Agrobay direnişi birinci ayında: Hakkımızı alana kadar durmayacağız

Sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan Agrobay işçileri, 1 aydır direnişlerini sürdürüyor. Süreçte sık sık jandarma ekiplerinin sert müdahalesi ile karşılaşan fakat haklarını almaya kararlı olan kadın işçiler, “Hakkımızı alana kadar durmayacağız” diyor

Haber Giriş Tarihi: 24.05.55688 19:00
Haber Güncellenme Tarihi: 24.05.55688 19:00
ilksesgazetesi.com

İzmir Bergama’da Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan ve Tarım Sendikası’na (Tarım-Sen) üye oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan çoğu kadın 39 işçi, 1 aydır kurum önündeki eylemini sürdürüyor. ‘İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmak’ gibi gerekçeleri içeren ‘Kod 46’ ile işten çıkarılan işçilerin talebi tazminatlarını ve ödenmemiş ücretlerini alabilmek. Süreçte jandarma ekiplerinin sert müdahalesi ile karşılaşan, yerlerde sürüklenen ve defalarca gözaltına alınan işçiler, sonuna kadar mücadele ederek haklarını almaya kararlı.

BİR AYDIR DİRENİŞTEYİZ

Bir aydır büyük bir kararlılıkla yürütülen işçilerin direniş sürecinden bahseden Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz, “İşçi arkadaşlar bir sendikalaşma sürecinin içine girdiler. Bu sendikalaşma Ağustos ayında hızlandı ve işverenin tespit etmesi üzerine sendikal faaliyet yürüten işçiler işten atıldı. Şu ana kadar işten çıkarılan işçi sayısı 39… Bugün direnişimizin 30’ncu günü. Geçtiğimiz Cuma günü gözaltına alındık, çıktıktan sonra arkadaşlarımız CHP İzmir İl Kongresi’ne gitti. Tuncay Özkan ile görüştüler. Tuncay Bey, meselenin çözümüne dair görüşme yapacağını söyledi. Biz de buna istinaden daha düşük bir yoğunluğa geçtik. 7/24 değil de günde birkaç saat işyeri önünde nöbet tutuyoruz şu an. Bunun seyri gelişmelere bağlı olarak değişiyor. 30 gündür, bazen tüm gün, bazen birkaç saat, bazen yolu kapatarak, bazen basın açıklaması yaparak şirketin önündeyiz” dedi.

ORANTISIZ VE SERT MÜDAHALE VAR

Sera önündeki nöbet esnasında sık sık jandarma ekiplerinin sert müdahalesiyle karşılaştıklarını ve kadın işçilerin de şiddetin öznesi haline getirildiğini kaydeden Kocagöz, “15-20 tane işçi kadının kendi taleplerini iletmek için şirketin önünde bulunması karşısında ciddi bir kolluk gücüyle sert müdahale yaşadık. Bir arkadaşımızın ayak parmakları kırıldı, bir arkadaşımız yerde baygınlık geçirdi, kafa travması yaşadı. Çok orantısız ve sert bir müdahale var. Geçtiğimiz Cuma günkü müdahalede kolluk çok hazır ve iştahlı bir şekilde oradaydı. Pek çok direnişte de görüyoruz jandarma öyle bir görüntü veriyor ki, adeta şirketin güvenlik görevlisiymiş gibi davranış sergiliyor. Kadın işçilerin ilk kez gözaltına alınması, böyle bir kollukla karşı karşıya gelmesi, böyle bir şiddet yaşaması kabul edilebilir değil ama bu da Agrobay şirketinin ve onun yanında duran güçlerin gerçekliğini ifade ediyor. Bizim buradan temel çıkarımımız bu. Burada böyle bir yerel krallık inşa edilmiş, kolluk da o krallığı koruyan bir güç haline dönüşmüş durumda ne yazık ki” ifadelerini kullandı.

YALNIZ BIRAKILMIŞ DURUMDAYIZ

Süreçte özellikle siyasi partiler tarafından yalnız bırakıldıklarını dile getiren Kocagöz, “Yeterince destek hissedemiyoruz ne yazık ki. Özellikle siyasi partiler tarafından çok yalnız bırakılmış durumdayız. Buraya çok az sayıda siyasi partinin az sayıdaki temsilcisi ve üyesi geldi bugüne kadar. Bunun daha geniş kamuoyuna yansıması gerekiyordu. Tarım iş kolunda, bu tarz seralarda, Bakırçay özelinde de söyleyebiliriz bunu; böyle bir eylem ilk defa yaşanıyor. İşçilerin çoğunluğu kadın ve o bölgenin insanı. Yıllardır burada çok kötü koşullarda çalışmışlar. Türkiye’nin aslında çok önemli bir meselesine parmak basmış tecrübe yaşanıyor şu an. Çok ağır koşullarda köle gibi çalıştırılmışlar. Şirket işi bittiğinde de deyim yerindeyse buruşturup atmış işçileri. Sendikanın varlığı ve onlara açtığı alanla beraber bütün bu çalışma iş koşullarının aslında ifşa edildiği ve gündeme serildiği bir durum yaşanıyor. Peki bu sesi kim duyuyor? Herkes gözlerini kapatıyor. Buradaki direniş, tarım işletmelerindeki sömürü koşullarını gösteriyor. Bu politikaya ortak olan kesimler bizden uzak duruyor. Çünkü bunun bir yerinden tutulmaya başlandığı anda hem kendi çıkar ilişkilerine değecek bir yanı var. Sadece bu işletme değil diğer işletmelere doğru belki de evrilebilecek bir sorgulama söz konusu. Patronlar ve patronların yönettiği siyasetçiler bunu istemiyor elbette” diye konuştu.

MÜCADELEMİZ KADINLARA ÖRNEK OLACAK

İşçilerin her şeye rağmen direniş ruhunu koruduğunu belirten Kocagöz, “Normalde her gün biraz daha azalması beklenir direnişlerin ama her gün yaşadıkları şeyler onları bu mücadelede daha da istekli, azimli şekilde tutunmaya vesile oluyor. Kendileri ilk kez deneyimliyor ama bu bölgede bir mücadeleci sendika deneyimi var. Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’nın 2019’dan beri yürüttüğü, Tahir Çetin’lerin bıraktığı ve hala da sürdürülen bir mücadele mirası var. Örneğin Kınık’ta serada çalışanların, büyük çoğunluğunun ya eşi ya da bir akrabası maden işçisi. Sendikayı biliyor, onun yarattığı mücadele hafızasına sahip… Böyle bir bütünlüklü hikayenin parçasıyız aslında biz, gökten zembille inmiş durumumuz yok. Ama kadınlar ilk defa kendileri bunu tecrübe ediyorlar, ilk defa bir eylemlilik sürecinin öznesiler. İşçilerin büyük çoğunluğu işe dönmek istemiyor, dönmek isteyenler de var çok az da olsa. Ama esas talep içeride kalan hakların bir an önce verilmesi. Bir de işten çıkış kodları, kod-46 olarak belirlendi. Bunun da düzeltilmesini istiyoruz. Tuncay Bey ile yaptığımız görüşmede bir söz aldık. Buna dair bir gelişme olmazsa eylemlilik sürecimizi ivmelendirerek devam ettireceğiz. Biz ancak bir toplumsal destek ile bu mücadeleyi kazanabiliriz. Kazanırsak mücadelemiz, bu ülkede zor koşullarda çalışan kadınlara örnek olacak” açıklamasını yaptı.

HAKKIMIZI ALANA KADAR DURMAYACAĞIZ

İlk işten çıkarılan kadın işçilerden biri olan Ayten Yavuz da “Sendika üye olduğumuz için işten çıkarıldık. İçeride maaşımız kaldı, onu bile vermediler. Tazminatsız bir şekilde kapının önüne konulduk. 6 sene emek verdim o işyerine. Bu süreçte biz hiç kimseyi yanımızda göremedik. Jandarma, kaymakam, belediye başkanı hepsi karşımızda yanımızda değil. Direniş süresince iki kez gözaltına alındım. Agrobay’a 500 metreden fazla yaklaşmam yasaklandı. Yurt dışı çıkış yasağı konuldu. Bir arkadaşımızın ayak parmağı kırıldı, bir tanesi beyin travması geçirdi. Biz sadece hakkımızı istiyoruz. Haksız yere işten çıkarıldık. Devlet hep onların yanında, biz bir avuç kadının yanında ise kimseyi göremedik. Çok yalnız bırakıldık. Ama biz çok güçlüyüz, sonuna kadar devam edeceğiz. Hakkımızı alana kadar durmayacağız” dedi.

GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ

Geçtiğimiz Cuma günü direniş alanında yaşanan müdahalede ayak parmağı kırılan kadın işçilerden Şirin Yıldırım ise şunları söyledi: “9 yıl boyunca o işyerine emek verdik ama haklarımızı alamadan işten çıkarıldık. Zaten öncesinde de hep emeğimiz sömürüldü, bunları görünce sendikaya üye olmaya karar vermiştik. Bizi kapının önüne koymalarını bırakın bir de yüz kızartıcı suçları kapsayan kod 46 ile işten çıkardılar. O bizi o kadar üzdü ki! Benim yaşım 46, ben bugüne kadar kimsenin iğnesini bile ellemiş değilim. Bize nasıl böyle bir leke sürebilirler? Onları dava edeceğim, son müdahalede ayak parmağımı kırdılar. Geçen cuma günü orduyu yığdılar karşımıza. 10 tane kadın için ordu yığmışlar! Bunun ne gereği var? Demek ki çok korkutmuşuz onları. Haklarımızı verecekler, asla geri adım atmayacağız mücadelemizden. Çok yalnız bırakıldık, siyasilerden kimse adımını atmadı oraya.”

BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kış sert geçecek… İcra takipleri yolda!