TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İşim beni Hırvatistan’a bağladı

Hırvatistan Cumhuriyeti Fahri Konsolosu Candan Çorbacıoğlu, küçük ve şirin bir ülke olan ve Hırvatistan’ı bizler için anlattı. Çorbacıoğlu, iki ülke arasındaki ilişkilerin ticaretle gelişebileceğinin altını çizdi

Haber Giriş Tarihi: 18.02.2019 07:59
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
İşim beni Hırvatistan’a bağladı
BURCU YANAR/RÖPORTAJ/YAZI DİZİSİ
Orta Avrupa, Balkanlar ve Akdeniz’in kesişme noktasında bulunan küçük bir ülke: Hırvatistan Cumhuriyeti. Dalmaçya kıyılarının eşsiz güzelliği, tarihi sokakları ve binaları ile hem tarihin hem de doğanın iç içe olduğu sıcak bir ülke Hırvatistan. Hırvatistan Cumhuriyeti’nin Fahri Konsolosu Candan Çorbacıoğlu bizlere bu sıcak ülkeyi ve insanlarını bakın nasıl anlatıyor.
Candan Hanım, sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra bir sene Amerika’da eğitim gördüm. Sonra İstanbul’a gidip orada İşletme okudum. Yüksek lisansımı da orada yaptım. Çalışma hayatına çok genç yaşta başladım ve ilişkilerim hep yabancı şirketlerle oldu. Bir dönem özel bir şirketin Türkiye’de reklam satış geliştirme müdürlüğünü yaptım. Sonra evlendim. Çocuklarım oldu ve kariyerime ara verdim. 18 ay arayla iki tane kızım oldu. Sonrasında bir rastlantıyla 1994 yılında Türkiye pazarına giren ve doğrudan satış yapan bir Amerikan şirketiyle yollarım kesişti. Bu şirketin Türkiye’de pazarlama müdürü oldum. Oradaki kariyerim süresince değişik terfiler aldım ve Avrupa yönetimine geçtim. En son görevimde Avrupa’da bölge müdürlüğüydü.



Peki Hırvatistan ile yollarınızın kesişimi nasıl oldu?
Hırvatistan ile yollarımın kesişmesi tamamen işimle ilgili. En son çalıştığım şirket Hırvat pazarını 2001 yılında açmak üzere 1999 yılında hazırlıklara başladı ve bu benim sorumluluğumda olan bir ülkeydi. Hırvatistan’a ilk kez 1999 yılında gittim ve çok sevdim. Çok sıcak bir ülke Hırvatistan. Doğası güzel. İnsanları Akdenizli. Ben bir şeyi sevdiğim zaman biraz heyecanlanırım. 1999 yılından sonra işimle ilgili olarak Hırvatistan’a çok sık gitmeye başladım. Ankara’da bir etkinlikte o dönemin Hırvatistan büyükelçisi ile tanıştım. Kendisiyle Hırvatistan hakkında sohbet ettik. Aradan 15 gün geçtikten sonra bana bir telefon geldi. Bana dediler ki; “Eğer düşünürseniz Türkiye ve Ege Bölgesi bizim için çok önemli Ankara’da bir büyükelçiliğimiz var İstanbul’da kariyer konsolosluğumuz var ama Ege Bölgesi’nde temsilciliğimiz yok. Ben sizin atanmanız için ülkeme bir teklif yapmak istiyorum. Siz bu konuda ne düşünürsünüz.” Bu durum beni çok heyecanlandırdı. Benim işim tamamen seyahatle ilgiliydi her hafta yurt dışına gitmek zorundaydım. Eşim başta bu işe pek sıcak bakmadı “Yeterince yoruluyorsun zaten” dedi. Ben de ona dedim ki; “Burası çok güzel ve küçük bir ülke Türkiye ile de güzel ilişkileri var beni yoracağını zannetmiyorum.” Bazı ülkeler fahri konsolosluk sürecini ince eleyip sık dokur. Hırvatistan’da öyleydi. Bu yüzden benim atanmam için ciddi bir süreç geçmesi gerekti.  Bu süreç 2003 yılında başladı. 2005 yılının mayıs ayında konsolosluk atamam gerçekleşti. Ben Hırvatistan’ı çok seviyorum ve sevgimin de karşılıksız olmadığını birebir gördüm. Atamam yapılınca konsolosluğumun resmi açılışını yapmam gerekiyordu. Büyükelçi’de “üst düzey bir devlet erkanının Türkiye’ye gelmesini bekleyelim” dedi. Bende bu sürede Cumhurbaşkanıyla tanıştım ve çok iyi bir diyaloğumuz oldu. Ben de o sohbet sırasında konsolosluğumun açılışı için üst düzey bir ziyaret olmasının gerektiğini ve bu yüzden açılışı yapamadığımı, söyledim ve kendisini davet ettim. Aynı yılın aralık ayında Cumhurbaşkanı’nın Ankara’ya resmi ziyareti vardı. Aradan bir süre geçti ve bana bir telefon geldi. “Cumhurbaşkanı resmi ziyaretini uzatmaya karar verdi ve İzmir’e gelip konsolosluğu açacak” diye. Konsolosluk açılışlarına genellikle en fazla bakanlar katılır. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın katılacak olması bizim için büyük bir şey oldu ve hazırlıklar yaptık.



DEVLET NİŞANI TAKTILAR
Göreviniz boyunca sizi en çok şaşırtan olay ne oldu?

Cumhurbaşkanı ikinci döneminin sonunda 10 sene boyunca verdiği en büyük devlet nişanını bana taktı. O büyük bir şoktu benim için. Büyük sarayda bir organizasyon düzenlendi. Dolayısıyla benim Hırvatistan’a olan sevgimin karşılıksız kalmadığını görmüş oldum. Eskiden çok daha fazla etkinlik düzenleyebiliyorduk Hırvatistan ile fakat şu anda eskisi gibi olmuyor.



Bu şirin ülkeye yılda kaç kez gidiyorsunuz?
Sık sık başkent Zagreb’e giderim. İlk senelerde her ay gidiyordum. Şimdi en az senede 2-3 defa gidiyorum. Çünkü artık benim orada dostlarım da var. Dolayısıyla özlüyorum.
Bir kadın olarak yaşadığınız zorluklar oldu mu?
Fahri konsolos olarak bir sıkıntım asla olmadı. Ama ben bu soruya çalışmaya erken yaşta başlayan bir kadın olarak cevap vereyim. Kadınların her şekilde fırsat eşitsizliği işe alınma sürecinden başlayıp işteki ilerleme sürecine kadar her yere gidiyor. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir şey değil. Bu tüm dünyada böyle. Kadının çalışma şartları erkeğe göre daha zor. Bunu aşmak için de kadınların yapabileceği en verimli şey, erkekler bir çalışıyorsa kadınlar beş çalışmak zorunda ve bunu yapmalılar da. Çok çalışmak ve kadınların birbirlerine destek olması iş hayatındaki en önemli noktalardan biri.
İzmir’de bulunan Hırvat vatandaşlarıyla bağlantılarınız ne durumda?
İzmir’de pek Hırvat vatandaşı yok. Birkaç tane NATO’da görevli asker var. Bir de futbol ile ilgili bir aile var. Onun dışında bir de Erasmus öğrencileri var. Her gün telefon geliyor neredeyse. Gidenler gelenler var. Bununla ilgili sorular oluyor. İhtiyaçları durumunda hepsine yardımcı olmaya çalışıyorum.
İki ülke arasındaki farklar nelerdir peki?
Hırvatlar eski Yugoslavya’nın bir parçası. O dönemlerde ekonomileri çok büyük zarar gördü. Onun için bir iyileşme süreci içerisindeler. Hırvatistan Cumhuriyeti ile Avupa Birliği’ne (AB) müracaatımızı aynı gün yaptık. Onlarınki 2013’te sonuçlandı. Bizimki kim bilir ne zaman sonuçlanacak bilemiyoruz. Yaklaşık 4 buçuk milyonluk bir ülkeden bahsediyoruz. Fakat doğası güzel, Avrupa’daki lojistik konumu güzel. Kalkınmaması için hiçbir sebep yok ve bu kalkınma yavaş yavaş başladı bile. Daha da hızlı olabilirdi fakat hızlı olamamasının tek sebebi yanlış politikalar ve eski Yugoslavya zamanından gelen sıkıntılar. Ayrıca genç işsizliğin çok fazla olduğu bir ülke. Gençler iş bulmak için dışarı çıkmak durumundalar. Ekonomik olarak turizmi çok güçlü. Son 5 senenin turizm yıldızı. Son dönemde bize göre çok daha iyi gidiyorlar. Hırvatistan ile aramızda vize var. Ancak bunu istedikleri için değil Avrupa Birliği’nin bir şartı olduğu için koydular. Bu durumun Hırvatistan’ı çok da memnun ettiğini sanmıyorum çünkü Türkiye’den büyük bir gelirleri var. Vize meselesi yüzünden bu durum biraz düştü.
Günlük hayatın farklılıkları neler?
Küçük bir ülke olduğu için pek bir sıkıntıları yok. Çok güzel işleyen bir tramvay sistemleri var. Düzenli bir trafiği var. Yemek yemeyi severler kahve içmeyi severler. Sabahları her gün belli saatlerde kafelerde oturulur İzmir gibi gece geç saatlere kadar kafeler açıktır. Yani yaşamayı severler. Bize çok benziyorlar. Çok da büyük bir farklılık gözlemlemedim açıkçası.
İZMİR FUARI’NA KATILMALARINI SAĞLAMAYA ÇALIŞIYORUZ
İki ülke arasındaki ilişkiler nasıl daha fazla geliştirilebilir?

Tabi ki ticaretle geliştirilir. Ancak bir de iki senedir uğraştığımız bir şey var. Hırvatistan’ın İzmir Enternasyonal Fuarı’na katılmalarını istiyoruz ve bunun için uğraşıyoruz. Türkiye pazarına girmek için en iyi bölge Ege diye düşünüyorum. Hırvat şirketlerini buraya getirmek, burada iş birlikleri sağlamak önceliklerimiz bunlar.
Buradan Hırvatistan’a giden biri ne kadar para harcar?
Buradan giden birisi turizm odaklı bir ülkeye gittiği için iyi bir seyahat yapar ancak şu an eskisi kadar ucuz değil. Önceden planlı bir seyahat olursa ucuza gelebilir. Şöyle ki aile işletmelerine sahip butik oteller oldukça ucuz ve bir araç kiralayarak, otobüsle ya da trenle her yeri ziyaret edebilir. Hırvatistan’ın alt yapısı buna oldukça müsait. Zagreb’e Türk Hava Yolları’nın her gün uçuşu var. Kuzeybatısı çok güzel bir yer. Şarap, zeytin, türüf mantarı vs. var. 6-7 gün kalmak pek çok yeri görmek için yeterli olabilir. Şu anda Türkiye’nin oradaki en büyük yatırımı turizm üzerine onun da burada altını çizelim. Şu anda Doğuş Grubu’nun çok büyük otel ve marina yatırımları var. Bunun dışında son dönemde de enerji yatırımları artmaya başladı. Rüzgar elektrik su gibi. Adriyatik’te ciddi bir marina turizmi var. Bunun için de pahalı bir turizm var. Oraya teknesiyle, yatıyla gelen bir kişi zaten pahalı bir otelde kalmak istiyor.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.