TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Okumamak İçin

Yazının Giriş Tarihi: 27.03.2024 09:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.03.2024 09:03

Ne yazacaksın, nasıl yazacaksın, neyi, niçin, kimin için yazacaksın. Bir şekilde başlamak gerekir. Başlamak bitirmenin yarısıdır. Yazmak için, okumak için o kadar konu, o kadar çok neden var ki, saymakla bitmez. Diplomalı olup da okur yazar olmayanların her gün arttığı bir ülkede gazete çıkarmak takdire şayandır. Çünkü diplomalıların, diplomasız okur yazarların büyük bir kesimi okumaz. Böyle bir genelleme yapmak ne derece doğru onu tartışmak istemiyorum. Bunları söylemek için araştırma yapmaya gerek yok. Birkaç örnek vermek gerekirse; ülkemizde kitap dergi okuma oranı yüzde 4, gazete okuma yüzde 22, televizyon seyretme oranı yüzde 95’tir. Ders kitapları hariç dünyada basılan kitap sayıları ABD 72 bin, Almanya 65 bin, Rusya 58 bin, İngiltere 48 bin, Brezilya 13 bin, bizde 6 bin 31. EĞİTİM-SEN’in bir araştırmasına göre de öğretmenlerin yüzde 8’i hiç kitap okumuyor, yüzde 28’i ayda bir kitap okuyor, yüzde 39’u bilgi vermiyor.

Ülke çapında gazetelerin baskı sayısı, kitap, dergi sayısı ortada… Bu güçlükleri bile bile gazete çıkaranları, kitap, dergi yayımlayanları, bu işe soyunanları kutlamak gerekir. Niçin az okuyoruz, ya da okumuyoruz sorusu hayatımızda sık karşılaştıklarımızdan. Herkes farklı şeyler söyleyebilir. Bunun için size yüzlerce bahane üretebilirim. Eminim ki siz de üretirsiniz. Ekonomik anlamada her gün bir gazete alabilecek güçte olmadığınızı söyleyebilirsiniz. Kitapların pahalı olduğundan söz açabilirsiniz. Onca televizyon kanalı varken kitaba gazeteye gerek var mı, her şey televizyonlarda var diyebilirsiniz. Yorumları, analizleri sosyal medyadan takip ediyor olabilirsiniz. Gazeteye neden para vereceğim internet gazeteciliğini takip ediyorum diyebilirsiniz. Çok farklı şeyler söyleyebilirsiniz ve bu bahaneleri çoğaltmak olası.

Tüketici toplumu olduğumuz bu ülkede herkesin elinde bilmem kaç liralık telefon. İnsanlar iyi şeylere layık, olmalı da... Sigara tüketiminde dünyada 30.sırada olduğumuz gerçeği var. Kişi başı yıllık 88 paket sigara tüketimiyle Avrupa’da 13. sırada yer alan Türkiye’de, yıllık sigara tüketim yedi milyar paketin üzerinde. Ortalama olarak gazete, dergi, kitap ederi belli. Kullandığımız sigara ve telefonların ederi de belli. Okumamayı ekonomik sorunlara bağlamanın doğru olmadığı kanısındayım. Yuvarlak hesapla iki sigara bir kitap ya da bir sigara yedi gazete almak demek. Ekonomik koşullar insanların hayatlarını zorluyor olması, bazı zorunlu gereksinimlerinden vaz geçiyor olmanız, hiçbiri okumaya engel değildir. İstersek buna bir yol bulabiliriz. Bu bahanelerin içine televizyon programlarını da eklemek gerekir. Televizyon programlarını da izlemeliyiz ama bunların hiçbiri okumamak için neden olmamalı. Bazı alışkanlıklar kazanmak için, emek ve zaman gerekir.

Ben kitabı gazeteyi elime aldığım zaman selüloz kokusunu hissetmeliyim. O ayrı bir haz benim için.

Anne babaların serzenişi, çocuklarının kitap, gazete okumadığı yönündedir. Okur-yazarlıktan söz açıldığı zaman ilk iş çocukları şikâyet etmek. Bu şikâyetler en çok da okul önlerinde çocuklarını bekleyen anne, babalar arasında ya da veli toplantısında şikayetler ayyuka çıkar. Serzenişte bulunanlar, bir zaman kendilerinin de okumadığını unutmuşa benzerler. Unutulmamalı ki armut dibine düşer. Çocuklar davranışlarını büyüklerini örnek alıyor olmasınlar. Okumayan bir toplumdan okumayan bir başka toplum oluştuğu unutulmamalı. Elbette bunun çok basit önlemlerle çözümü vardır. Bir zamanlar bu ülkede garlarda kitaplıklar olduğu, eşekle seyyar kütüphanecilik yapan insanların olduğu unutulmamalı.

Mart ayının son haftası kütüphane haftası olarak okullarda, kütüphanelerde kutlanır… Kutlamalar için birçok etkinlikler düzenlenir. Yazarlar davet edilir… Okumayla, kitapla ilgili söyleşiler yapılır, kütüphane hizmetlerine yönelik bilgiler aktarılır. Hafta bittikten sonra her şey biter. Söyleşiler için birçok kurumun kapısı kapanır. Bu olumsuzluklara rağmen kapılarını yazara, çizere, sanatçıya açan kurumlar olduğunu da görmek sevindirici.

Bol kitaplı günler dilerim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.