TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Pandemi, deprem, sel, savaş, ekonomik sıkıntılar… Hepsi birer anksiyete!

Ruhsal bozukluklarda kimi zaman genetik faktörlerin payı olsa da Uzman Klinik Psikolog Olataş; çevresel, ekonomik ve sosyal nedenlere de dikkat çekti

Haber Giriş Tarihi: 31.10.2023 08:37
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Pandemi, deprem, sel, savaş, ekonomik sıkıntılar… Hepsi birer anksiyete!

Pandemi, artan işsizlik, ekonomik sıkıntılar, aile ve iş hayatındaki olumsuzlukların yanı sıra yangın, sel, deprem, savaş gibi olaylar, toplumun bir bölümünde kaygıyı tetikledi ve yaşananlar nedeniyle güven sıkıntısı doğdu. Son yıllarda artış gösteren psikolojik sorunlar, bireylerin ilaç kullanımına da yansırken, uzmanlar tehlikeye dikkat çekti.

Görüşlerine yer verdiğimiz Uzman Klinik Psikolog Metin Olataş, “Hepsi birer anksiyete, yani endişe kaynağı… Bu kaygı durumu kişiden kişiye değişiklik gösteren tolerasyon eşiğini aştıktan sonra o birey ruh sağlığını ve beden sağlığını kaybetmeye başlar” dedi.

Pandemi, deprem, sel, savaş, ekonomik sıkıntılar

HEM FİZİKSEL HEM RUHSAL AÇIDAN YIKICI DA OLSA…

Salgın, deprem, yangınlar, patlamalar, sel, savaş ve son olarak Aydın’da yaşanan, bir kişinin ölümüne neden olan asansör faciası… Afet içerisinde afetlerin yaşandığı son yıllarda toplumun ruh sağlığı da iyi görünmüyor. Tüm bunların psikolojiye ağır bir etkisinin olduğunu söyleyebilir miyiz?

Öncelikle dilimizde bazı düzeltmeler yapmamızın faydalı olacağını düşünüyorum. Yaşadığımız her olumsuz olaya afet ya da afet tarzında demeye başladık. Afet; insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar ortaya çıkaran, insanın normal yaşantısını ve eylemlerini durduracak veya kesintiye uğratacak, imkânların yetersiz kaldığı olaylara verilen genel bir isimdir. Yani büyük zararlara yol açan, deprem, su baskını gibi doğa olaylarını afet olarak anabiliriz. Onun dışında kalanların pek çoğu kazadır. Pek tabi bu kazaların veya afetlerin etkisi birbirine denk ölçüde büyük olabilirler. Ancak afet denen durumda insanın etkisi, kazaya kıyasla oldukça küçüktür. Afetlerden korunmak için pek tabi bazı önlemler alabilir insanlar ve bu şekilde o afetin etkisini azaltmak mümkün olur; ancak mevzu bahis kaza olunca burada direkt insan etkisinden yani insan ihmalkârlığından bahsederiz. Buradan yola çıkacak olursak salgın, deprem, yangın, sel olayları birer afetken; patlamalar, savaşlar ve yakın zamanda yaşadığımız asansör olayı direkt insan etkisi ile insan ihmalkarlığı, gözü dönmüşlüğü ya da adına ne derseniz deyin direkt insan eli ile gerçekleştirilen vahşi olaylardır.

Peki, bu ayrımın sorduğum soru açısından önemine gelecek olursak…

Afet durumunda her ne kadar insanın önlem alabilme ihtimalini konuşuyor dahi olsak burada zaman zaman bir kadercilikten bahsetmek belki mümkün olabilir; ancak diğer kaza, savaş ve patlama durumlarında direkt insan kaynaklı bir durum olduğu için bunlara karşı gösterilen tepkiler daha farklı olmaktadır. İnsanlarımız, afet durumlarında inanç sistemleri içerisinde bir açıklama bulmaya çalışarak kısa ya da uzun vadede kendini iyi hissettirebilecek bazı geçici ya da kalıcı çözümler geliştirebilirler. Her ne kadar kendileri ve etrafları için hem fiziksel hem ruhsal açıdan yıkıcı da olsa bazen bazı durumlarda bir yaraya merhem olma durumu olabilir. Ancak direkt insan ile gerçekleştirilen tabiri caizse katliam gibi durumlarda bundan bahsetmemiz pek de mümkün olmuyor. Çünkü buradaki ‘insan faktörü’ ve ‘insanın direkt etkisi’ bizlerde daha farklı izler ve öfke yaratabiliyor.

pandemi-deprem-sel-savas-ekonomik-sikintilar (2)

BİREY RUH VE BEDEN SAĞLIĞINI KAYBETMEYE BAŞLAR

Tüm bu açıklamalarınızı daha iyi kavrayabilmek adına bir örnek verebilir misiniz?

Örneğin 2023 yılının Şubat ayında fevkalade büyük bir deprem yaşadık ve etkisi hala hem bu durumu birincil derece yaşayanlarca hem de ikincil derecede yaşayanlarca devam etmektedir. Ancak buna yönelik toplumsal bir infial, protesto vb. bir durumla karşılaşmadık. Fakat daha geçen gün KYK yurdunda gerçekleşen asansör kazası sonrası ülkenin çeşitli yerlerinde, çeşitli düzeylerde toplumsal protestolar yaşandı. Bu bile bize iki olaya karşı insanlarımızın nasıl farklı hissettiğini, nasıl tepki verdiğini ve nasıl hareket ettiğini göstermektedir. Her iki durumda da hem bireysel hem sosyal psikolojimiz ağır şekilde olumsuz etkilendi; ancak bunun hem içimizde kendini gösterme şekli, hem de dışa vuruş şekli bambaşka oldu.

pandemi-deprem-sel-savas-ekonomik-sikintilar (1)0

Ruh sağlığını tetikleyen temel nedenlerin başında ekonomik nedenlerin, gelecek kaygısının, ölüm korkusunun geldiğini söyleyebilir miyiz?

Pek tabi ki söyleyebiliriz. Hepsi birer anksiyete, yani endişe kaynağı. Belirli seviyede anksiyete, korku vb. olumsuz duygu durumları bizi hayatta tutmaya destek olan temel mekanizmalardır. Bizler zamanında endişeyle, şüpheyle, korkuyla hareket edip, kendisini gereksiz riske atmamış olanların soyundan geliyoruz. Ancak burada önemli olan şey bu duygu durumunun dozajı. Bu dozaj, sınırı aştığı zaman beraberinde olumsuz duygu durumlarını, olumsuz yaşantı deneyimlerini, hem biyolojik, hem psikolojik, hem de sosyal bozuklukları beraberinde getirir. Kısacası insanın işlevselliğini bozar. Ekonomik kaygısı yüksek olan birey geleceğe güvenle bakamaz; ekonomik kaygısı olan birey yaşamını sürdürebileceğinden emin olamaz ve beraberinde kaybetme korkusunu yaşar. Bu kaygı durumu kişiden kişiye değişiklik gösteren tolerasyon eşiğini aştıktan sonra o birey ruh sağlığını ve beden sağlığını kaybetmeye başlar.

pandemi-deprem-sel-savas-ekonomik-sikintilar (3)

BAŞIMIZDAKİLER İTİDALLİ VE MAKUL OLABİLİRLERSE…

Ruh sağlığını koruyabilmek ya da iyileştirmek adına bireysel olarak neler yapılmalı?

Öncelikle eldeki kaynakları rasyonel bir şekilde ele almakta fayda var. Bu kaynaklardan kastım sadece parasal kaynaklar değil. Para, pek tabi ki bir kaynaktır; ancak kaynaklardan sadece bir tanesidir. Bedensel ve ruhsal sağlık, sosyal çevre, içinde bulunduğu aile, kendini geliştirmişlik, hedefler, o hedeflerin gerçekliği ve geçerliliği ve benzeri pek çok şey bireyin kaynakları arasında sayılabileceklerden sadece birkaçıdır. İnsan ilk önce hangi konuda, hangi kaynaklara sahip olduğunu, hangi konuda ne gibi konularda desteğe ihtiyaç duyabileceğini iyi bir şekilde bilirse; bunun analizini kendi içinde iyi bir şekilde yapabilirse – bir nevi envanter kontrolü gibi – hangi koşulda, ne gibi şeylerin onun için aşılması daha kolay ya da daha zor olabileceğini önceden bilebilir. Bu sayede de olası olumsuz durumlara hazırlıksız yakalanma riski/ihtimali minimuma iner. Bu bile başlı başına kişinin psikolojik sağlamlığını sağlama konusunda çok önemli bir olaydır. Bunun yanı sıra kendisine iyi gelebilecek maddiyat gerektiren ya da gerektirmeyen etkinlikler, toplantılar, destek çalışmalarından her zaman fayda sağlayabileceğimizi aklımızdan çıkarmayalım. Çünkü benzer amaçla, benzer sorunlarla, benzer hedeflerle insanlar bir araya geldikleri zaman sadece yalnız olmadıklarını gördükleri zaman bile pek çok şeyle başa çıkabilecek gücü ve/veya cesareti daha hızlı ve kolay bir şekilde bulabilirler.

Toplum sağlığını iyileştirme kapsamında yöneticilere düşen sorumluluk nedir?

Pek çok röportajımızda bahsettiğimiz üzere idarecilerin yapabileceği en temel şey sorumlulukları altında olan her şeyi en iyi şekilde ve insan hatasını minimuma indirecek şekilde ve uzmanlıkta yapmaları olacaktır. Bunu sağladıktan sonra pek çok şey önlenebilir ya da ön görülebilir bir hal alacaktır. Bu sayede de olumsuz yaşam deneyimi sayısında inanın ki ciddi bir şekilde azalış olacaktır. Bunların yanı sıra toplumsal bütün olaylarda idareciler ve sorumlular öncelikle kendileri itidali korumalıdır. Tabiri caizse başımızdakiler itidalli ve makul olabilirlerse biz vatandaşlar ancak o zaman itidalli ve makul bir şekilde hareket edebiliriz.

pandemi-deprem-sel-savas-ekonomik-sikintilar (1)

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Umarım özellikle 2020 yılı ve sonrasında yaşamış olduğumuz gerek insan kaynaklı, gerek insan kaynaklı olmayan ama insan kaynaklı hatalardan dolayı etkisini daha büyük şekilde hissettiğimiz bütün olumsuz yaşantı deneyimlerinden bugün itibari ile ders alabiliriz. Ancak bu ders alma olayının yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir şekilde olmasını beklersek nafile bir çaba olacağını söylemem gerekiyor. Önce ‘ben’, ‘birey olarak’ bir şeyleri idrak etmeli, önce ‘kendimi’ değiştirmeliyim ki, ancak ondan sonra etrafımdaki kişilerin ve şeylerin değişmesine etki edebileyim. Yani bir gelişme ve ilerleme istiyorsak bunu hem yatay düzeyde, yani bireyler arasında etrafımı etkileyerek; hem de aşağıdan yukarıyı etkileyecek bir şekilde yapmayı hedeflersek ancak o zaman bireysel ve toplumsal anlamda ilerlememiz ve iyi olmamız mümkün olacaktır.

BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Gönülden eğitim: Yoksul çocuklara umut oluyorlar

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.