Köşe yazarımız M. Zeki Uyaık, her hafta olduğu gibi bu hafta da merak edilen soruları sizler için yanıtladı

Nişanın bozulması halinde nişanda takılan takılar iki tarafa da takı takılmışsa takılar ikiye bölünür yarısını erkek tarafı diğer yarısını da kız tarafı alır. Şayet herkes kendisine takılanı biliyorsa herkes kendisine takılanı alır. Yani kız tarafı nişanda kıza takılanı erkek tarafı da erkeğe takılanı alır. Ancak taraflardan birisinin rızası yoksa bir tarafın (ister kız ister erkek tarafı olsun) takıların hepsini alması caiz değildir.

 Eşler birbirinin ibadetinden sorumlu mudur?

İslam’a göre herkes yaptıklarından sorumludur. Kimse kimsenin yaptığından sorumlu değildir. Nitekim bu hususta Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurulmaktadır: “Hiçbir günahkar, başkasının günahını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiçbir şey (alınıp) taşınmaz. Akrabası dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz)” buyrulur (Fatır, 35/18). Aynı şekilde İslam, her insanın bir iradesi ve seçme hürriyeti bulunduğunu ve bunun sonucu olarak yaptıklarından sorumlu olacağını bildirmiştir. “Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür” (Zilzal, 99/7-8) mealindeki ayet buna delildir. Buna göre kişi ibadetlerini yerine getirmezse bunun hesabını Allah’a verecektir. Diğer Müslümanlara düşen ise ona nasihat etmek ve telkinlerde (emr-i bi’l- ma’ruf) bulunmaktır. İnsanın emr-i bi’l-ma’rufa en yakınlarından, ailesinden başlaması esastır. Nitekim Hz. Peygamber’e de böyle emredilmiştir. Rabbimiz ona tebliği emrederken, “(Önce) en yakın akrabanı uyar” buyurmuştur (Şuara, 26/214). Hadis-i Şerifte de efendimiz: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sorumlu olduğunuz kişilerden mesulsünüz buyurmaktadır.” Buna göre karı koca birbirinin ibadetinden sorumlu değildir. Taraflardan birisi bu ibadeti ihmal ederse diğeri ona nasihat eder. Ancak bundan dolayı bir günahı olmaz.

Abdest veya gusülden sonra oje ya da ruj sürerek namaz kılmak caiz mi?

Abdest ve gusülde genel ilke; her birinde yıkanması farz olan uzuvları hiçbir kuru yer kalmayacak şekilde yıkamaktır. Dolayısıyla abdestte veya gusülde yıkanması farz olan uzuvlara, daha önceden oje, ruj ve benzeri, suyun bedene ulaşmasına engel olacak türden maddeler sürülmüşse, bunların gusül veya abdestten önce bulundukları yerlerden temizlenmeleri gerekir. Gusül ve abdest aldıktan sonra makyaj yapmak veya oje sürmekle abdest bozulmaz. Bu şekilde yapılan bir makyajla namaz kılınabilir.

Günün Ayeti

“Birtakım insanlar vardır ki ne ticaret ne de alışveriş onları, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin allak bullak olacağı bir günden (ahiretten) korkarlar.” (Nur, 24/37)

 Günün Hadisi

Alıcı olmadığınız halde, fiyatları kızıştırmak için müşteri ile satıcının aralarına girmeyin. Buhari, “Büyû”, 58.

 Günün Sözü

Dünyada en huzursuz kimse, gönlünde haset ve kin tutandır. İmam Şâfii

Günün Duası

Allah’ım beni, ailemi ve de mü’min kardeşlerimi her türlü kaza, bela ve musibetlerden muhafaza eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Sütre nedir?

Önünden insan veya hayvanların geçmesi muhtemel olan açık bir yerde namaz kılan kişinin, önüne değnek veya başka bir şey dikmesi demektir.

Günün Nüktesi

Elini taşın altına koymak…

Sultan, yolun ortasına büyük bir taş koydurur.

Pencereden seyrediyor ne yapacak insanlar diye…

Vezir geliyor taşı görüyor…

Aklına taşı yoldan kaldırmanın sadaka olduğu gelmiyor bile…

Taşın etrafında dolaşıyor ve diyor ki;

- Sultanımla konuşayım, yolun ortasından taşı kaldırması için bir adam bulalım, bir kadro ihdas edelim…

Vezir gidiyor Asker geliyor…

Askerde taşın etrafında dolaşıyor, aklına gelmiyor taşı kaldırmak…

O da diyor ki;

- Vezirle konuşayım, yolun ortasına taş koyana ne ceza vereceğiz onu kararlaştıralım…

O cezadan anlıyor tabi.

Şair geliyor, o da yolun kenarında oturup taş hakkında sultana şiir yazayım deyip gidiyor…

Sonra oradan geçen bir köylü taşı görüyor ve diyor ki; yoldan taşı kaldırmak sadakadır…

Önce taşa tebessüm ediyor…

Kaldırayım yolun ortasından da kimsenin ayağına, hayvanına takılmasın…

Elindeki eşya sepetini, küfeyi yere koyuyor ve taşa “Ya Allah Bismillâh” deyip sarılarak, sağa sola sağa sola derken taşı kaldırıp bir kenara koyuyor…

Sonra bir bakıyor ki; taşın altında bir kese altın…

Kesenin içinde bir not…

Sultan şöyle yazmış;

“Bu kesedeki altınlar, elini taşın altına koymayı becerebilenler içindir”