TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kadın Yüzyılı

null

Haber Giriş Tarihi: 26.03.2021 11:00
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Kadın Yüzyılı

Ebru Dön Keskin

EGİAD Basın Birimi Müdürü

Tarihte, düşünce yapıları, ileri görüşlülükleri, zekâları ve özgüvenleri ile kendilerinden sonraki nesle öncülük eden sayısız kadından söz edebiliriz. Kadınlara oy hakkı verilmesi için mücadele eden Susan B. Anthony; Nobel Ödülü alan ilk bilim insanı kimyager ve fizikçi Marie Curie; kolesterol, penisilin, B12 vitamini ve insülin moleküler yapılarının kâşifi Nobel ödüllü Dorothy Hodgkin; Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen; Dünyanın ilk bilgisayar programcısı Ada Lovelace; Wi-Fi teknolojisinin mucidi Hedy Lamarr…Ve daha nicesi... Onlar iş hayatında olmayı seçen, çalışmalarıyla toplumlarını ve dünyayı etkileyen kadınlardı. Dünyanın en büyük dönüşümünü başlatan, Sanayi Devrimi, kadının ücretli olarak çalışma hayatında aktif olmaya başlamasından sonra milat olmuştur. Ve iş kadını ibaresi herkesin hafızasında bundan sonra yavaş yavaş yer etmeye başlamıştır. Endüstri toplumları bilgi toplumu olma yolunda ilerlerken zamanla iş hayatında kadına yer vermek zorunda kaldı. Kadının programlı bir yapıya sahip olması, ön sezilerinin güçlülüğü, kararlılığı, çoklu görevleri koordine edebilme yapısı, detay yönetimindeki pratikliği kadınlar için başarıyı da beraberinde getirdi. Başarıyı yakalamak için gerekli noktalara dikkat eden, belirli yollardan gelip emek veren kadınlara başarı da cömert davranabiliyor. Yeter ki cam tavan sendromu sebebiyle kimse paçasından aşağıya çekmesin. Bakın Türkiye nüfusunun yarısını kadın bireyler oluşturuyor. Bu da kendisine yaşadığı toplumda hem ekonomik hem de yönetimsel noktalarda söz sahibi olma hakkını veriyor.

Kadın oranlarına bakacak olursak, önceki yıl Türkiye’de kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 34’lerde gerçekleşti. Kadınların üst düzey yönetici olarak istihdam oranı yüzde 9,3. Ki bu oran özel sektör için çok daha yüksek rakamlara ulaşmakta. Türkiye’de Merkez Bankası’nda yalnızca bir kez kadın meclis üyesi olmuş. Türkiye’de Yönetim Kurulu üyelerinin 2005’de yüzde 7’si kadın iken günümüzde bu oranın yüzde 15’lere ulaştığını görüyoruz. AB üyelerinde ortalama ise 2005 yılında yüzde 9,8 iken 2018 yılında yüzde 26,2. Yönetim Kurulu Başkanları’nda bu oran yüzde 6 civarında. Aynı kriterde AB ülkelerinde de oran yüzde 7,5. Türkiye’de Meclise giren kadın milletvekili oranı 2007’de yüzde 9,1 iken, 2019’da yüzde 17,3 oldu. AB ülkelerinde ise yüzde 30 oranında kadın milletvekili var. 1960 ile 2021 yıllarında 58 ülke belli aralıklarla bir kadın tarafından yönetildi, son 50 yılda 13 ülkenin birden fazla kadın lideri oldu. Ancak bunun yanında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hiç kadın başkanı olmamış. Emin olun ki bu rakamlar yükseldikçe ülkede ki refah oranı da artacaktır.

Hızla bu rakamları artırmak için birçok kurumda cinsiyet eşitliği çalışmaları başlatılmış durumda. Dünyanın en büyük şirketlerinin CEO ve üst düzey yönetimlerine kadın yöneticiler atanıyor. 2030 da kadın CEO sayısının erkek CEO sayısını geçeceği ön görülüyor. Türkiye bu sürece adapte olmak için çalışmalar başlatmalı, mesela kadın odaklı Kalkınma Ajansları kurularak, iş hayatında kadınları destekleyici projelere hız verilmeli. Kadın erkek cinsiyet eşitliğinde Türkiye’nin aydınlık yüzü olan İzmir ve İzmir’in gözde kurumları bu süreçte öncü rol üstlenebilirler. Ne de güzel olur İzmir için…

Hatta topraklarımızda kadın hareketinin başladığı ilk nokta da İzmir’dir. 1828 yılında kentimizde gerçekleşen zamlara tepki gösteren kadınlar olmuştur. 3 gün boyunca çocuklarıyla sokakta protestolar gerçekleştirip, toplumsal bir hareket başlatmışlardır. O dönem için yönetime direnmek ve üstelik de bir kadın hareketi başlatmak büyük bir adımdır. İzmirli kadınlar bu hareketi başarıyla sonuçlandırmışlar. Dönemin İzmir Valisi Hasan Paşa kadınların protestolarının sona ermesini isteyerek zam uygulamasını geri almıştır. Bu olayda bir başka ilginç nokta, o zamma erkeklerin de tepki göstermiş olmasına karşın; zammın ancak kadın hareketi sonucu geri çekilmiş olmasıdır. Türk kadınlarının ilk eylemi olarak nitelendirilen bu hareket, İzmir’in Kadifekale, Tilkilik, Namazgah gibi mahallelerinde gerçekleşmiştir. O dönemde İzmir’de bulunan Avusturya- Macaristan elçisi Baron Anton Prokesch Von Osten’in raporları sayesinde İzmirli Türk kadınlarının bu eylemi geniş kesimlerce öğrenilmiş. Hatta Avusturya’daki bir dergide kadın hareketi olarak yer almayı başarmıştır.

Günümüze gelirsek, şirketler ve kurumlar ancak kadın yöneticilerle çıtayı yükseltebilecektir. Günümüzün zorlu ekonomik dönüşüm sürecinde şirketlerimiz bir yandan değer yaratmak bir yandan geleceği yakalamak istiyorlarsa değişen rekabet ve çalışma koşullarına uyum sağlamak üzere bu zorunlu evrimi geçirmek durumundadırlar. Dünya olarak önümüzde bizi bekleyen çok büyük bir dönüşüm süreci bulunmakta. Türkiye olarak bu dönüşümün gerisinde kalmamız imkânsız. Tek saniyemizi boşa geçirmeden, her kaynağımızı değerlendirerek bir sıçrama gerçekleştirmemiz gereken bir dönemdeyiz. Başarı ve rekabet gücü sırrının, istihdamın diğer yarısı kadınlara yatırım yapmaktan geçtiğini çok iyi anlamak zorundayız. Çeşitliliğin kucaklanması, çalışma hayatında eşitliğin sağlanması, bunun yanı sıra yetenekleri kaçırmadan çok iyi işleyerek çok daha fazla değer yaratmak büyük bir toplumsal gelişim sağlayacaktır. Kadın birliğinden büyük bir sinerji ve güç doğacaktır.

Kadınlar, görüyoruz ki en çok bir olduklarında güçlüler. Kadın olmak ne büyük bir şanstır bize verilen. Her daim şükrümdür kadın olmak... Unutmayalım ellerinin değdiği bir dünya her açıdan çok daha güzel olacaktır.

Saygılarımla

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.