TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Obezite ve Genetik Yapı

Yazının Giriş Tarihi: 09.03.2024 08:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.03.2024 08:32

Obezite, alınan enerjinin aynı oranda harcanmaması durumunda, vücutta yağ dokusunun birikimi sonucu ortaya çıkan, kronik bir hastalıktır. Metabolik sağlığı olumsuz etkileyen bu durum alınan enerji birimlerinin fazlalığıyla ilişkili olabileceği gibi, vücudun enerji harcama organların ve sistemlerinin yetersizliğinden de kaynaklanabilir. Organların ve sistemlerinin yetersizliği sonucunda, alınan gıdalar verimli olarak tüketilemediği için, trigliseritlerin (yağ asitleri) yağ dokusunda depolanmasıyla aşırı kilo ve obezite problemi gözlemlenir. Obezite tek başına ciddi bir sağlık sorunu olmasıyla birlikte, bazı metabolik problemlerin görülme sıklığını arttırmaktadır. Aşırı kilo ve obezite sıklıkla, tip 2 diyabet (şeker hastalığı), depresyon, kas ve iskelet sistemi sorunları, metabolik sendrom, kanser, karaciğer yağlanması ve ilgili hastalıklar, hormonal bozukluklar, hipertansiyon, kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) hastalıklar (KVH) gibi çok çeşitli kronik sağlık sorununa neden olabilmektedir.

Obezitenin oluşumu ve ilerlemesi her bireyde farklılıklar göstermektedir. Yaş ve cinsiyet bu ilerlemeyi etkileyen faktörler arasında sayılmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalarda, Beden Kitle İndeksleri aynı olan erkekler ve kadınlar karşılaştırıldığında, erkeklerin vücudunda daha az yağ depolanmasının görüldüğü vurgulanmaktadır. Obezitenin sadece yaş ve cinsiyet değil ama aynı zamanda çok çeşitli metabolik faktörlerle ilişkili olduğu kabul edilebilir. Enerjinin harcanması ve depolanmasının yanı sıra, vücuttaki sistemleri düzenlemek için gönderdiği sinyaller aracılığıyla birçok metabolik süreç gerçekleşir. Bu sinyaller sinir sistemi iletileri üzerinden iştahı ve endokrin sistemi etkiler. Yapılan çok sayıda araştırma sonuçları incelendiğinde, enerjinin depolanması ve harcanması gibi metabolik süreçlerde kontrol görevi üstlenen çok çeşitli fizyolojik mekanizmaların genetik faktörlerle yakından ilişkili olabileceğini gösterilmektedir.   

Son yıllarda değişim gösteren toplumsal yaşam tarzları nedeniyle, obezite tüm dünya için en önemli sağlık sorunlarından biri olarak gösterilmektedir. Obezitenin görülme sıklığı son yıllarda hem yetişkinlerde hem de çocuklarda hızlı bir şekilde artıyor olması, bu hastalığın önlem ve tedavisine daha etkin bir şekilde odaklanmayı zorunlu kılmaktadır. Genellikle hareket kısıtlılığı ve enerji alımı/harcaması arasındaki düzensizlikten kaynaklanan obezitede çevresel koşullar rol oynarken, obeziteyi ortaya çıkaran çok çeşitli faktörlerin yanı sıra genetik yapının de önemli bir etkiye sahip olduğu öngörülmektedir.

Aşırı kilo ve obezitenin genetik yapıyla olan ilişkisi son yıllarda üzerinde yoğun araştırmaların yapıldığı bir klinik alan olarak dikkat çekmektedir. Yapılan çeşitli çalışmalar genetik ve fiziksel aktivite arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermekte ve bu çalışmaların sonuçları detaylı olarak incelendiğinde, fiziksel aktivite düzeyinin artmasıyla, obezitenin kalıtsal etkilerinin azaldığı göstermiştir. Özellikle yağ metabolizmasını kontrol eden genler, fiziksel aktivite düzeyinden etkilenmekte ve obezite gelişimine neden olabilen bu genlerin, düzenli spor fiziksel aktivite alışkanlığı kazanan bireylerde obezite gelişimindeki etkinliğinin hafifletilebileceği saptanmıştır.

Çalışmalardan elde edilen verilere göre, haftada en az 5 gün/gün en az 45 dakika orta veya yüksek düzeyde egzersiz yapılması halinde, obeziteye neden olduğu düşünülen genlerin, Beden Kitle İndeksi (BMI) üzerindeki kalıtsal etkiler azaltılabilmektedir. Cinsiyetler açısından bu etki incelendiğinde, fiziksel aktivite alışkanlığının obezitenin kalıtımsal yönü üzerindeki olumlu etkisinin erkelerde daha belirgin olduğu fakat düzenli egzersiz alışkanlığının obezite genlerini olumlu etkileme oranın kadınlarda daha düşük olduğunu gösterilmiştir. Aşırı kilo ve obeziteye neden olabilecek genetik yapıyla, düzenli fiziksel aktivite arasındaki olumlu etkileşim bazı önemli verileri ortaya koyabilse de, bu alanda daha geniş ve araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Obezite, çeşitli hastalıklar için risk faktörü olasılığını artırmakla kalmayıp bireylerin yaşam kalitesini de düşürmekte ve bu durum beraberinde birçok psikosoyal sorunları beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, küresel bir sağlık sorunu olarak değerlendirilen obezitenin önlem ve tedavisinde genetik analiz yöntemlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması, aşırı kilo ve obezite sorunun çözümüne olumlu katkı getirmesi beklenmektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.