TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Onlar bir başka okulun misafiri: “En az 48 okul tadilatta”

30 Ekim depreminin ardından 2 yıl geçmesine rağmen birçok okulun henüz depreme dayanıklı hale getirilemediğine dikkat çeken Başkan Yıldırım, ‘misafir öğrenci’ kavramını gündeme getirdi

Haber Giriş Tarihi: 17.09.2022 08:39
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Onlar bir başka okulun misafiri:  “En az 48 okul tadilatta”

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER

Yeni bir eğitim-öğretim yılının ikinci dönemine başlayan öğrenciler, okul ve derslik sıkıntısı yaşıyor. 30 Ekim’de yaşanan depremin ardından yaklaşık iki yıl geçmesine rağmen halen birçok okulun depreme dayanıklı hale getirilemediğini kamuoyuna aktaran Eğitim İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, ‘misafir öğrenci’ kavramını gündeme getirdi. Milli Eğitim Bakanlığının geçtiğimiz günlerde İzmir için sunduğu tabloya göre her derslikte 22 ila 23 öğrenci olduğunu kaydeden ancak gerçekte bunun tam tersinin yaşandığını açıklayan Yıldırım, “İzmir’deki okullarda derslik sayımız ortalama 40-48 bandında geziyor” dedi. İzmir’de yaklaşık 800 bin öğrencinin eğitim-öğretim gördüğünü aktaran Başkan Yıldırım, “İki sene içerisinde 120’den fazla okulun sadece 17 tanesi eğitim ve öğretime hazır hale getirildi. 48 tanesinin ise yapım aşamasında... Ve valimiz belediyelerden, iş insanlarından bu okul inşaatlarının tamamlanması için yardım istemiş. Koskoca bir devlet bünyesindeki 127 tane okulu iki yıl içerisinde bir çırpıda bitiremiyorsa buradan kaynağın nereye aktarıldığına bakmak lazım” ifadelerini kullandı. Öte yandan, önemli bir konuya daha dikkat çeken Başkan Yıldırım, dar gelirli velilerin bugünkü ekonomik kriz ile karşı karşıya kaldıklarında iki ya da üç çocuğu varsa tercihen en az birini eğitim-öğretim hayatından uzaklaştırdığını öne sürdü.

ÇOCUKLARIMIZI DA YOKSULLAŞTIRDI

“Çocuk yoksulluğu ile karşı karşıyayız” diyen Yıldırım, “Ekonomik kriz sadece bizleri değil, çocuklarımızı da yoksullaştırdı. Eğitim-öğretimin bu seneki fotoğrafını çekmek istiyorum sizlere. 2022-2023 eğitim-öğretim yılı okula başlama maliyetlerinin bu kadar artması, Servis giderlerinin, kırtasiye ücretlerinin geçen senelere oranla yüzde 350-400 bandına kadar yükselmesi, asgari ücretle geçinen bir ailenin en az bir çocuğunu okula göndererek aralarında tercih yapması ne kadar zorluk ve güçlük yaşandığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla aileler çocuklarının eğitim-öğretim masraflarını karşılayamazken, onların sağlıklı ve dengeli beslenme sürecinden geçmesi için beslenme çantalarına gerekli yiyecek-içecek malzemelerini koyamazken, ceplerine yeteri kadar bir harçlık bırakamazken ister istemez tercih yapmak durumunda bırakılıyorlar. Bu bazen çocuğun tercihi oluyor. Çocuğun tercihi bu koşullar altında elbette çok sağlıklı olmayabiliyor ama aileler de burada bir tercih yapmak zorunda bırakılıyor. Seyyar satıcılık, küçük işletmelerde çıraklık, işportacılık gibi alanlara yönelim arttı. Burada önemli olan nokta şu; çocuklarımızın okula başlarken gerek eğitim-öğretim harcamaları gerekse de okullarda her gün bir öğün sıcak yemeğin devlet tarafından desteklenmesi gerekiyor. Biz zengin bir devletiz, kaynaklarımız var ama bu kaynakların nereye aktarıldığı önemli” dedi.

FIRSAT EŞİTLİĞİNİ YİTİRMEYE BAŞLADIK

“Türkiye’nin üçüncü büyük kentindeyiz. Kayıt altına alınmış 5 milyona yakın bir nüfus burada yaşıyor” ifadlerini kullanan Yıldırım, şunları ekledi: “800 bine yakın bir öğrenci potansiyelimiz var. 30 Ekim 2020 depreminin ardından 2 yıl geçti. Depremin olduğu sene eğitim-öğretim faaliyetleri uzaktan eğitim ile sürdürüldüğü için deprem sonrasında ne ile karşı karşıya kaldık? Okulların bir kısmının depreme dayanıksız olduğu, yıkıldığı ve yıkılacağından hareketle boşaltıldığını biliyoruz. Geçen gün sayın valimizin bir açıklaması oldu bu konuda. İzmir’de 120’den fazla okulun güçlendirilme ya da yeniden yapılma amacıyla boşaltıldığını ve bu iki sene içerisinde bunların 17 tanesinin eğitim ve öğretime hazır olduğunu, 48 tanesinin ise yapım aşamasında olduğunu, kalanların da henüz temelinin, inşaatının dahi yapılmadığını belirtti. Bunu şöyle okuyalım, öğrenciler eğitim-öğretim hayatına başka bir okulda misafir olarak başladılar ve orada misafir olarak kalmaya devam ediyorlar. Oradaki derslik sayılarının yetersizliği, sınıflardaki öğrenci mevcudunun artmış olmasıyla birlikte eğitimdeki fırsat eşitliğini de yitirmeye başladık.”

EN AZ BİRİ EĞİTİMDEN VAZGEÇİYOR

Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Ve valimiz belediyelerden, iş insanlarından bu okul inşaatlarının tamamlanması için yardım istemiş. Koskoca bir devlet bünyesindeki 127 tane okulu iki yıl içerisinde, bir çırpıda bitiremiyorsa buradan kaynağın nereye aktarıldığına bakmak lazım. Kaynak yok değil ama Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi son 10 yıldır gerilemeye başladı. Bu payın azalmasının nedeni nedir diye sorduğumuz zaman da ciddi anlamda kaynakların başka yerlere aktarıldığını görüyoruz. Mevcut Bakanlığımızın yani Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi ise maarif vakfı gibi yerlere aktarılıyor. Geçtiğimiz yıl 1 milyar 800 milyon TL gibi bir paranın maarif vakfına kaynak olarak akıtıldığı belirtildi. Ki bunu biz söylemiyoruz, raporlar söylüyor. Yine protokollerle okullara giren dernek, tarikat, cemaat gibi vakıfların etkinliklerine aktarıldığını görüyoruz. Ondan sonra şunlarla karşılaşıyoruz, çocuklarımız dengeli beslenemiyor, okullarda derslik ihtiyacımız var, sınıflarımız çok kalabalık, eğitim çalışanları yoksulluk sınırının çok çok altında çalışıyorlar. Ve velilerimiz özellikle dar gelirli velilerimiz bugünkü ekonomik kriz ile karşı karşıya kaldıklarında iki ya da üç çocuğu varsa tercihen en az birini eğitim-öğretim hayatından uzaklaştırıyor. İşportada, elinde mendil, elinde sakız satan çocuklarımızla karşılaşıyoruz.”

OKUL VE DERSLİK İHTİYACIMIZ VAR

Yıldırım, son olarak, “Milli Eğitim Bakanlığımız geçen gün bir tablo yayınlamış, İzmir ile ilgili verilerden bahsetmiş. Ve o tabloya göre neredeyse derslik ihtiyacımız yok. Sayın valimizin açıklamalarından da bahsettik. Aslında bu 127 okul tamamlandıktan sonra diğer okullarımız da incelense bunların birçoğunun da depreme dayanıksız olduğunu görürüz. O tabloda derslik başına düşen öğrenci sayısı 22 ila 24 olarak açıklanmış. Hayır, İzmir’deki okullarda derslik sayısı ortalama 40-48 bandında geziyor. Ciddi manada okul ve derslik ihtiyacımız var. Ki son zamanlarda liselerimiz de aynı durumda. Çağın gereklerine uygun bir eğitim öğretim faaliyetini yürütecek yapı var mı? Hayır. Onları da göremiyoruz. Okul, çocuklarımızın sadece kuru kuruya sınıfa girip, eğitimden hızlıca uzaklaştığı bir alan değildir” bilgisini paylaştı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.