Şair ve milletvekili kimlikleriyle öne çıkan Mehmet Emin Yurdakul, 13 Mayıs 1869’da İstanbul’un Beşiktaş semtinde doğdu. Babası balıkçılıkla uğraşan Salih Reis Bey, annesi ise Emine Hatun’dur.

Mehmet Emin Yurdakul, eğitimini Beşiktaş Askeri Rüştiyesinde gördü. Daha sonra Mekteb-i Mülkiyenin idadi bölümüne devam etti. Buradan ayrılan şair, devlet memurluğuna Rüsumat Evrak Dairesinde başladı. 1897-1907 yılları arasında Rüsumat Evrak Müdürlüğü yaptı.

Yazın hayatına ilk şiirini Selanik’te bulunan “Asır” Gazetesi’nde yayımlayarak başladı. İlk şiiri olan “Anadolu’dan Bir Ses Yahut Cenge Giderken” ona büyük ün kazandırdı. 1899’da “Türkçe Şiirler” isminde bir şiir dergisi çıkardı. Ayrıca birkaç farklı dergide daha şiirlerini yayımlamayı sürdürdü.

Mehmet Emin Yurdakul, İttihat ve Terakki üyesi olduğundan şiirleriyle hükümeti eleştirmeye başladı. Bu sebeple İstanbul’dan uzaklaştırılıp Erzurum ve Trabzon’a görevlendirildi. II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesiyle tekrar İstanbul’a çağrıldı. Bir yıl arayla Hicaz ve Suriye valiliği görevlerinde bulundu.

Türk Ocağı örgütünün kurucuları arasında yer alan Mehmet Emin Yurdakul, örgütün ilk genel başkanı oldu. Daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti ile düştüğü anlaşmazlıktan Erzurum’a vali olarak atandı. Emekli olmak zorunda kalan şair, İstanbul’da Türkçülük düşüncesini yaymak amacıyla yayıncılık faaliyetlerine devam etti.Mehmet Emin Yurdakul, 1913’te Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Musul milletvekili oldu. Ayrıca 1919 seçimlerine katılan Milli Türk Fırkası’nın kurucuları arasında yer aldı. Aynı yıl Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen mitingde sarf ettiği sözlerle adeta tarihe not düştü.

Türk edebiyatı tarihinde daha çok Millî Edebiyat akımına yol açtığı kaydedilen “Anadolu’dan Bir Ses yahut Cenge Giderken” adlı şiiriyle tanınan Mehmet Emin, aslında bir halk çocuğu olup edebî zevkini küçük yaşta babasından dinlediği halk hikâyelerinden edinmiştir. Nitekim, “Ben İstanbul lehçesini anamdan, babamdan, sonra Anadolu lehçesini karımdan öğrendim; onun saf ve asil ruhunun kaynaklarından Türklük aşkının kevserini içtim” demiştir. Mehmet Emin’in yetişmesinde etkili olan diğer bir isim Cemâleddîn-i Efgānî’dir. İslâm âlemini yok etmeye çalışan Batı emperyalizmine karşı mücadele eden Efgānî, gezip dolaştığı ülkelerde aynı zamanda milliyetçilik şuurunun uyanmasına da yardım ediyordu. Mehmet Emin’in şiirleri Türk edebiyatında milliyetçilik hareketinin bir nevi başlangıcı olarak kabul edilir. Teknik ve estetik bakımdan pek güçlü sayılmayan bu şiirler gerek halkın zevk anlayışına hitap etmesi, gerekse halk hayatının bazı sahnelerini onların anlayabileceği bir dil ve üslûpla ifade etmesi dolayısıyla sade Türkçe ve hece vezniyle yazılmış şiirde öncü kabul edilmektedir. Mehmet Emin, Balkan savaşları yıllarında kaleme alınan Ey Türk Uyan! adlı kitabındaki şiirlerinde Türklerin Altaylar’dan Anadolu’ya gelişlerini, gerçekleştirdikleri fetihleri ve yerleştikleri ülkelere medeniyet tohumları ektiklerini söyler. Edebiyatı ve özellikle şiiri “Güzellik için olmakla birlikte iyilik içindir de” şeklinde tarif eden Mehmet Emin, aynı yıllarda faaliyet gösteren Edebiyât-ı Cedîde şairlerinden farklı olarak sanatın gayesinin güzellik yanında millî fayda temin etmek olduğunu belirtmiştir. Onun amacı bir şair olarak şöhret kazanmak değil içinden geldiği halkın dertlerini ve acılarını dile getirmek, bunlara bir çare bulmaktır. Hayatının sonuna kadar edebiyatta halkçılık ve milliyetçilik prensibine bağlı kalan Mehmet Emin, Cumhuriyet’ten sonraki yıllarda ortaya çıkan memleketçi edebiyatın oluşmasına da ön ayak olmuştur. Eserlerinde Türkçülük, milliyetçilik, memleketçilik, halkçılık ve Cumhuriyet’ten sonraki yıllarda inkılâpçılık unsurları asıl ağırlığı teşkil eder.

Millî Mücadele’ye katılmak için 1921’de Anadolu’ya geçti. Antalya, İzmir, Adana’da halkın ve ordunun manevi gücünü arttırıcı konuşmalar yaptı. Beş dönem TBMM’de milletvekili olarak görev yaptı. Ömrünün sonuna kadar milletvekili olarak kaldı.14 Ocak 1944’te İstanbul’da vefat eden Mehmet Emin Yurdakul, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.