TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İzmir’de 400 gönüllü hekim müdürlükten yanıt bekliyor!

Deprem bölgelerinde sağlık hizmeti vermek için İl Sağlık Müdürlüğü’ne yaptıkları başvuruya hala yanıt almadıklarını belirten İzmir Tabip Odası Başkanı Kaynak, “İşbirliği yapma talebi içerisindeyiz. Elimizde 400 kişilik gönüllü listemiz var. Hekimlerimiz elinde çantası hazır bekliyor” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 10.02.2023 11:19
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
İzmir’de 400 gönüllü hekim müdürlükten yanıt bekliyor!

ÇAĞLA GENİŞ

İLKSES TV ekranlarında yayınlanan ve Dr. Mustafa Torun’un hazırlayıp sunduğu ‘Sağlık Haktır’ programının konuğu İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kaynak oldu. Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde büyük yıkıma sebep olan iki büyük depremin ardından yaşanan gelişmelerin masaya yatırıldığı programda, deprem bölgelerinde büyük bir organizasyon ve koordinasyon eksikliği olduğu vurgulandı. İlk günden bu yana İl Sağlık Müdürlüğü’ne her türlü sağlık hizmeti için hazır olduklarını bildirmelerine rağmen bir dönüş alamadıklarını söyleyen Kaynak, “Burada bir itibar savaşı yaşanıyor. Bizim itibar kazanma derdimiz yok. Biz hekimiz, insanların elini tutmak için oraya gidiyoruz. İşbirliği yapma talebi içerisindeyiz. Hekimlerimiz elinde çantası hazır beklemektedir. ‘Giderlerse gitsinler’ dedikleri hekimler yine bunlar” dedi. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Torun ise, deprem bölgesindeki su ve hijyen sıkıntısı sebebiyle yaşanabilecek salgın hastalıklar riskine dikkat çekerek, “Şimdiden tedbir alınması lazım” uyarısında bulundu.

İLK 24 SAAT İYİ DEĞERLENDİRİLMEYDİ

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kaynak, “Verilen can kaybı rakamının önümüzdeki günlerde inanılmaz yükseleceği yönünde endişelerimiz var. Böyle durumlarda ilk 24 saat burada son derece önemlidir, iyi değerlendirmemiz gerekiyordu. 1999 yılından bu yana deprem müdahalesinde çok geriye düştüğümüzü görüyoruz. Burada belediyeler, askeri birlikler, KIZILAY, madenciler, inşaat grupları, sivil toplum örgütleri... Hepsini devletin, AFAD sisteminin örgütlemesi gerekiyordu. Türkiye’de deprem müdahalesiyle ilgili büyük deneyim vardı. Askeri birliklerimizin bu konuda ciddi hazırlığı vardı. Yüzlerce binler çadırları, seyyar tuvaletleri, helikopter envanteri var. Eskiden KIZILAY çadırları ilk gün gelirdi, elimizdeki parayı hemen oraya bağışlardık. Bütün madenci ekipleri 24 saatte bölgeye sevk edilirdi. AKUT nasıl dışlanır anlamak mümkün değil! AFAD çok teknik bir konudur ama bu kurumun başına konuyla alakası olmayan birini getirip oturtamazsınız. Diyanet’in personel sayısı AFAD’ın 30 katı fazla bütçesi de 3 kat fazla. Deprem uzmanlarının ifadesine göre; ilk gün sahaya 35 bin personelinin inmesi gerekiyordu. AFAD’ın ise 7 bin küsür personeli var” dedi.

HEKİMLERİMİZ ELİNDE ÇANTASIYLA BEKLİYOR

Depremin meydana geldiği ilk günden bu yana İl Sağlık Müdürlüğü’ne 400 kişilik gönüllü sağlık çalışanıyla her türlü sağlık hizmeti için hazır olduklarını bildirmelerine rağmen hala bir dönüş alamadıklarını söyleyen Kaynak,  “Rusya’dan bir ekip geldi Antakya’da hastane kurdu. İsrail’den ekip geldi mutfak kurdu. Biz Türkiye’de yaşayanlar olarak oraya gidip mutfak, sahra hastanesi kuramadık. Bize izin verilmedi. Bugün siyaset konuşmak doğru değil ama ilk gün iktidar yetkilisi şöyle bir laf etti. ‘Cumhur İttifakı olarak sahadayız’ dedi. Bu gerçekten çok ayıplanacak bir davranış. Belediyeler orada devreye girmiş olduklarında halka bir şekilde temas edip ilişkileri neticesinde itibarları yükseliyor. TSK’nın itibarının yükselmesinin kime ne zararı vardır? Burada iktidar, itibar dediği şeyi sadece kendine ait olarak düşünülmesini istiyor. Burada AFAD dışında kimsenin hizmet vermesi ve organize olması arzu edilmedi. İnsanlar ellerindeki en ufak bir ekmek kırıntısını oraya ulaştırmaya çalışıyorlar. Biz şu anda 400’ü aşkın doktor ve sağlık personeli gönüllü listemiz var. Hepsini İl Sağlık Müdürlüğüne teslim etik ve ‘Görev bekliyoruz’ dedik. Hekimler engellendi, görev yapmaları engellendi. Bir organizasyon yapılması şarttı. Ama yapılmayınca işi yavaşlatma ve engelleme sürecine girmek durumunda kalındı. Burada bir itibar savaşı yaşanıyor. ‘Kamuyu ben yönetiyorum benim dışımda kimse itibar kazanamaz’ deniliyor. Bizim itibar kazanma derdimiz yok. Biz hekimiz, insanların elini tutmak için oraya gidiyoruz. İşbirliği yapma talebi içerisindeyiz. Elimizde gönüllü listemiz var. Hekimlerimiz elinde çantası hazır bekliyor. ‘Giderlerse gitsinler’ dedikleri hekimler yine bunlar” ifadelerini kullandı.

KRİZ KOORDİNASYON KURULU OLUŞTURULDU

Depremin meydana geldiği gün içerisinde birçok kuruluş temsilcinin yer aldığı ‘Kriz Koordinasyon Kurulu’nu oluşturduklarını dile getiren Kaynak, “Aralarında İzmir Barosu, TMMOB, İzmir Sağlık Platformu, DİSK, KESK, İzmir Kent Konseyi, TÜRK İş, İzmir Yaşam Alanları ve siyasi parti temsilcilerinin bulunduğu gruplarla bir araya geldik. Hızlı bir şekilde Kriz Koordinasyon Kurulu oluşturduk. Ayni yardımda bulunduk. Isıtıcıdan günlük ihtiyaç maddesine kadar... Bir de tıbbi malzeme yardımı temin ettik. İçerisinde pek çok kritik şey var; tansiyon aletinden cerrahi malzemelere kadar. Hem aynı hem tıbbi malzeme yardımı toplandı. Bugün hala devam ediyor. Bildiğim kadarıyla şu anda 7’nci TIR yolda. İlaç ihtiyacı için Türk Eczacılar Birliği ve İzmir Eczacılar Odası ile irtibata geçtik. ‘Sakın evlerden ilaç toplamayın, ilaç firmalarıyla ve eczanelerle organizasyon yaptık’ dediler. Seyyar eczaneler bölgeye peyderpey sevk edildi. Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Odası ile görüştük. Orada en az 13 milyon insan bu felaketten etkilendi. Önümüzdeki günlerde bir iç göç yaşanacak. Burada barınma olanaklarını nasıl yaratırız diye odalarla görüştük. Onlar da belirli barınma olanakları yaratmaya çalışıyorlar. Bunların ötesinde de sağlık personellerinin ihtiyaçları halinde ‘Evimiz evinizdir’ diye kampanya başlattık. Konaklama ve barınma açısından da imkan yaratmaya çalışıyoruz. Depremin olmasının üzerinden 6-7 saat geçtikten sonra İzmir’de biz çok etkin bir organizasyon ve planlama yaptık. Bunun bölgede de özellikle yetkili kurumlar ve kamu eliyle yapılmasını da arzu ederdik. Bu süreçlerde kamu kurumlarıyla çalışmayı da çok arzu ederdik” şeklinde konuştu.

SALGIN RİSKİNE DİKKAT ÇEKTİ

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Torun ise, deprem bölgesindeki su ve hijyen sorunu sebebiyle yaşanabilecek salgın riskine dikkat çekerek, “Dediğiniz gibi iç göçle birlikte sağlık sorunları da başlayacak. Salgın deyip de geçmemek lazım, ciddi enfeksiyonlar başlayacak. Hastaneler o kadar tıkanacak ki! Birçok su ile geçen enfeksiyon hastalıkları başlayacak. Enfeksiyonlar sebebiyle de insanlarımızı kaybedeceğiz. İnsanlar bir tuvalet ihtiyacını gideremiyor. Yarın bu birçok hastalığa sebep olacak. Şimdiden tedbir alınması lazım” uyarısında bulundu.

TABİP ODALARI ENGELLENMEYE ÇALIŞILIYOR

Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüklerinin, TTB ve tabip odaları ile koordinasyon içinde olması gerektiğini de vurgulayan Torun, “Salgınlarda en büyük hatalardan biri TTB ve tabip odaları ile işbirliği yapılmadı, şeffaflık olmadı. Bu afette de anayasal kurum olan tabip odaları yine engellenmeye çalışılıyor. Bütün deneyimler var bu kurumların, işbirliği yapılsa omuz omuza verilse... Niçin hala engellenmeye çalışıyorlar? Oysa bizim önümüzde mevzuat engeli de yok. Hekim sahadadır, gerektiğinde vatandaşın yanındadır. Toplumun kucaklayıcısıdır, hekim her yerdedir. Kimse engelleyemez” açıklamasını yaptı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.