TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Güçlü potansiyelimize değer katmalıyız!”

Türkiye’nin sahip olduğu güçlü tarım potansiyelini yapacağı katma değerli çalışmalarla daha iyi bir noktaya getirebileceğini belirten Başkan Kestelli, İzmir’in birçok konuda olduğu gibi tarımda da öncü ve örnek bir kent olduğunun altını çizdi

Haber Giriş Tarihi: 26.03.2021 10:28
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
“Güçlü potansiyelimize değer katmalıyız!”

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER

Türkiye’nin en köklü borsası İzmir Ticaret Borsası (İTB)’nın Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Türkiye’nin güçlü tarım potansiyeline vurgu yaparken, bu potansiyeli iyi yerlere getirmek için katma değerli çalışmaların yapılmasının önemine de dikkat çekti. Başkan Kestelli, “20’nin üzerinde ürünün üretiminde ilk dörtteyiz. Fındık, kayısı, incir ve kiraz dünyada açık ara üretim lideri olduğumuz ürünler. Kuru üzümde dünya üretiminin dörtte birinden fazlasını biz sağlıyoruz. Burada temel mesele, üretim gücümüzü küresel ticaret gücüne çevirebilmek. Eğer ticaretin kuralını siz koyamıyorsanız, fiyatı siz belirleyemiyorsanız en büyük üretici olmanızın da bir manası kalmıyor” dedi.

GÜÇLÜ POTANSİYELİMİZ VAR!

Türkiye ve İzmir tarımının eksi ve artılarını sıralayan Başkan Kestelli, “Türkiye sahip olduğu verimli arazileri, uygun iklim koşulları ve bu alandaki insan kaynağı ile dünyanın en önemli tarımsal üretim potansiyeline sahip şanslı ülkelerinden biri. Bugün için Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise dokuzuncu büyük tarımsal üretim hacmine sahibiz. Ancak daha fazlasını üretebilmemiz, daha katma değerli ürünlere yönelebilmemiz ve tarım sektöründen daha yüksek gelir elde edebilmemiz için iyileştirme çalışmaları yapmak zorundayız. Büyük bir potansiyelimiz var ama temel sorunumuz sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlayacak bir reform demetinden yoksun oluşumuz. 20’nin üzerinde ürünün üretiminde ilk dörtteyiz. Fındık, kayısı, incir ve kiraz dünyada açık ara üretim lideri olduğumuz ürünler. Kuru üzümde dünya üretiminin dörtte birinden fazlasını biz sağlıyoruz. Burada temel mesele, üretim gücümüzü küresel ticaret gücüne çevirebilmek. Eğer ticaretin kuralını siz koyamıyorsanız, fiyatı siz belirleyemiyorsanız en büyük üretici olmanızın da bir manası kalmıyor. Dünyada en çok muz ihraç eden üç ülkenin hiç muz üretimi yok mesela. Türkiye’nin akıllı bir planı sabırla uygulayarak dünyada önce kendi ürettiği ürünlerin trend belirleyicisi olmasını sağlamamız gerekiyor. Fındığın, incirin, kuru üzümün, kirazın ve iddialı olduğumuz tüm ürünlerin dünyada bilinmesini sağlayana kadar durmadan efor sarf etmemiz lazım” diye konuştu.

İZMİR, ÖNCÜ VE ÖRNEK OLMUŞTUR!

Başkan Kestelli, “İzmir özelinde bakacak olursak... İzmir, geçmişte pek çok alanda olduğu gibi tarımdaki başarılarıyla da ön plana çıkmış, öncü ve örnek olmuştur. Toplam 344 bin hektar ile ülkemiz tarım alanlarının yüzde 1,4’üne sahip olan İzmir, toplam tarımsal üretim değerinin yüzde 4’ünü gerçekleştiriyor. Tarım alanları açısından 29’uncu, tarımsal üretim değeri açısından ise 3’üncü sırada yer alıyor. Sadece bu veriler bile İzmir’in Türk tarımındaki rolünü ortaya koymaya yetiyor. Ülkemizi tarım 4.0’ın öncülerinden biri yapabiliriz. Bizim de dünyadaki büyük dönüşümün dışında kalmak, dijitalleşmeden uzak durmak gibi bir seçeneğimiz yok. İzmir Ticaret Borsası olarak Ege Üniversitesi iş birliğiyle hazırladığımız ve ülkemizde bir ilk olan Tarım 4.0 Raporu ile, Borsa Akademi ile Türk tarımının Silikon Vadisi haline geleceğinden hiç şüphe duymadığımız İzmir Tarım Teknoloji Merkezi’nin kuruluş çalışmaları hep bu yaklaşımın ürünü. İnovasyon ve teknolojilere yatırım yapacakların bu proje çerçevesinde buluşturulmasını hedefliyoruz. Akıllı tarım uygulamalarıyla çiftçilere yeni fırsatlar yaratmayı hedefliyoruz” dedi

HAK VE ADALETTEN SÖZ EDEMEYİZ!

Aynı zamanda Turuncu Dernek’in Başkanı da olan Kestelli, Türkiye’deki toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilgili de şunları söyledi: “Son 100 yılda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına hem dünyada hem ülkemizde çok önemli bir mesafe kat edildi ama gelinen nokta hala yeterli değil. Eğer bir toplumda eşitlik denince halen akla kadın- erkek eşitliği geliyorsa, orada zaten henüz hak eşitliği ve adaletten söz edemeyiz demektir” değerlendirmesinde bulundu.

İZMİR’İ TURUNCUYA BOYADIK!

Turuncu Derneği’nin kuruluş sürecini de anlatan Kestelli, “Birleşmiş Milletler’in cinsiyete dayalı şiddetle mücadele için oluşturduğu “Orangethe World” adlı 16 günlük aktivizm kampanyasından esinlenip, “İzmir’i Turuncuya Boya” diyerek 2017 yılında yola çıktık ve 25 Kasım – 10 Aralık tarihleri arasında 16 gün boyunca İzmir’deki tarihi yapıları, sembolik binaları, evleri ve işyerlerini turuncuya boyadık. Aktivizm kampanyasının son gününde ise “Turuncu Yürüyüş’ü” gerçekleştirerek, yaklaşık 2000 kişinin katılımıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddetin her bir türüne karşı olduğumuza dikkat çektik. Çevremizde olumlu bir etki yaratmanın verdiği mutlulukla, 2018 yılında, başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere toplumda ayrımcılığa uğrayan bireylere hitap edecek sosyal sorumluluk projelerimizi gerçekleştirmek amacıyla Turuncu Dernek’i kurduk” şeklinde konuştu.

KADINLARIN YÜZDE 80’İ ÜCRETSİZ ÇALIŞIYOR!

Son olarak Türk tarımında kadının rolünü de anlatan Kestelli, “Kadın istihdamının en belirgin özelliklerinden biri kadınların çoğunluğunun tarımsal üretimin içinde bulunmasıdır. Türkiye’deki kadın istihdamıyla ilgili önemli bulgular kadın istihdamında tarımın erkek istihdamına kıyasla çok daha büyük bir paya sahip olduğunu gösteriyor. Son yıllarda Türkiye’de yaşanan ekonomik krizlerin etkisiyle kırsal alanda yaşayan ve geçimini tarımdan sağlayan ailelerde, erkeklerin çoğu tarım dışı işlere yönelmek zorunda kaldı. Kırsal alanda tarım dışında yaratılan istihdam alanları genelde erkeklere göre olmakta, tarım kırsaldaki kadınların kaderi olmaya devam etmektedir. Türkiye’de istihdam edilen her 10 kadından 4’ü tarım sektörüne çalışıyor. Ancak şunu da hemen belirtmek gerekir ki; tarımda çalışan kadınların yüzde 80’ine yakını ücretsiz aile işgücü olarak çalışıyor. Kırsal alanda kadınların işgücüne katılımları gerçek bir çalışma olarak kabul edilmiyor, toplumun kadına yüklediği geleneksel rol ve görevler de yerine getirilmesi zorunlu işler olarak değerlendiriliyor. Gerçekten gelişmiş ülke olmak istiyorsak toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamalıyız. Çünkü zenginleşmemizin başka bir yolu yok. Eğer refah bir ülke olmak istiyorsak, kadınların toplumsal hayata eşit katılımı sağlamak zorundayız” ifadelerine yer verdi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.