Türkiye’ye Barış’ı Nasıl Getirebilirim

Yazının Giriş Tarihi: 12.10.2016 07:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.10.2016 07:44

7 Ekim Cuma günü bir gazetede Nobel Kimya ödülünü 2015 yılında kazanan Mardin Savur doğumlu Türk bilim adamı Aziz Sancar’ın konuşmasını okudum.

Kristal Elma festivaline video konferans yöntemi ile bağlanmıştı.  Nebil Özgentürk'ün "İçinizde ukte kalmış, bunu da hayatımda yapamadım dediğiniz ya da yapabilseydim dediğiniz bir şey var mı?" sorusuna şu yanıtı vermiş: “Hayatımda Nobel dahil bütün bilimsel başarılarımı, her şeyimi Türkiye'deki barış için verirdim. Barışı sağlamanın bir yolu olsaydı yapardım, eğer onu başarabilseydim Nobel'den de vazgeçerdim. Nobel'i vermeye hazırım yeter ki ülkeme barış gelsin. Kafamı yoran üzen hep bu olmuştur” dedi.

Aynı gün yani 7 Ekim Cuma günü Nobel Barış Ödülü'nü Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’un aldığı açıklandı.

Santos Kolombiya'daki Devrimci Silahlı Güçler'le (FARC) barış anlaşması imzalayarak 52 yıllık savaşa son vermeyi başarmıştı. FARC ve Kolombiya hükümetine bağlı güçler arasındaki 52 yıllık çatışmada 220 binden fazla insan hayatını kaybetmişti.

Bizim henüz 32 yıl oldu. Ölen insan sayısını kimse tam olarak bilmiyor.

Sadece 22 Temmuz- 28 mart 2016 arasında 377 şehit ve 4 bin 432 ‘Etkisiz’ hale getirilen  kişi var.  Terör ve bombalı saldırılarda da 336 sivil vatandaş da hayatını kaybetti.

Yine bu sürede 11 bin kişi terör örgütü üyesi olmaktan gözaltına alındı.  3 bin 387’si tutuklandı.

32 yılda 6 bin civarında asker ve polis, bin 500 geçici köy korucusu, 6 bin 500 vatandaş öldü.

Ölen PKK’lıların kaç kişi olduğunu bilen yok. Kimi rakam 65 bin diyor, kimi rakamlar 25 bin kişi.

Daha birkaç gün önce 10 asker, 12 vatandaş yani toplam 22 kişi hayatını kaybetti.

Ne kadar basit gibi görünüyor. ‘Hayatını kaybetti’ deyip geçiyoruz. Biran için üzülüyoruz, sonra o hayatını kaybedenleri yakınları dışında hiç kimse hatırlamıyor. Herkes hayatına devam ediyor eskisi gibi. Sadece ‘hayatını kaybedenler’in yakınlarının içindeki acı, ateş sönmüyor. Olaylar arttıkça ayrışma ve nefret artıyor. ‘Tek olma, bir olma, beraber yaşama, birlikte daha güçlü olma’ arzusunun yerini ‘diğer tarafı kökten yok etme’ isteği alıyor.

Bunu her iki taraf içinden de isteyen insan sayısı az değil.  Ve yapılan paylaşımlarla bu artık kendini daha da belli ediyor. 

Kimse ‘Barıştan söz edemiyor. Çünkü barış kelimesini kullanan insanlar her iki taraftan da tepki çekiyor.  Bir taraftan tutuklanma, diğer taraftan öldürülme riski var.

Peki kim çözecek bu işi? DNA’nın sırlarını çözen Aziz Sancar barışın DNA’sı üzerine de çok kafa yormuş belliki. Ama o bile çözememiş Türkiye’deki bu sarmalı. “‘Türkiye’ye barışı nasıl getirebilirim’in cevabını bulsam her şeyi burada bırakırdım fakat bulamadım. Türkiye’de keşke huzuru, barışı görebilsem. Memleketimde huzur, memleketimde barış… Keşke görebilsem” diye devam etmişti konuşmasına Aziz Sancar.

Keşke görebilsek ölmeden…

Keşke….

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.