TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Viral olan görme engelli öğretmen: Asıl konuşulması gereken sorunlarımız!

Öğrencilerinin desteğiyle basket attığı anlar internette viral olan görme engelli öğretmen Ak, “Öğrencilerim benim öğretmenim. Birlikte yaşamı inşa ettik” diyor. Ak, engelli öğretmenlerin sorunlarına ve önyargılara ise ayrı bir parantez açıyor

Haber Giriş Tarihi: 08.04.2023 07:06
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Viral olan görme engelli öğretmen:  Asıl konuşulması gereken sorunlarımız!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Yusuf Ak, İzmir’de yaşayan görme engelli bir öğretmen. Birçok kişi O’nu geçtiğimiz günlerde internette viral olan ve okul bahçesinde öğrencilerinin desteğiyle basket attığı anların yansıdığı videoyla tanıdı. Fakat sokakların yakından bildiği isim olan Ak, başta engelli ve mülteci alanında olmak üzere mücadelelerde ön saflarda yer alan bir insan hakları aktivisti. Engelli kimliği nedeniyle yaşadığı hak ihlallerini birkaç kez birlikte gündeme getirdiğimiz 30 yaşındaki Ak ile bu kez milyonlarca beğeni alan o ‘basket’ videosu, öğrencileriyle inşa ettiği birlikte yaşam, engelli öğretmenlerin yaşadığı sorunlar ve toplumdaki engelli algısı hakkında konuştuk.


Foto:Yusuf Ak, okul bahçesinde basket atmaya hazırlanıyor. Etrafına dizilen öğrencileri ise onu izliyor.

BENİM İÇİN SÜRPRİZ OLDU

Mesleğinde 3. yılına giren ve Konak’taki Selma Yiğitalp Anadolu Lisesi’nde felsefe öğretmeni olarak görev yapan Ak, sosyal medyada çok paylaşılan o video için “Karışık duygular içindeyim. Bir yandan öğrencim tarafından paylaşılmak beni mutlu etti. Diğer yandan ise bunun izin alınmadan yapılması üzdü. Kaldı ki haberim olsa zaten izin verirdim. Bu yönüyle sürpriz oldu. Ama videonun altında insanların yorumlarını okuyunca çok mutlu oldum” diyerek başlıyor sözlerine. O anları ise şöyle anlatıyor: “Teneffüse çıktım, öğrenciler basketbol oynuyordu. Yanlarına gidip, ‘Basket atmak istiyorum’ dedim. Topu aldım, ellerine bastonumu verdim. ‘Potaya vurun, ses çıkarın. Ben tutturacağım’ dedim. Gerçekten o basketi attığımdaki duygu beni inanılmaz mutlu etti. Kendi özgünlüğümle, kendimi gerçekleştiriyor olmak çok güzel bir histi.”

“NASIL ÖĞRETMENLİK YAPIYOR?”

Pek çok mecrada paylaşılan ve büyük etkileşim alan videonun altına yapılan yorumlar Ak’ı oldukça mutlu etmiş. Fakat O’nu üzenler de yok değil. Örneğin, “Engelli olmasına rağmen nasıl öğretmenlik yapıyor?” sorusu… Ak, bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Halkın tepkisini genel hatlarıyla olumlu buluyorum. Ama bazı yorumlarda engelli olmama rağmen nasıl öğretmenlik yaptığım sorulmuş. Engellilerin öğretmenlik yapamayacağına yönelik bir önyargı toplumda hala mevcut. Ama ben yapılabileceğinin apaçık bir örneğiyim. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in ‘Engelliden öğretmen olmaz’ sözlerinin travmasını bizler hala yaşarken, halkın da hala bunu sorguluyor olması gerçekten üzücü bir durum.”


Foto:Sınıfta ders işleyen Yusuf Ak, sıraların arasında dolaşırken öğrencileriyle gülüşüyor.

ÖĞRENCİLERİM BENİM ÖĞRETMENİM

Yüzünde koca bir gülümsemeyle öğrencileriyle arasındaki ilişkiyi anlatan ve onlardan çok şey öğrendiğini defalarca tekrarlayan Ak, “Şimdiye kadar 4 okulda derse girdim ve hiçbirinde öğrencilerime ‘Ben engelliyim’ demedim. Onlar beni anlamaya ve tanımaya çalıştı. Birlikte yaşamı inşa ettik. Bize hep şu dayatılır… ‘Sesini çıkarma çünkü engelli bir öğretmen olarak görevden atılırsan çalışabilecek başka yerin yok…’ Aslında bir yönüyle doğru çünkü engelli öğretmenler özel sektörde çok az istihdam ediliyor. Ama ben, ‘Bastonumdan başka kaybedecek hiçbir şeyim yok’ diyerek yola çıktım. Öğrencilerimin desteği çok kıymetli. Aslında ben öğrenciyim bu okulda. Öğrencilerim, benim öğretmenim. Ben öğrencilerimin sadece öğretmeni değilim; aynı zamanda arkadaşıyım, dostuyum. Hatta videoda gördüğünüz gibi oyun arkadaşlarıyım. Aslında hiyerarşiyi de yıkıyoruz birlikte. Ben öğrenci sıralarına, onlar öğretmen masasına oturuyor. ‘Dersimde ayağa kalkmanıza gerek yok’ diyorum. Çünkü onların varlığı ve davranışları benim için yeterli bir saygı ifadesi zaten. Öğrencilerim, ‘Sizin gibi bir öğretmen olmak istiyoruz’ diyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor. Onlardan çok şey öğreniyorum. Hayatıma çok şey katıyorlar” diyor.


Foto:Yusuf Ak, elinde basketbol topuyla pota altında öğrencileriyle poz veriyor.

MESLEĞE ÜÇ SIFIR YENİK BAŞLIYORUZ

Asıl konuşulması gereken şeyin basket atan görme engelli bir öğretmen değil onların çalışma hayatında yaşadığı sorunlar olması gerektiğine de vurgu yapan Ak, şöyle devam ediyor: “KESK’in Engellilere Yönelik Ayrımcılık ve Kamu Hizmetleri Araştırması raporuna göre; katılımların yüzde 78’i kamuda ayrımcılığa uğradığını, yüzde 65’i ise mobbinge maruz kaldığını söylüyor. Bu engelli bireylerin yaşadıklarının romantize edilmemesi gerektiğini ve arka planda ciddi trajediler yaşandığını bize gösteriyor. Eğitimde Görme Engeliler Derneği’nin (EGED) verilerine göre; Türkiye’de yaklaşık 2 bin görme engelli öğretmen var. Engelli bir insan öğretmenliğe üç sıfır yenik başlıyor. Öncelikle öğretmenlik yapabileceğimize dair, engelli raporunu aldığımız hastaneden yeni bir rapor almamız gerekiyor. Üniversiteyi bitiriyorsunuz, formasyon alıyorsunuz, her türlü eğitimden geçiyorsunuz ama bu yönüyle ciddi bir ayrımcılığa maruz bırakılıyorsunuz. İkincisi de okula başladığınız zaman oryantasyon çalışması yapılmıyor. Çalıştığım 4 okulun hiçbirinde okul müdürü ihtiyaçlarım ve okul tanıtımına dair çalışma yürütmedi. Okulları öğrencilerim sayesinde tanıdım. Üçüncüsü de okul başlar başlamaz öğretmenler kurulu toplantısı gerçekleştiriliyor ve ne yazık ki görme engelli öğretmenler yazman olamıyor. Bilgisayar yerine kağıda not alındığı için! Bu yönüyle de engelli öğretmenlere yetersizlik duygusu hissettiriliyor.”

SORUNLAR GÖZ ÖNÜNE SERİLMİYOR

Geçmiş yıllarda İzmir’de öğretmenlik yaptığı bir okulda idare tarafından ayrımcılık ve mobbinge maruz kaldığını anlatan Ak, “Pandemiden dolayı sınıf kapıları açıktı ve müdür kapının önünde sınıfımı gözetliyordu. Bunu normalde herhangi bir öğretmene yapamaz, tamamen engelli kimliğimden kaynaklı bir suistimal. Hatta kimi zaman sınıfıma giriyor, öğrencilere bağırıyor, izin almadan öğrenciyi dersten çıkarıyor ve beni yok sayıyordu. Hem benim ders anlatım motivasyonumu etkiliyor hem de giderek psikolojimi bozuyordu. Engelli bireylerin sınav kağıtlarını nasıl okutması gerektiğine dair herhangi bir düzenleme yok. Bu nedenle sınav kağıtlarımı öğrencilerime okutuyordum. Okul müdürü, öğrencimin yanında ‘Öğrenciye sınav kağıdı okutamazsın’ diye beni azarlamıştı. Ve ‘Bir öğretmen kendi kağıdını okumaktan aciz mi?’ demişti. Bu zoruma gitmişti. İlk defa intihar etmeyi bile düşünmüştüm. Bu durumu sendikamla paylaştığımda ise ‘Müdürünle uzlaş’ yanıtını almıştım ve yalnız bırakılmıştım. Engelli öğretmenler yasal anlamda nöbet tutabiliyorken, özellikle disiplin olaylarının yaşandığı tuvalet ve bodrum katlarına verilerek yetersiz oldukları empoze edilmeye çalışılıyor. Bu durum engelli öğretmenlerin istifa etme kararı almalarına kadar uzanıyor. Haberlerde ajitatif bir söylem geliştirilirken, yaşanan sorunlar göz önüne serilmiyor” sözleriyle tepkisini dile getiriyor.

YETERSİZ GÖRÜLME KORKUSU

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) engelli öğretmenlere yönelik olumlu düzenlemeleri olduğunu fakat bunların etkin uygulanması ve arttırılması gerektiğini dile getiren Ak, “Ders kitaplarının Braille alfabesi ve sesli olarak hazırlanmasına gibi güzel çalışmalar elbette var. Akıllı tahtaların varlığı da bizim açımızdan büyük avantaj. Bu yönüyle MEB’in çalışmalarını es geçemeyiz. Ama diğer taraftan engelli öğretmenler sorunlarını dile getiremiyor. Çünkü muhatap alınmıyorlar ya da sorunlarını söylediklerinde yetersiz görülme korkusu yüzünden susmayı tercih ediyorlar. Hala sınıf defterinin dijital olmaması bizim açımızdan dezavantaj. Bir öğretmen en fazla 30 saat ders verebiliyorken, engelli öğretmenlere az ders saati verilip ücretli öğretmen çağırılıyor. Artık vicdan mastürbasyonunu bırakıp birlikte yaşamı nasıl inşa edeceğimize dair söylemler geliştirmeliyiz. Okullarda engelli öğretmenler ayrımcılığa uğruyorsa, LGBTİ öğrenciler kimliğinden, kız öğrenciler kılık kıyafetten dolayı uğruyor. Bizi ötekileştiren ahlaki anlatıları yıkıp yeni bir anlayış yaratmamız gerekiyor. Buradan engelli öğretmenlere sesleniyorum. Sendikalar yalnız bıraksa da okul idaresi mobbing uygulasa da meslektaşları tarafından dışlansa da sırtlarını öğrencilerine dayasınlar ve onlara güvensinler” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.