Toprak ürünlerinin zekatı toprağın sulama tekniğine göre belirlenmektedir. Hz. Peygamber bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde 1/10, kova (el emeği) ile sulananlarda 1/20 vardır.” (Buhârî, “Zekât”, 55) Bu hadis toprak ürünlerinde ne nispette zekat alınacağını göstermektedir. Buna göre toprak ürünlerinin zekatı toprağın sulamasına göre değişmektedir. Toprak emek harcamadan yağmur, nehir ve bunların kanalları ile sulanıyorsa zekat olarak mahsulün 1/10’u, kova, dolap, motor veya ücretle alınan su ile sulanıyorsa 1/20’si verilecektir. Eğer arazi hem yağmur veya nehir sularıyla hem de dolap vb. gibi emekle elde edilen su ile sulanıyorsa, hangisi ile daha çok sulanmış ise ona itibar edilir.  

Hayır kuruluşlarına zekat vermek caiz mi?

Zekat cami, Kur’an Kursu, okul, medrese gibi tüzel kuruluşlara verilemez. Verilse de dinen uygun değil ve geçersizdir. Aynı zamanda kişinin zimmetinde borç kalır. Zekatta temlik olduğundan yani kabul eden bir irade olması gerektiğinden zekat ancak insanlara verilebilir. Dolayısıyla saydığımız bu ve benzeri kuruluşlara zekat verilemez. Ama burada okuyan fakir çocuklara, öğrencilere bizzat verilebilir.  

Yurtdışında çalışan kişi, sadaka-ı fıtırı bulunduğu ülke şartlarına göre mi yoksa Türkiye şartlarına göre mi verir?

Ülke ve bölgelere göre geçim standartları farklı olduğundan, sadaka-i fıtır mükellefi, kendi bulunduğu yere göre tespit edilen miktarda sadaka-i fıtrını vermesi gerekir

Kişi evli kızına zekat verebilir mi?

Zekat verecek olan kimse bakmakla yükümlü olduğu anne, baba, nine, dede, çocuk ve torunlarına zekat veremez. Aynı şekilde kızı evli de olsa ona zekat veremez. Çünkü bu kızı ona mirasçı olmaktadır. Ancak damadı fakir ise damadına zekat verebilir.

Kimler zekat vermekle mükelleftir?

 Zekatın farziyetinin temelinde her ibadette olduğu gibi iman şartı vardır.  Yani  zekatı verecek kimsenin Müslüman olması şartı vardır. İmandan sonraki şart kişinin hür, akıllı, tabi ihtiyaçlarından fazla artıcı vasıftaki mala tam bir mülikiyetle sahip olup ve bu mülkiyetinin üzerinden bir sene geçmesi halinde kendisine zekat farz olur.

Dinen yasak olan bir hususta adakta bulunmak caiz mi?

Adak, bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisine vacip kılmasını ifade eder. Kur’an-ı Kerim’in değişik yerlerinde verilen sözün tutulması emredilir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılmaktadır. Hz. Peygamber de hadislerinde Allah’a itaat kabilinden adakların yerine getirilmesini emretmiş Allah’a isyan veya masiyet kabilinden olan konularda adakta bulunulmamasını, şayet yapılmışsa buna uyulmamasını istemiştir. Buna göre İslam fıkhında bir ilke olarak haram olan bir adak yerine getirilemez. İçki içme, zina yapma, hırsızlık yapma adağı… gibi. Ama Allah’a isyan ve masiyet olmadığı sürece yapılan adak yerine getirilmelidir.  

Günün Ayeti

“Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere daldıran da ziyan etmiştir.” 

(Şems 91/ 9-10)

Günün Hadisi  

“Oruçlu bir kimse yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse onun yemesini içmesini terk etmesine ALLAH’ın hiçbir ihtiyacı yoktur.”   

Buhari, “Savm”, 8.  

Günün Sözü

Namaz kılan bir toplumun psikolojiye, zekât veren bir toplumun da sosyolojiye ihtiyacı yoktur.   

Cemil Meriç  

Günün Duası  

Allah’ım oruçlarımızı, namazlarımızı ve hayırlarımızı affımıza vesile eyle.  

Ramazan Kavramları?

Huşû Nedir?  

Mütevazi, ihlaslı ve itaatkar bir şekilde Allah’a yönelerek ibadet etmek demektir.

Günün Nüktesi

Deniz Köpüğü Kadar Günah…

Bir gün başta Ebu Zer olmak üzere Muhacirlerin fakirleri Peygamberimize gelerek şöyle dediler: “Ya Resulallah! Varlık sahipleri yüksek dereceleri ve daimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar sadaka veriyor biz veremiyoruz, onlar köle azâd ediyor, biz edemiyoruz.” Peygamberimiz onlara şu müjdeyi verdi:  “Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz; meğerki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. Her namazdan sonra otuz üç kere ‘Sübhânallah’, otuz üç kere ‘Elhamdülillah’, otuz üç kere ‘Allahu ekber’ derseniz tamamı doksan dokuz eder; yüzün tamamında da ‘Lâilâhe illallâh vahdehûlâ şerîke leh, lehü’l- mülkü velehü’l- hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır.”

Müslim, “Mesacid”, 146