A Milli Futbol Takımımız, Karadağ maçına beraberlik değil, galibiyet hedefiyle çıkmalıydı. Santraya top konulduğu an, tüm şartlar aleyhimizeydi: yoğun bir yağış, sırılsıklam ve bir o kadar ağır, kötü bir zemin, sert oynamaya hevesli bir rakip… Bu şartlar altında kolay bir 90 dakika beklemek imkansızdı. Montella’nın 11 tercihlerini bu şartlara uygun bulmak ise zor. Salı gecesi, bana göre Montella’nın sadece Türkiye dönemindeki değil, tüm kariyerindeki en kötü günüydü. Kenarda büyük hedeflerden kopmuş, inançsız ve hedefsiz bir adam vardı. Peki, Karadağ üstün mü oynadı? Tabii ki hayır. Ancak basit bir planla, Eren’i boş bırakıp hücuma göndererek ve sonrasında arkadaki boş alanlarda Krstovic’in birebirlerdeki fizik avantajını kullanarak ilk yarıda 2, ikinci yarıda ise bir gol bulmayı başardılar. Üstelik bu, Krstovic’in kapasitesinin üstünde son vuruşlarla geldi. Biz ise, oyun anlamında istediğimizi sahaya yansıtamasak bile pozisyon ve goller bulmayı başardık. İstatistik kağıdında her hücum kategorisinde rakipten üstündük, ancak skoru alamadık. Ceza sahası çevresindeki şutlarda biraz daha net vuruşlar yapabilseydik, A Ligi’ndeki rakiplerimizi beklemeye başlayabilirdik. Çok iyi götürdüğümüz, sürekli bir şeyler vadettiğimiz Uluslar Ligi grup aşaması serüvenini, kötü şartlara ve rakibe ayak uydurarak tamamladık. Liderliği adeta altın tepsiyle Galler’e hediye ettik ve bu hikâyeyi hayal kırıklığıyla noktaladık. A Milli Takım, bir illüzyon gibi… Yapabilecekleri şeyler oldukça yüksek, ama bazen o gerçeklerden çok uzak.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Kara
İllüzyon
A Milli Futbol Takımımız, Karadağ maçına beraberlik değil, galibiyet hedefiyle çıkmalıydı. Santraya top konulduğu an, tüm şartlar aleyhimizeydi: yoğun bir yağış, sırılsıklam ve bir o kadar ağır, kötü bir zemin, sert oynamaya hevesli bir rakip… Bu şartlar altında kolay bir 90 dakika beklemek imkansızdı. Montella’nın 11 tercihlerini bu şartlara uygun bulmak ise zor. Salı gecesi, bana göre Montella’nın sadece Türkiye dönemindeki değil, tüm kariyerindeki en kötü günüydü. Kenarda büyük hedeflerden kopmuş, inançsız ve hedefsiz bir adam vardı. Peki, Karadağ üstün mü oynadı? Tabii ki hayır. Ancak basit bir planla, Eren’i boş bırakıp hücuma göndererek ve sonrasında arkadaki boş alanlarda Krstovic’in birebirlerdeki fizik avantajını kullanarak ilk yarıda 2, ikinci yarıda ise bir gol bulmayı başardılar. Üstelik bu, Krstovic’in kapasitesinin üstünde son vuruşlarla geldi. Biz ise, oyun anlamında istediğimizi sahaya yansıtamasak bile pozisyon ve goller bulmayı başardık. İstatistik kağıdında her hücum kategorisinde rakipten üstündük, ancak skoru alamadık. Ceza sahası çevresindeki şutlarda biraz daha net vuruşlar yapabilseydik, A Ligi’ndeki rakiplerimizi beklemeye başlayabilirdik. Çok iyi götürdüğümüz, sürekli bir şeyler vadettiğimiz Uluslar Ligi grup aşaması serüvenini, kötü şartlara ve rakibe ayak uydurarak tamamladık. Liderliği adeta altın tepsiyle Galler’e hediye ettik ve bu hikâyeyi hayal kırıklığıyla noktaladık. A Milli Takım, bir illüzyon gibi… Yapabilecekleri şeyler oldukça yüksek, ama bazen o gerçeklerden çok uzak.