TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İzmir’in deprem tehlikesi İstanbul’dan da yüksek

İzmir’de çoğu ilçenin fay hattı üzerinde yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Sözbilir, Ege Denizi’nde ve çevre illerde bulunan faylar nedeni ile İzmir’in deprem tehlikesinin İstanbul’dan fazla olduğuna dikkat çekti

Haber Giriş Tarihi: 24.04.2024 08:41
Haber Güncellenme Tarihi: 24.04.2024 09:15
Kaynak: HABER MERKEZİ
İzmir’in deprem tehlikesi İstanbul’dan da yüksek

TUNAY AFYON/ÖZEL HABER- 6 Şubat’ta yaşanan ve ‘Asrın Felaketi’ne yol açan depremlerin ardından Türkiye’de halen fay hattında bulunan yerleşim yerleri ile ilgili 9 Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Özbilir açıklama ve değerlendirmelerde bulundu. Ege Denizi ve çevre şehirlerde bulunan fay hatları nedeni ile İzmir’deki deprem tehlikesinin İstanbul’dan daha fazla olduğunu söyleyen Sözbilir, tarihsel verilere göre İzmir’de ortalama 300 yılda bir yıkıcı deprem gerçekleştiğini söyledi.

İZMİR’İ ETKİLEYEBİLECEK 30 FAY MEVCUT

Sözbilir, son 100 yılda henüz İzmir’de, yerleşim yerlerinden geçen fay hatları üzerinde önemli bir yıkıcı deprem gelişmemesine rağmen, İzmir ilçelerinin önemli bir bölümünün diri faylar üzerinde bulunduğunu belirtti. İzmir’in denize kıyısı olduğundan Ege Denizi altında da yıkıcı deprem üretme potansiyeli olan çok sayıda fay bulunduğunu ifade eden Sözbilir, “Bu nedenle İzmir ilinin İstanbul’a göre deprem tehlikesi daha yüksektir. Benzer şekilde gerek Aydın, Balıkesir, Denizli, Manisa, Afyon, Muğla, Çanakkale ve gerekse de Adana, Bingöl, Hatay gibi illerin deprem tehlikesi İstanbul’dan daha yüksektir. Özellikle, depremden sonra ayakta kalması gereken ve yoğun nüfusun barındığı okul, hastane, askeri kışla gibi binaların yakın gelecekte deprem üretmesi beklenen diri fay hatları üzerinde bulundurulması sakıncalıdır” dedi. Sözbilir, Türkiye Diri Fay Haritasına göre, İzmir ilini doğrudan etkileyebilecek çok sayıda fay bulunduğunu belirterek, “İzmir il sınırları içinde 17 adet fayın yanı sıra, komşu il sınırları içinde ve Ege Denizi altında olduğu halde İzmir ilini etkileyebilecek fay sayısı 30 civarındadır. Tarihsel deprem kataloglarına baktığımızda İzmir ilinin ortalama 300 yılda bir yıkıcı deprem geçirdiği anlaşılmaktadır. Tarihsel kayıtlar son yıkıcı depremin 1688 yılında gerçekleştiğini ve bu depremde binlerce insanın hayatını kaybettiğini göstermektedir” diye konuştu.

DEPREM HAZIRLIĞINA ÖNCELİK VERİLMELİ

Son yıllarda İzmir Fayları için kendileri tarafından çalışma yapıldığını belirten Sözbilir, yapılan çalışmalarda, bazı faylar üzerinde yeteri düzeyde sismik enerjinin biriktiğinin anlaşıldığını aktardı. Biriken enerjinin yüksek olması nedeniyle İzmir’de depreme hazırlık konularına öncelik verilmesi gerektiğine dikkat çeken Sözbilir, “Bu konuda öncelikle toplumun bilinçlendirilmesi, başta AFAD ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olmak üzere yerel yönetimler ve İzmir’de bulunan yerel üniversitelerin katkılarıyla tehlike azaltma çalışmalarının olması gereken hızda yürütülmesi için birlikte hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Halihazırda gerek il düzeyinde AFAD-İRAP ve gerekse de Türkiye ölçeğinde TARAP gibi tehlike azaltma çalışmaları devam etmektedir. Bunun yanında yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü önemli projeler bulunmaktadır. Bu projeler daha üst düzeydeki gerekli koordinasyonlar ile karşılıklı etkileşim içinde yapılırsa tehlike azaltma çalışmalarına çok daha sağlıklı bir şekilde katkı konabileceğini düşünüyorum” dedi.

MECLİSTEN GEÇMELİ

Bir bölgede oluşan depremde yer kabuğunun şiddetli bir şekilde sarsılması ile sarsıntı şiddetine dayanıklı olmayan binaların hafif/orta/ağır hasar görebileceğine ya da yıkılacağına dikkat çeken Sözbilir, deprem anında, depremin sismik kaynağını oluşturan ‘fay’ adı verilen jeolojik yapının da birkaç saniye içinde yer kabuğunun yaklaşık 10 km derinliğinden yer yüzüne doğru hareket ederek yeryüzünü fay hattı boyunca parçaladığını dile getirdi. “Aslında büyük bir deprem sırasında hem zeminde oluşan sarsıntının yarattığı titreşimin şiddeti ve hem de fayın yeryüzünü parçalaması nedeniyle oluşan fiziksel yer değiştirme nedeniyle can ve mal kaybı oluyor” açıklamasında bulunan Sözbilir, 6 Şubat depremlerinde Doğu Anadolu Fayı’nın 500 km uzunluğundaki bir fay hattı boyunca yeryüzünü parçaladığını aktararak, gelişmiş ülkelerde fay üzerindeki bu fiziksel hareketin vereceği zarardan korunmak için, yakın gelecekte deprem üretmesi beklenen fay hatları boyunca Fay Sakınım Bandı (Faya Tampon Bölge) çizildiğini söyledi. 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinde Kuzey Anadolu Fayı üzerinde oluşan yüzey kırığı üzerindeki yapı ve binalarda can ve mal kaybı yaşanınca, Türkiye’de 2003 yılından sonra yapılan imara esas jeolojik-jeoteknik raporlarda Faya Tampon Bölge/Fay Sakınım Bandı uygulaması kullanılmaya başlandığını ve bu adımın yasa/yönetmelik veya kanunlarla belirlenmiş bir standardı olmadığından yakın gelecekte deprem üretmesi beklenen bazı fay hatlarının yapılaşmaya açıldığını kaydetti. İzmir’in dışında Türkiye ölçeğinde içinden fay geçen il, ilçe ve köylerde mevcut yapı stokunun belirli bir kısmının fay hatları üzerinde yer aldığını söyleyen Sözbilir, “Bunun böyle olmasının en büyük nedeni, özellikle 2000 yılı ve öncesinde bir yeri imara açarken jeolojik/jeoteknik etüt yapma zorunluluğu bulunmamasıdır. Yani 2000 yılı öncesindeki imar haritalarına yakın gelecekte deprem üretme potansiyeli olan fay hatlarını işlememişiz. Bu nedenle bugün mevcut bina stokumuzun bir kısmı fay hatları üzerinde bulunuyor ve bu fay deprem ürettiğinde, o bölgeden zeminden kaynaklanan hasarlar yanında fay üzerinde olmamızdan dolayı da can ve mal kaybı yaşanabiliyor” dedi. Bunun sonucu olarak da günümüzde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yerel yönetimler ve halkın ciddi anlamda problem yaşadığını vurgulayan Sözbilir, “Bunun tek çözümü herkesin uyabileceği/uygulayabileceği belirli standartlarla donatılmış bir Fay Sakınım Bandı kanununun meclisten geçmesidir” uyarısında bulundu.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.