Merhaba değerli okuyucular, bu hafta sizlere Türk Edebiyatının önemli isimlerinden olan Şemseddin Sami’yi anlatacağım. Bilgileri Wikipedia’dan derledim. Şemseddin Sami (Fraşiri) (1 Haziran 1850, Fraşır - 1 Temmuz 1904, İstanbul), Arnavut asıllı Osmanlı yazarı, ansiklopedist ve sözlükçü. Çok yönlü bir Osmanlı aydınıdır.

***

İlk Türkçe roman olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın (1872), ilk Türkçe ansiklopedi olan Kamusü’l-Alam’ın (1889-1898) ve modern anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türki’nin (1901) yazarıdır. Ayrıca Kamus-ı Fransevi adlı Fransızca ve Kamus-ı Arabi adlı Arapça sözlükleri kaleme almıştır. Yaptığı çalışmalarla devrinde Türkolojinin temellerini atmıştır. İsmi Osmanlı devrinde basılmış bazı sözlüklerde Latin harfleri ile Fraschery şeklinde yazılmıştır.

***

Aslen Arnavut olan Şemsettin Sami, ağabeyi Fraşirili Abdül Bey ile birlikte, Latin ve Yunan harflerini kullanan ilk Arnavut alfabesini geliştirmiş (1879) ve Arnavutça bir gramer kitabı yazmıştır (1886). Kardeşi Naim Fraşıri, Arnavut milli şiirinin kurucusu olarak kabul edilir. Şemsettin Sami ve Arnavut sorunlarıyla yakından ilgilendiği halde, Osmanlı devletinin modernleşerek güçlenmesini savunmuş, bunun için imparatorluğun ortak dili olan Türkçenin önemini vurgulamıştır. Oğullarından Ali Sami Yen, Galatasaray Spor Kulübü’ nün kurucusudur.

***

1850’de Güney Arnavutluk’ta Permet’e yakın Fraşıri kasabasında doğdu. Tımar sahibi Fraşıri ailesinden Halit Bey ile II. Bayezid devri Arnavut asıllı komutan İmrahor İlyas Bey’in torunlarından olan Emine Hanım’ın altı oğlundan üçüncüsüdür. Diğer iki oğul, Naim ve Abdül, Arnavutluk tarihinde önemli roller oynamışlardır.

***

İlk eğitimini Bektaşi tarikat’a ait olan Nasibi Tahir Baba Tekkesi’nde aldı. 1859’da babası Halit Bey’i, 1861’de annesi Emine Hanım’ı kaybedince, kardeşlerine babalık eden ağabeyi Abdül, aileyi alarak Yanya’ya göç etti. Şemsettin Sami, ortaöğrenimini bugünkü Yunanistan sınırları içinde kalan Yanya’da ünlü Zosimea Lisesi’nde tamamladı (1868). Arnavutça, Eski ve yeni Yunanca, Fransızca ve İtalyanca’nın yanı sıra Türkçe, Arapça ve Farsça öğrendi. Aile geleneği doğrultusunda Bektaşi tekkesine devam etti.

***

Bir süre Yanya Mektubi Kalemi’nde çalışan Şemsettin Sami, 1872’de İstanbul’a geldi. Matbuat Kalemi’nde memur olarak göreve başladı. İstanbu’a geldikten sonra “Şemsettin Sami” olarak tanındı. Memurluk yaparken bir yandan da ilk telif eseri olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını 1872-1873 yıllarında forma forma yayınladı. Ebüzziya Tevfik’in çıkardığı Sirac ve Hadika gazetelerinde çalıştı. Vatan Yahut Silistre krizi esnasında bu gazete Yeni Osmanlılar lehine neşriyatta bulunduğu için kapatıldı. Yine Mektubi Kalemi’ne devam eden Şemsettin Sami, 1874’te Fransızca’dan çevirdiği İhtiyar Onbaşı adlı trajedisinin sahnede kazandığı başarı üzerine, Arnavut sorunlarını ele alan Besa adlı oyunu da Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelendi.

***

1874’te Vilayet Gazetesi’ni yönetmek üzere Trablusgarp’a gitti. Dokuz ay orada kaldı. Vilayet Gazetesi’ni 256. sayısından başlayarak yönetti. Bu görevinden önce bir İtalya seyahati yaptı. Trablusgarp’tan İstanbul’a döndükten sonra, bir süre gazetelerde çalıştı, bu arada piyesler yazmaya devam etti. 1876’da Mihran Efendi Nakkaşyan’la ile birlikte Sabah gazetesini yayımlamaya başladı ve bu gazetede bir yıl çalıştı. Gazete, kısa zamanda büyük bir popülerlik kazanarak Türk basınında o zamana kadar görülmemiş bir tiraja kavuştu. 1877’de beş ay Rodos Valisi Sava Paşa’nın mühürdarlığı görevinde bulundu. İstanbul’a dönüşünde, daha önce Sabah’ta yazdığı “Şundan Bundan” başlıklı köşesini Tercüman-ı Şark gazetesinde sürdürdü.