İsrail, 7 Ekim'de Gazze’ye saldırmaya başladığından beri Ortadoğu’da bir belirsizlik ve korku hakim. Lübnan, Ürdün, Suriye, hatta Yemen... İsrail, planına göre ilerliyor; yani hayalindeki Ortadoğu Projesine göre adım adım gidiyor. Kendisine yapılan bir saldırıyı bir koz olarak kullandı ve harekete geçti. Önce Gazze, şimdi de Lübnan. Gazze’ye saldırılarını dünya kamuoyuna "Ben Hamas’la savaşıyorum" diye yutturuyor. Lübnan saldırılarına da "Hizbullah’la mücadele ediyorum" görüntüsü veriyor.
Hizbullah’a önce siber saldırılar düzenledi. Telsiz ve çağrı cihazlarına siber saldırı ile müdahale edip patlattı. Bu saldırılarda Hizbullah üyelerinin önemli bir bölümü ya yaralandı ya hayatını kaybetti ya da uzuv kaybı yaşadı. Yaralıların büyük bölümü Beyrut’taki Amerikan hastanelerine gitti. Bir nevi Hizbullah üyeleri fişlenmiş oldu. İsrail, Hizbullah’ı böyle bir saldırı ile güçsüzleştirmek istedi. Daha sonra iddiaya göre İranlı bir ajan, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve komutanlarının konum bilgisini İsrail’e verdi. İsrail, hava saldırısıyla Nasrallah ve komutanları öldürdü.
İran, içindeki MOSSAD’ı temizleyemedi. Şaibeli bir ölüm daha: İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesi şaibeli bir durum. Düşen helikopterin yerini bile uzun süre belirleyemediler. Türk Akıncı İHA gidip yerini belirleyerek İranlı yetkililere bildirdi. Sanki gözlerde büyütülen bir İran var. Tüm bunlar akıllara soru işareti getiriyor. İş içinde iş var. İran’da HAMAS lideri İsmail Haniye’ye düzenlenen suikast da şaibeli. İsrail, yaptığı bu saldırıda içeriden destek aldı sanki.
İsrail ne yapmaya çalışıyor? Tabii ki hem İran’ı hem Lübnan ordusunu kışkırtıp savaşı büyütmek istiyor. İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ılımlı bir siyasetçi. Zor durumda olan İran’a, Batılı ülkelerle bir yol bulup nefes aldırmak istiyor. Zaten İran, tarihte hiçbir zaman Müslüman olmayan bir ülkeyle savaşa girmemiş. Hep Müslüman ülkelerle kavga etmiş. Osmanlı döneminde, Selçuklu döneminde hep Müslümanlarla savaşa girmiş. İran’ın bu sessiz bekleyişi, stratejik bir sabır mı yoksa İsrail ve ABD’yi karşısına almak istememesi mi? Bekleyip göreceğiz.
Diğer tarafta ise Lübnan var. Lübnan, uzun yıllardır iç savaşla zayıf kalmış bir ülke. Ordusu zayıf, ekonomisi zayıf. Son yıllarda orada etkin olan sadece Hizbullah. Lübnan ordusu önceki gün sokağa indi, ancak savaşlar artık teknolojiyle oluyor. İsrail kara harekatı yapar mı? Yapacak gibi görünüyor. Lübnan’a da girecek. O zaman kara harekatı zorlu geçer. Bu süreçte ne olur, İsrail’in yeni hamlesi nedir, bilinmiyor. Ama bildiğimiz bir gerçek var: İsrail, komşu ülkelerin tümünü kapsayacak bir bölgesel savaş istiyor. Bunun için hiçbir şeye aldırış etmeden saldırıyor. Çünkü arkasında ABD var. Neden ABD var? Çünkü senatoda İsrail destekçisi Siyonist çok. Senatörler, ABD yönetimini İsrail’e destek için zorluyor.
İsrail belki de gelecekte savaşı bütün Ortadoğu’ya yayma niyetinde; komşu ülkelerle sınırlı kalma niyetinde değil. Peki, bütün Ortadoğu’yu karıştırmak istediğini nasıl anlıyoruz? Bakın, arasında 2 bin kilometreden fazla mesafe olan Yemen’e hava saldırısı düzenliyor. Yemen’de de iç savaş var ya, oradan. Orası daha kolay kaosa sürüklenebilir diye düşünüyor. Savaş uçakları İsrail’den kalkıp ya Mısır ya da Ürdün üzerinden Kızıldeniz’i takip edip Yemen’i vuruyor. 2 bin kilometre ötesi ve Müslüman ülkelerin hava sahasını kullanarak başka bir Müslüman ülkeyi vuruyorlar. Söz bulamadım bu cümleden sonra. Ne diyeyim?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mürsel Acay
Ortadoğu'da tehlike çanları çalıyor
İsrail, 7 Ekim'de Gazze’ye saldırmaya başladığından beri Ortadoğu’da bir belirsizlik ve korku hakim. Lübnan, Ürdün, Suriye, hatta Yemen... İsrail, planına göre ilerliyor; yani hayalindeki Ortadoğu Projesine göre adım adım gidiyor. Kendisine yapılan bir saldırıyı bir koz olarak kullandı ve harekete geçti. Önce Gazze, şimdi de Lübnan. Gazze’ye saldırılarını dünya kamuoyuna "Ben Hamas’la savaşıyorum" diye yutturuyor. Lübnan saldırılarına da "Hizbullah’la mücadele ediyorum" görüntüsü veriyor.
Hizbullah’a önce siber saldırılar düzenledi. Telsiz ve çağrı cihazlarına siber saldırı ile müdahale edip patlattı. Bu saldırılarda Hizbullah üyelerinin önemli bir bölümü ya yaralandı ya hayatını kaybetti ya da uzuv kaybı yaşadı. Yaralıların büyük bölümü Beyrut’taki Amerikan hastanelerine gitti. Bir nevi Hizbullah üyeleri fişlenmiş oldu. İsrail, Hizbullah’ı böyle bir saldırı ile güçsüzleştirmek istedi. Daha sonra iddiaya göre İranlı bir ajan, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve komutanlarının konum bilgisini İsrail’e verdi. İsrail, hava saldırısıyla Nasrallah ve komutanları öldürdü.
İran, içindeki MOSSAD’ı temizleyemedi. Şaibeli bir ölüm daha: İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesi şaibeli bir durum. Düşen helikopterin yerini bile uzun süre belirleyemediler. Türk Akıncı İHA gidip yerini belirleyerek İranlı yetkililere bildirdi. Sanki gözlerde büyütülen bir İran var. Tüm bunlar akıllara soru işareti getiriyor. İş içinde iş var. İran’da HAMAS lideri İsmail Haniye’ye düzenlenen suikast da şaibeli. İsrail, yaptığı bu saldırıda içeriden destek aldı sanki.
İsrail ne yapmaya çalışıyor? Tabii ki hem İran’ı hem Lübnan ordusunu kışkırtıp savaşı büyütmek istiyor. İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ılımlı bir siyasetçi. Zor durumda olan İran’a, Batılı ülkelerle bir yol bulup nefes aldırmak istiyor. Zaten İran, tarihte hiçbir zaman Müslüman olmayan bir ülkeyle savaşa girmemiş. Hep Müslüman ülkelerle kavga etmiş. Osmanlı döneminde, Selçuklu döneminde hep Müslümanlarla savaşa girmiş. İran’ın bu sessiz bekleyişi, stratejik bir sabır mı yoksa İsrail ve ABD’yi karşısına almak istememesi mi? Bekleyip göreceğiz.
Diğer tarafta ise Lübnan var. Lübnan, uzun yıllardır iç savaşla zayıf kalmış bir ülke. Ordusu zayıf, ekonomisi zayıf. Son yıllarda orada etkin olan sadece Hizbullah. Lübnan ordusu önceki gün sokağa indi, ancak savaşlar artık teknolojiyle oluyor. İsrail kara harekatı yapar mı? Yapacak gibi görünüyor. Lübnan’a da girecek. O zaman kara harekatı zorlu geçer. Bu süreçte ne olur, İsrail’in yeni hamlesi nedir, bilinmiyor. Ama bildiğimiz bir gerçek var: İsrail, komşu ülkelerin tümünü kapsayacak bir bölgesel savaş istiyor. Bunun için hiçbir şeye aldırış etmeden saldırıyor. Çünkü arkasında ABD var. Neden ABD var? Çünkü senatoda İsrail destekçisi Siyonist çok. Senatörler, ABD yönetimini İsrail’e destek için zorluyor.
İsrail belki de gelecekte savaşı bütün Ortadoğu’ya yayma niyetinde; komşu ülkelerle sınırlı kalma niyetinde değil. Peki, bütün Ortadoğu’yu karıştırmak istediğini nasıl anlıyoruz? Bakın, arasında 2 bin kilometreden fazla mesafe olan Yemen’e hava saldırısı düzenliyor. Yemen’de de iç savaş var ya, oradan. Orası daha kolay kaosa sürüklenebilir diye düşünüyor. Savaş uçakları İsrail’den kalkıp ya Mısır ya da Ürdün üzerinden Kızıldeniz’i takip edip Yemen’i vuruyor. 2 bin kilometre ötesi ve Müslüman ülkelerin hava sahasını kullanarak başka bir Müslüman ülkeyi vuruyorlar. Söz bulamadım bu cümleden sonra. Ne diyeyim?