Geçen hafta bir okurum mesaj attı Deniz Bey, sizi beğenerek takip ettiğim için sizinle paylaşmak istedim. Size, komşum ve arkadaşım olan birinin paylaştığı resimleri gönderiyorum. Kendisi bu resimleri paylaştıktan sonra da intihar etti dedi.
Ekte 29 yaşındaki genç ve güzel bir kadın, eşinin dayısı ve dayısının kızı tarafından dövülürken, eşinin güya ayırmak niyetiyle kendisini tuttuğunu, davacı olmaması yönünde kendisini tehdit ettiğini, bundan sonra böyle bir insanla beraber olmak istemediğini yazmış. Altında da vücudunun çeşitli yerlerindeki yara bereleri gösteren 9 fotoğraf paylaşmıştı.
Bir fotoğraf gerçekten canımı acıttı. Saçlarının arasından bir yerde ciddi bir boşluk oluşmuştu. Demek ki saçlarını çekip kökten koparmışlardı.
Fotoğrafları paylaşan Fatma Demiralp Sarıaslanın profiline baktım. Kapak fotoğrafını 20 Ocakta yenilemiş. Bize hak etmediğimiz şeyleri yaşatan herkese rabbim hak ettiklerini yaşatsın demiş. Demek ki sıkıntıları yeni değil diye düşündüm. Öncesinde çoğunlukla küçük bebeği ile çekildiği resimler var. Birkaç yıl önce şubat ayında kaybettiği bir arkadaşı için Sırdaşımdı, dert ortağımdı. Onu çok özlüyorum demiş.
Öğrendiğime göre son zamanlarda eşi ile sorunlar yaşıyormuş. Ayrılıp tekrar bir araya gelmişler. Ama demek ki aşamamışlar sorunlarını.
Yalnız kalmış, dertleşecek birini bulamamış, sorunların içinden çıkamamış. Sonuçta; yaşadıklarından tek kurtuluş yolu olarak ölümü görmüş.
Bazen öyle şeyler düşünür insan. Yaşadıklarının yükü omuzlarına, bedenine o kadar ağır gelir ki, hele ki üstüne sevdiğin insanın ihaneti ya da hiç beklemediğin bir şeyi yapması da eklenirse, öyle büyük bir hayal kırıklığı yaşarsın ki, hayata, insanlara olan inancını kaybedersin. Olmaz, olamaz! Herkes yapabilir ama o yapmaz, yapmamalı dersin.
Senatonun merdivenlerinde, düşmanlarından yediği hançer darbeleri ile kan kaybeden ama yine de ayağa kalkmaya çalışan Roma İmparatoru Julius Sezar, evlatlığı Brütüsü görür. Son bir gayretle elini ona uzatır. Brütüs kendisine sarılan Sezarın sol kaburgasının altından hançerini kalbine sapladığında, Sezar her iki eli ile onun omuzlarını sıkmış, donmuş bir şekilde Brütüsün gözlerine bakmıştı. O anda, yüzünde olanlara inanamadığını gösteren çaresiz bir ifade ile Sende mi Brütüs dediğini yazar tarih kitapları. Sonra da dizlerinin üstüne çöküp son nefesini vermiş. İşte bu yüzden en yakınlardan yenilen darbenin, ihanetin adı Brütüs olmuştur. En acı darbedir.
Kahretsin! Artık yaşamanın bir anlamı yoktur ki. Aldığın darbeler, o darbelerle kanayan yerler ya da bedende oluşan morluklar değildir canını yakan, kalbinin yarasıdır. O kalp yarasını da hassas insanlar taşıyamaz, usulca çekilirler sahneden. Dünya kötü insanlara daha uzun ömür verir çünkü.
Umarım devletimizin adaleti, Fatma Demiralp Sarıaslanın acılı yakınlarının gönlünü rahatlatacak bir cezayı onu ölüme sürükleyen insanlara verir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Deniz Arslan
Bir Genç Kadınının Ölümünün Ardından
Geçen hafta bir okurum mesaj attı Deniz Bey, sizi beğenerek takip ettiğim için sizinle paylaşmak istedim. Size, komşum ve arkadaşım olan birinin paylaştığı resimleri gönderiyorum. Kendisi bu resimleri paylaştıktan sonra da intihar etti dedi.
Ekte 29 yaşındaki genç ve güzel bir kadın, eşinin dayısı ve dayısının kızı tarafından dövülürken, eşinin güya ayırmak niyetiyle kendisini tuttuğunu, davacı olmaması yönünde kendisini tehdit ettiğini, bundan sonra böyle bir insanla beraber olmak istemediğini yazmış. Altında da vücudunun çeşitli yerlerindeki yara bereleri gösteren 9 fotoğraf paylaşmıştı.
Bir fotoğraf gerçekten canımı acıttı. Saçlarının arasından bir yerde ciddi bir boşluk oluşmuştu. Demek ki saçlarını çekip kökten koparmışlardı.
Fotoğrafları paylaşan Fatma Demiralp Sarıaslanın profiline baktım. Kapak fotoğrafını 20 Ocakta yenilemiş. Bize hak etmediğimiz şeyleri yaşatan herkese rabbim hak ettiklerini yaşatsın demiş. Demek ki sıkıntıları yeni değil diye düşündüm. Öncesinde çoğunlukla küçük bebeği ile çekildiği resimler var. Birkaç yıl önce şubat ayında kaybettiği bir arkadaşı için Sırdaşımdı, dert ortağımdı. Onu çok özlüyorum demiş.
Öğrendiğime göre son zamanlarda eşi ile sorunlar yaşıyormuş. Ayrılıp tekrar bir araya gelmişler. Ama demek ki aşamamışlar sorunlarını.
Yalnız kalmış, dertleşecek birini bulamamış, sorunların içinden çıkamamış. Sonuçta; yaşadıklarından tek kurtuluş yolu olarak ölümü görmüş.
Bazen öyle şeyler düşünür insan. Yaşadıklarının yükü omuzlarına, bedenine o kadar ağır gelir ki, hele ki üstüne sevdiğin insanın ihaneti ya da hiç beklemediğin bir şeyi yapması da eklenirse, öyle büyük bir hayal kırıklığı yaşarsın ki, hayata, insanlara olan inancını kaybedersin. Olmaz, olamaz! Herkes yapabilir ama o yapmaz, yapmamalı dersin.
Senatonun merdivenlerinde, düşmanlarından yediği hançer darbeleri ile kan kaybeden ama yine de ayağa kalkmaya çalışan Roma İmparatoru Julius Sezar, evlatlığı Brütüsü görür. Son bir gayretle elini ona uzatır. Brütüs kendisine sarılan Sezarın sol kaburgasının altından hançerini kalbine sapladığında, Sezar her iki eli ile onun omuzlarını sıkmış, donmuş bir şekilde Brütüsün gözlerine bakmıştı. O anda, yüzünde olanlara inanamadığını gösteren çaresiz bir ifade ile Sende mi Brütüs dediğini yazar tarih kitapları. Sonra da dizlerinin üstüne çöküp son nefesini vermiş. İşte bu yüzden en yakınlardan yenilen darbenin, ihanetin adı Brütüs olmuştur. En acı darbedir.
Kahretsin! Artık yaşamanın bir anlamı yoktur ki. Aldığın darbeler, o darbelerle kanayan yerler ya da bedende oluşan morluklar değildir canını yakan, kalbinin yarasıdır. O kalp yarasını da hassas insanlar taşıyamaz, usulca çekilirler sahneden. Dünya kötü insanlara daha uzun ömür verir çünkü.
Umarım devletimizin adaleti, Fatma Demiralp Sarıaslanın acılı yakınlarının gönlünü rahatlatacak bir cezayı onu ölüme sürükleyen insanlara verir.