Sosyal medyada savaş: Bilgi kirliliği ve psikolojik travmalar

Sosyal medyada hızla yayılan savaş videoları ve görsellerinin bireylerdeki psikolojik etkilerini değerlendiren Psikolog Özlem Sena Depecik, hassas içeriklerle başa çıkmanın yollarını paylaştı

Haber Giriş Tarihi: 11.12.2024 12:51
Haber Güncellenme Tarihi: 11.12.2024 12:52
Muhabir: MERVE AĞRIÇ
Sosyal medyada savaş: Bilgi kirliliği ve psikolojik travmalar

Günümüzde savaşlar, yalnızca cephelerde yaşanan çatışmalarla sınırlı kalmıyor; sosyal medya ve haber platformları üzerinden milyonlarca insana ulaşarak ve daha geniş kitlelerin yayılarak, bireylerin psikolojisini hızla etkiliyor. Özellikle sosyal medyada paylaşılan savaş görüntüleri ve haberler, bireylerde empati ve farkındalık yaratmanın yanı sıra ciddi psikolojik sorunlara da yol açabiliyor. Psikolog Özlem Sena Depecik, bu durumun bireyler üzerindeki etkilerini değerlendirerek savaşın psikolojik boyutlarını ve sosyal medyanın bu süreçteki rolünü paylaştı. Sosyal medyanın savaş travmalarını hem görünür kıldığını hem de bu travmaları yeniden tetiklediğini belirten Depecik, bireylerin hassas içeriklerle nasıl baş edebileceğini aktardı.

SAVAŞIN PSİKOLOJİK DEHŞETİ TOPLUCA PAYLAŞILIYOR

Sosyal medyada ve basında yer alan haberlerdeki savaş görsellerinin insan psikolojisine olan etkisini değerlendiren Depecik, “Sosyal medya şu anda çok sık kullanılıyor. Bu nedenle savaşın yayılımı ve etkileri üzerinde oldukça önemli bir rol oynuyor. Gördüğümüz savaş haberiyle, görselleriyle, videolarıyla ve diğer unsurlarla savaşın dehşetini sosyal medyada topluca paylaşıyoruz. Psikolojik olarak da meydana gelen savaşı yakından hissediyoruz. Sosyal medyada, travma deneyimlerinin paylaşılmasında da önemli bir noktada. Çünkü savaş mağdurları yaşadıkları travmayı, sosyal medya üzerinden paylaşarak hem kendilerini ifade etme imkânı buluyor hem de diğer insanları etkileyebiliyor. Savaş mağduru bireyler sosyal medyada destek bulurken bir diğer yandan da kendilerine karşı olan insanlarla da fikir çatışması yaşayabiliyor. Sosyal medya destek bulmalarına her ne kadar yardım etse de travmaların tekrar yaşanmasına ve psikolojik olarak durumun daha da kötüleşmesine de neden olabiliyor” dedi.

FOTOĞRAFLAR ANKSİYETEYE YOL AÇABİLİYOR

Sosyal medyada savaş esnasında çekilen fotoğrafların bireylerde empati duygusuna yol açtığını belirten Depecik, “Paylaşılan video ve fotoğraflarla beraber empati ve dayanışma duygusunu da görebiliyoruz. Savaş mağdurlarına destek olmak isteyen insanlar sosyal medya üzerinden farkındalık kampanyaları, bağışları düzenliyor ve paylaşım yapıyor. Sosyal medyanın bu tür durumlarda her zaman hem artısı hem de eksisi olur. Savaşlar sadece fiziksel bir çatışma değil. Aynı zamanda psikolojik travmalar, kayıplar ya da duygusal çalkantılar yaratan bir süreç oluyor. Sosyal medyada savaşı anlık takip eden insanlar psikolojik olarak yoğun duygular yaşayabiliyor. Bu durumda ortaya korku, öfke, üzüntü, suçluluk duygularının yanı sıra travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ya da anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklar da meydana gelebiliyor” diye aktardı.

HASSAS İÇERİKLERLE NASIL BAŞ EDİLİR?

Sosyal medyanın olumsuz psikolojik etkilerinden korunmak için yapılabilecekleri aktaran Depecik, “Yapılabilecek en basit çözüm bu tür içeriklerden uzaklaşmak ve kaçmak. Birçoğu platformda bunları kısıtlayabiliyoruz zaten. İstemediğimiz sürece bu tarz görüntüler karşımıza çıkmıyor ancak çoğu insan merak duygusuna yenilerek yine de bakıyor. Bu durumda da bireylerin psikolojisi bozulabiliyor. Bu tür durumlardan kaçamıyorsak da, gördüğümüz anda odaklanmamaya dikkat etmeli, nefes egzersizleri yapmalı ve başka şeylere odaklanmalıyız. Psikolojimizin sağlığı nedeniyle birtakım şeylere maruz kalmamak için kaçmalıyız ya da o anda zihnimizi başka durumlarla meşgul ederek farklı şeylere odaklanmalıyız. Doğrudan savaşın içinde yer alan bireylerin ise psikolojik destek alması önem taşıyor. Savaş durumu bireylerde büyük sorunlara yol açabiliyor” ifadelerini kullandı.

SAVAŞ PAYLAŞIMLARIYLA DAYANIŞMA HIRSI AŞILANIYOR

Sosyal medyanın özellikle hassas içerik konusunda yeterli güvenliğe sahip olmadığını belirten Depecik, “Sosyal medyada bir görsel veya bilgi kirliliği çok hızlı yayılıyor.  Savaş ortamında bir de yanlış bilgilerin hızla yayılması insanların kafa karışıklığını arttırıyor ve psikolojik olarak daha da olumsuz etkiler yaratıyor. Bu durumda da bireylerde sürü psikolojisi dediğimiz durum yaşanıyor. Dayanışma grubunun içindeki insanlar aslında psikolojik olarak bir dayanak noktası buluyorlar. Dayanışma halinde olma ihtiyacı nedeniyle de hızlı bir şekilde tepki gösterebiliyor. Savunma mekanizması olarak ve psikolojik olarak rahatlamak amacıyla dayanışmaya ihtiyaç duyuyorlar. Bu nedenle bireylere direnç ve dayanışma hırsı aşılanıyor. Tabii bu durumda da olumsuz sonuçlarla da karşılaşabiliyoruz” sözlerine yer verdi.

Kaynak: MERVE AĞRIÇ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.