Bir malı satarken malın kusurunu gizlemek caiz mi?
Yazının Giriş Tarihi: 29.10.2016 09:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.10.2016 09:26
Ticarette malın kusurunu söylememek aldatmaktır. Aldatmak ise dinen uygun değildir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: Bizi aldatan bizden değildir
Buna göre bir mal satarken, satılan malın bir kusuru varsa o kusura söylememek bir aldatmadır. Böyle bir aldatma ise dinen kul hakkı ve günahtır. Kul hakkı ise affedilmeyen günahlardan birisidir. Dolayısıyla kişi sattığı malda bir atıp, kusur, kırık, özür varsa sattığı kişiye söylemelidir. Söylemeden satarsa satıcı günaha girer müşterinin de malı geri iade etme hakkı olur.
Kabe ile ilgili olarak yapılan yemin, yemin sayılır mı?
Allahtan başkası adına yemin edilmesi doğru değildir. Allah adının zikredilmediği yemin de yemin sayılmaz. Çünkü yemin ancak vallahi, billahi, tallahi, lafızları ile olur. Kabenin üzerine yapılan yemin de Allahın bu isimlerinden birisi ile yapılmadığından yemin yerine geçmez.
Nitekim buna benzer bir yemin etme olayında peygamberimiz sahabeleri uyarmış ve şöyle buyurmuştur: Kim yemin edecekse ya Allaha yemin etsin veya sussun.(Buhârî, Eymân 4)
Kabe üzerine yapılan yemin, yemin sayılmadığından herhangi bir kefaret vermek de gerekmez.
Namazda alın secdedeyken ayakların yere değmesi nasıl olmalıdır?
Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şerifte Yüz (alın) iki eller, iki dizler ve iki ayak uçları olmak üzere yedi aza üzerine secde etmekle emrolundum şeklinde buyurmaktadır. Bu itibarla namaz kılan kişi peygamber efendimizin namaz kılış şekli gibi namazı kılması lazımdır.
Bunun için namaz kılarken kişi secdede alnını burnunu, iki ayağını ve iki eli ile iki dizini yere veya yere bitişik bir şey üzerine koymalıdır. Zira iki ayağın veya en az bir ayağın parmakları yere konulmadıkça secde sahih olmaz.
Ahiret hayatının sonu var mı?
İnsan için şüphesiz iki hayat söz konusudur. Birincisi dünya, ikincisi ahiret hayatıdır. Dünya hayatı ruhun bedene girmesi ile başlar. Ölümle noktalanır. Ahiret hayatı da iki aşamadan meydana gelir. Ölümle başlayıp dirilişe kadar süren kabir hayatı ve dirilişten sonra sonsuza kadar devam eden ebedi hayattır.
Yani dirilişten sonra insanlar hesabı verdikten sonra cennete veya cehenneme gidecekler ve burası onlar için artık sonsuz mekan olacaktır.
Nitekim Kuran-ı Kerim ahiret hayatının sonsuz olduğunu çeşitli ayetlerle ifade etmiştir. Bu ayet de sadece onlardan bir tanesidir. İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdeler. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızk verildiğinde, Bu daha önce bize verilen rızk diyecekler. Halbuki bu rızk onlara benzer olarak verilmiştir. Onlar için ortada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır (Bakara 25)
Bu ayetten de anlıyoruz ki ahret hayatı Müslüman için de kafir için de sonsuzdur.
Günün Ayeti
Size ayetlerini gösteren, sizin için gökten bir rızık indiren Allahtır. Fakat onları ancak gönül verip düşünenler anlar.
Günün Hadisi
İhtiyacını insanlara arz edip onlardan çare bekleyenin dertleri asla bitmez. Derdini Allaha açanların ise er ya da geç Allahtan bir çıkış yoluna ve ferahlığa kavuşacakları muhakkaktır.
Günün Sözü
Dil, insanın terazisidir.
Günün Duası
Allahım bugün bana cennet yolunu kolaylaştır ve beni cehennem yolundan uzaklaştır.
Bunları biliyor muyuz?
Hürmet-i Musahere Nedir?
Evlilik sebebiyle meydana gelen hısımlıktan dolayı doğan haramlığı ifade eder. İslam dininde, evlilikten doğan hısımlık sebebiyle kendileriyle evlenilmesi yasak olanlar iki ana grupta incelenebilir.
Birincisi devamlı evlenilmesi yasak olanlar, ikincisi ise geçici olarak yasak olanlar. Üvey anne ve üvey nineler, gelinler, kayınvalide, eşin nineleri, üvey kızlar ve eşin torunlarıyla evlenmek ebediyen yasaklanmıştır.
Günün Nüktesi
Tesbihatın Önemi
Muhacirlerin fakirleri Resulullaha gelip dediler ki:
Servet sahibi Müslümanlar derece ve nimetler bakımından bizi geçtiler Resulullah da:
Ne hususta, diye buyurunca, muhacir fakirler:
Biz namaz kılıyoruz, onlar da kılıyor; biz oruç tutuyoruz, onlar da tutuyorlar; fakat onlar sadaka verdikleri halde biz veremiyoruz; onlar köle azad ediyorlar, biz edemiyoruz, dediler.
Bunun üzerine Peygamber:
Size, sizden ilerde bulunanlara yetişebileceğiniz, sizden geride, sizden aşağıda olanları geçebileceğiniz ve sizin yaptığınız gibi yapanlar müstesna, sizden başka kimsenin daha faziletli olamayacağı bir şey öğreteyim mi, buyurdu.
Muhacirlerin fakirleri:
Evet, öğret, ey Allahın Resulü, diye cevap verdiler.
Peygamber Efendimiz de:
Her namazın sonunda otuz üçer defa sübhanallah (Allahı her türlü noksanlıktan tenzih ederim), elhamdülillah (hamd Allaha mahsustur), Allahü Ekber (Allah en büyüktür) deyiniz, buyurdu.
Muhacir fakirler, bir süre sonra Resulullaha gelerek şöyle dediler:
Mal ve servet sahibi kardeşlerimiz bizim bu yaptığımızı işitip onlar da böyle yaptılar.
Bunun üzerine Allahın Resulü şöyle buyurdu:
Bu, Allahın fazlıdır, dilediğine verir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Bir malı satarken malın kusurunu gizlemek caiz mi?
Ticarette malın kusurunu söylememek aldatmaktır. Aldatmak ise dinen uygun değildir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: Bizi aldatan bizden değildir
Buna göre bir mal satarken, satılan malın bir kusuru varsa o kusura söylememek bir aldatmadır. Böyle bir aldatma ise dinen kul hakkı ve günahtır. Kul hakkı ise affedilmeyen günahlardan birisidir. Dolayısıyla kişi sattığı malda bir atıp, kusur, kırık, özür varsa sattığı kişiye söylemelidir. Söylemeden satarsa satıcı günaha girer müşterinin de malı geri iade etme hakkı olur.
Kabe ile ilgili olarak yapılan yemin, yemin sayılır mı?
Allahtan başkası adına yemin edilmesi doğru değildir. Allah adının zikredilmediği yemin de yemin sayılmaz. Çünkü yemin ancak vallahi, billahi, tallahi, lafızları ile olur. Kabenin üzerine yapılan yemin de Allahın bu isimlerinden birisi ile yapılmadığından yemin yerine geçmez.
Nitekim buna benzer bir yemin etme olayında peygamberimiz sahabeleri uyarmış ve şöyle buyurmuştur: Kim yemin edecekse ya Allaha yemin etsin veya sussun.(Buhârî, Eymân 4)
Kabe üzerine yapılan yemin, yemin sayılmadığından herhangi bir kefaret vermek de gerekmez.
Namazda alın secdedeyken ayakların yere değmesi nasıl olmalıdır?
Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şerifte Yüz (alın) iki eller, iki dizler ve iki ayak uçları olmak üzere yedi aza üzerine secde etmekle emrolundum şeklinde buyurmaktadır. Bu itibarla namaz kılan kişi peygamber efendimizin namaz kılış şekli gibi namazı kılması lazımdır.
Bunun için namaz kılarken kişi secdede alnını burnunu, iki ayağını ve iki eli ile iki dizini yere veya yere bitişik bir şey üzerine koymalıdır. Zira iki ayağın veya en az bir ayağın parmakları yere konulmadıkça secde sahih olmaz.
Ahiret hayatının sonu var mı?
İnsan için şüphesiz iki hayat söz konusudur. Birincisi dünya, ikincisi ahiret hayatıdır. Dünya hayatı ruhun bedene girmesi ile başlar. Ölümle noktalanır. Ahiret hayatı da iki aşamadan meydana gelir. Ölümle başlayıp dirilişe kadar süren kabir hayatı ve dirilişten sonra sonsuza kadar devam eden ebedi hayattır.
Yani dirilişten sonra insanlar hesabı verdikten sonra cennete veya cehenneme gidecekler ve burası onlar için artık sonsuz mekan olacaktır.
Nitekim Kuran-ı Kerim ahiret hayatının sonsuz olduğunu çeşitli ayetlerle ifade etmiştir. Bu ayet de sadece onlardan bir tanesidir. İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdeler. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızk verildiğinde, Bu daha önce bize verilen rızk diyecekler. Halbuki bu rızk onlara benzer olarak verilmiştir. Onlar için ortada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır (Bakara 25)
Bu ayetten de anlıyoruz ki ahret hayatı Müslüman için de kafir için de sonsuzdur.
Günün Ayeti
Size ayetlerini gösteren, sizin için gökten bir rızık indiren Allahtır. Fakat onları ancak gönül verip düşünenler anlar.
Günün Hadisi
İhtiyacını insanlara arz edip onlardan çare bekleyenin dertleri asla bitmez. Derdini Allaha açanların ise er ya da geç Allahtan bir çıkış yoluna ve ferahlığa kavuşacakları muhakkaktır.
Günün Sözü
Dil, insanın terazisidir.
Günün Duası
Allahım bugün bana cennet yolunu kolaylaştır ve beni cehennem yolundan uzaklaştır.
Bunları biliyor muyuz?
Hürmet-i Musahere Nedir?
Evlilik sebebiyle meydana gelen hısımlıktan dolayı doğan haramlığı ifade eder. İslam dininde, evlilikten doğan hısımlık sebebiyle kendileriyle evlenilmesi yasak olanlar iki ana grupta incelenebilir.
Birincisi devamlı evlenilmesi yasak olanlar, ikincisi ise geçici olarak yasak olanlar. Üvey anne ve üvey nineler, gelinler, kayınvalide, eşin nineleri, üvey kızlar ve eşin torunlarıyla evlenmek ebediyen yasaklanmıştır.
Günün Nüktesi
Tesbihatın Önemi
Muhacirlerin fakirleri Resulullaha gelip dediler ki:
Servet sahibi Müslümanlar derece ve nimetler bakımından bizi geçtiler Resulullah da:
Ne hususta, diye buyurunca, muhacir fakirler:
Biz namaz kılıyoruz, onlar da kılıyor; biz oruç tutuyoruz, onlar da tutuyorlar; fakat onlar sadaka verdikleri halde biz veremiyoruz; onlar köle azad ediyorlar, biz edemiyoruz, dediler.
Bunun üzerine Peygamber:
Size, sizden ilerde bulunanlara yetişebileceğiniz, sizden geride, sizden aşağıda olanları geçebileceğiniz ve sizin yaptığınız gibi yapanlar müstesna, sizden başka kimsenin daha faziletli olamayacağı bir şey öğreteyim mi, buyurdu.
Muhacirlerin fakirleri:
Evet, öğret, ey Allahın Resulü, diye cevap verdiler.
Peygamber Efendimiz de:
Her namazın sonunda otuz üçer defa sübhanallah (Allahı her türlü noksanlıktan tenzih ederim), elhamdülillah (hamd Allaha mahsustur), Allahü Ekber (Allah en büyüktür) deyiniz, buyurdu.
Muhacir fakirler, bir süre sonra Resulullaha gelerek şöyle dediler:
Mal ve servet sahibi kardeşlerimiz bizim bu yaptığımızı işitip onlar da böyle yaptılar.
Bunun üzerine Allahın Resulü şöyle buyurdu:
Bu, Allahın fazlıdır, dilediğine verir.