[title] - [author]|İlkses Gazetesi

Adaktan yeme konusunda kadın da erkek gibi midir?

Yazının Giriş Tarihi: 25.10.2024 08:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.10.2024 08:40

Nezri yapan kişinin, anne ve babası, dede ve nineleri, evlat ve torunları ile eşi o adaktan yiyemezler. Kadınla erkek arasında adak hususunda herhangi bir fark yoktur. Nezir konusunda erkek için geçerli veya geçersiz olan aynı şekilde kadın için de geçerlidir.

Farklı yıllarda aynı kadından süt emen kişiler sütkardeşi olur mu?

Sütkardeşliği için aynı zamanda süt emmek gerekmez; ne zaman olursa olsun sütkardeşliği geçerli olur. Yani bir kişi şimdi süt emse diğer bir kişi de on sene sonra aynı anneden süt emse bunlar sütkardeş olurlar. Bu sütkardeşler kız ve erkek olacak olsalar kendileri ile evlenemeyecekleri gibi artık o kadının kocası ve çocuklarıyla da evlenemezler. Nitekim Sevgili Peygamberimiz bu konuda bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır:” “Doğumdan (nesepten) haram olan her şey, süt emme yoluyla da haram olur.” (Müslim, “Redâ”, 1) Tabi sütkardeşi olmak için Hanefi Mezhebine göre süt emen çocuğun 2 yaşından küçük olması lazım. 2 yaşından sonra süt emmesi halinde sütkardeşliği ortaya çıkmaz.

Suhuf ne demektir ve kimlere verilmiştir?

Allah’ın dört kitaptan başka Cebrail vasıtasıyla bazı peygamberlere gönderdiği sahifelere Suhuf denir. Hz. Adem’e 10, Hz. Şit ‘e 50, Hz. İdris ‘e 30, Hz. İbrahim ‘e ise 10 Suhuf gönderilmiştir. Bu suhuflar da dört hak kitap gibi Allah’ın kelamı ve vahyidir. Ama Kur’an-ı Kerim dışındaki kitaplar gibi tahrif edilmiş ve hükümleri kaldırılmıştır. Müslüman’a düşen bu suhuflara ve dört kitaba iman etmek ama uygulamada günümüzde sadece Kur’anı Kerimi baz almaktır.

Ezanın manası nedir?

Ezan, farz namazlar için belli vakitlerde okunan “bilinen özel sözler”dir. Ezan şu sözlerden oluşur:

“Allahu ekber” (Allah en büyüktür);

“Eşhedu en lâ ilahe illallah” (Allah’tan baksa ilah olmadığına şehadet ederim);

“Eşhedu enne Muhammeder Rasûlullah” (Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şehadet ederim);

“Hayye ale’s-salah” (haydi namaza):

“Hayye ale’l-felah” (haydi kurtulusa);

“Allahu ekber” (Allah en büyüktür):

“Lâ ilahe illallah” (Allah’tan baksa ilah yoktur).

Sabah ezanında, “Hayye ale’l-felah”tan sonra iki defa, “es-Salatu hayrum mine’n nevm” (namaz uykudan hayırlıdır) sözü tekrarlanır ki buna “tesvib” denilir.

Ezan aracılığı ile halka hem namaz vaktinin girdiği ve cemaatle namaz kılınacağı duyurulmuş olmakta, hem de Allah’ın büyüklüğü, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in O’nun elçisi ve namazın kurtuluş yolunun kapısı olduğu ilân edilmektedir. Namaz vakitleri güneşin hareketine göre düzenlendiği için yeryüzünde namaz vakitleri değişik anlara rastlamakta ve bu suretle yukarıda belirtilen hakikat, gece gündüz fasılasız olarak haykırılmış olmaktadır.

Günün Ayeti

Sizi musibet ve nimetlerle deneriz.

Enbiyâ, 21/35.

Günün Hadisi

“Dikkat edin! Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Müslümana, gönül rızası olmadan kardeşinin malı helal değildir.”

(Tirmizi, “Tefsiru’l-Kur’ân”, 9.)

Günün Sözü

Başarısızlık, başarıdan daha çok şey öğretir.

Çin Atasözü

Günün Duası

Allah’ım ömrümün geri kalanını geçmiş ömrümden hayırlı ve bereketli eyle.

Bunları Biliyor muyuz?

Mesbuk kime denir?

Cemaatle kılınan namaza baştan yetişemeyip, ilk rekâtın rükûundan sonra imama uyan kimse demektir.

Günün Nüktesi

Halil İbrahim bereketi…

Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.

Büyüğü Halil.

Küçüğü ise İbrahim...

Halil, evli çocuklu.

İbrahim ise bekârmış...

Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...

Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.

Bununla geçinip giderlermiş...

Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.

İkiye ayırmışlar.

İş kalmış taşımaya.

Halil, bir teklif yapmış:

İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.

Peki, ağabey demiş İbrahim...

Ve Halil gitmiş çuval getirmeye...

O gidince, düşünmüş İbrahim:

Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine

Böyle demiş ve

Kendi payından bir miktar atmış onunkine...

Az sonra Halil çıkagelmiş.

Haydi İbrahim. Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.

Peki ağabey.

İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.

O gidince, Halil düşünür bu defa:

Der ki:

Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.

Ama kardeşim bekâr.

O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.

Böyle düşünerek,

Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.

Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.

Bu, böyle sürüp gider.

Ama birbirlerinden habersizdirler.

Nihayet akşam olur.

Karanlık basar.

Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.

Hatta azalmıyor bile

Hak Teala buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki...

Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler.

Şaşarlar bu işe...

Aksine çoğalır buğdayları.

Dolar taşar ambarları.

Bugün “Bereket” denilince, bu kardeşler akla gelir.

Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.