Hasta birine nasıl yaklaşmalıyız? Hasta birine nasıl destek olunabilir?
Hasta birine nasıl yaklaşmalıyız? Hasta birine nasıl destek olunabilir?
Günümüzde yaygınlaşan hastalıkların bireyler üzerinde duygusal ve davranışsal olarak farklı etkiler yarattığını dile getiren Uzman Psikolog Kadriye Toker, bireylere hastalık sürecinde nasıl yaklaşılması gerektiğine değindi
Haber Giriş Tarihi: 26.09.2024 11:12
Haber Güncellenme Tarihi: 26.09.2024 11:16
Muhabir:
MERVE AĞRIÇ
Günümüzde artan hastalıklar, bireylerin psikolojik durumları üzerinde derin etkiler yaratabiliyor. Özellikle kronik hastalıklar, hastaların duygusal ve davranışsal değişimlerine yol açarak önemli psikolojik süreçler ortaya çıkarıyor. Uzman Psikolog Kadriye Toker, bu süreçleri ayrıntılarıyla ele alarak hastalık psikolojisi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Bireylerin hastalığa verdikleri tepkilerin değişebildiğini dile getiren Uzman Psikolog Toker, hastalık sürecindeki bireylerin yaşadığı duygusal dalgalanmaları anlayabilmenin, çevresindekiler için büyük bir önem taşıdığını belirtti. Hastaların bu zorlu süreçte karşılaştığı en yaygın tepkilerden biri olan öfkenin, aslında hastalığa ve kayıplara karşı verilen doğal bir savunma mekanizması olduğuna dikkat çeken Uzman Psikolog Toker, bu durumun zamanla kaygıya ve kabullenmeye dönüştüğünü vurguladı. Ayrıca, bu süreçte hastalara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda da önemli tavsiyelerde bulunan Uzman Psikolog Toker, empati ve anlayışın her zaman ön planda tutulması gerektiğini ifade etti.
HASTALIĞI KABULLENMEDE YOĞUN BİR ÖFKE OLUŞABİLİYOR
Hastalık sürecinde bireyin akut veya kronik hastalıklara yaklaşımının farklılık gösterdiğini dile getiren Uzman Psikolog Toker, “Kronik rahatsızlıkların psikolojik etkisi bireyden bireye farklılıklar gösterse de belirgin bazı psikolojik süreçlerden bahsetmek mümkün. Bu süreçlerden ilki, bireyin hastalığını öğrendiğinde ortaya çıkan belirsizliğin etkisiyle süreci anlamlandırmada ve kabul etmede zorlandığı şok ve inkâr evresi olarak adlandırılıyor. Hastalığı anlamlandırma ve kabullenmede yaşanılan zorlukların etkisiyle yoğun bir öfke evresi oluşabiliyor. Ardından bireyde, hastalık gidişatı ve iyileşme ile ilgili çevredeki insanlar, doktor ve hayat ile pazarlık yapma evresi görülebiliyor. Bu yoğun düşüncelerin etkisiyle depresifliğin depresyona veya yoğun kaygıya dönüştüğü bir evre de görülebiliyor. Son olarak bireyin kronik hastalığı kabullendiği ve tedavi sürecinde iş birliğine daha yatkın olduğu mücadele evresi ortaya çıkıyor. Burada bahsedilen psikolojik evreler mutlaka her bireyde ortaya çıkacak veya burada bahsedilen sıralama ile görülecek gibi bir durum söz konusu değil. Her insan birbirinden farklı olduğu için bireylerin baş etme, kabul ve uyum sağlama becerileri birbirinden çok farklılık gösteriyor. Bu süreçteki hastalığın getirdiği birçok değişim bireyin düşünce, duygu ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bu aşamada bireyin ihtiyaçlarını gözeterek onun için uygun olan sosyal desteği sağlamak oldukça önemli. Özellikle kronik hastalığı kabullenme ve mücadele aşamasında psikolojik destek süreci de önemli bir yer ediniyor” ifadelerine yer verdi.
BİREYİN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ KABUL EDEN YAKLAŞIM SERGİLEMEK ÖNEMLİ
Bireylerde hastalığa olan tepkilerin değişiklik gösterebildiğini ifade eden Uzman Psikolog Toker, “Hastalık sürecinde özellikle kronik bir hastalık söz konusu olduğunda bireyin süreci anlamlandırması, kabullenmesi ve mücadele kısmına geçmesi bireyden bireye değişiklik gösteriyor. Bu süreçte yoğun öfke, kaygı gibi olumsuz duyguları hissetmek sürecin doğası gereği çok anlaşılır. Bu yoğun duyguları yaşayan bireylere destek olma aşamasında bireyin yoğun duygu ve düşüncelerini fark eden, kabul eden bir yaklaşım sergilemek önemli. Sosyal destek ağı olan yakın çevre, arkadaşlar, aile bireylerinin de bu süreçte öfke, kaygı gibi duyguları yaşamasının oldukça doğal ve sürecin bir parçası olduğu söylenebilir. Hastalık sürecinin bir parçası olan tedavi sürecinde neler yaşanılacağı gibi belirsizlikleri yok etmek, daha fazla bilgi sahibi olmak birey ve çevresi için önemli bir kaynak olabiliyor. Eğer birey izin veriyorsa hastalık sürecini takip aşamasında ona eşlik etmek, ortak zorlanmalar yaşayan bireylerin olduğu destek ve paylaşım gruplarına yönlendirmek veya bireysel psikolojik destek süreci ile ilgili araştırmalar yaparak onu desteklemek kıymetli olacak. Bireyin hastalığının ortaya çıkarabileceği fiziksel ve psikolojik zorlanmaların yaşamına etkisini dengelemek amacıyla bireyin kaynaklarını yani ona iyi gelen veya gelebilecek neler varsa bunları bulma ve hayata geçirme konusunda bireyi desteklemek iyi olabilir” diye aktardı.
PLASEBO NEDİR?
Plasebo’nun bireyler üzerindeki etkilerine değinen Uzman Psikolog Toker, “Plasebo etkisi, bireyin gerçekte medikal bir tedavi uygulanmamasına karşın uygulandığı düşünce ve inancına bağlı olarak iyileşmesini açıklayan psikolojik ve tıbbi bir terim. Bir nevi insan zihninin şaşırtıcı mucizelerinden birisidir diyebiliriz. Bu etki bireyin tedavi gördüğü ve iyileşeceğine yönelik inancından ortaya çıkıyor. Bu etkiyi ortaya koyan birçok psikolojik ve farmakolojik temelli bilimsel çalışma bulunuyor. İyileşeceğine yönelik inancın etkisiyle ilgili beyin bölgelerinde nöral aktivitelerin artması gibi durumlar ortaya çıkıyor” dedi.
NOSEBO NEDİR?
Nosebo etkisinin ise bireyin tedavi hakkındaki olumsuz inanç ve düşüncelerinin kendini gerçekleştirerek gerçeğe dönüşmesi olarak adlandırıldığını aktaran Uzman Psikolog Toker, “Yani örneğin gerçek ilaç almadığı halde ilacın çeşitli yan etkilerini görmek olarak anlatılabilir. Nosebo etkisi bir bakıma plasebo etkisinin tam tersi bir etki diyebiliriz. Bu tarz örneklerde de görüldüğü gibi inanç, düşünce beklentilerimizin fiziksel ve psikolojik olarak etkilerinden söz etmemek imkânsız diyebiliriz. Bireylerin akut veya özellikle kronik hastalıklarla mücadele sürecinde yaşanan olumsuz duygu ve düşünce, inanç ve beklentilerin varlığı bütünsel iyi oluşu olumsuz etkileyebiliyor. Bu noktada kaynakları yani iyi gelen şeyleri hayatta tutmak ve gerekli noktada psikolojik destek almak oldukça önemli diyebiliriz” sözlerine yer verdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Günümüzde yaygınlaşan hastalıkların bireyler üzerinde duygusal ve davranışsal olarak farklı etkiler yarattığını dile getiren Uzman Psikolog Kadriye Toker, bireylere hastalık sürecinde nasıl yaklaşılması gerektiğine değindi
Günümüzde artan hastalıklar, bireylerin psikolojik durumları üzerinde derin etkiler yaratabiliyor. Özellikle kronik hastalıklar, hastaların duygusal ve davranışsal değişimlerine yol açarak önemli psikolojik süreçler ortaya çıkarıyor. Uzman Psikolog Kadriye Toker, bu süreçleri ayrıntılarıyla ele alarak hastalık psikolojisi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Bireylerin hastalığa verdikleri tepkilerin değişebildiğini dile getiren Uzman Psikolog Toker, hastalık sürecindeki bireylerin yaşadığı duygusal dalgalanmaları anlayabilmenin, çevresindekiler için büyük bir önem taşıdığını belirtti. Hastaların bu zorlu süreçte karşılaştığı en yaygın tepkilerden biri olan öfkenin, aslında hastalığa ve kayıplara karşı verilen doğal bir savunma mekanizması olduğuna dikkat çeken Uzman Psikolog Toker, bu durumun zamanla kaygıya ve kabullenmeye dönüştüğünü vurguladı. Ayrıca, bu süreçte hastalara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda da önemli tavsiyelerde bulunan Uzman Psikolog Toker, empati ve anlayışın her zaman ön planda tutulması gerektiğini ifade etti.
HASTALIĞI KABULLENMEDE YOĞUN BİR ÖFKE OLUŞABİLİYOR
Hastalık sürecinde bireyin akut veya kronik hastalıklara yaklaşımının farklılık gösterdiğini dile getiren Uzman Psikolog Toker, “Kronik rahatsızlıkların psikolojik etkisi bireyden bireye farklılıklar gösterse de belirgin bazı psikolojik süreçlerden bahsetmek mümkün. Bu süreçlerden ilki, bireyin hastalığını öğrendiğinde ortaya çıkan belirsizliğin etkisiyle süreci anlamlandırmada ve kabul etmede zorlandığı şok ve inkâr evresi olarak adlandırılıyor. Hastalığı anlamlandırma ve kabullenmede yaşanılan zorlukların etkisiyle yoğun bir öfke evresi oluşabiliyor. Ardından bireyde, hastalık gidişatı ve iyileşme ile ilgili çevredeki insanlar, doktor ve hayat ile pazarlık yapma evresi görülebiliyor. Bu yoğun düşüncelerin etkisiyle depresifliğin depresyona veya yoğun kaygıya dönüştüğü bir evre de görülebiliyor. Son olarak bireyin kronik hastalığı kabullendiği ve tedavi sürecinde iş birliğine daha yatkın olduğu mücadele evresi ortaya çıkıyor. Burada bahsedilen psikolojik evreler mutlaka her bireyde ortaya çıkacak veya burada bahsedilen sıralama ile görülecek gibi bir durum söz konusu değil. Her insan birbirinden farklı olduğu için bireylerin baş etme, kabul ve uyum sağlama becerileri birbirinden çok farklılık gösteriyor. Bu süreçteki hastalığın getirdiği birçok değişim bireyin düşünce, duygu ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bu aşamada bireyin ihtiyaçlarını gözeterek onun için uygun olan sosyal desteği sağlamak oldukça önemli. Özellikle kronik hastalığı kabullenme ve mücadele aşamasında psikolojik destek süreci de önemli bir yer ediniyor” ifadelerine yer verdi.
BİREYİN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ KABUL EDEN YAKLAŞIM SERGİLEMEK ÖNEMLİ
Bireylerde hastalığa olan tepkilerin değişiklik gösterebildiğini ifade eden Uzman Psikolog Toker, “Hastalık sürecinde özellikle kronik bir hastalık söz konusu olduğunda bireyin süreci anlamlandırması, kabullenmesi ve mücadele kısmına geçmesi bireyden bireye değişiklik gösteriyor. Bu süreçte yoğun öfke, kaygı gibi olumsuz duyguları hissetmek sürecin doğası gereği çok anlaşılır. Bu yoğun duyguları yaşayan bireylere destek olma aşamasında bireyin yoğun duygu ve düşüncelerini fark eden, kabul eden bir yaklaşım sergilemek önemli. Sosyal destek ağı olan yakın çevre, arkadaşlar, aile bireylerinin de bu süreçte öfke, kaygı gibi duyguları yaşamasının oldukça doğal ve sürecin bir parçası olduğu söylenebilir. Hastalık sürecinin bir parçası olan tedavi sürecinde neler yaşanılacağı gibi belirsizlikleri yok etmek, daha fazla bilgi sahibi olmak birey ve çevresi için önemli bir kaynak olabiliyor. Eğer birey izin veriyorsa hastalık sürecini takip aşamasında ona eşlik etmek, ortak zorlanmalar yaşayan bireylerin olduğu destek ve paylaşım gruplarına yönlendirmek veya bireysel psikolojik destek süreci ile ilgili araştırmalar yaparak onu desteklemek kıymetli olacak. Bireyin hastalığının ortaya çıkarabileceği fiziksel ve psikolojik zorlanmaların yaşamına etkisini dengelemek amacıyla bireyin kaynaklarını yani ona iyi gelen veya gelebilecek neler varsa bunları bulma ve hayata geçirme konusunda bireyi desteklemek iyi olabilir” diye aktardı.
PLASEBO NEDİR?
Plasebo’nun bireyler üzerindeki etkilerine değinen Uzman Psikolog Toker, “Plasebo etkisi, bireyin gerçekte medikal bir tedavi uygulanmamasına karşın uygulandığı düşünce ve inancına bağlı olarak iyileşmesini açıklayan psikolojik ve tıbbi bir terim. Bir nevi insan zihninin şaşırtıcı mucizelerinden birisidir diyebiliriz. Bu etki bireyin tedavi gördüğü ve iyileşeceğine yönelik inancından ortaya çıkıyor. Bu etkiyi ortaya koyan birçok psikolojik ve farmakolojik temelli bilimsel çalışma bulunuyor. İyileşeceğine yönelik inancın etkisiyle ilgili beyin bölgelerinde nöral aktivitelerin artması gibi durumlar ortaya çıkıyor” dedi.
NOSEBO NEDİR?
Nosebo etkisinin ise bireyin tedavi hakkındaki olumsuz inanç ve düşüncelerinin kendini gerçekleştirerek gerçeğe dönüşmesi olarak adlandırıldığını aktaran Uzman Psikolog Toker, “Yani örneğin gerçek ilaç almadığı halde ilacın çeşitli yan etkilerini görmek olarak anlatılabilir. Nosebo etkisi bir bakıma plasebo etkisinin tam tersi bir etki diyebiliriz. Bu tarz örneklerde de görüldüğü gibi inanç, düşünce beklentilerimizin fiziksel ve psikolojik olarak etkilerinden söz etmemek imkânsız diyebiliriz. Bireylerin akut veya özellikle kronik hastalıklarla mücadele sürecinde yaşanan olumsuz duygu ve düşünce, inanç ve beklentilerin varlığı bütünsel iyi oluşu olumsuz etkileyebiliyor. Bu noktada kaynakları yani iyi gelen şeyleri hayatta tutmak ve gerekli noktada psikolojik destek almak oldukça önemli diyebiliriz” sözlerine yer verdi.
Kaynak: MERVE AĞRIÇ
İZENERJİ’de ikramiye krizi! Sendika çalışanları eyleme geçiyor
Sur cinayetinde Kukla isimli kitap detayı: İkbal Uzuner cinayetiyle bağlantısı var mı?
Balçova’ya 3 kardeş kent geliyor
Son dakika! Deprem mi oldu? 7 Ekim deprem listesi
İzmir haber: İşe giden kadın eski eşi tarafından vuruldu
Bilim Kurulu İzmir Körfezi’ni 15 maddede temizleyecek!
Balçova Belediyesi'ndeki işçiler, hak talepleri için mücadelelerini sürdürüyor
Aydın Pehlivan: Türk’ün yurdu atın sırtı, atın sırtı tarihin beşiğidir
İzmir Barosu kadına şiddet için yürüdü: Münferit değil cins kırımı
Yapay zekâ yaşam kalitesi yüksek olan şehirleri sıraladı! İzmir kaçıncı sırada?
Son Girilen Haberler
Tel Aviv'e füze saldırısı
Tel Aviv ve çevresindeki bölgede hava saldırısı uyarısı yapan sirenler çaldı.
Mantar toplarken göktaşı buldu
Muşlu çiftçinin mantar toplarken tarlasında bulduğu 40 kilo ağırlığındaki taşların yapılan analizler sonucu göktaşı olduğu tespit edildi.
Üniversitesinden Ebubekir Sofuoğlu'na soruşturma
Sakarya Üniversitesi, Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu hakkında soruşturma başlattı.