TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tarımda kadının emeği var sözü yok!

Türkiye’nin en önemli üretim çatılarından Köy Koop’un kentteki başkanı olan Neptün Soyer, “Tarımda kadınlar, üretirken de ürettikleri ürünlerini pazarlarken de söz sahibi olamıyorlar” dedi

Haber Giriş Tarihi: 26.03.2021 08:57
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Tarımda kadının emeği var sözü yok!

ÇAĞLA GENİŞ-RÖPORTAJ

İzmir Köy-Koop Birlik Başkanı Neptün Soyer ile Türkiye’nin kadın hakları mücadelesinde bulunduğu noktadan araladığımız pencereyi, kadınların ve üreten kadınların yaşadığı zorluklardan, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi tartışmalarının gölgesinde toplumsal cinsiyet eşitliği ve bu alanda İzmir’de yapılan çalışmalara kadar açtık. Türkiye’nin en önemli üretim çatılarından birinin kentteki başkanı olan Neptün Soyer, üreten kadınların tarladan tezgaha kadar karşı karşıya kaldığı zorlukları detaylandırırken, İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma kararını net mesajlarla eleştirdi. Eşi Tunç Soyer’in başkanlığındaki Büyükşehir Belediyesi’nin toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmalarını değerlendiren Neptün Soyer ayrıca bu alandaki çizgisini “Feminist misiniz?” sorusu üzerinden anlattı.

KESİNLİKLE DOĞRU BULMUYORUM

-Kadın hakları mücadelesinde bugün Türkiye’nin bulunduğu noktayı nasıl görüyorsunuz? İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde Cumhuriyet döneminde toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde atılan o değerli adımlara bakınca şu an geldiğimiz noktada kat edilen yolu çok yeterli bulmuyorum. Atatürk’ün eğitim, siyaset, sanayi gibi alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi için ortaya koyduğu çalışmalar Cumhuriyet tarihinin en önemli çalışmalarıdır. Ama bizim 2021 yılına geldiğimizde hala tartıştığımız birtakım konular var. Dolayısıyla alınacak yol daha çok uzun... İstanbul Sözleşmesi, kadını korur ve şiddete karşı alınması gereken önlemlerin altını çizer. Bir sene önce tartışmaya açtıkları bu sözleşmeden şimdi de çıktık diyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olmamız toplumsal cinsiyet eşitliği açısından atılmış en önemli adımdır. Sözleşmenin feshedilmesini kesinlikle doğru bulmuyorum. Yasalar etkin uygulanmadığı için kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor. Etkin bir soruşturma ve kovuşturma süreci ile suçluların cezalandırılması konusunda da ne yazık ki iyi bir sınav veremiyoruz.

-Üretimin ve kooperatifleşmenin bir neferi olarak üreten kadınların, tarladan tezgaha ne gibi ayrımcılıklara uğradığı detaylandırabilir misiniz?

Tarımda kadınlar, üretirken de ürettikleri ürünleri pazarlarken de söz sahibi olamıyorlar. Küçük üretici ve küçük aile işletmelerinin en önemli örgütlenmesi kooperatiflerdir. Fakat geldiğimiz noktada tıpkı sanayi, siyaset ve diğer alanlarda da olduğu gibi bu alanda da yıllardır erkek egemenli var olmuş durumda. Kadınlar ürettikleri ürünlerin pazarlamasında söz sahibi olamadıkları, fiyatının ne kadar olacağına karar veremedikleri ya da haklarını bilemedikleri için kendilerini güçsüz hissediyorlar. Hamilelikleri sürecinde de hiçbir sosyal hakları olmadan -sanki hayatlarında hiçbir şey değişmiyormuş gibi- üretmeye devam ediyorlar. Halbuki çalışan ve üreten herkes gibi onların da hakları var. Kooperatif yönetimlerinde ya da kooperatif ortaklıklarında oldukları zaman daha iyi bilgilenebilir, danışmalık hizmeti alabilir ve planlama yapmayı öğrenebilirler. Örneğin girişimcilik... Kadın tarlada bütün gün çalışırken, hiçbir şeyden haberi olmadan nasıl bir girişimcilik gösterebilir! Bu anlamda kooperatifler, örgütlenme yapıları itibariyle tüm bunların hizmetini verebilen yapılardır.

İZMİR DİĞER İLLERDEN ÖNDE ÇALIŞIYOR

-Sizce Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadın haklarını en güçlü savunan, bu mücadelede en önemli katkıları koyan siyasi parti, dernek ya da platform hangisi?

Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yapılan çalışmalar açısından partilere baktığımızda CHP, İstanbul Sözleşmesi’ne bizler gibi sahip çıkan vekillerin ve genel başkanın olduğu bir parti. Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadın haklarını diğerlerine nazaran daha çok anlayarak ve içselleştirerek savunuyor. Kadına yönelik şiddet olayları her geçen gün artarken İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek hangi partinin bu konudaki politikalarının kötü olduğunu ortaya koyuyor zaten. Dernek ve platformlar konusunda ise beraber yol aldığım kadın çalışmaları yapan çok önemli insanlar var. Onlardan biri olan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın dünya genelinde verdiği Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’nün sahibi oldu. Almış olduğu bu önemli ödül için buradan da kendisini bir kez daha tebrik ediyorum. Ayrıca İzmir, toplumsal cinsiyet eşitliği ve demokratik kitle örgütleri açısından diğer illerden çok daha önde çalışıyor.

SOYER İÇİN ÖNCELİK KADINLAR

-Eşinizin yönettiği Büyükşehir Belediyesi’nin kentte toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları adına attığı adımları yeterli buluyor musunuz? Kendisine bu konuda eleştirel önerileriniz oluyor mu?

Yerel yöneticilerin, belediye başkanlarının kendi şehirlerinde bu alanda yapacakları çalışmalar artık daha da önem kazandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve ekibinin yaptığı tüm proje ve düzenlemeler İzmir’de her bir kadın için önceliklidir. Bu açıdan İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu konudaki çalışmalarını çok değerli ve olumlu buluyorum. Çünkü Başkan Tunç Soyer’den başlayarak belediyenin tüm birimlerinde projelerin toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinden değerlendirilmesi talimatıyla çok güzel işler ortaya konuluyor. Örneğin 8 Mart’ta Peyzaj Mimarları Odası ile bir protokol imzalandı. Park, bahçe ve sosyal alanların toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde ‘kadın dostu’ bir kente yakışır şekilde düzenlenmesi yönünde ortak çalışılması için imza atıldı. Sosyal Projeler Daire Başkanlığı bünyesindeki Kadın Şube Müdürlüğü bu anlamda birçok sivil toplum kuruluşu ile ortak hareket ederek kadın çalışmalarını yürütüyor. Özellikle sığınma evleri konusunda bakanlıkla da irtibat halindeler. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi bünyesinde kurulan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu da bu alanda önemli çalışmalar ortaya koyuyor. Kısacası kendisine bu konuda eleştiri yapmıyorum ama daha çok kadına ulaşılabilmesi için daha fazla çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Bu memleket ve dünya için de önemli. İzmir’de kadın hakları alanında çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarının da elimden geldiğince yanlarında durarak, destek vermeye çalışıyorum. İzmirli bir kadın olarak hepsine gayretlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.

-Sanat, edebiyat, siyaset... Hatta yetişme çağınız ve eğitim süreciniz... Hangi kadınlar yazdığı, söylediği, ürettiği, savunduğu ve mücadelesiyle varlığınıza büyük katkı koydu/koyuyor?

Annemi hep çok beğenirim. Akıllı, güçlü ve çok özel bir kadındır. Biz dört kız kardeşiz... Şimdi geçmişe bakıyorum da... Erken bir evliliği olmuş annemin de. Hep çok okur, algısı hala daha çok açıktır. Her zaman başucunda bir kitap bulunur. Biz ona özel günlerde hep kitap hediye ederiz. Böylesi bir kadından etkilenmemem mümkün değil! Çok çocuklu bir ailede, güçlü bir annenin kızları olmak... Ailede birbirimizi hep çok iyi anladık ama bizi de çok iyi anlayan bir babamız vardı. Bir insanın güçlü olabilmesi için iyi bir eğitim alması gerektiğini söylerdi. Eğitim konusunda bizi hep destekledi. Kıyamazdı bize, sabahları biz okula giderken erkenden kalkar yumurta haşlar, zihnimiz açılsın diye bir çay koyardı. Önce bizi doyurur sonra işe giderdi. Tabiî ki edebiyat, sinema ya da müzik alanında hep etkilendiğim isimler oldu hala da oluyor ama annem ve babam benim hep ışığım oldu. Ayrıca kardeşlerim, kızlarım ve çok sevdiğim arkadaşlarım... Beni en çok daima hayatımda olan bu insanlar besledi.

-Feminist misiniz? ‘Feminizm herkes içindir!’ mottosunu destekliyor musunuz, neden?

Kadınların toplumda haklar bakımından erkeklerle eşit olması gerektiğini savunan bir kadınım. Topluma baktığınız zaman nüfusun yarısı kadın, yarısı da erkek. Ama erkek olan o diğer yarı; yönetimde, sanayide, siyasette, sokakta, kahvede ama emekte beraberiz. O zaman Anadolu topraklarında da olduğu gibi kadın emeğinin tartışılmamasını, kadının sözünün de olduğunu sonuna kadar savunacağız ve o sözün yerine gelmesini sağlayacağız. Siyasette, sanayide, sanatta ve eğitimde eşit haklara sahip olana kadar bunu anlatacağız, böyle yaşayacağız. Bu yüzden ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ diyoruz ve yaşamak istiyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.