TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ekonomik adımlar olumlu sürdürülebilirlik şart

Türkiye’nin yoğun ekonomik gündemini değerlendiren Finans Uzmanı Nural, atılan radikal adımların iç ve dış piyasalarda olumlu karşılandığını fakat sürdürülebilir ekonomi için sürekliliğin gerektiğini belirtti

Haber Giriş Tarihi: 29.08.2023 05:55
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Ekonomik adımlar olumlu sürdürülebilirlik şart

Türkiye son haftalarda yoğun bir ekonomi gündemine odaklanırken açıklanan rakamlar ve atılması planlanan adımlar piyasaları şimdiden hareketlendirmeye başladı. Sermaye yatırımcıları, iş insanları ve birçok vatandaş önümüzdeki günlerde açıklanacak olan ekonomik güven endeksi, yılın ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verileri, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), geçici dış ticaret istatistiklerini ve Orta Vadeli Program kapsamında atılacak adımları merakla bekliyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından açıklanan 750 baz puanlık faiz kararı piyasalarda olumlu etkiye sebep olmuştu. Türkiye’nin girdiği bu yoğun ekonomik gündemini değerlendiren Finans Uzmanı Yazar Irmak Nural, “Alınan radikal kararlar güven tesis eden bir ekonomik modelin giderek kendini göstermeye başladığı yönünde algılanabilir. Fakat finansal önlemlerin aynı kararlılıkla devamı elzemdir. Piyasalar bunu görmek isteyecektir” diye konuştu.

EKONOMİ-İLKSES

FAİZ KARARI OLUMLU ETKİLEDİ

Ekonomi gündemi değerlendirmesine ilk olarak Merkez Bankası’nın son olarak açıkladığı faiz kararının yorumlayarak başlayan Nural, “Merkez Bankası’nın 750 baz puanlık son faiz kararı ile faizlerin yüzde 25’e çekilmesi aslında yeni rasyonel bir ekonomik modele geçtiğimizi göstermekte. Bunun sinyallerini yeni kabine açıklandığı zamanlarda zaten almıştık. 250 baz puanlık bir beklenti varken 750 baz puanlık bir artışın gelmesi piyasalarda olumlu karşılandı. Bu karar ekonomi kurmaylarının kredibilitesini arttırdı diyebiliriz. Çünkü tek kalemde bu artış beklenmiyordu ve enflasyon beklentilerinin kırılması için parasal sıkılaştırmanın devam edeceği söyleminin gerçeğe dönüşmüş haliydi. Faiz kararı açıklanır açıklanmaz iç ve dış piyasalarda olumlu yönde ciddi bir hareket yaşandı. Borsa yükseldi. Dolar kurunda çok ciddi bir düşüş başladı ve gün içinde yüzde 7’lik bir gevşeme gerçekleşti. Sonuç olarak baktığımızda alınan radikal kararlar güven tesis eden bir ekonomik modelin giderek kendini göstermeye başladığı yönünde algılanabilir” şeklinde konuştu.

tarım-ilkses

PİYASALAR GÜVENLİ EKONOMİ ORTAMI İSTER

Alınan radikal kararların aksamadan devam etmesi gerektiğini, çünkü piyasaların bir denge kurabilmesi ve önlerini görebilmeleri için devamlılığın esas olduğunu söyleyen Nural, “Finansal önlemlerin aynı kararlılıkla devamı elzemdir. Piyasalar bunu görmek isteyecektir. Faiz kararının ardından iç piyasada yaşanan olumlu hareketlenmeyi dış piyasalarda da izledik. Türkiye’nin risk primi olan Credit Default Swap (kredi risk primi) CDS’lerde ilk defa 400 puanın altına inerek 383 puana gerilediğini gördük. Bu düşüş de Türkiye’nin ve şirketlerinin daha güvenli kredi-borç alabilmesine işarettir. Çünkü CDS’ler için 300 puanın üstündeki puanlamalar kırılgan ekonomilere işaret eder. Türkiye’nin CDS’leri 2018 yılının ortalarına kadar 300 puanın altındaydı ama 2018’in ikinci çeyreğinden itibaren bazı göstergelerin bozulmasıyla beraber bunun üzerine çıktı. Türkiye’de neden halen kırılgan görüntümüz var çünkü döviz rezervlerimiz ekside, cari açık yüksek ve çok yüksek bir enflasyon söz konusu. Tüm bunlar ülke ekonomisini kırılgan yapıyor. Dolayısıyla Merkez Bankası kadrosuna bu kaynakları iyileştirmek adına büyük işler düşüyor” ifadelerini kullandı.

merkez-ilkses-2

ENFLASYONUN SEBEBİ YAPISAL SORUNLARDIR

Enflasyonun tek hanelere indirilebilmesi için sadece parasal politikaların yeterli olmadığını bunun yanında yapısal sorunların da çözüme kavuşması gerektiğini belirten Nural, “Enflasyonu dezenflasyonist para politikaları dediğimiz finansal önlemlerle önleyebiliriz. Fakat enflasyonun esas sebebi yapısal sorunlardır. Yapısal sorunların içerisinde başlıca yıllardır bahsettiğimiz ve bir türlü gerçekleşemeyen Türkiye’deki tasarruf politikasının uygulanmaması, sanayide imalatın arttırılmaması, tarıma dayalı bir ekonomi politikasının izlenmemesi ve her geçen gün dışa bağımlılığımızın artması gibi birçok neden vardır. İthalata bağlı bir montaj ekonomisi izliyoruz. Türkiye uluslararası iş bölümünde ithal girdi bağımlısı konumunda bir ülke şu anda. Emek yoğun, niteliksiz, düşük verimli iş gücünden kurtulmalıyız. Bu şekilde devam ettikçe dışa bağımlılığımız devam edecektir. Artık tarımsal ekonomiye geçip yerli malı üretmemiz lazım. Öte yandan, yüksek teknolojiyi destekleyecek eğitim öğretim politikalarının bir an önce devreye sokulması lazım. Bu çok zorlu ve meşakkatli bir süreç olabilir. Uzun vadeli yatırımlardan bahsediyoruz ama Türkiye’nin bunu yapacak gücü ve birikimi mevcut. Bu hamleleri yapmadığımız takdirde hızla gelişen dünyada çok geride kalırız” diye belirtti.

TÜRKİYE’DE TALEP ENFLASYONU MEVCUT

Gelecek dönem enflasyon tahminlerine ilişkin konuşan Nural, “Ekonomik adımların sonuçlarını almamız için bu kararlılığın sürmesi lazım. Bugünden enflasyon tahmini yapamamayız. Çünkü ülkemizin de kısa süre önce yaşadığı yıkıcı depremler, yangınlar ve göç sorunu gibi enflasyonu doğrudan etkileyecek olaylar yaşanabilir. Bu sadece finansal bir enflasyon değil. Burada bir talep enflasyonu da var. Ülkeye gelen milyonlarca kişinin ihtiyaçları her geçen gün katlanıyor. Bizim bunu karşılayabilmemiz için önce üretimimizi arttırmamız lazım. Dolayısıyla şimdiden bu alınan önlemlerle enflasyon tahmini yapabilmek çok sentetik olur. Birçok kriter var enflasyon rakamlarını belirleyecek. Şu anda yeni kadro hedefleri yukarıya koymuş. Umuyoruz ki kısa sürede sonuçları alırız” dedi.

ÖNCELİK EĞİTİM SİSTEMİ

Türkiye’nin ekonomik istikrarının devam edebilmesi için önerilerde bulunan Nural, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de en öncelik verilmesi gereken konulardan biri de eğitimdir. Eğitim standartlarının uluslararası normlara göre ayarlanıp, hiç olmazsa bundan sonraki nesillerin buna entegre edilmesi lazım. Eğitim kurumlarıyla reel sektörün arasında bağlantı kurulmalıdır. Şu anda Türkiye’de çok ağır bir vergilendirme sistemi var. Reel sektörün bu yüklerden arındırılıp destek verilmesi gerekir. Çiftçiler daha çok desteklenip tarıma dayalı bir ekonomik modele geçmemiz gerekiyor. Çünkü çiftçiyi kaybedersek ne enflasyonu toparlayabiliriz ne de ekonomiyi. Yapabileceğimiz şeylerin üzerine gidelim. Kendimize daha gerçekçi hedefler belirleyip bunları realize etmek için çalışmalarımızı gerçekleştirmemiz lazım.”

BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: IMF açıkladı: Türkiye'den mali destek talebi gelmedi

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.