Glokom, ülkemizde sıkça karşılaşılan ve halk arasında 'göz tansiyonu' olarak bilinen bir hastalık. Ancak erken tedavi edilmezse, körlükle sonuçlanabilen ciddi bir durum. Bu konuda bilgi veren Op. Dr. Sedat Selim, belirti göstermeyen glokom vakalarında erken teşhis ve tedavinin önemini anlattı
Haber Giriş Tarihi: 20.04.2024 07:30
Haber Güncellenme Tarihi: 20.04.2024 07:30
Kaynak: BÜLTEN
Op. Dr. Sedat Selim, glokomun belirti vermeden ilerleyebileceği ve bu durumda erken teşhis ve tedavinin göz sağlığını korumada kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Glokomun dünya genelinde yaklaşık 70 milyon insanı etkilediğini belirten Selim, ülkemizde ise bu hastalığa sahip olan kişi sayısının yaklaşık 1,5 – 2 milyon olduğunu dile getirdi. Özellikle 40 yaş üzerindeki bireylerde %2 oranında, 60 yaş üzerinde ise oranında görülen glokomun, erken teşhis edilip tedavi edilmediğinde ciddi görme kayıplarına neden olabileceğini ifade etti.
Selim, glokom hastalığının başlangıçta belirti göstermemesi nedeniyle birçok hastanın durumundan habersiz olduğuna dikkat çekti. Şu bilgileri paylaştı: “Glokom, göz içi basıncının artması sonucu görme sinirinin tahrip edilmesiyle görme kaybına yol açan bir hastalıktır. Yüksek göz içi basıncı, göz sinirine zarar verir ve tedavi edilmediğinde körlüğe kadar ilerleyen bir görme kaybına neden olabilir. Göz içi sıvısının normal şekilde dışarı atılamaması durumunda göz içi basıncı artar ve açık açılı glokom hastalığı meydana gelir. Bu, en sık görülen glokom türüdür. Seyrek görülen kapalı açılı glokom tipinde ise göz tansiyonu çok yüksek seviyelere ulaşabilir ve şiddetli ağrı ve bulanık görme gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu genellikle hipermetrop hastalarında görülür.”
Op. Dr. Sedat Selim, glokom hastalığının sessizce ilerlediğini de belirterek, “Glokom genellikle başlangıçta belirti vermez; hastada görme bozukluğu veya ağrı gibi belirtiler bulunmaz. Ancak hastalık ilerledikçe, görme sinirindeki hasar nedeniyle görme alanında kör noktalar oluşabilir. Daha sonra hastalar, bir borudan bakıyormuş gibi etraflarını göremez hale gelirler. Bu aşamaya geldiğinde, görme sinirlerinde %50 oranında bir kayıp yaşanmaktadır. Glokomun risk faktörleri arasında ailede glokom öyküsü, uzun süreli kortizon tedavisi, göz içi iltihabı (üveit), ileri yaş, şeker hastalığı, yüksek veya düşük kan basıncı, yüksek miyopi veya hipermetropi, göz yaralanmaları, migren ve kansızlık bulunmaktadır” dedi.
Selim, glokomun üç farklı tedavi yöntemi olduğunu da belirterek, “Bunlar damla ve ilaç tedavisi, SLT Lazer tedavisi ve son aşamada cerrahi müdahale şeklindedir. Bu müdahalelerle göz içi sıvı basıncı azaltılarak dengelenir ve böylelikle görme sinirlerine zarar gelmesi engellenir. Hastalık erken teşhis edilirse, tedavide %90 oranında başarı elde edilebilir. Göz içi basıncının ölçülmesi tek başına bu hastalığı teşhis etmek için yeterli değildir. 40 yaşın üstündeki herkesin mutlaka tam donanımlı bir göz merkezinde uzman hekimler tarafından kontrol edilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Glokom, ülkemizde sıkça karşılaşılan ve halk arasında 'göz tansiyonu' olarak bilinen bir hastalık. Ancak erken tedavi edilmezse, körlükle sonuçlanabilen ciddi bir durum. Bu konuda bilgi veren Op. Dr. Sedat Selim, belirti göstermeyen glokom vakalarında erken teşhis ve tedavinin önemini anlattı
Op. Dr. Sedat Selim, glokomun belirti vermeden ilerleyebileceği ve bu durumda erken teşhis ve tedavinin göz sağlığını korumada kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Glokomun dünya genelinde yaklaşık 70 milyon insanı etkilediğini belirten Selim, ülkemizde ise bu hastalığa sahip olan kişi sayısının yaklaşık 1,5 – 2 milyon olduğunu dile getirdi. Özellikle 40 yaş üzerindeki bireylerde %2 oranında, 60 yaş üzerinde ise oranında görülen glokomun, erken teşhis edilip tedavi edilmediğinde ciddi görme kayıplarına neden olabileceğini ifade etti.
Selim, glokom hastalığının başlangıçta belirti göstermemesi nedeniyle birçok hastanın durumundan habersiz olduğuna dikkat çekti. Şu bilgileri paylaştı: “Glokom, göz içi basıncının artması sonucu görme sinirinin tahrip edilmesiyle görme kaybına yol açan bir hastalıktır. Yüksek göz içi basıncı, göz sinirine zarar verir ve tedavi edilmediğinde körlüğe kadar ilerleyen bir görme kaybına neden olabilir. Göz içi sıvısının normal şekilde dışarı atılamaması durumunda göz içi basıncı artar ve açık açılı glokom hastalığı meydana gelir. Bu, en sık görülen glokom türüdür. Seyrek görülen kapalı açılı glokom tipinde ise göz tansiyonu çok yüksek seviyelere ulaşabilir ve şiddetli ağrı ve bulanık görme gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu genellikle hipermetrop hastalarında görülür.”
Op. Dr. Sedat Selim, glokom hastalığının sessizce ilerlediğini de belirterek, “Glokom genellikle başlangıçta belirti vermez; hastada görme bozukluğu veya ağrı gibi belirtiler bulunmaz. Ancak hastalık ilerledikçe, görme sinirindeki hasar nedeniyle görme alanında kör noktalar oluşabilir. Daha sonra hastalar, bir borudan bakıyormuş gibi etraflarını göremez hale gelirler. Bu aşamaya geldiğinde, görme sinirlerinde %50 oranında bir kayıp yaşanmaktadır. Glokomun risk faktörleri arasında ailede glokom öyküsü, uzun süreli kortizon tedavisi, göz içi iltihabı (üveit), ileri yaş, şeker hastalığı, yüksek veya düşük kan basıncı, yüksek miyopi veya hipermetropi, göz yaralanmaları, migren ve kansızlık bulunmaktadır” dedi.
Selim, glokomun üç farklı tedavi yöntemi olduğunu da belirterek, “Bunlar damla ve ilaç tedavisi, SLT Lazer tedavisi ve son aşamada cerrahi müdahale şeklindedir. Bu müdahalelerle göz içi sıvı basıncı azaltılarak dengelenir ve böylelikle görme sinirlerine zarar gelmesi engellenir. Hastalık erken teşhis edilirse, tedavide %90 oranında başarı elde edilebilir. Göz içi basıncının ölçülmesi tek başına bu hastalığı teşhis etmek için yeterli değildir. 40 yaşın üstündeki herkesin mutlaka tam donanımlı bir göz merkezinde uzman hekimler tarafından kontrol edilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Kaynak: BÜLTEN
Son Girilen Haberler
Midyat Fen Lisesi ülkemizin eğitiminde destan yazmaya devam ediyor
Midyat Fen Lisesi 2015 yılında eğitim-öğretim faaliyetlerine başladı. 2019 yılında mezun vermeye başlayan okul, geçen sene yapılan 2023 YKS sınavında 40 tıp puanı alan öğrencileriyle büyük bir başarıya imza attı. Bu başarı, Midyat Fen Lisesi'nin eğitim alanındaki uzun süreli gayretlerinin bir yansıması oldu. Son 5 yılda 150'den fazla öğrencisini tıp fakültelerine yerleştirebilmenin gururunu yaşamakta. Fakat başarıları sadece tıp alanıyla sınırlı değil; yüzlerce öğrenci mühendislik, diş hekimliği, hukuk ve eczacılık fakültelerinde eğitim alma hakkı elde etti
İzmir haber: Sürücülere buradan geçmek istemiyor
İzmir merkezde birçok ilçenin bağlantı noktasında yer alan Yeşildere Köprülü Kavşağı adeta ‘Survivor'u andırıyor. Her gün binlerce taşıtın geçtiği ve onlarca kazanın meydana geldiği kavşakta yaşanan karmaşa sürücülere zor anlar yaşatıyor.
İzmir elektriksiz kalacak! 3 Mayıs İzmir elektrik kesintisi listesi
İzmir'de elektrik kesintisi listesi... İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? 3 Mayıs 2024 Cuma günü hangi ilçelerin hangi mahallelerinde elektrik kesintisi yaşanacak?