Köşe yazarımız Doç. Dr. M. Zeki Uyanık gündemi değerlendirdi.

Vatandaş, asrın seçimi olarak tarif edilen seçimde ülkenin her tarafında görevini yerine getirerek oyunu kullandı. Birinci turda bitmese de kendisini yönetecek Cumhurbaşkanı adayları arasından bir tercih de bulundu, aynı şekilde kendini temsil edecek vekilleri seçti. Vatandaş, seçtiği kişilere hizmet yetkisini bir emanet olarak verdi. Bu emanet ki efendimizin ifadesi ile; “İhanet edildiğinde kıyametin yaklaştığına işaret olan” (Buhârî, İlim, 2) bir sorumluluktur. Yine Sevgili Peygamberimiz; İdarecilik emanettir. Gerçekten hakkıyla yerine getirmeyen ve gereğini eda etmeyenler için bu vazife kıyamet gününde pişmanlıktır.” (Müslim, İmâre, 16.) hadisi ile bu idareciliğin toplum tarafından çok istenileceğini ancak bir emanet ve sorumluluk olduğunu hakkı ile yerine getirilmediğinde ise ahirette o kişi için bir pişmanlık sebebi olduğunu haber vermektedir. Vatandaş ya da bir başka ifade ile seçmen, demokrasi anlamında kendisine düşeni yaptı. Kendini güzel temsil edeceğini düşündüğü kişileri hür iradesi ile seçerek sorumluluğu ağır olan bu emaneti yani yetkiyi vekillere tevdi etti. Bu bağlamda seçmen, seçme görevini yerine getirerek tercihini ve yetkisini görev ve hizmete talip olan kişilere verdi. Şimdi sorumluluk, görev ve hizmete talip olan seçilen kişilerde.

Peki seçilen bu kişilerin manevi sorumluluğu nedir?

Şunu ifade edelim ki, seçilmişlerin ya da bir makama gelenlerin yaptıkları hizmetlere binaen mükafatları büyüktür. Ancak bu kimselerin, görevi ihmal ya da kötüye kullanmaları durumunda da veballeri büyüktür. Hizmet makamları ateşten bir gömlektir. Layık-ı vechi ile temsil edilmediğinde şüphesiz kişinin dünyasını da ahretini de sıkıntıya sokar. Kişinin manevi sorumluluğu çok büyük olduğu için onun ahretteki hesabı da büyük ve zor olur.

O halde bu makamların dünyadaki ve ahretteki sorumluğu fazla ve zor diye kimse bu makamlara gelmemeli mi?

Kimse hizmet makamına talip olmamalı mı?

Bu sorumluluğun altına kimse girmezse devletin ve milletin işlerini kim idare edecek?

Tabi ki bu makamlara talip olunmalıdır. Tabi ki bu makamlara gelerek insanlara hizmet edilmelidir. Ancak emanet kavramının bilincinde olarak bu makamlarda hizmet edilmelidir. Zira bu makamların manevi sorumluluğu ne kadar büyük ve zor ise aynı şekilde mükafatı da bir o kadar büyük ve güzeldir. Seçilenlerin geldiği bu makamlar ateşten gömlek ama hakkı ile temsil edildiğinde de cennet vesilesidir. O halde hiçbir serinliğin ve gölgenin olmadığı, insanların terinde boğuldu, insanlarla güneşin arasında metrelerin kaldığı ahiret gününde arşın gölgesinde gölgelenebilmek için yeni seçilenlerin ve de insanlara hizmet etme makamında görev yapan kişilerin şu kurallara riayet etmesi tavsiye edilir.

1. Seçildiğiniz görev ya da makam size emanettir. Emanete riayet sevap, ihanet ise ceza getirir.

2. Allah’tan korkun. Zira unutmayın ki Allah gizlediğinizi de açıktan yaptığınız da bilir.
3. Amel defterinizi ve yaptıklarınızı yazan melekleri unutmayın. Zira bu melekler her konuştuğunuzu ve her yaptığınızı kayıt altına almaktadır.

4. Oturduğunuz makam sizin ya cennetiniz ya da cehenneminiz olacaktır. Zira bu makamla imtihan edileceksiniz.

5. Adaletten sapmamak gerekir. Zira adalet mülkün temelidir.

6. Devlet malında tüyü bitmemiş kişilerin de hakkı olduğunu unutmamalı. Ve bu hususta mum ve devenin yuları kıssasında olduğu gibi Hz. Ömer örnek alınmalıdır.

7. Bu makamlar hakka ve halka hizmet etme makamlarıdır. O halde hem hakkın hem halkın hak ve hukukuna riayet ederek hizmet etmeli.

İnanıyoruz ki ülkemizin her bir köy ve mahallesinden oy alarak seçilen vekiller bu şartları bilir ve hizmet etmede bu şartları esas alır. Ancak unutmasınlar ki onlar her ne kadar bu güzel vasıflara sahip olsalar da şeytan ve nefisleri onları bu hakikatten ve güzellikten saptırmak isteyecektir. Zira makamlar ateşten gömlek ve en büyük ve en ağır imtihanların da vesiledir. İslam tarihinin ilk Kâdı’l-Kudât (Başkadı) Ebu Yusuf’un kendi dönemin idarecisi olan Harun Reşid’e yönetim ve teb’a ile ilgili nasihatı ile bitiriyorum: “Ey mü’minlerin emiri! Siz sevabı en büyük ve cezası en şiddetli olan, büyük bir işle vazifelendirildiniz. Allah milletin mesele ve işlerinin görüşülmesini size havale etti. Bunun için, Allah’ın rızasına uygun olarak adalet icra ederseniz ecir ve sevabınız çok büyük olur. Ancak Allah’ın rızasına aykırı hareket ederseniz biliniz ki acı bir azaba uğramanıza sebep olur.” (Ebu Yusuf, Kitabü’l-Harâc, 70.) Seçimin ve seçilenlerin ülkemize, milletimize ve de inancımıza hayırlı olmasını Yüce Mevla’dan diliyorum.