Suriyeliler, Dera’da başlayan daha sonra bütün ülkeye yayılan iç karışıklık sonrası Türkiye’ye akın akın gelmeye başladı. Türkiye insani görev diyerek gelenlere kucak açtı. Tam 13 yıldır ilk gün olduğu gibi Suriyelilere sıcak davrandı, barındırdı. Gün geldi ülkelerinde huzura doğru gidilirken dönüşlerde başladı.
Türk Televizyon ekipleri Şam’dan canlı yayın yaptı. Tam canlı yayın sırasında “Seni seviyoruz Türkiye” diye hep bir ağızdan tezahüratları duyduk. Şam'da Emevi meydanında genç kızlar ve erkekler Türk TV ekibi canlı yayın yaptığı bir sırada hep bir ağızdan bunu söyledi. Defalarca tezahürat şeklinde bunu bağırdı. “Suriyelileri gitsin diyenler” , “Göndereceğiz diyenler” bunu izledi mi acaba. İzlemedilerse arşivden bulup izlemeliler. Emevi Camii’ne Cuma namazı için giden Suriyelinin televizyon muhabirine söyledikleri de önemliydi. Türkiye'den Şam'a dönen Suriyeli bir adam akrabalarıyla kucaklaştıktan sonra “Elhamdülillahi Rebbil Alemin” dedi. Yani Alemlerin Rabbine Hamd olsun” diyordu. Sonra da “Teşekkürler Türkiye, Teşekkürler Erdoğan” sözleri döküldü dilinden. Şimdi onlar topraklarına kavuştu, yani gittiler, gidiyorlar. Ne oldu, kazanan Türkiye oldu. Diplomatik yatırım ve insana insanca muamele bize kazandırdı ve kazandıracak. Türkiye'de sığınmacı olan olmayana, orada kalanlara Türkiye'de nasıl karşılandıklarını, rahat yaşamlarını anlatacak. Yani bilenler bilmeyenlere anlatacak. Suriye’de herkes Türkiye'nin iyi niyetini bilecek, kardeşçe yaklaşıldığını anlayacaklar. Peki Türkiye kazandı mı kayıp mı etti? Hem insanları kazandı, hem de diplomatik anlamda kazandı. “Gitsinler” demek geleceği düşünüp okuyamamak demek. Sabırla bekleyip, diplomasiyi, dış politikayı iyi bilmek gerek. Türkiye sabretti ve geleceği iyi tahmin ederek öyle davrandı.
Suriyeli bir kadın ülkesine dönerken sınır kapısında “Türkiye'ye Teşekkürler. Sizi de ülkemize bekliyoruz. Siz biz misafir ettiniz, gelin konuğumuz olun” diyordu. Kuzey Irak ta bunu yaşadım Türkiye’ye 1988 yılında gelip 5 yıl sonra dönenler, yaptığımız iyilikleri anlattığı içindir ki Kuzey Irak'ta hep sevgi ve ilgi ile karşılandım. Hala bize karşı davranışları içten ve samimidir.
Türkiye yeni dönemde en önemli aktör konumunda. Hem diplomatik hem insani yaklaşımı nedeniyle Suriye'de ve Suriyeliler üzerinde güven sağladı. Yani Suriye’de iç karışıklığın başladığı tarihten bu yana doğru neyse onu yaptı. Zalimin yanında değil mazlumun yanındaydı. Mazluma kol kanat gerdi. Onlar da insan ve insanca yaşamalılar. Türkiye bunun için elinden geleni hem buradalarken yaptı, hem de Suriye’ye geçtikten sonra da yapacak.
“Zalimin zulmü varsa sevenin Allah’ı var” diye bir şarkı var. Suriyelilerin Allah’ı var. Hem de Belki de Allah Türkiye’yi onlar için bir vesile kıldı. Zalimin elinden kaçtılar, Türkiye onlara kucak açıp sahip çıktı, barındırdı. Allah’tan istersin, o sana birini vesile kılar yardım için. Allah daima mazlumun yanındadır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mürsel Acay
Mazlumun yanında olmak
Suriyeliler, Dera’da başlayan daha sonra bütün ülkeye yayılan iç karışıklık sonrası Türkiye’ye akın akın gelmeye başladı. Türkiye insani görev diyerek gelenlere kucak açtı. Tam 13 yıldır ilk gün olduğu gibi Suriyelilere sıcak davrandı, barındırdı. Gün geldi ülkelerinde huzura doğru gidilirken dönüşlerde başladı.
Türk Televizyon ekipleri Şam’dan canlı yayın yaptı. Tam canlı yayın sırasında “Seni seviyoruz Türkiye” diye hep bir ağızdan tezahüratları duyduk. Şam'da Emevi meydanında genç kızlar ve erkekler Türk TV ekibi canlı yayın yaptığı bir sırada hep bir ağızdan bunu söyledi. Defalarca tezahürat şeklinde bunu bağırdı. “Suriyelileri gitsin diyenler” , “Göndereceğiz diyenler” bunu izledi mi acaba. İzlemedilerse arşivden bulup izlemeliler. Emevi Camii’ne Cuma namazı için giden Suriyelinin televizyon muhabirine söyledikleri de önemliydi. Türkiye'den Şam'a dönen Suriyeli bir adam akrabalarıyla kucaklaştıktan sonra “Elhamdülillahi Rebbil Alemin” dedi. Yani Alemlerin Rabbine Hamd olsun” diyordu. Sonra da “Teşekkürler Türkiye, Teşekkürler Erdoğan” sözleri döküldü dilinden. Şimdi onlar topraklarına kavuştu, yani gittiler, gidiyorlar. Ne oldu, kazanan Türkiye oldu. Diplomatik yatırım ve insana insanca muamele bize kazandırdı ve kazandıracak. Türkiye'de sığınmacı olan olmayana, orada kalanlara Türkiye'de nasıl karşılandıklarını, rahat yaşamlarını anlatacak. Yani bilenler bilmeyenlere anlatacak. Suriye’de herkes Türkiye'nin iyi niyetini bilecek, kardeşçe yaklaşıldığını anlayacaklar. Peki Türkiye kazandı mı kayıp mı etti? Hem insanları kazandı, hem de diplomatik anlamda kazandı. “Gitsinler” demek geleceği düşünüp okuyamamak demek. Sabırla bekleyip, diplomasiyi, dış politikayı iyi bilmek gerek. Türkiye sabretti ve geleceği iyi tahmin ederek öyle davrandı.
Suriyeli bir kadın ülkesine dönerken sınır kapısında “Türkiye'ye Teşekkürler. Sizi de ülkemize bekliyoruz. Siz biz misafir ettiniz, gelin konuğumuz olun” diyordu. Kuzey Irak ta bunu yaşadım Türkiye’ye 1988 yılında gelip 5 yıl sonra dönenler, yaptığımız iyilikleri anlattığı içindir ki Kuzey Irak'ta hep sevgi ve ilgi ile karşılandım. Hala bize karşı davranışları içten ve samimidir.
Türkiye yeni dönemde en önemli aktör konumunda. Hem diplomatik hem insani yaklaşımı nedeniyle Suriye'de ve Suriyeliler üzerinde güven sağladı. Yani Suriye’de iç karışıklığın başladığı tarihten bu yana doğru neyse onu yaptı. Zalimin yanında değil mazlumun yanındaydı. Mazluma kol kanat gerdi. Onlar da insan ve insanca yaşamalılar. Türkiye bunun için elinden geleni hem buradalarken yaptı, hem de Suriye’ye geçtikten sonra da yapacak.
“Zalimin zulmü varsa sevenin Allah’ı var” diye bir şarkı var. Suriyelilerin Allah’ı var. Hem de Belki de Allah Türkiye’yi onlar için bir vesile kıldı. Zalimin elinden kaçtılar, Türkiye onlara kucak açıp sahip çıktı, barındırdı. Allah’tan istersin, o sana birini vesile kılar yardım için. Allah daima mazlumun yanındadır.