TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#yasa

yasa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, yasa haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir Barosu: Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşıyız! Haber

İzmir Barosu: Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşıyız!

İzmir Barosu, “Boşanmayı Değil Kadınlara Yönelik Şiddeti Engelleyin” konulu basın açıklaması düzenledi. Alsancak’taki baro binası önünde gerçekleştirilen açıklamaya katılan kadın avukatlar, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Nafaka haktır engellenemez” ve “Nafaka hakkıma dokunma” yazılı dövizler taşıdı. Kadın avukatlar adına basın açıklamasını İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Gözde Önal okudu. BARO VE KADIN ÖRGÜTLERİNDEN ORTAK ÇALIŞMA Bakanlık tarafından İzmir’de düzenlenen Aile Çalıştayı’na davetli olarak katıldıklarını belirten Önal, bu çalışmada toplumu dizayn ederken aile kavramından yola çıkıldığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleştiklerini vurguladı. Esas tartışılması gerekenin yaşadıkları şiddete rağmen evliliğini sürdürmek zorunda bırakılan kadınlar olduğuna işaret eden Önal, “Oysaki insan hakları, evrensel hukuk kuralları, taraf olunan uluslararası sözleşmeler, kadın erkek eşitliğine dayalı Türk Medeni Kanunu gözetildiğinde, günümüz yüzyılında güçlü bir toplum dizaynının eşit ve özgür bireylerle mümkün olduğu düşünülmektedir. Bu düşünce ve ihtiyaç ile İzmir Barosu kamuoyuna açık bir çalışma yapmış; meslektaşlarımızın ve kadın örgütleri temsilcilerinin yürüttüğü çalışmada ‘Nafaka ve Velayet; Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi; Cinsiyetlendirilmiş Emek; Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği’ konuları görüşülmüştür. Bakanlığa da göndereceğimiz; toplumsal cinsiyet eşitliğinin mutlak surette sağlandığı, kadına yönelik şiddetin son bulduğu bir dünya düzenine kavuşmanın umuduyla yaptığımız çalışmamız sonucunda ortaya çıkan raporu özetle sizlerle paylaşmak isteriz” dedi. VELAYET VE NAFAKA HAKKI İzmir Barosu ve kadın örgütleri tarafından hazırlanan raporda görüşülen konulardan bahseden Önal, “İlk olarak ‘Nafaka ve Velayet’ konusu tartışılmıştır. Her ne kadar toplumda nafakanın sadece kadınlar lehine hükmedildiği ve süresiz olduğu algısı bulunsa da nafaka kurumu cinsiyetsiz ve devamı şarta bağlı bir kurumdur. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen taraf yapısal şiddet ve eşitsizlik nedeniyle genellikle kadınlardır. Yine de hükmedilen nafaka miktarı boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen kadınların hayatlarını yeniden kurabilmelerini sağlamaktan oldukça uzak ve erkeklere mağduriyet yaratmayacak kadar cüzidir. Velayet çocuğun üstün yararı dikkate alınarak belirlenmelidir. Ancak velayet hem hak hem de yükümlülük olarak düzenlenmesine rağmen uygulamada kadınlara yönelik bir şiddet unsuru olarak kullanılmaktadır. İkinci olarak ‘Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi’ tartışılmıştır. Şiddet içeren evliliklerde bile toplumsal cinsiyet kalıp yargıları nedeniyle kadınlar boşanma kararı alamamaktadır. Bu kalıp yargılardan bir kısmı kadınların boşanma kararı alamamasına neden olurken diğer bir kısmı boşanma sırasında kusurlu taraf olarak görülmelerine neden olmaktadır. Bunlardan bir kısmı: ‘Nafaka isteyen kadının açgözlü olduğu, çocukların velayetini almak istemeyen kadınların kötü anne olduğu, boşanmış kadınların görünmez olmak zorunda olduğu’ yönündeki toplumsal cinsiyet kalıp yargılarıdır” ifadelerini kullandı. NABIZ YOKLAMA GİRİŞİMİ Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı olduklarını ve yasaların uygulanması için mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Önal, “Üçüncü olarak ‘Cinsiyetlendirilmiş Emek’ konusu tartışılmıştır. Bu başlık altında öncelikle ev içi emeğin görünmezliği tartışılmış, kamusal alanda çalışmayan/çalışmasına izin verilmeyen kadınların yaşamış olduğu ekonomik şiddet neticesinde boşanma kararı almakta zorlandıkları tespit edilmiştir. Bunun yanında kadınlar kamusal hayattaki çalışma içerisinde de cinsiyet temelli mobbinge maruz kalmakta, daha fazla çalışsalar da aynı işi yapan erkeklerden daha az ücret almaktadırlar. Eşit işe eşit ücret sağlanmalı, bu anlamda taraf olunan uluslararası sözleşmelere uyulmalıdır. Dördüncü ve son olarak ise ‘Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği’ tartışılmıştır. Bu başlık altında din ve geleneksel toplum normlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiği, erkekten çalışmasının kadından ev işi yapmasının beklendiği değerlendirilmiştir. Siyasi iktidarın eşitliğin fıtrata aykırı olduğu yönündeki açıklamaları ile kadınları doğum yapmaya teşvik eden politikaları neticesinde kadınları aileye hapsedilmekte, kamusal alanda medeni varlıklar olarak bulunmalarının önüne geçilmekte ve bunun sonucunda da kadınlar şiddet döngüsünden çıkamayarak evliliklerini devam ettirmek zorunda bırakılmaktadır. Genel olarak ifade etmek gerekirse, son dönemde siyasi iktidarca yapılan değişiklik önerileri laik ve eşitlikçi anlayışa dayanan 4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun değiştirilmesine yönelik nabız yoklama girişimidir. Mevcut yasaların uygulanmasını sağlamak gerekirken bu değişikliklerin gündeme gelmesi toplumsal ihtiyaçlarla uyumlu değildir. Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı durduğumuzu ve yasaların uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha bildiririz” açıklamasını yaptı. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kadın Bakanlığı olmalı mı, olmamalı mı?

Abdül Batur: Tek çözüm Belediye Gelirleri Yasası Haber

Abdül Batur: Tek çözüm Belediye Gelirleri Yasası

Türkiye Belediyeler Birliği ve Kıyı Ege Belediyeler Birliği’nin Kuşadası’nda düzenlediği Yerel Yönetimler Mevzuatı Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan Konak Belediyesi ve Kıyı Ege Belediyeler Birliği Başkanı Abdül Batur, Belediye Gelirleri Yasası’nın bir an önce çıkarılması gerektiğini vurguladı. Daha önce birçok kez gündeme getirildiği halde, yasayla ilgili somut bir adımın sağlanamadığını vurgulayan Batur, yaşanan felaketler nedeniyle tüm belediyelerin gelir gider dengesinde zafiyetler oluştuğuna dikkat çekerek, tek çözümün Belediye Gelirleri Yasası olduğunu kaydetti. Batur, “Bu işin muhalefeti, iktidarı yok. Hepimiz vatandaşa en iyi hizmeti götürmek için çalışıyoruz. Bu sıkıntıyı aşmak, bu yasanın bir an önce çıkmasını sağlamak için birlikte hareket etmeliyiz. Bu gemi hepimizin gemisi; batarsak hepimiz batıyoruz, çıkarsak beraber çıkacağız” dedi. Türkiye Belediyeler Birliği ve Kıyı Ege Belediyeler Birliği’nin düzenlediği Yerel Yönetimler Mevzuatı Bilgilendirme Toplantısı Kuşadası’nda başladı. İki gün sürecek toplantının açılışına Konak Belediye Başkanı da olan Kıyı Ege Belediyeler Birliği Başkanı Abdül Batur, ev sahibi Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Kayalı, Daskırı Belediye Başkanı İsmail Taylan, Kılıçarslan Belediye Başkanı Halil Çelebi, Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca, Şuhut Belediye Başkanı Recep Bozkurt, Mudurnu Belediye Başkanı Necdet Türker, Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik, Mollaköy Belediye Başkanı Gökhan Eren, Lalapaşa Belediyesi Başkanı İsmail Arslan, Ayvacık Belediye Başkanı Mesut Bayram, Torbalı Belediye Başkanı Mithat Tekin, Terme Belediye Başkanı Ali Kılıç, Gerze Belediye Başkanı Cevat Şensoy, Menderes Belediye Başkanı Erkan Özkan ile belediye meclis üyeleri ve belediyelerde görevli bürokratlar katıldı. “Yerel yönetimler derinden sarsıldı” Toplantının açılışında konuşan Konak Belediyesi ve Kıyı Ege Belediyeler Birliği Başkanı Abdül Batur, yerel seçimlerinin yapıldığı 2019 yılından bugüne, aradan geçen 4.5 yıllık süreçte Türkiye’de ve dünyada birçok felaketin ardı ardına meydana geldiğine dikkat çekerek, yerel yönetimleri derinden sarsan olayların yaşandığını vurguladı. Bu sürecin sosyal belediyeciliğin gelişmesine yol açtığını vurgulayan Batur, “Yerel yöneticiler vatandaşların zor süreçlerinde yanında olan bir belediyecilik anlayışını geliştirdi. Yerel yöneticilerimiz çalışanlarıyla, meclis üyeleriyle çok güzel işlere imza attı” dedi. Belediyeciliğin zor dönemlerden geçtiğini ifade eden Başkan Batur, Belediye Gelirleri Yasası’nın henüz çıkmadığına işaret ederek, “Belediye gelirleri belli noktada kaldı ancak belediye giderleri inanılmaz boyutta arttı. Bu hepimizi zor durumda bıraktı. Yılbaşından bu yana belediye giderlerine, bütçesine baktığımızda yüzde 200’lük bir artış görüyoruz. Tüm belediyelerin bütçesinde hemen hemen böyle bir zafiyet oluştu. Belediye gelirlerimiz ise yüzde 20’leri, 25’leri aşmış değil. Belediye Gelirleri Yasası’nın bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini her toplantıda söylüyoruz, gündeme getiriyoruz. Türkiye Belediyeler Birliği’nde de bu konu sürekli gündeme geliyor ama şimdiye kadar somut bir adım atılmadı” diye konuştu. “Bu gemi hepimizin” Birlik üyesi belediye başkanlarına seslenen Batur, “Bu işin muhalefeti, iktidarı yok. Hepimiz vatandaşa en iyi hizmeti götürmek için çalışıyoruz. Bu sıkıntıyı aşmak, bu yasanın bir an önce çıkmasını sağlamak için birlikte hareket etmeliyiz. Bu gemi hepimizin gemisi; batarsak hepimiz batıyoruz, çıkarsak beraber çıkacağız. Bu tür çalışmalarda birliktelik, beraberlik ve sıkıntıların üst makamlara en doğru şekilde yansıtılması en önemli konu: Biz de bunun gayreti içindeyiz” dedi. “Sonsuza kadar cumhuriyet” Beş ay sonra yerel seçimlerin yapılacağını belirterek, belediye başkanlarına başarılar dileyen Batur, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti Cumhuriyet’in 100. yaşına gireceğini söyleyerek, toplantıya katılanların Cumhuriyet Bayramı’nı da kutladı. Batur,“Sonsuza kadar, ilelebet cumhuriyet. Sonsuza kadar, ilelebet Mustafa Kemal Atatürk” dedi. 25 bin kişiye eğitim Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel ise toplantı yeri olarak Kuşadası’nın seçilmesi nedeniyle başta Abdül Batur olmak üzere birlik üyesi tüm başkanlara teşekkür etti. Kıyı Ege Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Hurşit Akdemir de Konak Belediye Başkanı olan Kıyı Ege Belediyeler Birliği Başkanı Abdül Batur’un 150 bin değerinde bir eğitim platformu kurarak, Konak Belediyesi adına birliğe hibe ettiğini hatırlattı. Akdemir, platform üzerinde 25 bin kişiye eğitim verildiğini belirtti. 10 bin kişinin depremle ilgili eğitimler aldığını vurgulayan Akdemir, platform seminerlerinin 2024’te de devam edeceğini vurguladı. Açılış konuşmalarının ardından E. Sayıştay 4. Daire Başkanı Abdurrahman Acar, katılımcılara Belediyeler Mevzuatındaki son değişiklikler hakkında bilgiler aktararak soruları yanıtladı. 25 Ekim’de de devam edecek toplantıda Mamak Belediye Başkan Yardımcısı ve TBB Eğitmeni Abdurrahman Keleş, 3194 Sayılı İmar Kanunu ve Yönetmelikleriyle ilgili son değişiklikler hakkında bilgiler vererek, katılımcıların sorularını yanıtlayacak. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Başkan Batur: Konak İş Eğitim Merkezi istihdama can suyu olacak

Eşik’ten yasa teklifine rest! Haber

Eşik’ten yasa teklifine rest!

Yeniden Refah Partisi, TBMM’ye nafaka düzenlemesiyle ilgili Türk Medeni Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifi sundu. Kanun teklifinde; nafakanın süresiz olmaması, nafaka ödemesinin 5 yılla sınırlandırılması gibi düzenlemeler yer aldı. Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK), Yeniden Refah Partisi’nin nafakayla ilgili değişiklikler öngören kanun teklifine yaptığı açıklama ile tepki gösterdi. EŞİK açıklamasında, “Kadınların kazanılmış hakkı olan nafaka, kapalı kapılar ardında, erkeklerin politik pazarlıklarına malzeme haline getirildi” dedi. KADIN HAKLARINA KARŞI AÇTIĞI SAVAŞIN KANITI EŞİK, Yeniden Refah Partisi’nin bu kanun teklifi ile kadın haklarına karşı savaş açtığının altını çizdi. EŞİK açıklamasında şunlara yer verdi: “Yeniden Refah Partisi (YRP), Meclis İç Tüzüğü’nün 74. maddesine göre bir imza yeterli iken Meclis’teki beş vekilinin beşinin birden imzaladığı, nafaka hakkı aleyhine, bir kanun teklifi verdi. Teklif jet hızıyla Meclis komisyonlarına gönderildi. YRP, Türkiye’nin dört bir yanından gelen EŞİK’li kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini, kazanılmış haklarına sahip çıkma kararlılığını ortaya koyduğu 3 Ekim TBMM ziyaretinin hemen ardından, 6284 sayılı Şiddet Yasası’nı budama isteğini de dile getirmişti. YRP’nin tüm milletvekilleri ile kendince gövde gösterisi yaparak verdiği nafaka teklifi, Parti’nin kadın haklarına karşı açtığı savaşın kanıtlarından biri.” MEDENİ SAVUNMAYA ÇAĞIRIYORUZ Nafakanın, erkeklerin politik pazarlıklarına malzeme haline geldiğini söyleyen EŞİK, “Teklif’in gönderildiği Meclis Komisyonları (Adalet Komisyonu, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonu) TBMM İç Tüzüğü’nün 38. maddesi gereği, teklifi Anayasa’nın metnine ve ruhuna aykırı olduğu için müzakere etmeksizin reddetmelidir. Teklif, toplumda ve ailede eşitlik sağlanması sürecini baltalayacağı gibi, kadınlar aleyhine net bir dolaylı ayrımcılık uygulaması olacaktır. Bu yönüyle, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler’in kadınlara karşı ayrımcılığa dair sözleşmesi olan CEDAW’ın ihlal edilmesinin önünü açacağından, Anayasa’nın 90. maddesine aykırıdır. Ayrıca, Anayasa’nın kadın erkek eşitliğini güvence altına alan 10. maddesine ve ailede eşitliği düzenleyen 41. maddesine de açıkça aykırıdır. Komisyonlar bu görevlerini yerine getirmezlerse Meclis Genel Kurulu sahte mağduriyetlere dayanan ve asıl mağduru milyonlarca kadın ve çocuk olacak bu teklifi reddetmelidir. Milyonlarca kadını ve çocuğu ilgilendiren bu yaşamsal konuda herkesi, kadın ve çocuk haklarını savunan bir duruş sergilemeye, laik hukukun temeli olan Medeni Yasa’yı savunmaya çağırıyoruz” diye ekledi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir'de patenli gençlerin tehlikeli yolculuğu

Güvenliğin artması için AB Dijital Hizmetler Yasası yürürlüğe girdi Haber

Güvenliğin artması için AB Dijital Hizmetler Yasası yürürlüğe girdi

Avrupa Birliği'nin sanal dünyayı büyük ölçüde etkileyecek “Dijital Hizmetler Yasası (DSA)” yürürlüğe girdi. Yasa kapsamında Google, Facebook, TikTok gibi sosyal medya platformları ile AB’de faaliyet gösteren büyük teknoloji şirketleri yayınladıkları içerikleri bugün itibarıyla sıkı bir şekilde denetleyecek. Kullanıcıları çevrimiçi ortamda güvende tutmak için oluşturulan yasa ile nefret söylemi, soykırım gibi hizmet şartlarını ihlal eden zararlı içeriklerin yayılması engellenecek. Yeni düzenleme, AB vatandaşlarının dijital platformlarda mahremiyet ve ifade özgürlüğü gibi temel haklarının korunmasını sağlayacak. Kurallara uymayan platformlar ise küresel gelirlerinin yüzde 6'sına varan milyarlarca dolarlık para cezasıyla karşı karşıya kalacak ya da AB’deki faaliyetleri sonlandırılacak. AB yeni dijital kurallarından etkilenen platformlar Dijital Hizmetler Yasası, Facebook, TikTok, X (eski Twitter), YouTube, Instagram, LinkedIn, Pinterest ve Snapchat sosyal medya platformları ile AliExpress, Amazon, Apple AppStore, Bing, Booking.com, Google Play, Google Maps, Google, Wikipedia ve Zalando teknoloji şirketlerini kapsamına alıyor. AB’de dijital hizmetler sağlayan herhangi bir işletme DSA'ya uymak zorunda olacak. Ancak küçük şirketlerin 45 milyondan fazla kullanıcısı olan geniş kapsamlı platformlara göre daha az yükümlülüğü bulunacak. Yapılan değişiklikler Yasa kapsamındaki yeni düzenleme ile kullanıcılar yasadışı online içerikleri ve tehlikeli ürünleri bildirecek/işaretleyecek ve şirketler bunları hızlı ve tarafsız bir şekilde yayından kaldıracak. Facebook ve Instagram, mevcut içerik raporlama araçlarına erişimi kolaylaştırma kararı alırken, Amazon ise şüpheli ürünlerin bildirilmesi için yeni bir kanal açtı. Çinli sosyal medya platformu TikTok da kullanıcıların zararlı videoları bildirmeleri için platforma yeni bir seçenek ekleyerek bu raporları inceleyecek yeni bir uzman ekip kurdu. Facebook, Instagram, TikTok ve Snapchat kullanıcılara profillerine uygun “içerik önerilerini” kapatma seçeneği de tanıdı. Yeni yasa ile Google ve benzeri platformların içeriklerini yayından kaldırma gerekçeleri konusunda daha fazla bilgi sağlaması gerekiyor. Bu kapsamda içeriklerin denetlemesine ilişkin daha fazla "görünürlük" sağlayacak olan Google, kullanıcıların şirketle iletişim kurması için yeni seçenekler de ekledi. DSA ayrıca reklamlar aracılığıyla çocuklar gibi hassas kategorideki kullanıcıların hedef alınmasının da önüne geçiyor. Bu nedenle Snapchat ve TikTok gibi sosyal medya platformları, söz konusu kullanıcıların reklamlarla hedef alınmasını engelleyecek düzenlemeler getirdi. AB yasasının küresel etkisi Wikipedia, şüpheli kullanıcılar ve içerikler hakkında daha fazla bilgi sağlamak için bazı politikalarında ve kullanım koşullarında değişiklik yapacağını açıkladı. Platformun bağlı olduğu Wikimedia Foundation, bu değişikliklerin Avrupa ile sınırlı kalmayacağını, küresel çapta uygulanacağını duyurdu. Snapchat ise yasa dışı içeriğin veya kuralları ihlal eden hesapların bildirilmesine yönelik yeni raporlama ve itiraz sürecinin, önümüzdeki aylarda ilk olarak AB'de, daha sonra ise küresel çapta uygulamaya konulacağını belirtti. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Oğuzhan Uğur, yapay zekayı konuk olarak programına çıkardı. Yapay zekadan şaşırtan cevaplar!

TBMM'den memur maaşı ve emekli aylığı mesaisi Haber

TBMM'den memur maaşı ve emekli aylığı mesaisi

Meclis, yasama ve denetim faaliyetlerini yürüteceği yoğun bir haftaya giriyor. Haftalık çalışmasına 11 Temmuz Salı günü başlayacak Genel Kurul'da 6 Şubat 2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi görüşülecek. Teklife göre, tüm kamu personeline 15 bin 965 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda (8077 TL) ilave ödeme yapılacak. Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle oluşan finansman ihtiyacı dolayısıyla tüm taşıtlarda 2023 yılı için bir defaya mahsus olarak iki katı MTV alınacak. KONUT KİRALARINDAKİ DÜZENLEME YÜZDE 25 OLARAK DEVAM EDECEK Kovid-19 hastalığının Türkiye'de yayılmasını önlemek amacıyla kanunlar kapsamında verilen ve 9 Kasım 2022 tarihinden önce tahsil edilen idari para cezaları iade edilecek. Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK emeklileri yılın 6 ayı için toplamda yüzde 25 zam alacak. Konut kiralarında uygulanacak kira bedelini yüzde 25 ile sınırlayan düzenleme 1 Temmuz 2024'e kadar uzatılacak. 31 Temmuz itibarıyla Kovid-19 izninde bulunan hükümlülerden denetimli serbestliğe ayrılmalarına 5 yıl veya daha az süre kalanlar tekrar cezaevine dönmeyecek ve kalan sürelerini denetimli serbestlik altında infaz edecek. DEPREM HARCAMALARININ İLGİLİ KAMU İDARE BÜTÇELERİNE EKLENECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, 11 Temmuz Salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşecek. Teklifin komisyonda kabul edilmesinin ardından bu hafta Genel Kurul gündemine gelmesi ve yasalaşması bekleniyor. Teklifin yasalaşmasıyla Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle yapılan harcamalar başta olmak üzere kamu idarelerinin ödenek ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla 1 trilyon 119 milyar 514 milyon 513 bin lira ödeneğin ilgili kamu idare bütçelerine eklenmesi öngörülüyor. Uluslararası anlaşmalara dair kanun tekliflerinin de Genel Kurul'da görüşülmesi bekleniyor. TBMM Dilekçe Komisyonu ise sözcü seçimi için toplanacak. TBMM'de siyasi partilerin haftalık düzenledikleri grup toplantıları da gerçekleştirilecek. AA

ABD Temsilciler Meclisi'nden "borç limiti" için oylama Haber

ABD Temsilciler Meclisi'nden "borç limiti" için oylama

Beyaz Saray ile Cumhuriyetçiler arasında uzun süren müzakerelerin ardından üzerinde anlaşmaya varılan tasarı, Temsilciler Meclisi'nde 117'ye karşı 314 oyla kabul edildi. ABD Başkanı Joe Biden, söz konusu tasarının Temsilciler Meclisi'nden geçmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, "Bu gece Temsilciler Meclisi, ilk temerrüdü önlemek ve ülkemizin zor kazanılmış ve tarihi ekonomik toparlanmasını korumak için kritik bir adım attı." değerlendirmesinde bulundu. Söz konusu bütçe anlaşmasının iki partinin de desteğini alan bir uzlaşma olduğunu belirten Biden, müzakerelerde her iki tarafın da her istediğini alamadığını kaydetti. Biden, "Senato'yu mümkün olan en kısa sürede tasarıyı geçirmeye davet ediyorum ki ben de imzalayabileyim ve ülkemiz dünyanın en güçlü ekonomisini inşa etmeye devam edebilsin." ifadelerini kullandı. TASARININ BİR SONRAKİ DURAĞI ABD SENATOSU Borç limitinin 1 Ocak 2025'e kadar askıya alınmasını öngören tasarının bir sonraki durağı ABD Senatosu olacak. Tasarı, Senato'dan da geçmesi halinde yasalaşması için Başkan Biden'ın imzasına sunulacak. Böylece, borç limitinin artırılmasıyla federal hükümetin nakit sıkıntısı çekmesinin ve temerrüde düşmesinin önüne geçilecek. 10 YIL İÇİNDE 1,5 TRİLYON DOLARLIK TASARRUF SAĞLAYABİLİR Borç limitinin askıya alınmasının yanı sıra bazı federal programlara yönelik harcamalarda kesintiye gidilmesini de öngören tasarı ile gıda yardım programları dahil bazı devlet yardımından faydalananlara yeni çalışma gereksinimleri getirilmesi planlanıyor. Tasarıyla, Kovid-19 salgını sırasında sağlanan ancak kullanılmayan yardım paralarının geri alınması öngörülüyor. Ayrıca tasarıyla bazı enerji projeleri için izin sürecinin de hızlandırılması hedefleniyor. ABD Kongresi Bütçe Ofisi'nin (CBO) tasarısının federal borç ve bütçe açığı üzerindeki etkisine ilişkin yayımladığı değerlendirmeye göre, yasanın çıkması ve üst sınıra tabi ödeneklerin planlandığı gibi uygulanması halinde gelecek 10 yılda bütçe açığının yaklaşık 1,5 trilyon dolar azalması bekleniyor. BORÇ LİMİTİNİN 5 HAZİRAN'A KADAR ARTIRILMASI GEREKİYOR ABD, 19 Ocak'ta 31,4 trilyon dolarlık borç limitine ulaşmış, ABD Hazinesi limiti aşmamak ve olası bir temerrüdü önlemek için olağanüstü önlemler almaya başlamıştı. Hazine Bakanlığı, söz konusu olağanüstü önlemlerin haziran başında tükenebileceği uyarısında bulunmuştu. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, borç limitine ilişkin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy'ye gönderdiği son mektupta, mevcut verilere dayanarak Kongrenin borç limitini, 5 Haziran'a kadar yükseltmemesi veya askıya almaması durumunda Hazine'nin yükümlülüklerini yerine getirmek için kaynaklarının yetersiz kalacağının tahmin edildiğini bildirmişti. ABD Hazinesi'nin nakit seviyesi, borç limiti müzakereleri devam ederken 25 Mayıs itibarıyla 38,8 milyar dolarla 2017'den bu yana en düşük seviyeye gerilemişti. AA

Zeytin üretiminde jeotermal riski: Yasa uygulansın! Haber

Zeytin üretiminde jeotermal riski: Yasa uygulansın!

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER Dünyanın en büyük zeytin ve zeytinyağı üreticisi İspanya’da bin yıllık kuraklık yaşanıyor. Bu sene ülkeye daha yaz gelmeden yaşanan aşırı sıcaklar ve kuraklık zeytin üretimini de olumsuz etkilemeye başladı. Bu durumun Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı üretimini nasıl etkileyeceği ise merak konusu oldu. Zeytin ağaçları arasında büyüyen, geçimini zeytin ve zeytinyağı üreterek sağlayan zeytin ve zeytinyağı üreticisi Halil Çetinkaya, İspanya’yı etkisine alan kuraklığın aslında Türkiye’yi de etkilediğini, zeytin üretimine darbe vurduğunun altını çiziyor. Zeytinlik alanlara yakın kurulan jeotermal enerji santrallerin zeytin ağaçlarına verdiği zararın tahmin edilenden çok daha büyük olduğunu da belirten Çetinkaya, 1930’lu yıllarda çıkartılan zeytin yasasının uygulanması gerektiğini vurguladı. ÜRETİCİ ALTERNATİF ÜRÜNLERE DÖNÜYOR Zeytin üreticisinin yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında alternatif tarımsal ürünlere yöneldiğini dile getiren Üretici Çetinkaya, “Ülkemizde zeytin ağaçları devamlı kesiliyor. Küresel iklim koşulları da bu duruma eklenince üretimimiz azalıyor. Kuraklık maalesef bütün dünyanın sorunu. Sadece İspanya’da değil, bizim ülkemizde de büyük bir sorun. Dolayısıyla zeytin üretimimiz de bu durumdan olumsuz etkileniyor. Maden ve jeotermal santrallerinin yapımı sırasında sökülen, yeri değiştirilen veya zeytinyağının ucuzluğundan dolayı üreticinin zeytin üretiminden vazgeçip diğer alternatif ürünlere yönelmesi zeytin ve zeytinyağı üretimini azaltıyor. Bu ülkemiz açısından son derece olumsuz bir durum” dedi. YASA UYGULANMIYOR 1930’lu yıllarda çıkartılan zeytin yasasının uygulanmasını istediklerini belirten üretici Çetinkaya, “Sektöre gereken desteğin yapılmaması, gerekli denetimlerin yapılmaması çok acı. 1930’lu yıllarda o dönemin yöneticileri tarafından zeytin yasası çıkartılmış. ‘Zeytin ağacı kesilemez, köklenemez, yeri değiştirilemez, üç kilometre etrafına toz-duman-kimyasal madde çıkaran hiçbir işletme yapılamaz’ deniyor. Ama bunların hiçbiri zeytinlik alanlarında uygulanmıyor. Uygulanmadığı ve denetlenmediği gibi zeytinlik alanlarının ortasına binlerce zeytin ağacı köklenerek jeotermal santralleri kuruluyor. Yüzlerce yıllık zeytin ağaçları katlediliyor. Bu durumun üstüne iklim krizi eklenince ülkemizin zeytin ve zeytinyağı üretimi tamamen düşüyor” ifadelerine yer verdi.  YENİ SEZONDA ZEYTİN AZ OLACAK Yeni sezonla ilgili zeytin üretiminde düşüş beklediklerini belirten Çetinkaya, jeotermal santrallerin zeytin ağaçlarına verdiği zarara vurgu yaptı. Çetinkaya, “Yeni sezondan zeytin az, dolayısıyla zeytinyağı da az olacak. Bazı ağaçlarda var, bazı ağaçlarda yok. Bu durumun en büyük sebebi yukarıda da ifade ettiğim gibi; ağaç sayısının azalması, iklimsel kirlenmenin yanında birçok etken var. Geçen sene Türkiye zeytin üretiminde rekor kırdı. Aydın bölgesinde de rekor kırdık. Bunun en büyük sebebi jeotermal santrallerinin bir aylık durması oldu. Çünkü Aydın’a jeotermal santralleri geldi geleli zeytin üretiminde büyük bir eksiklik yaşıyoruz. Bunu ben söylemiyorum, bilimsel veriler söylüyor. Jeotermal bacasından çıkan kimyasal gazlar tam çiçeğin döllenmesi esnasında çiçeğin üzerine yığıyor. Jeotermal santrallerinden çıkan gazlar havada 45 gün asılı kalıyor. Bu gazlar yağmurla birlikte çiçeğin üzerine yığıyor ve meyve tutumunu engelliyor. Geçen sene tam meyve tutumunda ülkedeki enerji fazlalığı sebebiyle jeotermal santrallerin çalışması bir ay süreyle durdu. Bu nedenle Aydın bölgesinde zeytin üretimi güzel oldu. Ama bu yıl şu an çiçekleme dönemi birçok ağaçta zeytin yok” değerlendirmesinde bulundu. ÜRETİCİ HAK ETTİĞİNİ ALAMIYOR Üreticiler olarak beklentilerini de anlatan Çetinkaya, üretici ve tüketici arasındaki fiyat farkına ayrı bir parantez açtı. Üreticilerin hak ettiğini alamadığını ifade eden Çetinkaya, şöyle konuştu: “Üretici olarak beklentimiz; öncelikle zeytin yasasının uygulanmasını istiyoruz. Bunun yanında yetkililerin zeytin ağaçlarımıza sahip çıkmasını, denetlemesini, kontrol etmesini ve şikayetlerin değerlendirilmesini istiyoruz. Üretici bazında zeytin yağı fiyatları, tüketici fiyatlarına göre çok ama çok düşük. Toptan fiyatları 70-80 TL olan zeytinyağı fiyatları, tüketiciye 250-300 TL olarak yansıyor. Üretici olarak hak ettiğimiz, emeğimizin karşılığını maalesef alamıyoruz. Bu konuda ciddi bir sıkıntı var. Üretimle tüketim arasında müthiş bir açık var. Bunun kapatılması, üreticinin de hak ettiği emeğini emeğinin karşılığını almasını istiyoruz.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.