Türkiye ve Siber Politika

Yazının Giriş Tarihi: 03.10.2016 07:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.10.2016 07:53

Sanal alem, sanal hayat, siber uzay ya da dar anlamda internet tüm dünyada olduğu gibi, bizim ülkemizde de günlük yaşantımızın doğal bir parçası haline geldi. Günlük işlerimizin önemli bir kısmını en kısa ve hızlı bir şekilde online olarak halledip en değerli sermaye olan zamandan kazanırız. Düşük bir maliyetle her yerde her türlü bilgiye ulaşabiliriz. Gazetecilikten bilimsel araştırmalara, haberleşmeden üretime, ticaretten politikaya her alanda internetin avantajlarından yararlanırız. Fakat bu kadar büyük ve yaygın bir nimet külfetsiz değildir elbette. En büyük külfeti de güvenliktir. Siber güvenlik kavramı çok geniş, tanımlanması zor ve çok karmaşık bir kavram olmakla birlikte herkese az çok bir şeyler anlatan bir kavramdır aynı zamanda.

ABD'nin demokrat başkan adayı Hillary Clinton'ın özel e-mail yazışmalarının hecklenmesi başkanlık yarışında en çok aleyhinde kullanılan argümanlardan birisidir. Ülkemizde daha yeni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'nın e-mail adresleri aynı şekilde hecklendi ve kamuyounda büyük bir tartışmaya neden oldu. Bunların dışında birçok ülkenin diplomatik yazışmalarını deşifre eden wikileaks sızıntıları ve her gün dünya çapında vuku bulan diğer şahsi ve siyasi hecklenmeler.

Bütün bunlar sanal alem gerçeğinin artık gerçekten de öte, hayatımızı çok derinden etkilediğini göstermektedir. Yazıya başlayınca siber politikayı nasıl tanımlasam diye kıvranırken, bu örnekler aslında tam da o tanımın anlaşılmasına yardımcı olacak cinsten. Siber politikayı, siyasi süreç ve gelişmeleri etkileyen her türlü bilgi ve iletişim teknoloji eylemi diye tanımlamak mümkün. Kısacası, bilgisayar ağları üzerinden iç ve dış politik süreçleri etkileme, şekillendirme ya da yürütme faaliyetlerin tümü bu alana girer.

Bugün ülkelerin enerjiden ulaşıma, sudan, bankacılığa, elektrikten, belediye hizmetlerine kadar bir dizi hizmeti sağlayan altyapıları networke bağlanmış durumda. İnternetleşen bu hizmetler aynı zamanda büyük bir risk altına. Bir ülke değil, daha çocuk sayılabilecek bir genç bile bu altyapıları heckleyerek hizmetleri yavaşlatabilir hatta geçici olarak durdurabilir. Daha önemlisi, milyonların hayatını etkileyebilecek bu tarz bir eylemin kimin yaptığını belirleme şansı bile çoğu zaman, zor olabilmektedir.  Bu hususta önemli bir nokta ise, güvenlik zafiyetlerinin çoğu kullanıcı hatalarından oluşmaktadır. Yani siber alemde güvenlikte en zayıf halka kullanıcı yani insandır. Bu nedenle, tüm kullanıcıların, özellikle bu tarz kritik altyapı hizmetlerinde çalışan kişilerin iyi bir siber güvenlik bilincine sahip olması gerekir.

Dünyadaki bilgisayarların 1/3'ü yılda en az bir kere siber saldırılara maruz kalabiliyor ve bunların bir kısmı oldukça ciddi zararlara görebiliyor. Bunun için, bilgisayarları köleleştirmekten siber istihbarata, hizmet yavaşlatan ya da engelleyen DDoSlardan hırsızlık amaçlı yazılımlara kadar bir dizi yol ve yöntem kullanılmaktadır.

Kısacası, internetleşen herşey hecklenebilir; giderek herşey internetleşiyor ve dolayısıyla herşey ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Zira internet ilk geliştirildiğinde amaç bilgi paylaşımı ve şeffaflıktı. Güvenlik düşünülmediğinden doğası gereği tehditlere açıktır. Geliştirilen hiçbir önlem yüzde 100 güvenliği sağlayamaz. Fakat yine de güvenlik tedbirleri almak hayati derecede önemlidir.

Ülkeler bu tehditlerden korunmak için ulusal strateji ve eylem planları geliştirmektedirler. Siber ordu ve siber güvenlik birimleri oluşturmaktadırlar. Fakat ülkeler internet dünyasının yeni aktörleridir. Siber dünyasını geç keşfeden ve önemini geç anlayan aktörlerdir. Bu alemin kralları özel şirketlerdir. Bu nedenle, ülkeler hem hizmetlerin sağlanması hem de güvenlik için hala şirketlere bağımlı durumdadırlar. Bu durumun değişeceği de pek mümkün görünmemektedir. Hukuki düzenlemeleri tekellerinde bulundurmalarına rağmen, iş eyleme geldiğinde şirketlere mahkumdurlar.

Türkiye'de maalesef siber politika ve siber güvenlik alanında ciddi bir bilinç ve bilgi eksikliği mevcuttur. Hazırlanan üç beş belge belki başlangıç için iyidir fakat yeterli değildir. Teknik bilgi anlamında fazla eksiklik olmamasına rağmen, bu bilgiyi bir araya getirme, organize etme ve stratejik politikalara dönüştürme konusunda ciddi bir yetersizlik vardır. Büyük ülkeler şu an bu konuda büyük yatırımlar yaparken, biz hala avcılık ve toplayıcılık toplumlarının yaptığı mücadele şekilleriyle meşgulüz. Bu gidişle, toplum olarak siber çağı da ıskalayacağız gibi. Bunu engellemenin yegane yolu, başta bilim insanları olmak üzere, politikacıların ve tüm toplumsal kesimlerin ciddi bir çaba sarf etmesi gerekir.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.