Şu tepe pullu tepe (Nenni de yârim nenni), Su gelir serpe serpe (Eski de yârim hani), tepeler cinayetlerle değil de türkülerle anımsanmalı…
Göbeklitepe, Taşlıtepe (Şanlıurfa) Tavşantepe (Diyarbakır, Kocaeli) Tepeönü (Sivas) Tavşantepe (Kadıköy –İstanbul…) Burada hepsini tek tek saymayacağım, birçok tepeli yerleşim yeri var. İsimler benzese de kültür ve yaşam tarzı birbirinden farklı.
Tavşantepe günlerce dilimize pelesenk oldu. Tavşantepe, devletin bildiği ama kimsenin haberinin olmadığı, Diyarbakır merkez ilçe Bağlar’ a bağlı, 445 nüfuslu bir mahalle.12 km uzaklıkta, diğerlerinden farklı olmayan bir köy... Diğer Tavşantepelerle bu Tavşantepe sadece isim benzerliği.
Coğrafya konusu gündeme geldiğinde “coğrafya kaderdir” aforizmasına katılmadığımı belirtmeliyim. Tarih bilinci coğrafyanın kaderle özdeşleşemediğini, insan hangi coğrafyada yaşarsa yaşasın, kendi dünyasını değiştirip dönüştürebilir, bunun yollarını arar…
Coğrafya kader değildir, coğrafyayı değiştirecek olan bilim ve eğitimdir. Siz o coğrafyaya bilimi, eğitimi götüremezseniz, götürmekte geç kalırsanız, tabularıyla, kültürüyle baş başa bırakırsanız, coğrafya o zaman kendi insanını yaratır, coğrafya kader olmaya devam eder.
Tavşantepe köyü birdenbire ülke gündemine öyle bir düştü ki ülkeyi, insanları, coğrafyaları sarstı. Sarmaya da uzun süre devam edeceğe benziyor.
Bu ülkede her yıl çocuk, kadın, faili meçhul cinayetleri işlenir. Cinayetler kısa zamanda çözülürken bazısı uzun vadede çözülür, ne hikmetse bazısı da hiç çözülmez, faili meçhul olur. Kılı kırk yaran dedektifler çözümsüz kalır.
Narin cinayeti de şimdilik onlardan biri. Çözülüp çözülmediğini zaman gösterecek.
Burada komplo teorisi üretmek istemiyorum ama insan, aklına gelen bazı soruları sormadan duramıyor. Basılı ve görsel yayınlarda cinayetle ilgili ailenin söyledikleri, her yerde yayımlandı. Hatta basın açıklaması yapıldı, “Aile fertlerimizin kendi kızlarını öldürmelerini tahayyül edemiyoruz. Ancak böyle bir şey varsa bile bir kişi yüzünden koca bir ailenin karalanmasını, birtakım dış güçler ve onların yerli uzantılarına bağlamaktayız.” dendi, dış güçlere bağlandı.
Dış güçler deyince aklıma CIA, MOSSAD, KGB, MI6 gibi istihbarat örgütleri geliyor. Kolluk kuvvetlerinin bundan haberi var mı yok mu, kime ne söylendi hiç kimse bilmiyor. Eminim ki kısa zaman sonra bu cinayet de çözülecek, yoksa faili meçhullere mi karışacak?
Bunlar yetmezmiş gibi bir de 1945 yılında Robert Lawson’ un İngilizce yazdığı orijinal adı “Rabbit Hill” yani “Tavşan Tepesi” adlı bir çocuk kitabından söz edilmeye başlandı medyada. Bu kitap 1954’te Amerikan Çocuk Edebiyatı’nda “Mükemmellik Ödülü” almış ve kitap İbranice bir metinle hala dolaşımdaymış.
Cinayetin cinsiyeti olmaz, kadın erkek, çocuk fark etmez ama bu bir organize cinayetse o zaman çok şey fark eder. Herkes şapkasını önüne koymalı, bir kez daha düşünmeli.
21. Yüzyılda uzayı keşfettiğimizi söylediğimiz çağda insanlar nelere kurban ediliyor? Eğitim, yönetim, kültür, töre, tabu, inanç bunun neresinde? Kim ne kadar Narin cinayetinde suçlu? Narin’i katleden, (katledeneler) kadar cinayetin aydınlatılmasında kanıtları bilinçli ya da bilinçsiz de olsa karartanlar yargılanmalı sorularını insan sormadan edemiyor.
Cehaletin içinde debelenip de bir arpa boyu yol almadığımız bu çağda daha kaç Narin, kaç, kadın, kaç çocuk öldürülecek? Cinayete kurban gidenlerin katilleri bulunacak mı yoksa faili meçhul mü olacak?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İlhan Soytürk
O Tepe Bizim Tepe Diyebildik Mi?
Şu tepe pullu tepe (Nenni de yârim nenni), Su gelir serpe serpe (Eski de yârim hani), tepeler cinayetlerle değil de türkülerle anımsanmalı…
Göbeklitepe, Taşlıtepe (Şanlıurfa) Tavşantepe (Diyarbakır, Kocaeli) Tepeönü (Sivas) Tavşantepe (Kadıköy –İstanbul…) Burada hepsini tek tek saymayacağım, birçok tepeli yerleşim yeri var. İsimler benzese de kültür ve yaşam tarzı birbirinden farklı.
Tavşantepe günlerce dilimize pelesenk oldu. Tavşantepe, devletin bildiği ama kimsenin haberinin olmadığı, Diyarbakır merkez ilçe Bağlar’ a bağlı, 445 nüfuslu bir mahalle.12 km uzaklıkta, diğerlerinden farklı olmayan bir köy... Diğer Tavşantepelerle bu Tavşantepe sadece isim benzerliği.
Coğrafya konusu gündeme geldiğinde “coğrafya kaderdir” aforizmasına katılmadığımı belirtmeliyim. Tarih bilinci coğrafyanın kaderle özdeşleşemediğini, insan hangi coğrafyada yaşarsa yaşasın, kendi dünyasını değiştirip dönüştürebilir, bunun yollarını arar…
Coğrafya kader değildir, coğrafyayı değiştirecek olan bilim ve eğitimdir. Siz o coğrafyaya bilimi, eğitimi götüremezseniz, götürmekte geç kalırsanız, tabularıyla, kültürüyle baş başa bırakırsanız, coğrafya o zaman kendi insanını yaratır, coğrafya kader olmaya devam eder.
Tavşantepe köyü birdenbire ülke gündemine öyle bir düştü ki ülkeyi, insanları, coğrafyaları sarstı. Sarmaya da uzun süre devam edeceğe benziyor.
Bu ülkede her yıl çocuk, kadın, faili meçhul cinayetleri işlenir. Cinayetler kısa zamanda çözülürken bazısı uzun vadede çözülür, ne hikmetse bazısı da hiç çözülmez, faili meçhul olur. Kılı kırk yaran dedektifler çözümsüz kalır.
Narin cinayeti de şimdilik onlardan biri. Çözülüp çözülmediğini zaman gösterecek.
Burada komplo teorisi üretmek istemiyorum ama insan, aklına gelen bazı soruları sormadan duramıyor. Basılı ve görsel yayınlarda cinayetle ilgili ailenin söyledikleri, her yerde yayımlandı. Hatta basın açıklaması yapıldı, “Aile fertlerimizin kendi kızlarını öldürmelerini tahayyül edemiyoruz. Ancak böyle bir şey varsa bile bir kişi yüzünden koca bir ailenin karalanmasını, birtakım dış güçler ve onların yerli uzantılarına bağlamaktayız.” dendi, dış güçlere bağlandı.
Dış güçler deyince aklıma CIA, MOSSAD, KGB, MI6 gibi istihbarat örgütleri geliyor. Kolluk kuvvetlerinin bundan haberi var mı yok mu, kime ne söylendi hiç kimse bilmiyor. Eminim ki kısa zaman sonra bu cinayet de çözülecek, yoksa faili meçhullere mi karışacak?
Bunlar yetmezmiş gibi bir de 1945 yılında Robert Lawson’ un İngilizce yazdığı orijinal adı “Rabbit Hill” yani “Tavşan Tepesi” adlı bir çocuk kitabından söz edilmeye başlandı medyada. Bu kitap 1954’te Amerikan Çocuk Edebiyatı’nda “Mükemmellik Ödülü” almış ve kitap İbranice bir metinle hala dolaşımdaymış.
Cinayetin cinsiyeti olmaz, kadın erkek, çocuk fark etmez ama bu bir organize cinayetse o zaman çok şey fark eder. Herkes şapkasını önüne koymalı, bir kez daha düşünmeli.
21. Yüzyılda uzayı keşfettiğimizi söylediğimiz çağda insanlar nelere kurban ediliyor? Eğitim, yönetim, kültür, töre, tabu, inanç bunun neresinde? Kim ne kadar Narin cinayetinde suçlu? Narin’i katleden, (katledeneler) kadar cinayetin aydınlatılmasında kanıtları bilinçli ya da bilinçsiz de olsa karartanlar yargılanmalı sorularını insan sormadan edemiyor.
Cehaletin içinde debelenip de bir arpa boyu yol almadığımız bu çağda daha kaç Narin, kaç, kadın, kaç çocuk öldürülecek? Cinayete kurban gidenlerin katilleri bulunacak mı yoksa faili meçhul mü olacak?