Kadının Ekonomik Özgürleşmesi Ve Medya

Doç.Dr. ÇİĞDEM DİRİK

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı

Günümüz toplumunda kadınlar, hem ücretli çalışan olarak hem de girişimci olarak çalışma yaşamında yer almaktadır. Ancak kadının çalışma yaşamındaki yeri, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında hala istenilen boyutta değildir.

Ücretli çalışan ve işveren kadınlar, alanlarında başarılı olmalarına rağmen çeşitli sorunlarla karşılaşabilmektedirler. Ekonomik yapı içinde erkeklerin yaşamadığı bu sorunlarla kadınların karşılaşması kimi kadınların iş yaşamından çekilmesine neden olurken, kimilerine de farklı etki yaparak işlerine daha sıkı sarılmasına neden olmaktadır.

Ekonomide kalkınmanın yolunun çalışabilir durumdaki işgücünün kalitesinin ve miktarının artırılmasından geçtiği düşünüldüğünde, kadınların çalışma hayatının dışında kalmasının veya çalışma hayatındaki kadın sayısının istenen düzeyde olmamasının ekonominin gelişmesinin önünde engel teşkil ettiği açıkca görülecektir. Çalışma yaşamında kadın işgücünün varlığı her ne kadar son yıllarda artsa da hala istenilen düzeyde değildir. Bu nedenle öncelikle iş yaşamındaki kadınların sorunlarının ortadan kaldırılması varolan işgücü potansiyelinin de harekete geçirilmesi gerekmektedir.

Kadınların ekonomik yaşamda karşılaştıkları en önemli sorun, toplumsal yapıda kadına yönelik algıdır. Hala toplumun büyük bir kesiminde kadından beklenen davranış şekli 'evlenip, çocuk sahibi olması ve evdeki sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi' şeklindedir. Bu düşünce yapısına göre, kadının çalışma yaşamında olması, hatta işveren olarak bu yapı da yer alması “görevlerini” aksatmasına neden olacaktır. Oysa kadın, hem iş yaşamında var olup, hem de ailedeki rollerini devam ettirebilecek potansiyele sahiptir. Toplumun geleneksel yapısı içinde üzerinde baskı hisseden, istediği imkanlara sahip olamayan, en önemlisi de eğitim hakkından mahrum bırakılan kadın, iş hayatında olması gereken yerde bulunamamakta ve ekonomik olarak özgürleşememektedir. Özellikle kadına bakış açısının kırsal kesimlerde geleneksel düşüncenin dışına çıkamaması nedeniyle çoğunlukla kadınlar çalışma hayatında varlık gösterememektedir.

Ekonomik yaşamda kadın sadece ücretli çalışan olarak değil, girişimci olarak da yer almalıdır. Girişimci kadın, tek başına veya ortaklarıyla risk alarak üretim faktörlerini bir araya getiren ve üretim faaliyetlerini gerçekleştiren kişi olarak tanımlanmaktadır. Kadın girişimciler; hızlı karar verebilen, risk alan ve kariyerlerini yöneterek istedikleri başarıya ulaşabilen kişilerdir.

Kadınların girişimci olmasındaki temel faktörler; azimli, kararlı, cesur ,yeniliklere ve iletişime açık olmaları şeklinde sıralanabilmektedir. Bu faktörlere rağmen ,kadınların girişimci olarak çalışma yaşamında varlık göstermeleri çok kolay olmamaktadır. Girişimci olmak isteyen kadınlar eğitimsizlik, sermaye yetersizliği, sosyal çevre baskısı, cinsiyet eşitsizliği vb. birçok sorunla karşılaşmaktadır. Söz konusu engeller kadın girişimciliğinin artmasına imkan vermemekle birlikte, ekonomik kalkınmaya da engel olmaktadır.

Burada üzerinde durulması gereken en önemli nokta, kadınların ister ücretli çalışan, isterse girişimci olsun ekonomik olarak özgürleşmelerinin ve statülerinin artmasının sağlanmasıdır. Bu nedenle ülkemizde hem kadınların işgücü olarak çalışma yaşamında olmaları, hemde kadın girişimciliği desteklenmelidir. Özellikle kadın girişimciliğin önündeki en önemli engellerden birisinin girişimcilik için gerekli olan adımların neler olduğunu bilmemek olduğu düşünüldüğünde, bilgiyi paylaşmanın temel taşıyıcısı olan medyaya büyük görevler düşmektedir. Medya, gerek kadın girişimcilere gerekse ücretli çalışan kadınlara gerekli bilgileri vermeli ve başarı hikayelerini haberleştirerek hem konunun görünürlüğünü sağlamalı, hem de farkındalık oluşturmalıdır.

.....................