Nurdan yaratılan ve insandan tamamen farklı olan melekler Allah'a isyan etmez asla günah işlemezler. Hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. Daima Allah'a ibadet ve itaat ederler. Kur'ân'da bu hususa şöyle işaret edilmektedir: Üzerlerinde hâkim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar. Şüphesiz Rabbin katındaki (Melek)ler O'na ibadet etmekten büyüklenmezler. O'nu tesbih ederler, yalnız O'na secde ederler
Melekler, Allah'ın emirleriyle farklı şekillere girebilirler. Örneğin Cebrail, Hz. Peygamber'e gelirken bazen Dıhye adındaki sahabe gibi görünmüş, bazen da kimsenin tanıyamadığı bir yabancı gibi gelmiştir. Tabii erkek şekline girmekle beraber erkeklik özelliklerini fiziki manada taşımazlar. Kadın kılığına ise girmezler.
Meleklerin gözle görülmeyişleri onların yok olduklarından değil, gözlerimizin o kabiliyette yaratılmamış olmasındandır. Melekleri gözlerimizle müşahede edemeyişimiz onları inkâr etmemizi gerektirmez. Zira gözümüzle görmediğimiz halde varlığını kabul ettiğimiz çok şey vardır. Akıl, ruh, zekâ gibi varlıklar; sevinç ve üzüntü gibi haller bunlardandır. O halde meleklerin varlığına da ruhumuz ve aklımız gibi inanmak zorundayız.
Yasak veya haram bir işi yaptırmak istediklerinde çocuk anne babanın dediklerini yapmak zorunda mı?
İslam, ana-baba hakkını çok önemser ve kutsal kabul eder. Öyle ki İslamda cennetin bir yolu da anne babanın rızasından geçtiği kabul edilmektedir.
İslam, evlada anne ve babasına karşı hürmetkâr ve aynı zamanda hizmetkâr olmasını emretmektedir. Nitekim yüce kitabımız Kuran-ı Kerimde Mealen bu konuda: Anne ve babana of bile demeyeceksin buyrulmaktadır. Onun için evlat daima anne ve babasının emrinde ve hizmetinde olması gerekir.
Şu kadar var ki, anne ve babasına yaptığı hürmet ve hizmet, İslami durumuna zarar vermeyecek şekilde olmalıdır. Yani ihtiyaçlarını dinî esasları ihlal etmeden karşılayacak.
Nitekim Hz. Peygamber döneminde birçok sahabenin ana-babaları ilk günlerde İslâmı kabul etmemiş, hatta İslâmın zıddı bir putperestlikte kalmışlardı. Bunlar da evlatlarına baskı yapıyor, İslâmı terk etmelerini istiyorlardı.
Gelen vahiyle, ana-babanın İslâma aykırı isteklerine uymamak gerektiği emredildi, ama anne ve babaları bütünüyle de terk etmemek gerektiği bildirildi. İslam dini, bizden mümkün olduğu kadarıyla anne babanın hizmetlerinde bulunmayı, dinî ölçülere zıt düşen isteklerine uymadan gönüllerini almaya gayret etmeyi istemektedir.
Buna göre her çocuk anne ve babasına bakmak, emir ve isteklerini yerine getirmek zorundadır. Ama istekleri İslam dininin esas ve emirleri ile çatıştığı anda onların bu isteğini yerine getirmeyecektir. Faraza anne ve baba İslamdan ayrıl veya namaz kılma diyorsa evlat bu isteklere boyun eğmeyecektir. Eğmek zorunda da değildir. Eğmesi durumunda ise günahkar olur.
Cuma namazını kılmayan kimse öldüğünde cenaze namazı kılınır mı?
Cuma namazı şartları taşıyan erkek Müslümanlara dinen farzdır. Kur'an-ı Kerim: "Cuma günü namaza çağırıldığınız zaman, Allah'ı zikre koşun ve alış-verişi bırakın. buyuruyor.
Sevgili Peygamberimiz de, mazeretsiz Cuma namazını terk edenler için azim tehditlerde bulunuyor. İşte bunlardan birisi, cuma namazını üç defa terk edenin kalbinin mühürleneceğini ifade eden hadisidir ki, bu hadis Müslümanlar arasında yanlış algılanmış bunun yerine üç cumayı terk eden kâfir olur şeklinde algılanmıştır.
Aslında böyle bir şey ne Peygamberimizden nakledilmiştir ne de İslam'ın sair kaidelerine uygundur. Zira bir insan cumanın farziyetini inkâr etmeksizin, hayat boyu cuma kılmasa sadece günahkâr asi bir kul olur.
Böyle bir kişi tasvip etmediğimiz halde ömründe hiç Cuma namazı kılmamış olsa dahi Cenaze namazı kılınır. Zira yukarıda ifade ettiğimiz gibi o, sadece günahkârdır. Ama hafazanallah Cuma namazının farz oluşunu inkâr ederse dinden çıkacağı için bu kişinin namazı kılınmaz.
Günün Ayeti
Başkalarının diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayrıl.
Günün Hadisi
Haksız yere zulmen bir adam öldürülürken, hiçbiriniz o yerde durmayın. Çünkü lanet orada durup da öldürülen o mazlumu savunmayan o kişi üstüne iner.
Günün sözü
Hz. Muhammedi sevmeyenler onu yeterince tanımayanlardır.
Gibson
Günün Duası
Ya rabbi bugün bizi hiçbir konuda darda ve sıkıntıda bırakma.
Bunları biliyor muyuz?
Nebi kime denir?
Allah'ın, dini kurallarını, emir ve yasaklarını, öğüt ve tavsiyelerini insanlara bildirmesi için görevlendirdiği insanlara denir.
İslâm bilginleri resul ile nebi arasında fark olduğunu, yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla gönderilen peygamberlere resul-mürsel, yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla göndermeyip, önceki bir resulün kitap ve şeriatını tebliğ etmekle görevli peygamberlere ise nebi dendiğini söylemişler.
Günün Nüktesi
Ümidim var
Hz. Peygamber, ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti.
Hemen sordu: "Kendini nasıl buluyorsun?"
"Ey Allah'ın Resulü, Allah'tan ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum" diye cevap verdi.
Hz. Peygamber, ona şöyle cevap verdi: "Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulun Ümit ettiği şeyi mutlaka verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar."
(Tirmizi, Cenaiz 11)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Melekler de insanlar gibi günah işlerler mi?
Nurdan yaratılan ve insandan tamamen farklı olan melekler Allah'a isyan etmez asla günah işlemezler. Hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. Daima Allah'a ibadet ve itaat ederler. Kur'ân'da bu hususa şöyle işaret edilmektedir: Üzerlerinde hâkim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar. Şüphesiz Rabbin katındaki (Melek)ler O'na ibadet etmekten büyüklenmezler. O'nu tesbih ederler, yalnız O'na secde ederler
Melekler, Allah'ın emirleriyle farklı şekillere girebilirler. Örneğin Cebrail, Hz. Peygamber'e gelirken bazen Dıhye adındaki sahabe gibi görünmüş, bazen da kimsenin tanıyamadığı bir yabancı gibi gelmiştir. Tabii erkek şekline girmekle beraber erkeklik özelliklerini fiziki manada taşımazlar. Kadın kılığına ise girmezler.
Meleklerin gözle görülmeyişleri onların yok olduklarından değil, gözlerimizin o kabiliyette yaratılmamış olmasındandır. Melekleri gözlerimizle müşahede edemeyişimiz onları inkâr etmemizi gerektirmez. Zira gözümüzle görmediğimiz halde varlığını kabul ettiğimiz çok şey vardır. Akıl, ruh, zekâ gibi varlıklar; sevinç ve üzüntü gibi haller bunlardandır. O halde meleklerin varlığına da ruhumuz ve aklımız gibi inanmak zorundayız.
Yasak veya haram bir işi yaptırmak istediklerinde çocuk anne babanın dediklerini yapmak zorunda mı?
İslam, ana-baba hakkını çok önemser ve kutsal kabul eder. Öyle ki İslamda cennetin bir yolu da anne babanın rızasından geçtiği kabul edilmektedir.
İslam, evlada anne ve babasına karşı hürmetkâr ve aynı zamanda hizmetkâr olmasını emretmektedir. Nitekim yüce kitabımız Kuran-ı Kerimde Mealen bu konuda: Anne ve babana of bile demeyeceksin buyrulmaktadır. Onun için evlat daima anne ve babasının emrinde ve hizmetinde olması gerekir.
Şu kadar var ki, anne ve babasına yaptığı hürmet ve hizmet, İslami durumuna zarar vermeyecek şekilde olmalıdır. Yani ihtiyaçlarını dinî esasları ihlal etmeden karşılayacak.
Nitekim Hz. Peygamber döneminde birçok sahabenin ana-babaları ilk günlerde İslâmı kabul etmemiş, hatta İslâmın zıddı bir putperestlikte kalmışlardı. Bunlar da evlatlarına baskı yapıyor, İslâmı terk etmelerini istiyorlardı.
Gelen vahiyle, ana-babanın İslâma aykırı isteklerine uymamak gerektiği emredildi, ama anne ve babaları bütünüyle de terk etmemek gerektiği bildirildi. İslam dini, bizden mümkün olduğu kadarıyla anne babanın hizmetlerinde bulunmayı, dinî ölçülere zıt düşen isteklerine uymadan gönüllerini almaya gayret etmeyi istemektedir.
Buna göre her çocuk anne ve babasına bakmak, emir ve isteklerini yerine getirmek zorundadır. Ama istekleri İslam dininin esas ve emirleri ile çatıştığı anda onların bu isteğini yerine getirmeyecektir. Faraza anne ve baba İslamdan ayrıl veya namaz kılma diyorsa evlat bu isteklere boyun eğmeyecektir. Eğmek zorunda da değildir. Eğmesi durumunda ise günahkar olur.
Cuma namazını kılmayan kimse öldüğünde cenaze namazı kılınır mı?
Cuma namazı şartları taşıyan erkek Müslümanlara dinen farzdır. Kur'an-ı Kerim: "Cuma günü namaza çağırıldığınız zaman, Allah'ı zikre koşun ve alış-verişi bırakın. buyuruyor.
Sevgili Peygamberimiz de, mazeretsiz Cuma namazını terk edenler için azim tehditlerde bulunuyor. İşte bunlardan birisi, cuma namazını üç defa terk edenin kalbinin mühürleneceğini ifade eden hadisidir ki, bu hadis Müslümanlar arasında yanlış algılanmış bunun yerine üç cumayı terk eden kâfir olur şeklinde algılanmıştır.
Aslında böyle bir şey ne Peygamberimizden nakledilmiştir ne de İslam'ın sair kaidelerine uygundur. Zira bir insan cumanın farziyetini inkâr etmeksizin, hayat boyu cuma kılmasa sadece günahkâr asi bir kul olur.
Böyle bir kişi tasvip etmediğimiz halde ömründe hiç Cuma namazı kılmamış olsa dahi Cenaze namazı kılınır. Zira yukarıda ifade ettiğimiz gibi o, sadece günahkârdır. Ama hafazanallah Cuma namazının farz oluşunu inkâr ederse dinden çıkacağı için bu kişinin namazı kılınmaz.
Günün Ayeti
Başkalarının diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayrıl.
Günün Hadisi
Haksız yere zulmen bir adam öldürülürken, hiçbiriniz o yerde durmayın. Çünkü lanet orada durup da öldürülen o mazlumu savunmayan o kişi üstüne iner.
Günün sözü
Hz. Muhammedi sevmeyenler onu yeterince tanımayanlardır.
Gibson
Günün Duası
Ya rabbi bugün bizi hiçbir konuda darda ve sıkıntıda bırakma.
Bunları biliyor muyuz?
Nebi kime denir?
Allah'ın, dini kurallarını, emir ve yasaklarını, öğüt ve tavsiyelerini insanlara bildirmesi için görevlendirdiği insanlara denir.
İslâm bilginleri resul ile nebi arasında fark olduğunu, yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla gönderilen peygamberlere resul-mürsel, yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla göndermeyip, önceki bir resulün kitap ve şeriatını tebliğ etmekle görevli peygamberlere ise nebi dendiğini söylemişler.
Günün Nüktesi
Ümidim var
Hz. Peygamber, ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti.
Hemen sordu: "Kendini nasıl buluyorsun?"
"Ey Allah'ın Resulü, Allah'tan ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum" diye cevap verdi.
Hz. Peygamber, ona şöyle cevap verdi: "Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulun Ümit ettiği şeyi mutlaka verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar."
(Tirmizi, Cenaiz 11)