TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Şili modeli Türkiye'ye örnek olmalı

Dünyanın en sismik ülkelerinden birisi olan, 4 yılda bir, 8 üzerinde depremin meydana geldiği Şili, depremin neden olduğu hasarı ve can kaybını en aza indirdi

Haber Giriş Tarihi: 28.04.2023 08:02
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Şili modeli Türkiye'ye örnek olmalı

Mimarlar Odası İzmir Şubesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi ve IISBE (International Initiative for Sustainable Built Environment) iş birliğinde düzenlenen, Dirençli Sürdürülebilir Kent Çalıştayı’na katılan Şili Şehir Bölge Plancısı ve Mimar Cristian Alfredo Wittig Grell, 8 ve üzeri şiddetindeki depremlere rağmen yıkılmayan binaların ve dolayısıyla ölü sayısının çok düşük olmasının sırrını anlattı. Son olarak 2010 yılında meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki depremde 525 kişinin hayatını kaybettiği Şili’de, siyasetten bağımsız denetleyici kurumların oluşturulduğunu, binaların güvenilir kurumlar tarafından verilen sertifikalı malzemelerle, 10 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak yapıldığını ifade eden Grell, “Yüksek alt yapının korunması, yatay mimariye yönelim ve elbette lateral direncin korunması binaların daha az hasar alması için çok önemli” dedi.

Kahramanmaraş merkezli, 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği deprem ve sonuçlarının konuşulduğu çalıştayın ikinci gününde, 100 yılda 7 ve üzeri 78 depremin meydana geldiği, sadece deprem değil boyu 30 metreyi aşan tsunami ile de mücadele eden Güney Amerika ülkesi Şili'nin depremle yürüttüğü başarılı mücadele konuşuldu. 

110 YILDA 7’DEN BÜYÜK 78 DEPREM 

Şili Şehir Bölge Plancısı ve Mimar Cristian Alfredo Wittig Grell, Şili’nin dünyadaki en sismik ülkelerden birisi olduğunu söyleyerek, meydana gelen depremlerin genellikle 8 ve üzerinde olduğunu ancak deprem sonrası hayatta kalım oranının da çok yüksek olduğunu dile getirdi. 1960 yılında 9.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini anlatan Grell, “Coğrafyamız 11 dakikada değişti. 31 metre yüksekliğinde dalgalar meydana geldi. 1906’dan 2016 yılına kadar hepsi 7’nin üzerinde 78 deprem meydana geldi. Yani her 4 yılda bir deprem meydana geldi. Bu üzücü bir rekor. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayken dikkatsiz binalar inşa etmek akıllıca olmayacaktır ve elbette aynı durum Türkiye için de geçerli” diye konuştu. 

1999 DEPREMİNDE VERİLEN SÖZLER TUTULMADI 

2016 yılında meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki depremde 525 kişinin yaşamını kaybettiğini anlatan Grell, “Şili’de insan hayatı çok önemlidir. Bir kişinin bile ölmesi bizim için çok acıdır. Hayatını kaybeden 525 kişinin 400’ü tsunami nedeniyle öldü. Bazı kişiler de deprem nedeniyle kalp krizi geçirdi. Yani deprem nedeniyle ölen kişi sayısı oldukça azdı. 1985 yılında meydana gelen 8.0 büyüklüğündeki depremde 178 kişi yaşamını kaybetti. Türkiye’de 1999 yılında meydana gelen depremden sonra, bir daha böyle yıkımların ve ölümlerin yaşanmaması için bazı sözler verilmişti ancak ne yazık ki 6 Şubat depreminde de yine aynı şeyler yaşandı. 

PEKİ ŞİLİ NASIL BAŞARDI?

Depremin neden olduğu zararın azaltılması ve direncin artırılması için Şili’nin attığı adımlardan bahseden Grell, öncelikle güçlü, disiplinli ve birbiriyle bağlantılı sismik birim oluşturulduğunu söyleyerek, “İkinci olarak güçlü, etkin, verimli kurumlar yaratılmasına imkân verildi. Bu kurumlardaki uygulamalar denetlendi. Üçüncü olarak akademik iş birlikleri yapıldı. Kâr amacı gütmeyen, dünya standartlarında çeşitli sertifika programları oluşturuldu. Son olarak siyasetten bağımsız profesyonel bir ekip oluşturuldu. Her bina yapılmadan önce denetlendi. Mimari ve mühendislik açısından değerlendirildi. Biz Şili'de depremde yıkılmayacak binaların yapılmasına odaklanıyoruz. Aslında hiç yıkılmayacak binalar inşa edebilirsiniz bu çok pahalı değil. Sadece bir stratejiye bağlı. Biz binalarımızı 10 büyüklüğündeki depremlerde yıkılmaması için yapıyoruz” şeklinde konuştu. 

YATAY MİMARİ, ZEMİN SINIFLANDIRILMASI, SERTİFİKASYON

Yüksek maliyetli binalar yerine akıllı binalar yapılması felsefesinin yerleştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Grell, zeminin yerine bağlı olarak binanın direnç gösterebileceği bir kapasite olduğunu söyleyerek, “Özellikle yatay yapılaşma çok önemli. Alt yapıda yıkımın daha az olması adına tasarım yapıyoruz. Şili’de dünyadaki tüm ülkelerden farklı olarak yüksek direnç ve çok düşük alt yapı zararı görülmüştür depremlerden sonra. Bu nedenle yüksek alt yapının korunması ve lateral direncin korunması binaların daha az hasar görmesi açısından önemlidir. Ve elbette toprağın sınıflandırılması gerekiyor. Toprağın özelliklerine saygı duyup binalarınızı buna göre inşa ederseniz depreme karşı savaşı kazanırsınız. Ayrıca bina yapımında kullanılan malzeme konusunda sertifika veren bağımsız kurumlarımız var. Her malzeme kesinlikle sertifikalı aksi takdirde o binayı yapamazsınız. Güçlü ve çok disiplinli bir yönetmelik olmalı ve uygulanmalı” diye konuştu.

AFET BAKANLIĞI KURULMALI

6 Şubat depreminin yer bilimleri açısından önemi ve çıkarılması gereken dersler konusunda görüşlerini dile getiren Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Hasan Sözbilir ise, Türkiye’de yeni bir kurumsal yapıya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Mutlaka bir afet bakanlığı kurulmalı. Ayrıca yerbilimleri kurumu oluşturulmalı. Afet yönetimi ve deprem araştırma enstitüleri kurulmalı, afet ve risk azaltma daire başkanlığı ile kentsel iyileştirme daire başkanlığının bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor” dedi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.