Pazarlarda ve marketlerde insanlar artık organik sebze ve meyveleri arıyor, sadece organik ürün satan koca pazarlar kuruluyor. Organik ürünlere insanlar iki, üç katı kadar ücret ödemeyi kabul ediyor. Niçin? Doğal olduğu için ve dolayısıyla daha sağlıklı olduğu için. Daha sağlıklı ürün, daha az hastalık, o da bu yönüyle daha kaliteli bir yaşam sağlayabilir.
Peki insanın yaşam kalitesini etkileyen tek unsur yemek midir? Yemek temel bir biyolojik ihtiyaçtır, zaruridir, sürekli alınması gerekir, fakat yaşam kalitemizi ilgilendiren tek faktör değildir şüphesiz. Yeme (hatta giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlar) kadar, belki de ondan da fazla yaşam kalitemizi belirleyen sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal unsurlar vardır. Özellikle onur sahibi insanın insanca yaşaması ve kendi kişiliğini tam olarak gerçekleştirebilmesi için tüm insan hak ve özgürlüklerinin sağlanması gerekir. İnsan Kerim olan yani Mutlak Onur Sahibi olan Yaratıcı tarafından, Kur'anın ifadesiyle onurlandırılmış, onurlu kılınmış ve yaratılmışların çoğundan üstün kabul edilmiştir. Onurlu insan ya da birey, Mutlak Onur sahibi olan Allah'ın onur, haysiyet, değer ve sunma anlamına gelen Kerim sıfatının yansımasıdır. Seküler anlamda da eşit onur sahibi olan insanlar eşit değer ve saygıyı hak ederler.
Yaşama hakkından, güvenlik hakkına, din ve vicdan özgürlüğünden, eğitim hakkına, sosyal güvenlik hakkından barış hakkına bütün insan hakları bir bütündür. Birisi olmadan diğerinin tam anlamıyla sağlanması imkansızdır. Ve bunların sağlanması insanın fıtratına, doğasına ve ahlakına uygundur, daha doğrusu bir zorunluluktur. Bu haklardan yoksun olan kişiler insan olarak kişiliğini tamamlayamaz, insanca bir hayat yaşayamaz. Onurlu bir insan olarak kalamaz.
İnsanın yaşama hakkı sadece bir bitki gibi canlı olmayı içermez aynı zamanda insanca ve onurlu yaşamayı ve tüm özgürlüklerden yararlanmayı, her türlü baskı ve tehditten özgür olmayı gerektirir. Tarih boyunca insanlar fıtratına uygun olan onur ve özgürce yaşam için uğraş vermişler, bilimle, siyasetle, toplu ya da bireysel olarak bunu gerçekleştirmenin yollarını aramışlardır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman özgürlüklerin önemini vurgulamak için, Ekmeksiz yaşarım, fakat hürriyetsiz yaşayamam demiştir. Aslında organik sebze ve meyve için yaptığımız fedakarlığı ve ona verdiğimiz önem kadar, insan doğasına ve fıtratına uygun olan organik siyaseti de o derece önemsemeli ve bu uğurda fedakarlık yapmalıyız. Onu toplumda yerleştirmenin gayreti içinde olmalıyız.
Bu çerçevede organik siyaseti, insanın fıtratına ve doğasına uygun, insanın insanca ve onurlu yaşamasına aracılık eden, yaşam kalitesini, güvenliğini ve özgürlüğünü genişleten siyaset olarak tanımlamak mümkündür. Tarih boyunca siyaset ve siyaset felsefesi insanın mutlu olacağı yönetim modellerini aramıştır. Hala sağlıklı bir cevap bulmuş değildir maalesef. Fakat az da olsa bulduğu ve geliştirdiği formülleri hayata geçirmek için uygun bir araç da bulamamıştır. Organik siyasetin ahlaki prensipleri, hak ve özgürlük gibi unsurlarını bulsa dahi onları hayata geçirme konusunda hep sıkıntı yaşamıştır. Çünkü insanda var olan iyilik, doğruluk, adalet ve hakkaniyet gibi insani ve ahlaki melekelerinin yanında yalan, dolan, kandırma, tahakküm, çıkarcılık, bencillik ve kibir gibi şeytani tarafları da vardır. Önemli olan insani ve ahlaki unsurları baskın hale getirmek ve ideal bir insanlık toplumu oluşturmaktır. Organik siyaset yapaylığı değil, doğallığı, zorlamayı değil fıtratı, baskıyı değil, özgürlükleri önceler. Biyolojik sağlığımız için harcadığımız enerji kadar ruh ve akıl sağlığımız için gerekli olan özgürlük ve onur için çaba göstermemiz gerekmez mi? İnsan öncelikle insanlığını korumakla mükellef değil mi? Tabulara ve tağutlara karşı, her türlü istibdat ve ahlaksızlığa karşı durmak gerekmez mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Organik Siyaset
Pazarlarda ve marketlerde insanlar artık organik sebze ve meyveleri arıyor, sadece organik ürün satan koca pazarlar kuruluyor. Organik ürünlere insanlar iki, üç katı kadar ücret ödemeyi kabul ediyor. Niçin? Doğal olduğu için ve dolayısıyla daha sağlıklı olduğu için. Daha sağlıklı ürün, daha az hastalık, o da bu yönüyle daha kaliteli bir yaşam sağlayabilir.
Peki insanın yaşam kalitesini etkileyen tek unsur yemek midir? Yemek temel bir biyolojik ihtiyaçtır, zaruridir, sürekli alınması gerekir, fakat yaşam kalitemizi ilgilendiren tek faktör değildir şüphesiz. Yeme (hatta giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlar) kadar, belki de ondan da fazla yaşam kalitemizi belirleyen sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal unsurlar vardır. Özellikle onur sahibi insanın insanca yaşaması ve kendi kişiliğini tam olarak gerçekleştirebilmesi için tüm insan hak ve özgürlüklerinin sağlanması gerekir. İnsan Kerim olan yani Mutlak Onur Sahibi olan Yaratıcı tarafından, Kur'anın ifadesiyle onurlandırılmış, onurlu kılınmış ve yaratılmışların çoğundan üstün kabul edilmiştir. Onurlu insan ya da birey, Mutlak Onur sahibi olan Allah'ın onur, haysiyet, değer ve sunma anlamına gelen Kerim sıfatının yansımasıdır. Seküler anlamda da eşit onur sahibi olan insanlar eşit değer ve saygıyı hak ederler.
Yaşama hakkından, güvenlik hakkına, din ve vicdan özgürlüğünden, eğitim hakkına, sosyal güvenlik hakkından barış hakkına bütün insan hakları bir bütündür. Birisi olmadan diğerinin tam anlamıyla sağlanması imkansızdır. Ve bunların sağlanması insanın fıtratına, doğasına ve ahlakına uygundur, daha doğrusu bir zorunluluktur. Bu haklardan yoksun olan kişiler insan olarak kişiliğini tamamlayamaz, insanca bir hayat yaşayamaz. Onurlu bir insan olarak kalamaz.
İnsanın yaşama hakkı sadece bir bitki gibi canlı olmayı içermez aynı zamanda insanca ve onurlu yaşamayı ve tüm özgürlüklerden yararlanmayı, her türlü baskı ve tehditten özgür olmayı gerektirir. Tarih boyunca insanlar fıtratına uygun olan onur ve özgürce yaşam için uğraş vermişler, bilimle, siyasetle, toplu ya da bireysel olarak bunu gerçekleştirmenin yollarını aramışlardır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman özgürlüklerin önemini vurgulamak için, Ekmeksiz yaşarım, fakat hürriyetsiz yaşayamam demiştir. Aslında organik sebze ve meyve için yaptığımız fedakarlığı ve ona verdiğimiz önem kadar, insan doğasına ve fıtratına uygun olan organik siyaseti de o derece önemsemeli ve bu uğurda fedakarlık yapmalıyız. Onu toplumda yerleştirmenin gayreti içinde olmalıyız.
Bu çerçevede organik siyaseti, insanın fıtratına ve doğasına uygun, insanın insanca ve onurlu yaşamasına aracılık eden, yaşam kalitesini, güvenliğini ve özgürlüğünü genişleten siyaset olarak tanımlamak mümkündür. Tarih boyunca siyaset ve siyaset felsefesi insanın mutlu olacağı yönetim modellerini aramıştır. Hala sağlıklı bir cevap bulmuş değildir maalesef. Fakat az da olsa bulduğu ve geliştirdiği formülleri hayata geçirmek için uygun bir araç da bulamamıştır. Organik siyasetin ahlaki prensipleri, hak ve özgürlük gibi unsurlarını bulsa dahi onları hayata geçirme konusunda hep sıkıntı yaşamıştır. Çünkü insanda var olan iyilik, doğruluk, adalet ve hakkaniyet gibi insani ve ahlaki melekelerinin yanında yalan, dolan, kandırma, tahakküm, çıkarcılık, bencillik ve kibir gibi şeytani tarafları da vardır. Önemli olan insani ve ahlaki unsurları baskın hale getirmek ve ideal bir insanlık toplumu oluşturmaktır. Organik siyaset yapaylığı değil, doğallığı, zorlamayı değil fıtratı, baskıyı değil, özgürlükleri önceler. Biyolojik sağlığımız için harcadığımız enerji kadar ruh ve akıl sağlığımız için gerekli olan özgürlük ve onur için çaba göstermemiz gerekmez mi? İnsan öncelikle insanlığını korumakla mükellef değil mi? Tabulara ve tağutlara karşı, her türlü istibdat ve ahlaksızlığa karşı durmak gerekmez mi?