TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ayrımcılığa Karşı Birleşmek İnsani Sorumluluktur

null

Haber Giriş Tarihi: 26.03.2021 11:26
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Ayrımcılığa Karşı Birleşmek İnsani Sorumluluktur

Misket Dikmen

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı

Toplumların gelişmişlik düzeyi, o toplumda insan haklarına verilen değer ile ortaya çıkıyor. Kadınların cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz kalmadığı, eşit ve adil şartlarda çalıştığı, emeğinin karşılığını aldığı toplumlar bugün dünyanın en güçlü toplumları arasında yer alıyor.

Yaşadığımız coğrafyada günümüz şartlarında kadının toplumsal hayattaki yeri cumhuriyetten bu yana önemli kazanımlara sahip olmuş bu süreçte gelişimimize yön veren pek çok öncü kadın yer almıştır.

Göklere adını yazan ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu’da kurulan en önemli uygarlık olan Hititlerin hiyerogliflerinin çözülmesini sağlayan arkeoloji duayeni Halet Çambel, Nobel ödülü alan ilk kadın bilim insanı Madam Curie’nin tek Türk öğrencisi Remziye Hisar, bir bilim kadını olarak literatürde yer alan, uluslararası başarılara imza atarken kız çocuklarımızın eğitimi ve çağdaş bireyler olarak yetişmeleri için büyük çabalar gösteren Türkan Saylan, İlk kadın gazeteci Selma Rıza ve niceleri…

İsimlerini anarken içimizi gururla titreten niceleri…

Biraz daha eskiye gittiğimizde ve kentimiz özelinde de kadınlar sayısız yeniliğe imza atmış, birçok konuda örnek ve öncü olmuş. Ne de olsa adını Amazon Kraliçesi Smyrna’dan alan İzmir’de, emekçi, mücadeleci, yenilikçi, eşitlik yanlısı, devrimci ruhun temelini kadınların attığını görüyoruz. Örneğin, Türkiye tarihinde kadınlar tarafından gerçekleştirilen ilk protesto eylemi –ekmek zammına karşı- 1828 yılında İzmir’de meydana gelmiştir. Başarıyla da sonuçlanmıştır. İlk Müslüman Türk kadınının tiyatro sahnesine İzmir’de çıkması tesadüf değildir. Bu örneklerin de nicesi var.

Bu yazıda onlardan söz etmek isterdim. Oysa…

Bu satırların yazıldığı gecenin gündüzünde karanlık bir iklime mahkûm edilmek istenen ülkemde bir günde 6 (altı) kadının cinayete kurban edilmiş olması içimizde utançla vicdanımızı titretiyor. Diller lâl oluyor. Kötülük gemi azıya almış giderek sıradanlaşıyor. Ayrımcılık, ayrıştırma, ötekileştirme deseniz öyle… Hukukun hiç sayıldığı bir cahiliye dönemi almış başını gidiyor. Bir yanda vicdanlarımız titrerken bir yandan ruhumuz kuruyor. Başta sözünü ettiğim kazanımlar birer birer yitirilirken öz eleştiri yapma gereği de bir daha bir daha yüzümüze vuruyor. Çünkü ancak boşluğa savurduğumuz sorulara doğru cevapları verdiğimizde, gerçeklerle yüzleştiğimizde huzur bulacağımızı da biliyoruz.

Kadınların isimlerinin basında-medyada ‘kurban’ olarak geçmesini engellemek, iyi bir toplum için tüm bireylerin haklarını korumak gerekiyor. Bunun için kadın – erkek; bir olmak gerekiyor.

Toplumun her kesiminin hangi görüşe hangi inanca hangi kökene bağlı olursa olsun ayrımcılığa, şiddete karşı birleşmesi insani bir sorumluluktur. İstanbul Sözleşmesi bunun için hayati önemdedir. Vazgeçilmezdir.

Hukuk temelli, erdemli, eşit hak ve özgürlüklere sahip, ayrı gayrının olmadığı, adil, sosyal, paylaşımcı toplumsal hallerin hüküm sürdüğü bir devlet yapısıdır aslolan.

Gelişmiş ve güçlü bir toplum olmak bu yollardan geçiyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.