Allah, insanı Kuranın ifadesi en güzel surette yaratmış varlıklar içinde de akıl ve yeryüzü halifesi gibi ona mümtaz sıfatlar vermiştir. Bu sıfatlarla beraber yeryüzündeki her şeyi de insanın emrine vermiştir.
Bütün bu güzellikleri insana ihsan eden Allah ondan tek bir şey istemiştir. O da iman ve ibadettir. Nitekim bu Kuran-ı Kerimde Ben cinleri ve insanları bana ibadet etsinler diye yarattım şeklinde bildirilmektedir.
Allah, insanı iman ve ibadet ile sorumlu tutarken aynı zamanda bu dünya yolculuğunda ölüm ve hayatı kimin daha güzel davranışlarda bulunacağını sınamak için yaratmıştır.(Mülk 2) İmtihanın doğal bir sonucudur ki bu sınavı kimisi kazanacak kimisi de kaybedecektir. Ama Allah her devirde ilk insandan başlamak kaydıyla insanlara bu sınavı kazandırmaya vesile olacak peygamberler zümresi göndermiştir.
İnsanlık tarihine baktığımızda peygamberlerin insanları kurtarmak için büyük emek sarf ettiklerini görmekteyiz.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki tarih boyunca dünyanın her yerinde görülen hayır, ahlak, vicdan, adalet, merhamet, şefkat, çalışma gibi unsurların temeli bu kutlu elçilere dayanmaktadır. Yüce Mevla bu sıfatları insanlara bahşetmek için her ümmete ve topluma peygamber göndermiştir.
Hiçbir millet yoktur ki içlerinden bir uyarıcı peygamber gelmiş olmasın.(Fatır 24)
Her ümmetin peygamberi vardır. (Yunus 47) ayetleri bunu ifade etmektedir.
Allah-u Teala bu sınavda peygamber göndermedikçe hiçbir kavme azap etmeyeceğini bildirmektedir. (İsra 15) Bu vesileyle ilk insandan başlamak kaydıyla peygamberleri göndermiş bu peygamberler zincirinin son halkası olarak da Alemlere rahmet vesilesi Hazreti Muhammed'i göndermiştir.
Hazreti Peygamber alemlere rahmet vesilesidir. Çünkü yeryüzüne teşrif ettiğinde:
-İnsanlar kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı.
-İnsanlar hamurdan, çamurdan yaptıkları putlara tapıyor acıktıklarında ise yiyiyorlardı.
-Köleler, insan yerine koyulmaz, atış taliminde hedef olarak kullanılan bir nesne haline gelmişti.
-Fuhuş almış başını gidiyordu.
-Güçlü ve zenginler faiz ve zulüm ile halkı eziyorlardı.
-Mekke sokakları içkiden geçilmiyordu.
İşte bu ve benzeri olumsuzlukların içinde Hazreti Peygamber bir güneş gibi dünyaya teşrif etmiş ve dünyayı aydınlatmıştır. İşte böyle bir ortamda Hazreti Muhammed Aleyhisselam Kur'an-i buyruk ile Alemlere rahmet vesilesi olarak gönderilmiştir.
O kutlu elçi bu vahşi ve günahkar toplumu aydınlatmış onlara insanlığı, hakkı, hukuku ve adaleti tekrar hatırlatmıştır.
O büyük peygamber, kız çocukları diri diri toprağa gömüldüğü toplumda kız çocuğunu omzuna alıp namaza gidecek kadar yüce bir insandı.
O elçi akılsız bir hayvanın şikayetini dinleyip çare bulabilecek kadar varlılara karşı merhametli bir kişiydi.
O resul hayata veda ederken bile "Ümmetim Allah ümmetim" diyecek kadar ümmetini düşünen bir peygamberdi.
O kölelerin insan kabul edilmediği toplumda İslam'ın bir şiarı olan ve günün beş vaktinde okunan ezanı siyah bir köle olan Bilal'e okutarak İslam'da insanın insana üstünlüğünün olmadığını, üstünlüğün ancak takvada olduğunu göstermiştir.
Bize düşen bu kutlu peygamberi örnek alıp yolunda yürümektir. Çünkü o büyük insan başlı başına bizim için bir örnektir. Kuran-ı Kerim bunu şöyle haber vermektedir: Gerçekten sizin için Allahın Resulünde güzel örnek vardır.(Ahzap 21)
-Onu örnek almak demek onun gibi güvenilir olmak demektir. Öyle ki Mekkeli müşrikleri daha peygamber olmadan kıymetli mallarını ona emanet eder ve ona Emin sıfatını koymuşlardı.
-Onu örnek almak demek onun gibi merhametli olmak demektir. Tıpkı Taif halkını, ona yaptıkları onca hakarete ve işkenceye rağmen affedip onlar için dua etmesi gibi.
-Onu örnek almak demek onun gibi affedici olmak demektir: Medineye Hicret etmesine sebep olan Mekke halkını affettiği gibi.
-Onu örnek almak demek onun gibi adaletli olmak demektir. Adaleti kaim eylemek için söylediği suçlu kızım Fatıma olsa dahi aynı cezayı veririm sözünün icabını yerine getirmek gibi.
Örnekler sayılmayacak kadar çoktur. Önemli olan iki cihan efendisini her olay zaman ve şartta örnek alıp onun yolunda yürümektir.
On beşer asırdır nice bilginin, düşünürün, tarihçinin, filozofun, eğitimcinin, sosyoloğun hakkında kitaplar yazdığı, övgüler yağdırdığı örnek kabul ettiği o büyük insan hakkında bizim çocuklarımıza söyleyebileceğimiz iyi örneklerimiz olması gerekir.
Dünya ve ahirette iki cihan efendisinin şefaat şemsiyesi altına girmemiz duası ile
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Kutlu elçinin insanlığa kazandırdıkları
Allah, insanı Kuranın ifadesi en güzel surette yaratmış varlıklar içinde de akıl ve yeryüzü halifesi gibi ona mümtaz sıfatlar vermiştir. Bu sıfatlarla beraber yeryüzündeki her şeyi de insanın emrine vermiştir.
Bütün bu güzellikleri insana ihsan eden Allah ondan tek bir şey istemiştir. O da iman ve ibadettir. Nitekim bu Kuran-ı Kerimde Ben cinleri ve insanları bana ibadet etsinler diye yarattım şeklinde bildirilmektedir.
Allah, insanı iman ve ibadet ile sorumlu tutarken aynı zamanda bu dünya yolculuğunda ölüm ve hayatı kimin daha güzel davranışlarda bulunacağını sınamak için yaratmıştır.(Mülk 2) İmtihanın doğal bir sonucudur ki bu sınavı kimisi kazanacak kimisi de kaybedecektir. Ama Allah her devirde ilk insandan başlamak kaydıyla insanlara bu sınavı kazandırmaya vesile olacak peygamberler zümresi göndermiştir.
İnsanlık tarihine baktığımızda peygamberlerin insanları kurtarmak için büyük emek sarf ettiklerini görmekteyiz.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki tarih boyunca dünyanın her yerinde görülen hayır, ahlak, vicdan, adalet, merhamet, şefkat, çalışma gibi unsurların temeli bu kutlu elçilere dayanmaktadır. Yüce Mevla bu sıfatları insanlara bahşetmek için her ümmete ve topluma peygamber göndermiştir.
Hiçbir millet yoktur ki içlerinden bir uyarıcı peygamber gelmiş olmasın.(Fatır 24)
Her ümmetin peygamberi vardır. (Yunus 47) ayetleri bunu ifade etmektedir.
Allah-u Teala bu sınavda peygamber göndermedikçe hiçbir kavme azap etmeyeceğini bildirmektedir. (İsra 15) Bu vesileyle ilk insandan başlamak kaydıyla peygamberleri göndermiş bu peygamberler zincirinin son halkası olarak da Alemlere rahmet vesilesi Hazreti Muhammed'i göndermiştir.
Hazreti Peygamber alemlere rahmet vesilesidir. Çünkü yeryüzüne teşrif ettiğinde:
-İnsanlar kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı.
-İnsanlar hamurdan, çamurdan yaptıkları putlara tapıyor acıktıklarında ise yiyiyorlardı.
-Köleler, insan yerine koyulmaz, atış taliminde hedef olarak kullanılan bir nesne haline gelmişti.
-Fuhuş almış başını gidiyordu.
-Güçlü ve zenginler faiz ve zulüm ile halkı eziyorlardı.
-Mekke sokakları içkiden geçilmiyordu.
İşte bu ve benzeri olumsuzlukların içinde Hazreti Peygamber bir güneş gibi dünyaya teşrif etmiş ve dünyayı aydınlatmıştır. İşte böyle bir ortamda Hazreti Muhammed Aleyhisselam Kur'an-i buyruk ile Alemlere rahmet vesilesi olarak gönderilmiştir.
O kutlu elçi bu vahşi ve günahkar toplumu aydınlatmış onlara insanlığı, hakkı, hukuku ve adaleti tekrar hatırlatmıştır.
O büyük peygamber, kız çocukları diri diri toprağa gömüldüğü toplumda kız çocuğunu omzuna alıp namaza gidecek kadar yüce bir insandı.
O elçi akılsız bir hayvanın şikayetini dinleyip çare bulabilecek kadar varlılara karşı merhametli bir kişiydi.
O resul hayata veda ederken bile "Ümmetim Allah ümmetim" diyecek kadar ümmetini düşünen bir peygamberdi.
O kölelerin insan kabul edilmediği toplumda İslam'ın bir şiarı olan ve günün beş vaktinde okunan ezanı siyah bir köle olan Bilal'e okutarak İslam'da insanın insana üstünlüğünün olmadığını, üstünlüğün ancak takvada olduğunu göstermiştir.
Bize düşen bu kutlu peygamberi örnek alıp yolunda yürümektir. Çünkü o büyük insan başlı başına bizim için bir örnektir. Kuran-ı Kerim bunu şöyle haber vermektedir: Gerçekten sizin için Allahın Resulünde güzel örnek vardır.(Ahzap 21)
-Onu örnek almak demek onun gibi güvenilir olmak demektir. Öyle ki Mekkeli müşrikleri daha peygamber olmadan kıymetli mallarını ona emanet eder ve ona Emin sıfatını koymuşlardı.
-Onu örnek almak demek onun gibi merhametli olmak demektir. Tıpkı Taif halkını, ona yaptıkları onca hakarete ve işkenceye rağmen affedip onlar için dua etmesi gibi.
-Onu örnek almak demek onun gibi affedici olmak demektir: Medineye Hicret etmesine sebep olan Mekke halkını affettiği gibi.
-Onu örnek almak demek onun gibi adaletli olmak demektir. Adaleti kaim eylemek için söylediği suçlu kızım Fatıma olsa dahi aynı cezayı veririm sözünün icabını yerine getirmek gibi.
Örnekler sayılmayacak kadar çoktur. Önemli olan iki cihan efendisini her olay zaman ve şartta örnek alıp onun yolunda yürümektir.
On beşer asırdır nice bilginin, düşünürün, tarihçinin, filozofun, eğitimcinin, sosyoloğun hakkında kitaplar yazdığı, övgüler yağdırdığı örnek kabul ettiği o büyük insan hakkında bizim çocuklarımıza söyleyebileceğimiz iyi örneklerimiz olması gerekir.
Dünya ve ahirette iki cihan efendisinin şefaat şemsiyesi altına girmemiz duası ile