[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#zehirlenme

zehirlenme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, zehirlenme haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kış aylarında yangın ve zehirlenmelere karşı uyarıda bulundu Haber

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kış aylarında yangın ve zehirlenmelere karşı uyarıda bulundu

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kış aylarında meydana gelen baca yangınları ve soba zehirlenmelerine karşı vatandaşları dikkatli olmaya çağırdı. İtfaiye raporlarına göre, İzmir’de geçen yıl 305 baca kaynaklı yangın yaşandı. Bu yangınlar, toplam yangınların yüzde 2.35’ini oluşturuyor. 2024 yılının ilk 9 ayında ise 227 baca yangını meydana geldi, bu da tüm yangınların yüzde 1.59’unu kapsıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Eğitim Şube Müdürlüğü, bu tür olayların can kaybına yol açmasını engellemek amacıyla verdiği eğitimlerle halkı bilgilendiriyor. YÜZDE 50 ORANINDA AZALIR Eğitim Şube Müdürlüğü’nde görevli İtfaiye Eğitim Amiri Bülent Yanaşık, 31 yıllık meslek hayatında gerekli önlemlerin alınmadığı için ölümle sonuçlanan birçok olayla karşılaştıklarını aktardı. Yurttaşların canının yanmaması için, bacalarını temizletmeleri ve ön hazırlık yapmaları gerektiğine değinen Bülent Yanaşık, “Özellikle mevsimsel geçişlerde bacaların temizlenmesi gerekiyor. Baca menfezleri ile baca içlerinin temizlettirilmesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı tarafından yetki alan firmalar tarafından yapılması gerekiyor. Bunları uygun şekilde yaparsak yangınları yüzde 50 oranında azaltmış oluruz” diye konuştu. ÇOCUKLARI YALNIZ BIRAKMAYIN Yangınların çıkmasının en büyük nedenlerinden birinin de çocukların evde yalnız bırakılması olduğuna değinen Yanaşık, “Yine soba etrafına kuruması için bırakılan kıyafetler de yangınların çıkmasındaki en büyük etkenlerden. Sobanın tutuşması için atılan hızlandırıcı benzin, tiner gibi maddeler de yangına neden oluyor. Vatandaşlarımız sobayı yaktıktan sonra, çevresinde bulunan ve yangına neden olabilecek materyalleri buradan uzaklaştırmalı. Yapılan en büyük yanlışlardan biri sobada odun ve kömür yandıktan sonra kovayı değiştirmeden üzerine yeniden ürün koymak. Bu da karbon monoksit zehirlenmelerine neden oluyor. Yanan bir malzemenin üzerine, yanmamış bir malzeme koyduğunuz zaman içeride zehirlenmenin olması kaçınılmaz” ifadelerini kullandı. UYUYAN SOBAYA DİKKAT Evlerde “uyuyan soba” tehdidinin bulunduğu konusunda uyarıda bulunan Bülent Yanaşık, “Sobalar yakıldığında sıcaklık arttığı zaman sobayı kapatıyoruz. Buna ‘uyuyan soba’ diyoruz. Tekrar açıldığında sobanın içerisindekilerin yanmadığı görülünce üzerine tiner, benzin dökülüyor. Bu da patlamaya neden olabiliyor. Hiçbir şekilde yanan sobayı açıp, herhangi bir malzemeyi dökmememiz gerekiyor. Kendi haline bırakmalıyız. Bu şekilde yanıp, sönmeli. Soba etrafında battaniye, pike tarzı yanıcı ürünler bulunmamalı. Bunların yaşanmaması için sobaların kurulduğu andan kaldırıldığı zamana kadar tüm bakımlarının yapılıp, önlemlerin alınması gerekiyor. Bacaların temizlenmesi için bazı maddeler kullanılıyor” diye konuştu. HAVALARIN SOĞUMASI ARTIŞA NEDEN OLDU İtfaiye Dairesi Başkanlığı Merkez Bölge Gruplar Amiri Fuat Eroğlu da havaların soğuması ile birlikte baca yangınlarında artışların yaşandığını belirtti. Bu tür yangın ihbarlarına gittikleri zaman ilk önce iş yeri mi yok bina bacası mı olduğuna bakılıp, müdahaleyi de buna göre yaptıklarını söyleyen Eroğlu, şu ifadeleri kullandı: “Beton binalarda su ile söndürmeyi çok sağlıklı bulmuyoruz. Genellikle boğma yöntemi ve kuru kimyevi tozlarla yangına müdahale ediyoruz. Baca yangınlarının bina yangınına dönüşmemesi önceliğimiz. Baca yangınları doğru ve zamanında müdahale edilmediğinde, bina yangınlarına dönüşebiliyor. Bu da daha büyük sorunlara neden olabiliyor.” YAPILAN HATALAR ZEHİRLENMELERE NEDEN OLUYOR Eğitim Şube Müdürlüğü’nde eğitmen olarak görev alan Ebru Kervankıran da doğalgaz kullanımına yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Verdikleri eğitimlerle yangın çıkmasını engelleyerek, yangın riskini azaltmayı hedeflediklerini söyleyen Ebru Kervankıran, “Havların soğuduğu bu günlerde özellikle baca yangınları ve karbon monoksit zehirlenmeleri ile sık sık karşılaşıyoruz. Doğalgaz da bu nedenle çok önemli. Yaptığımız kimi hatalar zehirlenmelere neden olabilir. Özellikle yağlı kanal dediğimiz aspiratör bacalarının düzenli olarak temizlenmesi gerekiyor. İşletmelerde bu tür bacalar daha fazla kullanıldığı için sık sık temizlenmeli. Kullanılan ocak türündeki gazın niteliğine göre algılama dedektörünün takılması gerekiyor” dedi. DOĞALGAZ ZEHİRLENMELERİNE KARŞI NELER YAPILMALI? Ebru Kervankıran, sensörlü selenoid valfe bağlı gaz algılama dedektörünün, gaz kaçağı olduğu anda gaz akışını keserek olası zehirlenme vakalarının önüne geçtiğini söyledi. Kervankıran, “Doğalgazlı evlerin camlarında menfezler var. Bunları kış aylarında soğuktan ya da toz gelmesin diye çeşitli şekillerde kapatıyoruz. Aslında açık kalması gerekiyor. Atmosfere açılan hava olması lazım. Bir gaz kaçağı olduğunda, doğalgaz havadan hafif olduğu için yukarı doğru çıkar. Mutlaka camın üst kısmında, kombilerin olduğu alanlarda bu menfezleri açık bırakmak gerekiyor. Her gaz kaçağı olduğunda patlama meydana gelmez. Ama gaz kokusu alındığı zaman tedbirli olmakta fayda var. Bu nedenle evinize girdiğiniz zaman önce ortamı koklayın. Gaz kokusu var mı? Eğer gaz kokusu alıyorsanız, lambalara dokunmayın. Sigortaları kapatmayın. Gazı kaynağından kesip, ortamı havalandırın. Açıkta duran doğalgaz borularının üstü de kesinlikle kapatılmamalı” açıklamalarında bulundu.

Prof. Dr. Hilmi Orhan, haşere ilaçlaması sonrası yarılanma ömrüne dikkat çekti Haber

Prof. Dr. Hilmi Orhan, haşere ilaçlaması sonrası yarılanma ömrüne dikkat çekti

Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hilmi Orhan, İzmir’de bir apartmanda yapılan haşere ilaçlaması sonrası 1 yaşındaki bebeğin zehirlenerek hayatını kaybetmesi üzerine açıklamalarda bulundu. Orhan, ilaçlamada kullanılan maddenin etkisinin kaybolması için belirli bir süre ortamın iyice havalandırılması gerektiğine ve solunum yapılmaması gerektiğine dikkat çekti. İzmir’in Konak ilçesindeki bir dairede tahtakurusuna karşı yapılan ilaçlamanın ardından, alt ve üst katlardan bazı sakinler zehirlenerek hastaneye kaldırılmış ve 1 yaşındaki bir bebek hayatını kaybetmişti. Bu olay, evlerdeki haşere ilaçlamalarının beraberinde getirdiği sağlık risklerini yeniden gündeme getirdi. Önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Hilmi Orhan, İzmir’deki olayla ilgili bazı detayların netleşmediğini ancak bazı güvenlik kurallarına uyulmadığını belirtti. Bu tür vakalarda, zehirlenen ya da yaşamını yitiren kişilerden biyolojik örnekler alınarak toksikolojik testler yapılması gerektiğini vurgulayan Orhan, kullanılan ilacın vücuda ne kadar girdiğini tespit etmenin önemini dile getirdi. İzmir'deki olayda hangi tarım ilacının kullanıldığının son derece önemli olduğunu ifade eden Orhan, "Tarım ilaçları evlerde, iç mekanlarda kullanılamaz gibi bir şey yok. Gerektiğinde çeşitli böceklerle mücadelede, tahtakurularında kullanılabilir. Ancak bunun uygun olanlarının, insanlardaki toksik etkileri düşük olanlarının kullanılması gerekir. Bunlara dikkat edilmesi ve evde yaşayanların uyarılması gerekir." diye ekledi. YARILANMA ÖMRÜNE DİKKAT İnsan sağlığına etki eden ilaçların 'yarılanma ömürlerinin' oldukça önemli olduğunu vurgulayan Orhan, konuşmasına şu şekilde devam etti: "Eğer önemli oranda havaya karışan bir ilaç kullanıldıysa bir süre ortamda bulunulmaması, solunmaması, temas edilmemesi gerekir. Maddeye göre ilaçlamayı yapan kişinin o mekanda yaşayan kişileri uyarması, bilgilendirmesi gerekir. Bu üzücü olayda bu ilaçlamayı yapan kişinin bu uyarıları yapıp yapmadığını bilemiyorum. Yapmış olacağını tahmin ediyorum. Belli bir süre bu ilacın ortamdan uzaklaşması, 'yarılanma ömrü' diye tabir edilen bir süresi var. Bu da ilaçtan ilaca değişiyor. Bu süreler içerisinde tabii ki oralarda bulunmamak, doğrudan uygulama yapılan yere temas etmemek ve o iç mekandaki havayı solumamak gerekir." İlaç kullanımına dair yasaların açık ve kuralların net olduğunu belirten Orhan, hangi ilacın hangi dozda ve ne kadar süreyle kullanılacağının da belirli olduğunu ifade etti. Orhan, kurallara uyulduğu takdirde çekinilecek bir durumun olmadığını söylerken, "Gerek ilaçlamayı yapan teknik personelin, gerekse evlerinde uygulama yapılan hane halkının bu kurallara uyması halinde bir risk söz konusu değil. O konuda rahat olabilirler. Bu tür üzücü olaylardan kaçınmamız için yetkilendirilmiş kişilere bu ilaçlamaların yaptırılması, kurallara da birebir harfiyen uyulması gerekir." şeklinde konuştu. NE OLMUŞTU? İzmir'in Konak ilçesinde bir apartmanda yapılan haşere ilaçlaması sonrası zehirlenen 1 yaşındaki erkek bebek hayatını kaybetti. Olayda hastaneye kaldırılan üç kişiden bebeğin annesi ve babası tedavi edilip taburcu edildi. İlaçlamayı gerçekleştiren ziraat mühendisi ve yardımcısı ile işe aracılık eden bir kişi gözaltına alındı.

Uzmanı uyardı: Mantar zehirlenmeleri kalıcı hasar bırakabilir Haber

Uzmanı uyardı: Mantar zehirlenmeleri kalıcı hasar bırakabilir

Sonbaharın gelişiyle Çankırı'da, mantarlar vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor. Zehirli mantarların neden olabileceği sıkıntılarla ilgili vatandaşları uyaran Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, mantarların zehirli ve zehirsiz türlerinin birbirine çok benzediğini vurguladı. Zehirli mantarların yenmesi, ciddi sağlık sıkıntılarına yol açabileceğine vurgu yapan Sarıkaya, “Mantar gördüğümüzde aklımıza takılan ilk soru ‘acaba zehirli midir' sorusudur. Mantar zehirlenmeleri genellikle zehirli olan mantarların yanlışlıkla zehirsiz olarak algılanması sonucu ortaya çıkar. Çünkü şekil ve renk olarak birbirine tıpa tıp benzeyen değişik mantar türleri mevuttur. Örneğin zehirli bir tür olan Amanita türleri zehirsiz olan Agaricus türleri ile rahatlıkla karıştırılabilir. Dünya çapında 10 binden fazla mantar türü vardır, ancak bunlardan sadece 50 ila 100'ü potansiyel olarak zehirlidir. Mantar zehirlenmeleri genellikle toksik etkiler hafif veya orta dereceli şikayetlerle sonuçlanır, ölümler nadirdir. Mantara bağlı ciddi toksisite veya ölüm daha çok yetişkinlerde görülür. Aynı mantar yemeğini yiyen kişilerin hepsinde zehirlenme olmayabilir. Bir kişide hiçbir şikayet olmazken diğerinde ölüme kadar varabilen ağır durumlar gelişebilir. Bu durum yenilen zehirli mantarın miktarına veya zehirsiz mantar içine karışmış bir veya birkaç zehirli mantarın yemeği yiyen herkese isabet etmemesinden kaynaklanır” diye konuştu. Mantar zehirlenmesi belirtileri Mantar zehirlenmesi belirtilerinin 2 - 6 saat sonra meydana geldiğini aktaran Dr. Sarıkaya, “Bulantı, kusma, sersemlik, ishal, ateş, nabız artışı, karın ağrısı ile daha sonra karaciğer ve böbrek bozuklukları ile bu organların bozukluklarına bağlı belirtiler şeklindedir” dedi. Zehirli mantarların ölüme neden olabileceğine dikkat çeken Dr. Sarıkaya, “Zehirlenme belirtilerinin fark edilmesi sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Zehirlenmeler konusunda 114 numaralı Ulusal Zehir Danışma Merkezinden bilgi alınabilir. Mantar zehirlenmesinin tehlikeli olduğu, alınan toksik doz, emilim için geçen süre ve diğer kişisel faktörlere göre ölümcül ya da vücudumuzda geri dönüşümsüz hasar bırakabileceği unutulmamalıdır” dedi.

Uzmanı uyardı: Sıcak havalarda gıda zehirlenmelerine dikkat Haber

Uzmanı uyardı: Sıcak havalarda gıda zehirlenmelerine dikkat

Gıda kaynaklı hastalık, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “gıda veya suyun tüketilmesi ile oluşabilen enfeksiyöz veya toksik karakterli hastalık” olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre de her yıl 600 milyon kişi gıda zehirlenmelerinden etkileniyor. Medicana Konya Hastanesi Acil Servis Bölümü’nden Dr. Elif Ünüvar, sıcakların artmasıyla kusma ve ishal şikâyeti ile başvuran vakaların büyük bir bölümünün gıda zehirlenmesi olduğuna dikkat çekti. Dr. Elif Ünüvar, özellikle yaz aylarında artış gösteren gıda zehirlenmesini önlemek için uygulanabilecek basit yöntemleri anlattı. “Hijyenik olmayan gıda veya su, tüketen kişilerde hastalık oluşturabilir” Gıda zehirlenmesi, mikroorganizmalar ya da bakteri toksinleri nedeniyle bozulmuş yiyeceklerin tüketilmesi sonucu ortaya çıkıyor. Bu vakaların daha çok mide, bağırsak sistem şikâyetleriyle seyreden, ani gelişen tablolar olduğunu kaydeden Dr. Elif Ünüvar, bazen ciddi nörolojik tablolara hatta nadiren ölümlere de neden olabileceğini vurguladı. Gıda zehirlenmelerinin tek bir kişiyi veya ayrı bulaş olan yiyeceklerden yemiş bir grup insanı da etkileyebileceğini söyleyen Dr. Elif Ünüvar, şöyle devam etti: “Gıda zehirlenmesinin en yaygın nedenlerinden biri virüsler ve virüs içinde norovirüs ve rota virüslerdir. Bakteriler içinde de salmonella ve esherichia colidir. Hijyenik olmayan gıda veya su tüketen kişilerde hastalık oluşturması yüksek ihtimaldir”. “Besinler sıcakta bekletilmemeli” Gıda zehirlenmesinin en genel nedeninin soğuk zinciri bozulmuş besinler ve hijyen eksikliği olduğunu, besinlerin sıcakta bekletilmemesi gerektiğini ifade eden Dr. Elif Ünüvar, yaygın belirtilerinin mide bulantısı veya kramp, karın ağrısı, sulu veya kanlı ishal, ateş olduğunu söyledi. Dr. Elif Ünüvar, hastalığın 1-3 gün içerisinde bitebileceğini nadir de olsa bazen bakterilerin türü, enfeksiyonun şiddeti ve kişinin vücut direncine göre bir haftaya kadar da devam edebileceğini kaydetti. Gıda zehirlenmelerinin en erken 30 dakika ile 1 saat içerisinde belirtilerinin görülebileceğini ifade eden Dr. Elif Ünüvar, 24 saat içinde 6‘dan fazla ishal, kusmada veya dışkıda kan, 38.5 derecenin üzerinde görülen ateş, şiddetli karın ağrısı gibi durumlarda vakit kaybedilmeden mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini kaydetti. Nadir de olsa ciddi komplikasyonlar gelişebileceğini ekleyen Dr. Elif Ünüvar, özellikle 5 yaş altı çocuklarda, yaşlılarda ve bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda ciddi durumlarla sonuçlanabileceğini kaydetti. Gıda zehirlenmesini önlemek için nelere dikkat edilmeli El hijyenine dikkat çeken Dr. Elif Ünüvar, “Taşıyıcı veya hasta kişilerce el hijyeni sağlanmazsa, yiyecekler yeterince yıkanmaz ve pişirilmezse bu mikroplar çok kolay bulaşabilir. Kullanılan kesme tahtası ve bıçak yeterince temizlenmezse mikroplar çok kolay bulaşabilir” diye konuştu. Uygulanabilecek basit yöntemlerle gıda zehirlenmesinin önüne geçilebileceğini belirten Dr. Elif Ünüvar, neler yapılabileceğini şöyle sıraladı: “Gıda güvenliğine dikkat edilmeli, içilen suyun temiz olduğundan emin olunmalı, pişirilmiş gıdaların muhafazasına dikkat edilmeli, pastörize edilmemiş veya iyice kaynatılmamış süt ve süt ürünleri tüketilmemeli, meyve ve sebzeler iyice yıkanmadan tüketilmemeli, et ve deniz ürünleri iyice pişirilmeden tüketilmemeli, el hijyenine dikkat edilmeli, kullanılan bıçak ve kesme tahtaları iyice yıkanmalıdır.”

Mutfağınızda görülen tehlike: Artan pilav ve makarnaya dikkat! Haber

Mutfağınızda görülen tehlike: Artan pilav ve makarnaya dikkat!

Uzmanlar tarafından yapılan açıklamaya göre, bu yaygın gıdalardaki yüksek kontaminasyon seviyelerinin endişe verici bir şekilde keşfedilmesinden kaynaklanıyor; bu da hem tüketiciler hem de sağlık profesyonelleri arasında endişelere yol açıyor. SAĞLIK TEHLİKESİ OLUŞTURABİLİR Sorunun merkezinde, pirinç ve makarna tüketimine bağlı gıda zehirlenmesine neden olduğu bilinen kötü şöhretli Bacillus cereus bakterisi yatıyor. Bu gıdalar uzun süre oda sıcaklığında bırakıldığında bakteri için üreme alanı haline gelir, hızla çoğalır ve hiçbir şeyden haberi olmayan kişiler için önemli bir sağlık tehlikesi oluşturur. Tüketicilerin mutfaklarında gıda güvenliği konusunda dikkatli olmaları zorunludur. Bu önleyici tedbirleri takip ederek ve pişmiş pirinç, makarna ve patateslerin uygun şekilde saklanması ve işlenmesine öncelik vererek bireyler, gıda kaynaklı hastalık riskini önemli ölçüde azaltabilir ve sağlıklarını ve olası zehirlenme riskinden kendilerini koruyabilirler. GIDA ZEHİRLENME RİSKİ Soğutma riski bir dereceye kadar azaltabilirken, pişmiş pirinç ve makarnayı mutfak tezgahı veya ocak üzerinde bırakmak Bacillus cereus'un çoğalmasını kolaylaştırarak gıda kaynaklı hastalık tehlikesini artırır. Üstelik bu bakteri yalnızca pirinç ve makarnayla sınırlı değil; aynı zamanda patates gibi diğer temel gıda maddelerini de kirletebilir, bu da gıdanın uygun şekilde işlenmesi ve saklanması uygulamalarının önemini daha da vurgulamaktadır. Bacillus cereus kontaminasyonu ve ardından gelen gıda zehirlenmesi riskini en aza indirmek için güvenli gıda işleme kurallarına uymak çok önemlidir. Pişmiş pirinç, makarna veya patatesleri uzun süre oda sıcaklığına maruz bırakmaktan kaçının ve bakteri üremesini engellemek için hemen soğutmaya öncelik verin. Ek olarak, bu gıdaları birden çok kez yeniden ısıtmaktan kaçının çünkü bu, gıda kaynaklı hastalık riskini daha da arttırabilir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.