. Olan bu halka oluyor. Tüp bebek tedavisinde, organ naklinde, kan ürünlerinde, kanserde ilacına ulaşamıyor. Bunların hepsi hayati önem taşıyor. Kanser ilaçları başta olmak üzere ithal kökenli, tüp bebek tedavisinde, hemofilide, organ naklinde, tansiyon ve kalp hastalıklarında kullanılan ilaçların aciliyeti var. Hatta şu an birçok ithal göz damlasında bile sorun yaşanıyor. Bu işi bizzat takip eden, halkla iç içe olan eczacılar ise o insanlara çözüm bulmaya çalışan ama bulamadığı için yıpranan meslek grubuna dönüşüyor!”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kanser, tüp bebek tedavisi, hemofili, organ nakli, tansiyon ve kalp hastalıkları için ilaçlara ulaşılamıyor. Hatta şu an göz damlasına erişmek dahi güç!
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, son yıllarda derin bir şekilde hissettiğimiz ilaç sorununa ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Sağlık sektöründe dışa bağımlı bir hale gelindiğini vurgulayan Sayılkan, “Sıkıntının kaynağı yanlış yöntemde ısrar etmek” dedi. İlaç firmalarının yılda iki ya da üç defa aylık enflasyon oranlarında güncelleme yapması gerektiğini söyleyen Sayılkan, “Daha az ve daha ucuz ilaç harcayarak, buradan global bir bütçe tutturarak sağlık hizmetini sunmaya çalışıyorlar. Bunu doğru bulmuyoruz… Sağlıkta tasarruf olmaz!” cümlelerini kullandı.
Öte yandan, bu durum karşısında eczacıların süre gelen mağduriyetine de değinen Sayılkan, “Bu işi bizzat takip eden, halkla iç içe olan eczacılar ise o insanlara çözüm bulmaya çalışan ama bulamadığı için yıpranan meslek grubuna dönüşüyor!” eleştirisinde bulundu.
DEVLET YÜZDE 60’INI BAZ ALIYOR
İlaç sorununu son günlerde değil, son yıllarda yaşadığımızı kaydeden Başkan Sayılkan, “Türkiye’de ilaç fiyatlarını belirleyen bir yöntem, kararname var. 2014 yılında çıkan İlaç Fiyat Kararnamesi... O günden bu yana, son 4-5 yıl öncesine kadar idare etmişti durumu. Bir Euro kuru sabitleniyor. İlaç fiyatları da aynı oranda senede bir defa belirleniyordu. Bu şekilde 2018’lere kadar geldik. Ama enflasyon ve ona paralel olarak döviz kurunda sürekli bir hızlı artış yaşanınca devlet tasarruf etmek amacıyla Euro kurundaki artışın tamamını değil, yüzde 60’ını baz almaya başladı. Geçen yıl 3 kez güncelleme yapılmasına karşın şu an ilaç fiyatlarındaki sabitlenmiş Euro kuru 10 lira 76 kuruş. Dün baktım 28 buçuk liralara gelmiş Euro” dedi.
ESKİ YÖNTEMDE ISRAR EDİYORLAR
Dolayısıyla Türkiye’deki ilaç pazarının yüzde 50’sinden fazlasının ithal olduğunu söyleyen Sayılkan, “Yerli üretimin de önemli bir kısmının ham maddelerinin ithal olduğunu göz önünde bulundurursak insan sağlığı ile ilgili tedavileri tamamlayıcı ürünlerde hala o eski yöntemde ısrar etmek akıl karı değil. Sıkıntının kaynağı yanlış yöntemde ısrar etmek. Hızlı bir şekilde bu döviz kuruna bağlı olan sistemden vazgeçip, Türkiye gerçekleri ile yüzleşmeliyiz. Yılda iki ya da üç defa aylık enflasyon oranlarında ilaç firmaları da güncelleme yapmalı. Ama onlar ne yapıyor? Sadece yılda bir defa, şubattan şubata ve yüzde 30’ları, 40’ları aşan bir zam oranıyla karşımıza çıkıyor. Hâlbuki Euro kurunu bu kadar düşük tuttuğunuzda ithal ürünler Türkiye’ye gelmiyor. Yeni çıkan ilaçlar Türkiye’ye uğramıyor. Olan ilaç peşinde koşan hasta ve hasta yakınlarına oluyor” ifadelerini kullandı.
YAPAY BİR KRİZ YAŞIYORUZ
Her gün onlarca insanın İzmir Eczacılar Odası’nı arayıp, bulamadığı ilaçlar konusunda yardım istediğini belirten Başkan Sayılkan, şunları ekledi: “Oysa kaynakların doğru kullanıldığı bir noktada olsak, ülkenin bütçesini sağlık sektörüne yetecek kadar pay etsek böyle bir sorun ile karşılaşmayacağız. Ama garip bir şekilde 5 yıldır tasarruf etmek adına yapay bir kriz yaşıyoruz. Bunu da doğru bulmadığımızı defalarca söyledik. Sağlıkta tasarruf olmaz! Her şeyde olduğu gibi sağlıkta da fazlasıyla dışa bağlıyız. Cumhuriyetimizin 100. yılındayız, 100 yıllık Cumhuriyette içerideki bilim adamlarına destek olunmadığı için beyin göçü ile beraber dışarıya bağımlı hale geldik.”
TASARRUF EDİLECEK BİR ALAN DEĞİL
“Türkiye’de okuyan hekimlerin yurtdışına gidip, orada imal ettiği ürünlere muhtacız” diyen Sayılkan, “Geç değil aslında. Hekimlerimize sahip çıksak ve bugünden başlasak 15-20 yıl sonra biz de kendi ilaçlarımızı üretme noktasında bir yerlere gelebiliriz. Fakat bunun için zihniyetin değişmesi gerek. Türkiye’de sağlığa bakışın değişmesi lazım. Ülkeyi yönetenlerin sağlığa, ilaca, sağlık hizmetlerine, sağlık çalışanlarına bakışını değiştirmesi lazım. Burası tasarruf edilecek bir alan değil. Burası imkanlara hızlı ve hak ettiği bir şekilde ulaşılan bir mekanizmaya dönüşmeli. Daha az ve daha ucuz ilaç harcayarak, buradan global bir bütçe tutturarak sağlık hizmetini sunmaya çalışıyorlar. Bunu doğru bulmuyoruz” sözlerini gündeme getirdi.
HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN İLAÇLAR
Başkan Tuncay Sayılkan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir kanser hastasının çektiği sıkıntıyı yan tesiri olmayan akıllı ilaçları getirerek çözemiyorsak şapkayı önümüze alıp düşünmemiz gerek. Dışa bağlıysanız o zaman dövizi bloke ederek, sabitleyerek bu işin içinden çıkamazsınız. İlaçta şunu istiyoruz, getirsinler 10.75’ten Türkiye’de satsınlar. Getirmiyorlar. Ve kaybettikleri de bir şey olmuyor. Kendilerini, bütçelerini korumuş oluyorlar. Olan bu halka oluyor. Tüp bebek tedavisinde, organ naklinde, kan ürünlerinde, kanserde ilacına ulaşamıyor. Bunların hepsi hayati önem taşıyor. Kanser ilaçları başta olmak üzere ithal kökenli, tüp bebek tedavisinde, hemofilide, organ naklinde, tansiyon ve kalp hastalıklarında kullanılan ilaçların aciliyeti var. Hatta şu an birçok ithal göz damlasında bile sorun yaşanıyor. Bu işi bizzat takip eden, halkla iç içe olan eczacılar ise o insanlara çözüm bulmaya çalışan ama bulamadığı için yıpranan meslek grubuna dönüşüyor!”
Son Girilen Haberler
Midyat Fen Lisesi ülkemizin eğitiminde destan yazmaya devam ediyor
Midyat Fen Lisesi 2015 yılında eğitim-öğretim faaliyetlerine başladı. 2019 yılında mezun vermeye başlayan okul, geçen sene yapılan 2023 YKS sınavında 40 tıp puanı alan öğrencileriyle büyük bir başarıya imza attı. Bu başarı, Midyat Fen Lisesi'nin eğitim alanındaki uzun süreli gayretlerinin bir yansıması oldu. Son 5 yılda 150'den fazla öğrencisini tıp fakültelerine yerleştirebilmenin gururunu yaşamakta. Fakat başarıları sadece tıp alanıyla sınırlı değil; yüzlerce öğrenci mühendislik, diş hekimliği, hukuk ve eczacılık fakültelerinde eğitim alma hakkı elde etti
İzmir haber: Sürücülere buradan geçmek istemiyor
İzmir merkezde birçok ilçenin bağlantı noktasında yer alan Yeşildere Köprülü Kavşağı adeta ‘Survivor'u andırıyor. Her gün binlerce taşıtın geçtiği ve onlarca kazanın meydana geldiği kavşakta yaşanan karmaşa sürücülere zor anlar yaşatıyor.
İzmir elektriksiz kalacak! 3 Mayıs İzmir elektrik kesintisi listesi
İzmir'de elektrik kesintisi listesi... İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? 3 Mayıs 2024 Cuma günü hangi ilçelerin hangi mahallelerinde elektrik kesintisi yaşanacak?