TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kayıtsız bir şekilde kilometrelerce uzağa: Kayıp çocuk ilanları artıyor!

10 ili etkileyen depremlerin ardından kayıp çocuk ilanlarının arttığını söyleyen Afet – Çocuk Sivil Koordinasyon ekibinden Kapusuz, “Ailelerin, ölen çocuğuna veda etme hakkı dahi gasp ediliyor” dedi

Haber Giriş Tarihi: 08.04.2023 13:49
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Kayıtsız bir şekilde kilometrelerce uzağa: Kayıp çocuk ilanları artıyor!

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER

Hiç şüphesiz ki deprem ve benzeri doğal afetlerin en yıkıcı yönünü çocuklar yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden aylar geçmesine rağmen kayıp çocuk ilanları gün geçtikçe artıyor. Bu noktada özellikle Hatay’ın başı çektiğini dile getiren Afet – Çocuk Sivil Koordinasyon ekibinden Çocuk Hakları Aktivisti Hatice Kapusuz, kayıp depremzede çocukların son durumuna ilişkin bilgiler verdi. Yanında refakatçisi olmaksızın çocukların, kilometrelerce uzaktaki hastanelere götürüldüğünü kaydeden Kapusuz, travmalar zincirinden bahsetti.

Bu ağır süreci yalnız yaşayan çocuklar kadar ailelerinden habersiz kimsesizler mezarlığına gömülen çocuklardan da söz açan Kapusuz’un şu sözleri her şeyi özetliyor: “Sistem o kadar dökülüyor ki! Ailelerin, ölen çocuğuna veda etme hakkı dahi gasp ediliyor. Bu süreç o kadar çileli ve ağır bir şekilde akıyor ki otuzuncu ya da kırkıncı günde çocuğunun mezarına ulaştığında insanların sevindiğine tanıklık ettik. Bir mezara erişmenin insanlar tarafından sevinilir, razı olunur bir duruma gelmiş olması yüzyıllık bir cumhuriyet için çok büyük bir utanç kaynağı!”

HATAY BAŞI ÇEKİYOR
Çocuk Hakları Aktivisti Hatice Kapusuz, şunlara yer verdi: “6 Şubat itibariyle tutmaya başladığımız listede yaklaşık 360-370 kayıp çocuk var. Ancak burada şu endişeyi vurgulamak istiyorum. Gönüllü bir grup olarak çocuklara dair kayıp ilanlarını, refakatsiz çocuklara dair ilanları takip ediyoruz. Dolayısıyla bizim eriştiğimiz verinin gerçekliğin sadece küçük bir kısmı olduğunu, gerçekliğin çok daha fazla çocuğa denk geldiğini belirtmek isteriz. Ama bizim sadece sivil bir inisiyatif olarak tespit ettiğimiz çocuk sayısı 400’e yakın! Bizim listelediğimiz ilanlarda başı Hatay çekiyor. Çünkü Hatay hastanelerin dahi zarar görmesi nedeniyle çocukların şehir dışına çok fazla sevk edildiği bir il. Ardından Maraş ve sonra Adıyaman geliyor. Bu üç il çocuklara dair kayıp ilanlarının verildiği başlıca şehirler.”  

NET BİR BİLGİ PAYLAŞILMIYOR
“Bizim listemiz üzerinden gittiğimizde izlediğimiz süreç boyunca 130 kadar çocuğun vefat ettiği bilgisine eriştik” diyen Kapusuz, “Bununla birlikte bulunan çocuklar oldu. 100’e yakın çocuk bulundu, bunlar yakınları ile buluşan çocuklar… Bizim tespit ettiğimiz kadarıyla halen daha aranan çocuk sayısı ise 150 civarında. Ancak depremin birinci haftası itibariyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da veriler yayınlamaya başladı. Bu verilere ilişkin de bir iki şey söylemek lazım. Oradaki veriler bir miktar daha yüksek olmakla birlikte Bakanlık başından beri sağlık sistemi içerisindeki çocuklara dair veriler yayınlıyor. Bu veriler şu an kaç aile, kaç yakın çocuklarını aradığı bilgisini bizlere taşımıyor. Dolayısıyla aslında bizim eriştiğimiz rakamlar bu olmakla birlikte resmi kurumlarca şu an yakınları tarafından kaç çocuğun arandığına dair net bir bilgi paylaşılıyor değil” ifadelerini kullandı.  

AFETLERDE ÇOCUKLARIN UNUTULDUĞUNU…
Afet – Çocuk Sivil Koordinasyon’undan da bahseden Kapusuz, “Çocuk hakları alanında çalışan uzmanlardan, aktivistlerden, gönüllülerden oluşan bir yapı. Ve biz 6 Şubat itibariyle bir araya geldik. Çünkü aslında deprem ve diğer doğal afetlerde çocukların unutulduğunu, çocukların hak ihlallerine uğradığını biliyoruz. Bu bilgi ile 6 Şubat günü, saat 16.00 civarında bir araya geldik ve çocukların maruz kalabileceği olası ihlallere ve ihmallere karşı çalışmaya başladık. Gönüllü olarak çalışan 200’e yakın insandan bahsediyoruz. Çalışma grupları halinde ilerliyoruz. Bizim çalışma grubumuz Gölcük Depremi deneyiminden dolayı doğrudan kayıp çocuklara odaklandı. Resmi bir statümüz olmadığı için tarama, izleme yaparak, takip ederek bu verilere ulaşıyoruz ve ailelerle, yakınlarla iletişim kurmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla ihbar söz konusu olduğunda devlet kurumlarına, resmi mekanizmalara iletmeye çalışıyoruz” bilgisini paylaştı.

ÇOCUKLAR KAYIT ALTINA ALINMIYOR
Sözlerine devam eden Kapusuz, “Ancak sistem çocuk hakları odağında işlemediği için aslında sürecin çocuk hakları odağında nasıl işlemesi gerektiğine dair de hatırlatma yapmaya çalışıyoruz. Mesela çocukların çok fazla kayıp olmasının altında gördüğümüz birkaç durum var. Örneğin, kayıt altına alınmaması ya da yakınlarına haber verilmeksizin çocukların hastanelere sevk edilmesi…  Deprem gibi durumlarda çocukların maruz kaldığı hak ihlalleri bunlarla sınırlı değil. İlk bir, iki hafta itibariyle geçici yerleşim alanlarında çocukların gözetilmesi, çocuk odaklı tasarımla ilgili hatırlatmalar da yaptık” dedi.  

SOSYAL HİZMET UZMANI YÖNLENDİRİLMELİ
“Türkiye bir deprem, felaket ülkesi olarak afet durumlarına hazır olmadığını ve bu afet durumlarında çocuklara yönelik çalışmaya dair bir hazırlığı olmadığını gösterdi” diyen Hatice Kapusuz, “Sahada çalışmalar yapan kişilerin birer depremzede olduğunu da unutmamalıyız. Sağlıkçıların, savcıların, adliye çalışanlarının… Bakanlıkların depremzede olan personellerin yerine ikame personel göndermesi, bu süreci koordine etmesi gerekiyordu. Başka şehirlerden yönlendirmenin yapılmadığını biliyoruz. Bununla birlikte gönüllü olarak hareket etmek isteyen hem hekimlerin, hem sağlıkçıların hem de adli tıp uzmanlarının da çok uzun süre izin beklediklerini de biliyoruz. O ilk birkaç gündeki gecikme bugün hem kayıp çocuklar, hem de kayıp yetişkinlerin sebebi! Tek sorun adli tıp değil, mesela refakatsiz bir çocuk hastaneye geldiğinde o kaydı tutacak insan, hayatını, evini, yakınlarını kaybeden sosyal hizmet uzmanı. Dolayısıyla dışarıdan hızlıca sosyal hizmet uzmanının yönlendirilmesi gerekiyor” cümlelerine dikkat çekti.

SİSTEM O KADAR DÖKÜLÜYOR Kİ!
Kapusuz, son olarak, “Bunun yapılmadığı durumda da aslında çocukların kayıtsız bir şekilde binlerce kilometre uzağa gönderildiği gerçeği ortaya çıkıyor. Çocuk zaten bir deprem travması yaşadı, o sırada belki bir uzvunu kaybetti ya da organ hasarı var. Böyle bir durumda bu çocuğun kilometrelerce uzağa gitmesi bu süreci yalnız yaşamalarına da neden olacaktır. Sistem o kadar dökülüyor ki! Ailelerin, ölen çocuğuna veda etme hakkı dahi gasp ediliyor. Bu süreç o kadar çileli ve ağır bir şekilde akıyor ki otuzuncu ya da kırkıncı günde çocuğunun mezarına ulaştığında insanların sevindiğine tanıklık ettik. Bir mezara erişmenin insanlar tarafından sevinilir, razı olunur bir duruma gelmiş olması yüzyıllık bir cumhuriyet için çok büyük bir utanç kaynağı!” sözlerini gündeme getirdi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.