TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Deprem kamuyu çökertti köy enstitüleri ise direniyor!

Depreme rağmen zamana ve insana yenilmeyen Osmaniye / Düziçi Köy Enstitüsü, hem günümüz eğitiminin derinleşen sorunlarını hem de 1954’de kapatılan köy enstitülerinin önemini bir kez daha hatırlattı

Haber Giriş Tarihi: 23.02.2023 07:29
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Deprem kamuyu çökertti  köy enstitüleri ise direniyor!

SULTAN GÜMÜŞ KAYA - ÖZEL HABER

Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin aydınlanma yuvası olarak nitelendirilen ve 1954’de kapatılan köy enstitüleri, Kahramanmaraş merkezli şiddetli depremin ardından tekrar gündeme geldi. Osmaniye’yi de etkileyen ve birçok yapının yıkılmasına neden olan depremde, Düziçi Köy Enstitüsü dimdik ayakta kaldı. Deprem sahasında, kamu kurumları olmasına rağmen yıkılan okullar, uzaktan eğitime geçen üniversite öğrencileri ve ülkenin birçok kentinde hasarlı olduğu gerekçesiyle tahliye edilen eğitim yuvaları tepkilerin odağındayken; zamana ve insana direnmeyi başarabilen Düziçi Köy Enstitüsü, tarihin her döneminde köy enstitüsü anlayışının ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlattı.

ÖĞRENCİLER ÜRETİMDEN ÇIKTI

Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği İzmir Şube Başkanı Özgün Utku, “Köy enstitüleri, 1946 yılından itibaren bağlamından koparılmaya başlandı. ‘İş için, iş içinde eğitim’ prensibinden uzaklaşıldı. Öğrenciler üretimden çıktı. Köy enstitüleri, döneminde, dünya klasiklerinin en çok okunduğu kurumlardı. Kütüphanelerindeki nitelikli yayınlar temizlendi. Süreç 1954’de tamamlandı. Köy enstitüleri tamamen kapatıldı” bilgisini paylaştı.

‘İŞ İÇİN, İŞ İÇİNDE EĞİTİM’

Köy enstitülerinin ‘iş için, iş içinde eğitimi’ esas alan kurumlar olduğunu yineleyen Başkan Utku, “Yani derste öğrenilen bilgi yerinde uygulanıyordu. Örneğin Gönen Köy Enstitüsüne su ‘bileşik kaplar prensibi’ uygulanarak Fakir Baykurt’un öğrenciliği döneminde, onun da içinde yer aldığı ekip tarafından getirilmişti. Köy enstitülerinin çatıları Pisagor bağlantısı uygulanarak yapılmıştı. Her bilgiyi somut olarak yerinde uygulamak; öğrenilen bilgi ile yaşam arasında ilişki kurmak… Eğitim tam da bu değil mi?” cümlelerine yer verdi.

HER ZORLUĞA KARŞI AYAKTA

“Yaparak, yaşayarak kazanılan bilgi kalıcı olur. Ömür boyu unutulmaz” ifadelerini kullanan Başkan Özgün Utku, “Eksik ya da yanlış öğrenilmiş bir şey varsa uygulama anında hemen görülür, düzeltilir. Osmaniye Düziçi Köy Enstitüsü binası da köy enstitülerinde verilen eğitim gibi; yaşamdaki her zorluğa karşı ayakta. Aklın, bilimin yol göstericiliği ile meydan okuyor” dedi.

İzmir’de tedbir amaçlı tahliye edilen 8 okulu da gündeme getiren Başkan Utku, “Bu 8 okulun kaçı Anadolu Lisesi ya da Meslek Lisesi? Tahliye edilen okullardaki öğrencilerin aynı nitelikteki okullara geçişi sağlanabilecek mi? Yoksa bu okullardaki öğrenciler de imam hatip liselerine mi yönlendirilecek?” sorusunu yetkililere yönlendirdi.

CAN KAYBININ ÖNÜNE GEÇİLİRDİ

‘Köy enstitüleri günümüze kadar gelmiş olsaydı, bilimi esas alan eğitim anlayışı sayesinde bu felaketlerin önüne geçebilir miydik?’ sorusuna da yanıt veren Özgün Utku, “Kesinlikle, bu kadar can kaybının önüne geçilirdi. Buna en iyi örnek, Kahramanmaraş’ta yıkılan binaların içinde sapa sağlam ayakta duran, tek bir camı bile çatlamayan inşaat mühendisleri odası binası. Yani bilim insanlarının söylediği yerde, onların söyledikleri kat yüksekliğinde, inşaat mühendisinin yaptığı, denetlediği projeye göre yapılan bina sapa sağlam ayakta. Japonya’da, Şili’de yaşanan depremlerdeki can kayıplarını da kamuoyu biliyor. Oralarda neredeyse depremden ölmek mucize, bizde ise depremden kurtulmak! Köy enstitülerinde eğitim bilim temelinde gerçekleşirdi. Tüm çabamız laik, bilimsel, çağdaş, kadın erkek eşitliğini temel alan eğitimi yeniden ülkemize getirmek için” dedi.

BUGÜNÜN DÜNYASINA UYARLANIRSA…

“Köy enstitülerinin felsefesi bugünün dünyasına uyarlanırsa müthiş bir eğitim modeli olur” diyen Başkan Utku, şunları ekledi: “Köy enstitülerinden mezun olan kişiler, çok okuyan bireyler yetiştiriyordu. Her köy enstitüsü mezunu bir müzik aleti çalabiliyordu. Sanatla, müzikle barışıktı. Köy enstitülerinde yetişen her öğrenci eleştiri kültürüne sahipti. Eleştirmekten, sorgulamaktan; eleştirilmekten, sorgulanmaktan korkmazdı. Öğrendikleri her bilgiyi hayatta kullanırlar, uygularlardı. Deney, uygulama eğitimin kendisiydi. Mesleki becerinin yanında arıcılık, marangozluk, demircilik, terzilik, sebzecilik vb. becerilerinden birinde de uzman olurlardı. Sadece meslek sahibi bireyler değil, özgüvenli bireyler de olurlardı. Bu felsefeyle örneğin; Bilgisayar, yapay zeka, kod-algoritma yazımı, gen teknolojileri-DNA çalışmaları, güneş enerjisi-doğayla barışık teknolojiler alanları vb. mesleki eğitim olacak şekilde eğitimin planlanması mümkün. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hizmete açacağı Tarım Lisesi de Köy Enstitüsünü günümüze uyarlamayı amaçlayan bir çalışma.”

96 YAŞINDA KOCA ÇINAR    

Çifteler Köy Enstitüsü’nde eğitim gören ve köy enstitülerinin ilk mezunlarından olan 96 yaşındaki Tahsin Yücel de görüş aldığımız isimlerden. Kendisi Dikili’de bir çınar… “Köylerde saklı, yetenekli kişileri köy enstitüleri ortaya çıkardı” diyen Yücel, “Bunlar köy enstitülerinin öğrencilerine nitelikli eğitim verdiğinin açık göstergesidir. Köy enstitüleri kapatılmasaydı, planlanan sayıda öğretmen ve sağlık memuru yetişseydi, köylerde saklı yeteneklerin hepsi ortaya çıkardı. 1940 yılında TBMM’de Köy Enstitüleri yasası görüşülürken, Hasan Ali Yücel’in ‘Türk vatanının dağlarında, kırlarında, hatta en ıssız yerlerinde, kendi başına açılıp solan çiçek bırakmayacağız’ sözü gerçekleşirdi” yorumunda bulundu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.