TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Medya Kadın Temsili Açısından Halen Sorunlu Bir Alan

null

Haber Giriş Tarihi: 26.03.2021 10:56
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Medya Kadın Temsili Açısından Halen Sorunlu Bir Alan

Prof. Dr. Dilek Takımcı

Ege Üniversitesi

İletişim Fakültesi Dekanı

Kadın ve medya konusu her zaman sorunlu bir alan olmuştur. Medya kadın temsili alanında ataerkil kültürel kodların dışında, ya da bu kodların evrilmesine ya da değişmesine katkı sağlayacak bir içerik üretememiştir. Gündelik hayatımızın bir uzantısı haline gelen medyanın kadın temsili açısından sorunlu hali kaygı verici düzeydedir. Medya kültürü içinde kadınlar, toplumsal ilişki içinde baştan çıkarıcı olan insanlar olarak işleniyor. Her ne kadar kadın haklarını savunan düşünürler ve kuruluşlar bu durumun içinin boşluğunu ve dönüşüme uğrayabileceği konusunda bir farkındalık yaratmaya çalışsalar da, ataerkil kültürel değerler egemenliğini sürdürdükçe medyada kadınlar bu biçimde konumlandırılmaya devam edecek görünüyor. Görsel medyada ‘bakılacak kadın’ imgelerinin yer aldığı anlatı kodlarının yerine birey olarak yeterli bir kişiliği olan, kamusal alanda saygın kadın imgelerinin rol model olarak sıkça medyada yer almasına ihtiyaç var.

Televizyon dizilerinde namus olgusunun taşıyıcılığı da “izin verilen yaşam tarzı” olarak kadına yüklenmeye devam ediyor ve bu bağlamda kadına yönelik şiddet meşrulaştırılıyor. Yerli dizilerde kadın, hep özverili bir eş ve anne olarak sunulmanın yanı sıra aldatan, hırsları uğruna karşı cinsle kolayca ilişkiye girebilen, kürtaj olan, evini terk eden, baştan çıkaran olarak yer alıyor.

hakları konusunda ülkemizde geleneksel değerler açısından kadının erkeğin himayesinde olması gerektiği ve aynı zamanda erkeğin namusunun temsilcisi misyonunu taşımasına yönelik düşünce biçimi etkinliğini devam ettirmiştir. Bu tanım doğrultusunda kadının örtünmesi, iffetini koruması açısından başlıca çözüm olmuştur. Eğer kadın erkek tarafından tacize ya da tecavüze uğruyorsa öncelikle kadın, potansiyel ayartan olarak daha en baştan suçlu olarak kabul edilmiştir. Bu olgu suikast sonucu vurulan eski Pakistan devlet başkanı Benazir Butto’nun bir röportajındaki Hz. Muhammed’in bir sözünü yorumlama biçimini çağrıştırmaktadır. Butto, Hz. Muhammed’in “En iyi örtünme gözlerdeki örtünmedir” sözünden yola çıkarak “bakışınız namuslu olmalıdır” der. Eğer erkeğin bakışı namussuz ve tacizciyse, kadının bakışının namuslu olmasının ve örtünmesinin önemi kalıyor mu? Böylesi bir durumda niye bakışı namussuz erkeklerin gözlerine peçe takılmıyor? diye sorar. Butto’nun bu sorusunun üzerinde düşünülmesi gerekiyor.

Medyada yine kadını sıkça erkek şiddetinin ve “ töre cinayetleri”nin kurbanı olarak görüyoruz. Töre cinayetlerinde kadın yasak ilişki ya yaşamış, ya da maruz kalmıştır, ama her halükarda suçlu olması gereken kadındır. Bu kadınları ölüme taşıyan bu gelenekleri sanki erkekler bilmemektedir, sanki onlar naif varlıklardır ve eğer bir suçlu varsa sanki onlar masumdur. Erkeklere bu kültürde kadın tarafından ayartılan naif ya da saf insan olma hakkı sessiz bir uzlaşı içinde doğallaştırılmıştır. Erkek eğer bir kadına tecavüz ya da tacize yelteniyorsa bu sessiz uzlaşının verdiği hakkın güvencesine sığınarak cüret bulduğunu hepimiz içimizden biliriz, ama dışa vurmakta zorluk çekeriz. Böylesi bir kültürde erkek yetişirken kadınların zayıf olduğu, erkeğin himayesinde olması gerektiği, erkeğe hizmet etmesi, itaatkar olması ve kendisini memnun etmesi karşılığında kadının ailede yeri olduğu kendi annesi örneklemiyle de pekiştirilerek öğretilmiştir. Bu kadını erkeğe tabi kılan arkaik aile modeli öğretisinin dışında kalan kadınlar olumlu olmayan olarak “öteki”lerdir. Bu “ötekilik” saygı duymama ya da yaşam hakkı tanımamanın en temel özrü gibidir. Kadınlık diyorum çünkü, dişi insanın kadınlık tanımlarının dışında insan olarak tanımı bilinmezlikten gelinmektedir. Her insanın kendine özgü bir yaratılışı, düşüncesi, eğitimi, dünya görüşü olduğu da bu kadınlık tanımının alanına girmemektedir. Gazetenin arka sayfasında ‘güzel’ TV’nin gündüz kuşağında kurban, cani hikayelerinde ‘fedakar anne’, ‘iyi aile kızı’ ya da ‘kötü kadın’ Siyaset sayfalarında ‘baş örtüsü’ ya da ‘bayrak taşıyıcısı’ ya da mecliste etek /pantolon çelişkisinin öznesi olmuştur yıllarca.

Kadın olgusu üzerinde düşünülmesi ve insan hakları açısından eşitlikçi çözümlerin üretilmesi gereken önemli meseledir. Cehalete dayanan anlayışların raiting ya da satış garantisi gereği bilinçsizce körüklenmesinin ciddi boyutlardaki sonuçları göz ardı edilmemesi gereken bir olgudur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.