NEŞE'DEN HABER VAR

Yazının Giriş Tarihi: 08.04.2016 07:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.04.2016 07:47

Dünya Romanlar Günü kutlu olsun!

8 Nisan 1971 tarihinde Londra’da toplanan Birinci Uluslararası Roman Kongresi, bu tarihin Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmasına karar verdi. Kongrede alınan kararlar, o günden bu güne Romanların ayrımcılığa karşı mücadelesini şekillendirdi ve 8 Nisan’ın da Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmasına aracı oldu.

Halkların Köprüsü Derneği, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü gerekçesiyle bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada geçtiğimiz sene yapılan bir panelde mecliste Romanları da görmek istiyoruz dediklerini hatırlatan dernek, bu sene İzmir’in seçtiği bir Roman’ın milletvekili olduğunu ifade etti.

Açıklamada Romanlara hangi kelime ile sesleneceğimiz kararsızlığına da vurgu yapan Halkların Köprüsü Derneği, “Romanlara hangi kelime ile sesleneceğimiz konusunda ciddi tartışmalar var ve biz bu tartışmaları önemsiyoruz. Kimi sosyologlar, dil bilimciler ve en önemlisi bazı Romanlar, Roman, Dom ve Lom gruplarına ‘çingene’ deme taraftarı. Bu kelimeyi değerli bulup sahip çıkmak istiyorlar. Ama bazıları - bunlar içerisinde Romanlar da var – bu kelimenin biz gadjolar (Roman olmayanlar) tarafından çok kirletildiğini, dolayısıyla bunun yerine ‘roman’ kelimesinin kullanılmasını istiyor. Maalesef çingene kelimesi bazı insanlar tarafından Roman halkını aşağılamak için sıfat olarak kullanıldı, kullanıyor... Biz ‘roman’ kelimesini kullanacağız, çünkü İzmir’de çok yoğun bir Roman grubu yaşıyor ve kendilerine Roman diyorlar” sözlerini kullandı.

ORTADOĞU’DA ZOR ZAMANLAR GEÇİRİYORLAR

Açıklamanın devamında Romanların yaşadığı zorluklara da değinilerek, “Romanlara yönelik ırkçılık ve ayrımcılık, yüz yıllardan bu yana varlığını sürdürüyor. Bu ırkçılık ve ayrımcılık, özellikle Nazi Almanya’sında doruğa ulaştı. En az 500 bin Roman, Nazilerin ölüm kamplarında can verdi. Bu büyük felaketten sonra bile Romanların durumu çok fazla değişmedi. Bugün de Roman halkına yönelik ırkçılığın, ayrımcılığın ve tahammülsüzlüğün işaretlerini her yerde görüyoruz. Türkiye’de de Romanlara yönelik ayrımcılık devam etmekte hatta son dönemde yeni boyutlar kazanmaktadır. Romanların büyük kısmı hala insanlık dışı koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Romanlar toplumu yüzyıllardır birlikte yaşadıkları halklar, etnik ve dinsel gruplar arasında çıkan  ‘iç savaşların’ kurbanları olmuşlardır. Yakın zamanda Ortadoğu’daki halk ayaklanmaları süresince de, geçmiş deneyimlerde olduğu gibi, bu kez de Ortadoğu’da yaşayan Roman guruplarından Domlar, savaşta taraf olamamalarına rağmen şiddet ve zorunlu göçe maruz kaldılar. Tarih boyunca; ‘Bu bizim savaşımız değil ki, sizin savaşınız. Romanlar tarihleri boyunca kimseyle savaşmamıştır. Neden bedelini biz ödüyoruz?’ diye haykıran bu halk, bugün Ortadoğu’da çok zor zamanlardan geçiyor… Suriye’den Türkiye’ye sığınan yaklaşık 30–40 bin Roman, İstanbul’dan Cizre’ye, Türkiye’nin her yerinde hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Suriye’den ülkemize sığınan Romanlar (Domlar), çoğunlukla kentlerin yoksul semtlerinde, derme çatma evlerde, barakalarda kalıyor. Türkiye’deki akrabaları, paylaşacak ekmekleri olmasa da,  evlerinin duvar diplerinde onlara çadırlar kurdular. Hurda ve kâğıt toplamaya, bir parça ekmek kazanmaya birlikte çıkıyorlar. Onları bağrımıza basmadık maalesef!” denildi.

YEREL YÖNETİM DUYARSIZ

Yerel yönetimlerin Romanların barınma ihtiyaçlarını görmezden geldiği de belirtilen açıklamada, “Yerel yönetimler, ‘görüntü kirliliği’ ve yerel halkın önyargılardan kaynaklı şikayetleri nedeniyle mülteci Romanların şehirlerde, ilçelerde çadırlarda barınmalarına izin vermiyor. Bu durum, bu grupların yeniden göçebeliğe geçmesine neden olmakta, eğitim ve sağlık hizmetlerinden mahrum kalmalarına, özellikle çocuk ve kadınların suça açık hale gelmelerine sebep olmakta. Kamplarda yaşayamayan Suriyeli Romanlar tıpkı diğer milyonlarca Suriyeli gibi ülkemizde statüsüz mülteci konumundadırlar; derme çatma çadırlarda, bir kaç kap kaçak ile yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Çöplerden atık ve hurda toplayarak, günlük ve mevsimlik işçilik yaparak, çocuklarının karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. İş bulma umuduyla, ekmek derdiyle şehir şehir dolaşıyorlar… Vatansız bu halk için gittikleri her yer birdir. Gökyüzünün altı vatandır onlara. Yeter ki çocuklarının karınlarını doyurabilsinler, Gadjo’lar (biz) onlara dokunmasın, geceleri yıldızları görebilecekleri bir çadırlık yerleri olsun… 8 Nisan Dünya Roman Günü kutlu olsun. Dünya Romanlar için özgür, insanlar Romanlar kadar özgür ruhlu ve barışsever olsun!” ifadeleri kullanıldı.

Günün Haberi

Mülteciler kart sırası bekliyor

İzmir’deki mültecilerin kart alma uğraşı devam ediyor. Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteciler, hala kartlarını alabilmek için saatlerce Göç İdaresi’nin önünde beklemek zorunda kalıyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Geçici Koruma Yönetmeliği’nde verdiği haklardan faydalanabilmek için Suriyeli mülteciler yabancı tanıtım kartını çıkarması ve de son değişiklikten dolayı kartlarını yenilemeleri gerekiyor. Ancak bu süreç kolay olmuyor. Suriyeli mülteciler, kartlarını yenilemek için sabahın erken saatlerinden itibaren Kemeraltı içindeki Göç İdaresi Müdürlüğü önünde bekleyişe geçiyor. Aynı gün içinde sorunlarını çözemeyen mülteciler, ertesi gün tekrar gelmek zorunda kalıyor.

“ÇOCUĞUMA BAKMADILAR”

Sorunla ilgili açıklamalarda bulunan mülteciler, “98 ile başlayan kart numaralarımızı 99 ile değiştirmek için geldik. Ayakkabıcılar sitesinde çalışıyorum. Kalfayım. İzin aldım geldim. Çocuğum hasta idi, ateşi vardı. Hastaneye gittik, kartın değişmesi gerektiğini söylediler. Bakmadılar çocuğuma. Sabah erken saatte geldik, daha ne kadar da bekleyeceğim bilmiyorum” ifadelerini kullandı.

“MAĞDUR OLMAYALIM”

Çevre esnafı da sokağın kalabalık olmasından şikayet ederek, dükkanlarına müşteri gelmediğini belirtti. Sokağın kalabalık olmasından dolayı müşterilerinin çekindiğini dile getiren esnaf, “Suriyelilerin de sokakta beklemesini istemiyoruz. Hem biz hem de onlar mağdur olmasın. Bu işler, Suriyelerin de sokakta beklemek zorunda kalmayacağı başka bir yerde yapılmalı” dedi.

Günün Çağrısı

Dil öğreniyoruz

Halkların Köprüsü Derneği, tüm İzmirlilere diğer dillerde kelime öğrenmek için çağrıda bulundu. Yarın ve pazar günü dernek binasında saat 10.00’da yapılacak kahvaltının ardından tüm gönüllüler, Arapça, Türkçe ve Kürtçe dillerinde 100 kelime öğrenecek. Bu şekilde halklar arasında dayanışma köprüsü kurmayı amaçlayan dernek, tüm İzmirlileri bu etkinliğe davet etti.

Tarihte Bugün

1730- New York’ta ilk sinagog hizmete girdi.

1955 – İstanbul’da hane başına 100 gram kahve dağıtımına başlandı.

1956 - Seyhan Barajı hizmete girdi.

1960 – İstanbul’a on saat çamur yağdı.

Günün Atasözü

Kimse kendi ayıbını görmez: Ayıpsız kişi olmaz, ama hiç kimse de kendi ayıbını bilmez. Bilse de ayıbım var demez.

Ne Nedir?

Sosyal Algı: Bireyin içinde yaşadığı toplumun etkisi ile kişi, nesne ya da durumları algılayıp tutumlar oluşturmasına sosyal algı denir. Örneğin, bir genç sempati duyduğu siyasal parti ile ilgili tutumunu ailesinin etkisiyle oluşturabilir.

Günün Fotoğrafı:

İzlanda’da bir futbol sahası.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.