TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ne Kadar Demokrasi

Yazının Giriş Tarihi: 08.06.2023 03:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.06.2023 03:39
Ne Kadar Demokrasi

Bunlar Cumhuriyet, Totaliter, Otoriter, Monarşi Sosyalizm, Komünizm, Faşizm, Otokrasi, Feodalizm ve Teokrasi. Cumhuriyetin demokratik olması, o ülkede herkesin, çoğulcu özgür iradeleri ile katılımcı olarak yönetim ve denetim süreçlerine doğrudan katılması demek. İnsanların eşit haklara sahip olduklarını gösteren bir yönetim biçimidir. Demokratik cumhuriyetlerin yönetimi, ülkeyi yöneteceklerin halk tarafından seçilmesi temeline dayanır. Çoğunluğun yönetimde söz sahibi olmasıdır. Yönetimlerde azınlık hakların güvencesi, sosyal eşitsizliği kaldırma çabası; fırsat eşitliği sağlamak, kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetimdir demokrasi. Bir ülkede yaşayan insanların çoğunluk, azınlık, fakir veya zengin olsun demokrasilerin ortak yönü halka dayanmasıdır. Çok partili sistemlerde düşünceler partiler tarafından temsil edilir. O düşünceler ışığında halk kendileri adına karar alacak, devlet politikası oluşturacak yönetimi, yöneticileri seçer. Dinsel, etnik veya sınıfsal düşünceleri temsil eden partiler olması da kaçınılmaz. Bu da halkın egemenliğinin meclise daha fazla yansımasını sağlar. Mecliste farklı görüşlerde bulunan birçok parti olduğu için istikrarın sağlanması güçleşir ama bu demokrasilerin olmazsa olmazıdır…

2018 yılında anayasa değişikliği ile getirilen başkanlık sistemiyle yeni bir yönetim biçimine geçtik. Bu sistemle devlet yönetiminde görülen aksaklıkların kalkması, koalisyonların olmaması, idarenin daha hızlı kararlar alması, hantallıktan kurtulması gibi sorunların olmayacağı, her şeyin eskisinden güzel olacağı, ekonominin kısa zamanda toparlanarak refahın artacağı yönünde görüşler vardı. “Kervan yolda düzülür.” diye bir atasözümüz var. Yeni anayasadaki değişiklikler, var olan sorunlara yanıt vermediği gibi içinden çıkılmaz bir hale geldiği çok geçmeden görüldü. En çok eleştirilen seçimden sonra yapılan koalisyonlar, yeni sistemle seçimden önce yapılır oldu. Ekonominin şaha kalkmaması, refahın artmaması, kurumlarda var olan sorunların azalmak yerinde çoğalması sonucu, yöneticiler ve muhalefet yetkilileri zaman zaman yeni anayasanın revize edilmesiyle ilgili görüş ve düşünceleri dillendirmeye başladılar. Bu koşullar altında bir seçime gidildi. Demokrasinin gereği siyasi bir koalisyon olan Cumhuriyet İttifakına halk, hükümet kurma yetkisi verdi. Seçimden öce Cumhuriyet ittifakınca dillendirilen özgürlükçü bir yönetim, tek millet tek bayrak, milli değerlerin korunması, kadın hakları, milli gelirdeki artış, çalışanların refahı, sağlıkta, eğitimde iyileşme vb., yerine getirilecek mi getirilmeyecek mi bunu zaman gösterecek. Şeytanın avukatlığını yaparak şu soruyu sormak gerekir. Bu sistemle güçler ayrılığı (yasama, yürütme, yargı) daha işlerlik kazandı mı yoksa, etkisizleştirildi mi? “Bazı siyaset bilimcileri, yönetim şekli ne olursa olsun, her devletin yönetiminde mutlaka bir oligarşi olduğunu söyler.” Demokratik devletlerde yasama, yürütme ve yargı, (güçler ayrılığı) birbirinden ayrı, bağımsız olmalıdır. İktidarın tek elde toplanmasını engellemek için bu üç kurumun birbirlerini denetleyebilmesi gerekir. Güçlerin birbirini denetlemediği yönetim biçimlerinde siyasi, askerî, dinî veya finansal erk yönetiminde, zamanla oligarşinin ayak izleri görülür, hatta temelleri atılabilir. Oligarşik yönetimlerde demokrasi, hak, hukuk sözcükleri kullanılsa da içi boşaltılmıştır. Bu sözcükler gerçek anlamlarını yitirir, onlardan söz edilemez. Görünürde olmayan, aslında var olan oligarşik yönetimlerde siyasal özgürlükler kısıtlanır, demokratik usuller sembolleşir…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.