TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Neler geliyor gariplerin başına!

Yazının Giriş Tarihi: 26.10.2023 05:46
Neler geliyor gariplerin başına!

Işıklar İçinde uyusun sevgili anacığım İlçem Besni’den köyümüz olan Şambayat’a beni ve erkek kardeşimi alıp, bibilerimi (halalarımı) görmemiz için arada bir köyümüz Şambayat’a götürürdü. Yaptığımız tatlı yaramazlıkları bibilerim hoşgörür anneme bunlar SABİ, sakın kızma derdi. Sonra sabi sözcüğünün Arapça kökenli bir sözcük olduğunu; masum, saf ve temiz çocuk anlamlarına geldiğini öğrendim. Bu savaşta İsrail her zaman yaptığı gibi sabilere ve kadınlara acımasızca kıymış ve kıyımına devam etmektedir. Üstüne üstlük hastane ve pazaryerini bombalayarak binlerce sivilin ölümüne yol açmıştır. Bu davranışını ABD’nin gözetiminde yapmıştır. Maalesef gündem çok yoğun bir şekilde İsrail’in estirdiği savaş rüzgarı ile dolu olduğundan, bu rüzgarın fırtınaya hatta kasırgaya dönüşmesi hepimizi endişelendirmektedir. Konuya yabancı olanlara, bu vahşeti; sade ve kısaca sorulu yanıtlı anlatmaya çalışacağım. Alıntılar yaptığım BBC Türkçe servisine de teşekkür ederim.

Yukarıda bu duruma savaş rüzgârı dedik. Sorun nasıl bu aşamaya geldi?

Filistin ile İsrail Silahlı Kuvvetleri arasında Filistin topraklarında devam eden silahlı çatışma bir savaş rüzgârıdır. Başta 1897 Birinci Siyonist Kongresi olmak üzere, daha sonraları 1917 Balfour Deklarasyonu ile Filistin’deki bir Yahudi vatanına ilişkin iddiaların kamuoyuna duyurulması, bölgede erken gerilim yaratmıştı. O zamanlar, Yahudi göçü önemli ölçüde artmasına rağmen, bölgedeki Yahudi nüfusu buna rağmen çok azdı. İngiliz hükûmetine “Filistin’de Yahudi Halkı için Ulusal bir Yuva Kurulması” için bağlayıcı bir yükümlülük içeren Filistin Mandası’nın oluşumunun ardından, gerilimin artması, Yahudiler ve Araplar arasında çatışmaya dönüşmüştür. Erken çatışmayı çözme girişimleri, 1947 Birleşmiş Milletler Filistin Bölme Planı ve daha geniş Arap-İsrail çatışmasının başlangıcı olan 1947-1949 Filistin savaşıyla sonuçlanmıştır. İsrail Devletinin dünyada BM tarafından kurulan tek devlet olarak, 14 Mayıs 1948 yılında kurulması, İsrail-Filistin süregelen anlaşmazlık durumu, 1967 yılında “Altı Gün Savaşı’nda” İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesiyle sonuçlanmıştır.

Filistin bağımsızlığını nasıl ilan etmiştir?

Filistin’in bağımsızlığı 15 Kasım 1988’de Cezayir’de ilan edilmiştir. Halen aralarında Çin, Rusya, Hindistan ve Türkiye’nin de bulunduğu yüzden fazla ülke tarafından resmen tanınmıştır. Bağımsızlığı ilan edildiği sırada, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Filistin topraklarında hiçbir kontrolü yoktu. Günümüzde sadece Batı Şeria ve Gazze Şeridi Filistinlilerin kontrolündedir. Bu bölgeler dışındaki alanlar İsrail ordusunun işgali altındadır. Filistin ve İsrail yönetimleri arasındaki barış görüşmeleri devam etmesine rağmen, görüşmelerden olumlu sonuç alınamamıştır. Alınması da olası gözükmemektedir.

İsrail-Filistin Savaş Rüzgârı Eylül 2023’de nasıl başlamış ve bugüne kadar neler olmuştur?

7 Ekim 2023 tarihinde paramiliter örgüt olan Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından Aksa Tufanı Operasyonu yapılarak İsrail geneline geniş çaplı bir saldırı düzenlendi. Saldırı sonrası İsrail, Hamas için savaş ilanı kararı almıştır. Bu karar İsrail Yom Kippur Savaşı’ndan bu yana ilk defa savaş ilanıdır.

Bu ana kadar savaşta kaç kişi ölmüştür?

İsrail’in Gazze saldırılarında ölenlerin sayısı 4 bin 651’e yükselirken, yaşamını yitirenlerden bin 873’ünü çocuklar, yani SABİLER oluşturmaktadır. İsrail’de ise bin 400 kişi ölürken, 4 bin 834 İsrailli ise yaralanmıştır. İşgal altındaki Batı Şeria’da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 90 Filistinlinin öldüğü belirtilmiştir. İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 16 gazetecinin yaşamını yitirdiğini vurgulayalım. Sayılar giderek artmaktadır.

İsrail-Filistin savaşında Türkiye’nin ve Batının tutumu konusunda neler söylenebilir?

Türkiye temelde üç temel politikayı öne çıkarmıştır. Bunların birincisi sivillerin korunması, ikincisi çatışmanın yayılım olasılığı, üçüncüsü garantörlüktür. Garantör ülke olma isteğini Dışişleri Bakanlığı Barış Zirvesi’nde dile getirmiş olmasına rağmen, şu ana kadar bir sonuç alınamamıştır. Alınması da zordur. Ekonomik nedenlerle Türkiye’nin herhangi bir aktif tavrının olacağı düşünülmüyor.

Batı’da ise özellikle ABD, Almanya, Fransa, İtalya, Ukrayna ve İngiltere gibi hükümetler; İsrail’e destek verdiklerini açıklasalar da New York, Washington, Berlin, Londra gibi pek çok kentte İsrail’e karşı tepkiler yükselmiştir.

Bu sert esen savaş rüzgârı konusunda yorum ve öneriler neler olabilir?

Savaşlar küresel kapitalistlerin ve ona bağlı taşeronların kriz anlarında can simididir. Dünyanın önünde daha önce yazılmış, kurgusu yapılmış bir tiyatro oynanmaktadır. Maalesef ezilenlerin, yaralananların ve ölenlerin çoğunluğu yine yoksul halklar olmaktadır.

Yazık ki ne yazık!

Her zaman ağlayıp, bir türlü yoksullar gülemiyor!

Sözlerimizi Aşık Ferrahi’den alınma, Nurettin Dadaloğlu Hocamızın derlediği güzel bir Adana türküsü ile noktalayalım. Maalesef her zaman ağlıyor, gülemiyoruz…

Ah Neyleyim Gönül Senin Elinden

Her Zaman Ağlarım Gülemem Gayri

Ben Bıktım Usandım Elin Dilinden

Terk Ettim Sılaya Dönemem Gayri

Sevgilerimle…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.