TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yılmaz Tunç

Yılmaz Tunç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yılmaz Tunç haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bakan Tunç’tan barolara eleştiri: Farklı ideolojik çalışmaların içerisindeler Haber

Bakan Tunç’tan barolara eleştiri: Farklı ideolojik çalışmaların içerisindeler

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara 2 No’lu Baro’nun Avukatlar Günü vesilesiyle düzenlediği Değişen Dünyada Avukatlık Vizyonu Sempozyumu’na katıldı. Burada konuşan Bakan Tunç, baroların siyasi parti gibi çalıştığını bu sebeple avukatların sorunlarını çözme noktasında yetersiz kaldıklarını söyledi. Bakan Tunç, Hukuk Fakülteleri kontenjanlarına yönelik çalışma yaptıklarını da söyleyerek kontenjan sayısının 100 bine indirilebileceğini duyurdu. Tunç: Farklı çalışmaların içerisindeler Avukatlık mesleğinin gelişmesi için herkese görev düştüğünü söyleyen Bakan Tunç, “Türkiye’de avukatlığın geleceğinin tartışılması lazım. Şu anda bulunduğumuz nokta, baroların durumu, son değişiklerle 2 No’lu Baroların kurulması, birden fazla baronun kurulması ile ilgili çalışmalar ve yasa değişikliğinden ve barolar kurulduktan sonraki gelinen aşama. Bu değişiklik neler getirdi? Avukatlık mesleğinin geliştirilmesi anlamında barolara düşen görevler var. Tabi maalesef geçmişte barolar çok iyi sınavlar veremedi. Avukatlık mesleğinin sorunlarından ziyade farklı şeylere odaklandılar. Özellikle adeta bir muhalefet partisi gibi, muhalefet partisinden de öte farklı ideolojik birtakım çalışmaların içerisinde bulundular, bulunmaya da devam ediyorlar. Biz istiyoruz ki avukatlık mesleğine odaklansınlar. Meslektaşlarımızın mesleki çalışmalarına katkı versinler. Mesleğin geliştirilmesi anlamında da yürütmeyle, yasamayla iyi ilişki içerisinde olsunlar ki görevlerini yapmış olsunlar” dedi. Hukuk Fakülteleri hakkında çalışma yapılacak Hukuk Fakültelerinin kontenjanlarına yönelik çalışma yürüttüklerini söyleyen Bakan Tunç, “Hukuk Fakültelerindeki kontenjanların 190 binlerden 125 binlere düştüğünü görüyoruz. Tabi bu Hukuk Fakültelerine girişteki puanların yükselmesi de oradaki öğrenci kalitesini de artıran önemli bir husus. Mevcut fakültelerimizin akademisyen kadrosunun güçlenmesi lazım, bunun farkındayız. Özellikle son kurulan fakültelerde daha öğrenci almayan Hukuk Fakülteleri var. Belki bunların yakın fakültelerle birleştirilmesi, güçlendirilmesi, akademisyenlerin sayısının arttırılması olabilir. Geleceğe dönük ümit var. Çünkü bugün fakültelerde yardımcı doçent, doktora öğretim görevlisi ya da doçent olan hukukçularımız yakın bir zamanda çalışmalarının neticesinde profesör olacaktır. O nedenle 4-5 yıl sonra oralarda yine eğitim kalitesinin arttığını müşahede edeceğiz. Ama kontenjanlar noktasında 100 bine kadar indirilmesi ile ilgili sürekli talep dile getiriliyor. Bu konuda da YÖK Başkanımızla birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.

Bakan Tunç'tan gündeme dair önemli açıklamalar: Eylem Tok ve oğlu iadde edilecek mi? Haber

Bakan Tunç'tan gündeme dair önemli açıklamalar: Eylem Tok ve oğlu iadde edilecek mi?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. İşte Bakan Tunç'un açıklamalarından başlıklar:  Eylem Tok ve Oğlu'nun iadesi Biz soruşturmayı açarız ama yargılama yapabilmemiz için ifadesinin alınması lazım. Kaçak şahıs statüsüne giriyor. Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığından bize yazı geldi. Bu yazıda istenen bazı belgeler var. Bu belgeleri de tamamladık. Buradaki süreci takip ediyoruz. CHP'de para sayma soruşturması Böyle miktarda bir paranın özellikle sadece bir belgeyle alışveriş söz konusu. Bir il binasının bu şekilde bir satışının nasıl söz konusu olabildiğini elbette ki Cumhuriyet Savcılığı bu tereddütleri ortadan kaldırarak bir soruşturma gerçekleştirecektir. "Benim yargıya talimat vermem söz konusu olamaz" Bizim savcılığa talimat vermemiz söz konusu değil. Sosyal medyada 'adalet nerede' diye yazmaya başladılar. 'Savcılık niye el koymuyor' dediler. Savcılık benim beyanatımdan önce zaten soruşturmayı başlattı. Benim yargıya talimat vermem, savcılığa talimat vermem söz konusu olamaz. Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sonrasındaki olaylar Bunu siyasete alet etmek bir kere hiç doğru değil. Bunu siyasete alet etmek bir kötü niyeti gösterir. Dolayısıyla ona da müsaade etmemek lazım. Mevzuatımız gerekli cezaları öngörüyor. Olaylarda 12 kişi gözaltına alındı ve soruşturma başlatıldı. Sahaya inen ve saldıranlarla ilgili görüntüler inceleniyor. O görüntüler incelendiğinde iki tarafın da sporcuları tarafından karşılıklı arbedeler söz konusu, soruşturma devam ediyor. "Suç işlenmişse soruşturulur" Bu görüntüleri değerlendirecek olan Cumhuriyet Savcılığı. Meşru savunmanın da ötesine geçip karşı tarafa zarar verecek kendi savunmanın ötesine giden bir durum söz konusu mu? Bir saldırı var mı? Taraftar da olsa futbolcu da olsa he iki taraf içinde bir suç işlenmişse soruşturulur. Eros kedinin öldürülmesi Önceki kararında 1 yıl 3 ay vermişti. Bu sefer 3 yıl verdi. İyi hal indirimi yaptı. 2 yıl 6 aya düşmüş oldu. Tabii bu da bir tepki oluşturdu. Cumhuriyet savcımız bu konuda istinafa başvuracaktır. Eros'un bu şekilde canice katledilmesi hepimizi derinden yaraladı. Bir cana bu şekilde eziyet edilerek 6 dakika boyunca tekmelenmesi bir caniliktir. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu tür fiillerin hiç cezası yoktu. Para cezası vardı.

Adalet Bakanı Tunç: 387 hakim ve savcıya inceleme başlattık Haber

Adalet Bakanı Tunç: 387 hakim ve savcıya inceleme başlattık

Zonguldak'a gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Danıştay'ın FETÖ üyeliği nedeniyle ihraç edilen yargı mensuplarına ilişkin aldığı kararla ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, olağanüstü hal kapsamında Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından 2016 yılından itibaren toplamda 4 bin 6 hakim ve savcının meslekten ihraç edildiğini belirtti. Danıştayın, bunlardan dava açanlardan 387'sinin mesleğe iadesine karar verdiğini aktaran Tunç, şöyle devam etti: "Bu karar gereğince de mesleklerine geri dönmüş oldular. Tabii burada özellikle temyiz süreci Danıştay İdari Dava Dairelerinde devam eden dosyalar da söz konusu. İlk derece olarak Danıştayda devam eden, ilgili dairede devam eden de 64 dosya var. 1286'sının da temyizi devam ediyor. Dava açılan dosyalarla alakalı olarak Hakimler ve Savcılar Kurulu özellikle iadesine karar verilmiş olan 387 davayla ilgili olarak da itirazları o zaman içerisinde yapılmıştı, temyiz süreçleri sağlanmıştı. Temyizde devam eden, kesinleşmeyen dosyalar da söz konusu. Bu 387 iade kararı sonrasında da yaklaşık 2021, 2022, 2023 yıllarını, muhtelif tarihleri kapsayan dönemlerde bu kararlar verilmişti. Bu karar neticesinde mesleklerine geri dönen 387 isimle alakalı Hakimler ve Savcılar Kurulu olarak yeniden bir inceleme başlattık. Bunun neticesinde yeniden bu dosyalar incelenecek. Bir hatalı karar olmamasına özen gösteriliyor." Tunç, özellikle FETÖ ile mücadeledeki kararlılıklarından hiçbir zaman taviz vermeyeceklerini vurgulayarak, "Çünkü bu bizim kırmızı çizgimiz. Tüm terör örgütleriyle mücadelemizi sürdürdüğümüz gibi özellikle FETÖ'nün devlet kurumlarından, özellikle yargı gibi, emniyet gibi bu noktalarda özellikle bu hassasiyetin korunmasını istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'mız da sorular üzerine Danıştay kararıyla ilgili gerekli açıklamaları yapmıştı. Hakimler ve Savcılar Kurulumuz da bu dosyalarla ilgili yeniden inceleme başlattı. Bu inceleme neticesinde bir soruşturmaya dönüşecek dosyalar varsa yine bunun kararını verecek olan tabii ki Hakimler ve Savcılar Kurulu Teftiş Kuruludur ve ilgili dairesidir. Teftiş Kurulunun incelemeleri neticesinde süreci hep beraber takip ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç kimdir? Haber

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç kimdir?

Eğitimini hukuk alanında tamamlayan ve daha sonra siyasi hayatına başlayan Yılmaz Tunç kimdir? Sorumluluk alanına giren görevler neticesinde pek çok insanın hakkında araştırmalar yaptığı Yılmaz Tunç’un hayatı ve kariyeri ile ilgili detayları, haberimizin devamında sizin için derledik. Yılmaz Tunç kimdir? Yılmaz Tunç, 1971 yılında Bartın'ın Ulus İlçesinde dünyaya geldi. Baba adı Ali Rıza, anne adı Behiye olan Yılmaz Tunç; ilköğrenimini Bartın Ulus'ta, ortaöğrenimini ise Kastamonu Göl Öğretmen Lisesi'nde tamamladı. Lisans eğitimini İstanbul’da alan Yılmaz Tunçi 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Ardından İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Mali Hukuk Ana Bilim Dalında yüksek lisans eğitimini başarıyla tamamladı. Mezuniyetinin ardından İstanbul'da serbest avukat olarak çalışma hayatına adım attı. Yılmaz Tunç kaç yaşında? 1971 yılında dünyaya gelen Yılmaz Tunç, 52 yaşındadır. Yılmaz Tunç siyasi hayatına nasıl başladı? Siyasi kariyerine AK Parti (Adalet ve Kalkınma Partisi) Pendik Kurucu İlçe Başkanı ve Pendik Belediye Meclis Üyesi olarak başlayan Yılmaz Tunç, daha sonra AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkan Yardımcılığı, AK Parti Genel Merkez Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcılığı, AK Parti TBMM Grup Disiplin Kurulu Başkanvekilliği gibi çeşitli görevlerde bulundu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 23, 24, 25, 26 ve 27. dönemlerde Bartın Milletvekili olarak görevini yerine getirdi. Milletvekili seçildiği 2007 yılından itibaren 16 yıl boyunca kesintisiz TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) Adalet Komisyonu'nda üye, sözcü, başkanvekili olarak görev yaptı ve 2020 yılında TBMM Adalet Komisyonu Başkanı olarak seçildi. Yılmaz Tunç ayrıca, TBMM AK Parti Grup Başkanvekili olarak da hizmet verdi. 28 Mayıs 2023 tarihinde ikinci turu yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından kurulan kabinede, Yılmaz Tunç Adalet Bakanı olarak atandı. Yılmaz Tunç evli mi? Yılmaz Tunç, evli ve 3 çocuk babasıdır. Yılmaz Tunç Twitter (X) hesabının adı nedir? Yılmaz Tunç, “yilmaztunc” kullanıcı adı ile Twitter (X) hesabını kullanıyor.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan kamuda torpil iddialarına yanıt Haber

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan kamuda torpil iddialarına yanıt

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Cumhuriyet'in 100. Yılında Türk Medeni Kanunu Çalıştayı”na katıldı. Beyoğlu’nda bir otelde saat 11.00’de başlayan programda konuşan Bakan Tunç, son 21 yılda darbe anayasasının vesayetçi ruhunu azaltan önemli adımlara imza attıklarını ancak vesayetçi anlayışı tamamen ortadan kaldırmanın ancak topyekun yeni bir anayasayla mümkün olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra, aile hukuku ve medeni hukuk konusunda da açıklama yapan Tunç, ailenin toplumun yapı taşı olduğunu, aile yapısını tehdit eden küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyeceklerini ifade etti. Program sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Tunç, Adalet Bakanı Yardımcısı Ramazan Can’ın, kamuda torpil iddiaları ile gündeme gelmesine ilişkin, tek kriterlerinin liyakat olduğunu, dolayısıyla bu iddiaları reddettiklerini söyledi. “Türk milleti, küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir” Konuşmasına aile hukuku ve medeni hukukun en önemli bir alanlarından biri olduğunu söyleyerek başlayan Bakan Tunç, “Hem geleneğimize hem inancımıza hem de hukuka bakışımıza göre toplumun temel taşı ailedir. Aile toplumun yapı taşı olduğundan sağlıklı bir toplum da sağlıklı ailelerin varlığına bağlıdır. Aile bağlarının zayıfladığı, ailenin gücünü kaybettiği toplumların, yıkıma uğraması kaçınılmazdır. Toplumun özünü teşkil eden aileyi tahribe yönelik her girişim toplumu da tahrip edecektir. Güçlü aile, güçlü toplum, güçlü toplum ise güçlü devlet demektir. Son dönemde aileyi hedef alan en büyük tehdidin küresel güç odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikası olduğunu da biliyoruz. Bunun artık herkes farkında. İnsan fıtratını ve ailevi değerleri savunanların küresel ölçekte ekonomik ve diplomatik olarak baskılanmasını ise reddediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi; Türkiye ve Türk milleti küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir. Aile yapımızın dinamikle, dinamitlenmesine asla izin vermeyeceğiz. Aile yapısını koruyan, kadın erkek eşitliğini düzenleyen anayasal değişikliklerin yanında demokratik hukuk devletinin tahkimi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi adına son 21 yılda anayasal tarihi adımlar attık. Tarihi reformlara, hiç de küçümsenmeyecek yeniliklere imza attık” dedi. “Vesayetçi anlayışı tamamen ortadan kaldırmak ancak topyekun yeni bir anayasayla mümkün” Bakan Tunç, sadece temel kanunlarımızı yenilemekle kalmayıp, darbe anayasasının vesayetçi ruhunu azaltan önemli reformları milletin desteğiyle gerçekleştirmeyi başardıklarını belirterek, “Anayasamızın darbe ruhunu taşıyan, darbecilerin yazdığı bu anayasayı da vesayetçi ruhu azaltan, ortadan kaldırmaya yönelik çok önemli değişiklikleri de hayata geçirdik. Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısından tutun da Yüksek Askeri Şura yapısına varıncaya kadar; Hakimler ve Savcılar Kurulunun yapısı, Anayasa Mahkemesi'nin yapısı, demokratik hukuk devleti ilkelerine daha uygun hale getirilmeye çalışıldı ve bu milletimizin onayıyla bunlar gerçekleştirildi. Yine askeri mahkemelerin kaldırılması, askeri yüksek idare mahkemesinin kaldırılması, ülkede yargı birliğinin sağlanması noktasında da önemli reformlar gerçekleştirildi. Sivillerin askeri mahkemede yargılandığı dönemleri yaşamıştı bu ülkede. Demokratik bir hukuk sivil bir kişinin, vatandaşın askeri mahkemede yargılanması kabul edilebilir değildi. Dolayısıyla tüm bunlar artık geride kaldı. Sıkıyönetim diye bir madde vardı anayasamızda, bu kaldırıldı. Darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı anayasamızda, bu kaldırıldı. Bu reformlar ülkemizin, Türkiye'nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin demokratik hukuk devleti niteliğini güçlendiren temel hak ve özgürlük alanını daha da genişletilen reformlardı. Tabii anayasamızdaki vesayetçi anlayışı da azaltan düzenlemelerdir. Ama tamamen ortadan kalktı mı bunu söyleyemeyiz. Vesayetçi anlayışı tamamen ortadan kaldırmak ancak topyekun yeni bir anayasayla mümkün. Dolayısıyla yeni bir anayasa; demokratik, kuşatıcı, temel hak özgürlükleri öne alan, sivil bir anayasayı yapmak zorundayız” diye konuştu. “Bizim tek kriterimiz liyakat. Torpil iddialarını reddediyoruz” Programın sona ermesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Tunç, Adalet Bakanı Yardımcısı Ramazan Can’ın, kamuda torpil iddiaları ile gündeme gelmesi hakkındaki soruya, “Bakan yardımcımızla ilgili basına da intikal eden hususları biz de gördük. Bizim tek kriterimiz vardır, O da liyakat. Milletvekillerimize, bakan yardımcılarımıza, bakanlarımıza, toplumun değişik kesimlerinden talepler gelir. İktidardan da gelir bu talepler, muhalefet milletvekillerinden de gelir. Dolayısıyla bunların değerlendirilmesini yapacak olan elbette ki komisyonlardır. Bu komisyonların, özellikle Adalet Bakanlığımızda liyakati esas alırız biz. Bizim hedefimiz budur. Yani tek derdimiz o işi en düzgün yapacak kişilerdir. Referansları olabilir, başka talepler olabilir ama bu talepler değerlendirilirken ilgili komisyonlar özellikle kişinin liyakatine bakar. Bu işi yapabilip yapamayacağına bakar. Dolayısıyla bizim tek kriterimiz liyakattir. Bizim tek kriterimiz liyakattir diyorum. Bize herkes ulaşabilir, mail atabilir, cep telefonlarına mesaj atabilir. Dolayısıyla bu anlamda tüm bu talepleri değerlendirecek olan ilgili komisyonlardır, kanunen bizim bakanlığımızda kurulmuş olan komisyonlar var. Çok çeşitli sınavlardan, kademelerden geçerler, ÖSYM'nin yaptığı sınavları verirler. Sonrasında da liyakati esas alan bizim kriterimiz vardır, biz bu kriterden şaşmayız. O nedenle o torpil iddialarını vesaire bunları tamamen reddediyoruz. Talepleri alırız, onu değerlendirmek elbette ki komisyonun. Özellikle kriterlere uymuyorsa o talepler elbette ki devre dışı kalır” şeklinde yanıt verdi.  “İsrail casusluğu konusunda hakkında işlem yapılan kişi sayısı 100’ü geçmiş durumda” Bakan Tunç, İsrail hakkında casusluk yaptıkları iddiasıyla 34 kişinin gözaltına alınması hakkında ise, “İsrail dış istihbaratın özellikle ülkemizde gerek askeri, gerek siyasal casusluk faaliyetlerine ilişkin soruşturmalar yeni değil. Daha önceki yıllarda da bu tür soruşturmalar ve davalar açılmıştı. Tabii son soruşturma şu anda gündemde. Bu kapsamda da 34 gözaltı var. Şu anda gözaltı süresi içerisinde ifadeler alınıyor. Yine 12 kişi hakkında da yakalama kararı çıkarıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'mızın soruşturduğu bir konu. 2 Ocak'ta bir operasyon gerçekleşmişti. Milli İstihbarat Teşkilatımızın ve emniyet istihbaratımızın verdiği bilgiler ışığında, deliller ışığında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız, terörden sorumlu savcılığımız bu konuyu soruşturuyor. Şu anda 46 kişi hakkında işlem yapıldı. 34 gözaltı var, 12 de yakalama. Daha önceki yıllarda da yine 2021 yılının Ekim ayında yapılan bir operasyonda da yine aynı şekilde 27 şahıs hakkında adli işlem gerçekleşmişti. Bununla ilgili dava açıldı, İstanbul 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Yine 2022’nin aralık ayında gerçekleşen bir operasyonda da 62 kişi hakkında adli işlem yapılmıştı. Orada da 19 sanık tutuklu, İsrail dış istihbaratı adına ülkemizde siyasal ve askeri casusluk faaliyetleri şüphesiyle açılan soruşturmalar ve sonrasında da delillerin kuvvetli olması nedeniyle de tutuklama kararları verildi. Davaları da devam ediyor. Yine 2023’ün nisan ayında yapılan bir operasyon neticesinde de 17 kişi hakkında adli işlem yapılmıştı, 4 sanık tutuklu. Bunun da davası İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Yine en son yapılan soruşturmayla beraber hakkında işlem yapılan kişi sayısı 100’ü geçmiş durumda. Şu anda devam eden davalar, önce soruşturmalardan sonra açılan davalar bakımından da 25 tutuklu söz konusu. Dört ayrı dava, bir de soruşturma şu anda devam ediyor” açıklamasında bulundu. "Bu hüküm Meclis gündeminde" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargıtay'ın Can Atalay kararı ile ilgili, "Yargıtay’ın şöyle arkadaşlar, yani bu uzun süredir konuşuldu. Yani Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra Yargıtay vermiş olduğu bir karar söz konusu oldu. Yargıtay bu konuda anayasanın milletvekili dokunulmazlığını düzenleyen 83. Maddesi ve 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesi karar ile uygulanamaz hale getirildiği yönünde bir karar verdi. 83. Maddede seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla anayasal düzene ilişkin suçlar dokunulmazlık kapsamı dışında. Burada Yargıtayımızın görüşü bu. Anayasa Mahkememiz ise dokunulmazlıktan yararlanabileceği yönünde bir görüş belirtti. Orada iki yüksek mahkememiz arasında bir görüş farkı ortaya çıktı. Dolayısıyla son verilen karar Yargıtay’ın vermiş olduğu karar. Yargıtay’ın kararının gerekçesini okuduğunuz zaman hep beraber görmek mümkün. Bundan sonraki süreçte ilgililer başvuru yapar yapmaz onlar onların bileceği iş. Tabii ki Yargıtay’ın vermiş olduğu ilk derece istinaf ve Yargıtay ilgili daireleri itiraz sonrası başka dairenin de vermiş olduğu kesinleşmiş bir hüküm söz konusu. Bu kesin hüküm de şu an Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündeminde Hep beraber önümüzdeki süreci göreceğiz" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.