TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kişi istediği kadar kârla malını satabilir mi?  

Yazının Giriş Tarihi: 11.11.2020 07:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.11.2020 07:31
İslam’ın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık… Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.
 Lakin bugünkü piyasa koşulları gibi zamanlarda fiyatlara sınırlama getirilmez. Fiyatlara sınırlandırma getirilmediği gibi aynı zamanda kar oranlarına da bir sınırlandırma getirilmez. Çünkü istenilen bütün temel ihtiyaçlar her yer de var. Günümüzde de serbest rekabet piyasası var. Bir markette ya da iş yerinde satılan malının fiyatını beğenmeyen vatandaş hemen diğer marketten ya da iş yerinden ihtiyacını alabiliyor. Kıtlık ve karaborsa olmadığından fiyatlara ve kar oranlarına bir oran koyulmaz. Tabi her ne kadar dinen fiyatlara bir oran koyulmasa da Müslüman yakışan başta ticaretinde olmak üzere hayatın her alanında ehli vicdan olmasıdır. Buna göre fetva anlamında kişinin yüzde yüz karla bir malı satmasında dinen bir sakınca yoktur.
Önceki Toplumlarda da Namaz İbadeti Var Mıydı? 
 Namaz ibadeti, geçmiş peygamberlerde ve ümmetlerde de olan bir ibadettir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyrulmaktadır: “Bir zamanlar biz İsrâiloğulları’ndan, “Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz.” (Bakara, 2/83.)
“Mûsâ’ya ve kardeşine şöyle vahyettik: “Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın, evlerinizi ibadet mahalli yapın ve namazı kılın. (Ey Mûsâ!) İnananları müjdele.” (Yunus, 10/87.) Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi namaz ibadeti geçmiş toplumlara da farz olan bir ibadettir.
Kur’an Ayetleri Yüklenmiş Telefonla Tuvalete girmek Caiz mi? 
 Allah’ın ismini tuvalette açıktan zikretmek uygun değildir. Aynı şekilde Allah isminin yazılı olduğu bir yüzükle ya da kolye ile tuvalete girmek mekruhtur. Mekruh olduğundan o şekilde girmemek gerekir. Ancak kendisine Kur’an yüklenmiş telefonla tuvalete girmek caizdir. Çünkü kendisine Kur’an yüklenmiş telefon, mushaf hükmünde değildir. Durum bu olunca o şekilde girmek caizdir. Fakat imkan varsa Kur’an yüklenmiş telefonla tuvalete girmemek daha iyidir.
Namazda Ehli Tertip kime denir? 
 Ehl-i tertip, farz olan beş vakit namazı, ara vermeden vaktinde ve muntazam olarak kılan kimseye denmektedir. Bu duruma göre, üzerinde beş vakitten az veya en çok beş vakit kaza namazı olan kimse “ehl-i tertîb” sayılır. Üzerindeki kaza namazı altı vakti bulan kimse “ehl-i tertîb” olmaktan çıkar.
 Hanefi mezhebine göre, “ehl-i tertîb” sayılan bir kimsenin, kazaya kalmış namazları arasında ve kazâ namazıyla vakit namazları arasında tertîbe riâyet etmesi gerekir. Kaza namazını kılmadan vakit namazını kılması câiz değildir. Aynı şekilde öğlenin kazaya kalmış namazını, sabahın kazaya kalmış namazından önce kılması da doğru olmaz. Üzerinde altı vakitten az kazâ namazı bulunan kimse, vaktin farzını edâ ederken bunu hatırlarsa, kılmış olduğu vakit namazı geçici olarak bozulmuş olur. İkinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci vakit namazlarını da bu şekilde, kaza namazlarını hatırladığı halde kılar ve hiç birini iâde etmezse, beşinci vakti kılmakla bütün namazları sahih olur. Çünkü namazdaki bozulma mevkûfen -geçici- duruyordu. Beşinci vakte kadar böyle mevkûf olarak bulundurulur ve beşinci vaktin farzı kılınırsa hepsi de sahih olmuş olur. Beşinci vakti kılmadan kaza namazını kılacak olsa, bundan önce kılmış olduğu dört vakit namazı nâfileye dönüşür, böylece tümünü kazâ etmesi gerekir.
Tertib, şu üç husustan dolayı bozulur:
1- Kazaya kalan namazlar beş vakti aşarsa,
2- Vakit, ancak hazır namazı kılacak kadar daralırsa,
3- Vakit namazı edâ edilirken kazâ namazı unutulursa.
Günün Ayeti 
“Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini bilemez.”
Lokman, 31/34. 
Günün Hadisi 
Her kimin üç kız çocuğu veya üç kız kardeşi yahut iki kızı veya kız kardeşi bulunur; onlara iyi muamele eder ve onların haklarını yerine getirme hususunda Allah’tan korkarsa o Cennetliktir.
(Tirmizi, “Birr,” 13.) 
Günün Sözü 
Yedi yaşına kadar çocuğunuzla oyun oynayın, yedi yaşından on iki yaşına kadar onunla arkadaş olun. Oniki yaşından sonra onunla istişare edin
(Hz. Ali)
Günün Duası 
Allah’ım bizi Müslüman olarak yarattın, Müslüman olarak yaşat, Müslüman olarak vefat ettir.
Bunları Biliyor muyuz? 
Ülfet Nedir? 
Tasavvufta, samimi olmak, insanlarla ünsiyet etmek, iyi geçinmek, herkesle anlaşmak demektir.
Günün Nüktesi 
Eflatun’a iki soru sormuşlar: 
Birincisi ; “İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir? “Eflatun tek tek sıralamış: 
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler... 
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler... 
Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yasarlar... 
Hiç ölmeyecek gibi yasarlar. Ancak hiç yasamamış gibi ölürler... 
Sıra gelmiş ikinci soruya; “Peki sen ne öneriyorsun?” 
Bilge yine sıralamış; 
Kimseye kendinizi “sevdirmeye” kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi “sevilmeye” bırakmaktır... 
Önemli olan; hayatta “en çok şeye sahip olmak” değil, “en az şeye ihtiyaç duymaktır”. 

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.