Bu hafta sizlere Yavuz Sultan Selim Han’ı anlatmak istiyorum. Bu önemli Osmanlı padişahının en büyük özelliği nedir diye soracak olursanız; Hazineyi ağzına kadar dolduran ilk ve tek Osmanlı padişahı olması. Bu bilgileri Wikipedia’dan derledim. Gelin Yavuz Sultan Selim’i birlikte tanıyalım.
Yavuz Sultan Selim Osmanlı tahtına, babası Sultan II. Bayezid’e karşı darbe yaparak çıkmıştır. Şehzade Selim, tahta çıkmadan önce vali olarak Trabzon’da görev yapmıştır. Şehzade Selim’e kızı II. Ayşe Hatun’u vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. 1512’de tahta çıkan Sultan Selim, doğuda ortaya çıkan Şii Safevî tehlikesine karşı mücadeleye girişti. İran’a yaptığı seferde Safevî hükümdarı Şah İsmail’i Çaldıran Muharebesi ile mağlup etti, ülkenin başkenti Tebriz’e kadar ilerledi ve “Yavuz” lakabıyla anılmaya başladı. Bundan sonra Memlûk Devleti’ne karşı harekete geçti. ‘‘Büyük Mısır Seferi’’ olarak bilinen seferde yapılan Mercidâbık, Gazze, Ridâniye ve Kahire Muharebeleri ile Memlûkları yıkarak Suriye, Filistin, Mısır ve Hicaz’ı devletin topraklarına kattı. Bu seferler esnasında hiçbir hükümdarın göze alamadığı bir işi yaptı ki, Sina Çölü’nü 13 günde geçti. Seferden sonra Peygamber Muhammed’in Kutsal Emanetler olarak kabul edilen eşyalarını İstanbul’a getirtti.
Yavuz Sultan Selim, Batı’ya sefer düzenlemek amacıyla yola çıktığı sırada, 22 Eylül 1520’de, şarbon hastalığına bağlı olarak şirpençe (aslan pençesi) denilen bir çıban yüzünden 49 yaşındayken öldü ve yerine oğlu Süleyman geçti. Yavuz Sultan Selim’in türbesi İstanbul’un Fatih ilçesindeki Yavuz Selim Camii’ndedir. Osmanlı âlimi ve yazarı Bostanzade Yahya, Yavuz Sultan Selim için ‘‘O; Arap, İran, Kürdistan, Deylem ülkelerinin fatihi, Türklerin hakanı, sultanların en yücesi ve şehinşahların en başta gelenidir.’ der. 2011-2014 yılları arasında yayınlanan ve I. Süleyman’ın Babası I. Selim Geçmiş dönemlerde öncesini anlatılmıştır Muhteşem Yüzyıl adlı Türk dizisinde ise Muharrem Gülmez tarafından canlandırılmıştır. Osmanlı Devleti döneminde Amasya vilayetini gösteren bir fotoğraf
Sert mizacından dolayı Yavuz ve şehzâdeliğinden beri Selim Şah olarak anılan Sultan Selim, 10 Ekim 1470 tarihinde babası Şehzade Bayezid’ın sancak beyliği görevi nedeniyle Amasya’da dünyaya geldi. Annesi, kimi kaynaklara göre Dulkadiroğulları Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey’in kızı Gülbahar Hatun, bazılarına göre ise Dulkadiroğulları Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey’in kızı Ayşe Hatun’dur. Osmanlı Devleti’nin, devlet tecrübesi kazanmaları için şehzadeleri küçük yaşlarda sancaklara gönderme usulü gereği Şehzade Selim de Trabzon’a vali olarak atandı. Fatih Sultan Mehmed zamanında, Sivas vilâyetinin Amasya Sancağı’nda büyük oğlu Şehzade Bayezid (sonradan II. Bayezid) sancak beyi iken; yine Sivas vilayetine bağlı Trabzon Sancağı’nda da sancak beyi olarak Şehzâde Bâyezid’in en büyük oğlu Abdullah bulunmaktadır. Trabzon’da, İçkale Camii şadırvanında sancak beyi Abdullah’ın 1470 yılına ait (Hicrî 875) bir kitâbesi bulunmuştur. Şehzâde Abdullah’ın Trabzon sancak beyi olarak 1481 yılına kadar bu görevde kaldığı anlaşılmaktadır.
Şehzade Abdullah’tan sonra Trabzon sancak beyi olan ikinci ve son şehzade Yavuz Sultan Selim’dir. Fatih Sultan Mehmed’in vefatı ile II. Bâyezid (1481-1512) padişah olarak ilan edilince, oğlu Şehzade Selim’i 1481 yılında (Hicrî 886) Trabzon sancak beyi olarak tayin etmişti. Şehzade Selim, 1481-1510 yılları arasında (Hicrî 886 - 915) yaklaşık 29 yıl boyunca Trabzon’da valilik yapmıştır. Valiliği sırasında devlet işleri yanında ilimle de uğraşmış ve âlim Mevlana Abdülhalim Efendi’nin derslerini takip etmiştir. Daha o zamanlarda Şehzade Selim, devletin bel kemiği Türkmenlerin devletten duyduğu memnuniyetsizliği ve Safevi Devleti’ne yönelmelerini fark etmiştir. Türkmenleri devlete bağlamak için Şehzade Selim, İstanbul yönetiminden izin almaksızın Gürcüler üzerine sefer yapmış ve bu seferlerin en önemlisi olan Kütayis Seferi’nde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanlı topraklarına katmıştır (1508). Hatta devlet töresine göre elde edilen ganimetin beşte birini devletin hazinesine katması gerekirken, onu da mücahit Türkmenlere bırakmıştır.