28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turuna hızla ilerlerken; gelin size dikkatimi çeken birkaç husustan bahsedeyim...

Ata İttifakı’nın adayı olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giren Sinan Oğan, ilk tura birkaç gün kala yaptığı açıklamalarla tartışma yaratmıştı.

İkinci turda hangi ittifakı destekleyeceklerine dair; “Masaya oturduğumuz taraflarla taleplerimizi konuşacağız. Tabii ki biz bedavadan ortak olmayacağız. Bakanlıklar gibi taleplerimiz olacak” ifadelerini kullanmıştı.

Bu açıklama tepki çekince; Twitter’dan yaptığı bir başka açıklamada, konuşmalarının bağlamından koparıldığını belirterek, muhalif seçmene, “… eğer biz ikinci tura kalamazsak bizim seçmen tabanını şimdiden küstürecek ikinci turda çok kıymetli Sinan Oğan seçmen tabanını ikna etmeniz gerekmeyecek mi?” diye de sormuştu.

Ve ilk turda seçimin kazananı olmadı, ikinci tura gidiyoruz bu hafta sonu.

Evvela şunu hepimiz kabul ederiz ki; bir yerin yönetimine talip oluyorsanız; orada başka adaylar varsa yönetime talip ve siz onlardan ayrı bir adaysanız; bu demek oluyor ki onlardan farklı bir yönetim yolunuz var ve başka bir şekilde yönetme şeklini savunuyorsunuz. 

Muharrem İnce gibi yani. “3. bir yolu öneriyorum” diye sık sık dile getirmişti. Siz de 4. bir yolu önererek yola çıkıyorsunuz ki; bu üç aday ile aynı tarafta değildiniz.

Dolayısıyla size oy verenlerin de kendi ideolojik perspektifinden yola çıkarak; diğer adaylardan ayrı bir yol izleyen, ayrı bir yönetme şekli vadeden birine oy vermeye niyeti olduğu için size oy verdiği sonucuna ulaşmıyor muyuz?

Yani sizin seçmeniniz iki köklü ittifakın adaylarını tercih etmeyip, kendi ideolojisine uygun bulduğu için size oy vermiyor mu?

Peki bu adayları tercih etmeyip sizi tercih eden kitleye siz nasıl yine bu adayları desteklemeye davet edeceksiniz?

Diğer adaylardan ayrı yola çıkıp, başka bir yönetme şekli sunup, sonra ikinci turda bu adaylardan birine katılmak ilk baştaki duruşunuzu bozmaz mı?

İlk turu kaybedip, ikinci tura hesap yapmak insanların kafasında şahsi ikbalinize, çıkarlarınıza göre hareket ettiğiniz düşüncesi getirmez mi?

Seçim sona erdikten sonra sonucu Türk Milliyetçilerinin tayin ettiğini her fırsatta da dile getirdiniz. Türk milliyetçileri; sizin rüzgâra göre şekil alan duruşunuzu onaylar mı acaba diye düşünmüyor musunuz?

Tüm bunları göz önüne aldığımda vardığım sonuç; size gelen oylar emanetti. Türk milliyetçiliği üzerinden gütmeye çalıştığınız siyasi yol haritanız; daha henüz çok yeni olan seçmen kitlenizin tümünü yönlendirmeye yetmeyecek. 

Oy yüzden tarafsız kalmanız kendi seçmeninizin ve toplumun birçok kesimi tarafından size daha fazla artı değer katacağını düşünüyorum. 

Birkaç kelam da Türk milliyetçiliği üzerinden siyaset yapan, Kılıçdaroğlu’na destek vermeyeceğini açıklayıp İYİ Parti’den ayrılan Yavuz Ağıralioğlu’na gelsin mi?

Sayın Ağıralioğlu, HABERTÜRK kanalında takip ettiğim kadarıyla iktidarı sürekli eleştiren bir siyasetçiydi. 

Ağıralioğlu, Ahmet Hakan’ın programına katıldı ve Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini, dolaylı yoldan Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklediğini bildirdi.

Aynı saatlerde İYİ Partili Lütfü Türkkan Twitter hesabından bir paylaşımda bulunarak, “İhalelerin prensi Cumhur İttifakı’na desteğini ifade etmiş. Sen yolundasın yeğenim, milletin derdi ile senin ne zaman işin oldu ki? Bir cevap verirsen, tüm pis çamaşırlarını ortaya dökeceğim haberin olsun” ifadelerini kullandı.

Bu kelimeleri Ağıralioğlu için mi kullandı anlamadık ama kuvvetle muhtemel onu kastettiği paylaşımın altındaki yanıtlarda yazıyor.

Yani şunu demeye çalışıyorum. Şayet Türkkan’ın kastettiği kişi Yavuz Ağıralioğlu ise beyler; Türk milliyetçiliği üzerinden siyaset yapıp da şahsi menfaatleri gözettiğinizi tüm millet görür hale geldi. 

Bence milliyetçilik ve Türklük kelimesini daha fazla ağzınıza almayın. Zira yıllarca eleştirdiğiniz insanlarla bir anda aynı safta olabildiğinizi ya da olabileceğinizi, onları desteklediğinizi görünce pek de bir anlamı kalmıyor, içini boşaltıyorsunuz bu söylemlerin.